Beşar Esat 'uluslararası toplum'un zafiyetinden yararlanarak halka karşı ağır şiddet kullanıyor.
Geçen hafta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ciddi uyarılarda bulunmuştu.
Anlaşılan o ki Esat kendi bildiğini okumaya devam ediyor.
Türkiye önceki gün son bir uyarıda daha bulundu.
Bu aşamadan sonra Ankara'nın Şam ile konuşarak şiddeti durdurması mümkün gözükmüyor.
Suriyeli'lerin ve Arap dünyasının gözü Türkiye üzerinde.
Şam yönetimi ise kulaklarını kapatmış ve sadece cinayetlere odaklanmış durumdadır.
Peki bundan sonra neler olabilir?
Haklı olarak Suriyeliler Batılı güçlerin askeri müdahalesine sıcak bakmıyorlar..
Arap dünyası ileriye atılmadıkça, Türkiye'nin tek başına askeri müdahale kararı vermesi doğru olmaz.
Şimdiye kadar Türkiye Esat'ın meşruiyetini tartışma konusu yapmadı ama bundan sonra aynı tutumu sürdürmesi de beklenemez.
Ankara'nın totaliter rejimler konusunda çifte standart sergilemesi Türkiye'nin bölgesel ve küresel perspektifleri konusunda ciddi kuşkular uyandırır.
Suriye Arap Birliği"nin ve " İslam İşbirliği Teşkilatı"nın üyesi.
Her iki teşkilatın acil olarak ve güçlü şekilde devreye girmesi gerekiyor.
"Batılı güçler" yerine İslam-Arap dünyası inisiyatif almalıdır.
Bunun da araçları "Arap Birliği" ve "İslam İşbirliği Teşkilatı"dır.
"Suriye Baas Partisi" güya Arap birliğinin bayraktarlığını yapıyor.
Bakalım Arap dünyası Esat yönetiminin Arap halka uyguladığı şiddet konusunda elini taşın altına sokabilecek mi?
Şam yönetimini Arap dünyasından tecrit etmeye yönelik bir politikayı uygulayabilecek mi?
Amerika "Esat çekilsin" diyemiyor ama bakalım Arap Birliği bu çağrıyı yapabilecek mi?
Kınamadan öteye geçerek "önleyici kararlar" alabilecek mi?
1970'lerin ortalarında "Arap Birliği Acil Birlikleri" bayrağı altında Lübnan'a askeri müdahalede bulunan Suriye idi.
Sözde iç savaşı durdurmak ve Filistinlileri korumak için Lübnan'a girmişti Hafız Esad(sonra ne yaptığı ayrı bir hikayedir).
Şimdi de Arap Birliği Suriye'de akan kanı durdurmak için harekete geçmelidir.
Hemen.
Sanırım 1957 yılıydı.
Türkiye ile Suriye ilişkileri gerginleşmişti.
Mısır ve Suriye ajansları Türkiye'nin askeri müdahalede bulunmak üzere sınıra yığınak yaptığını iddia etmiştiler.
Suriye üzerindeki Türkiye tehdidine karşı Arap Birliği hemencecik ortak girişimlerde bulunma kararı almıştı.
Türkiye'nin müdahale etmeye niyeti falan da yoktu..
Arap Birliği şimdi de Suriye halkını korumak için Şam'a etkin müdahalede bulunmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın ve Arap Birliği'nin tutumu Türkiye'nin alacağı pozisyonu netleştirecektir.
Türkiye iki teşkilatın karar almasını oturup beklemeyecek ve Şam yönetimi üzerindeki baskıların şiddetini artıracaktır.
Çünkü şu anda en acil durum, akan kanın durmasıdır.
* Yeni Şafak
