Almanya ve Fransa batabilir
ABD'nin kredi notunu düşürülmesineden sonra Euro bölgesinde korku büyüyor. Kokunun odağında ise AB'nin en büyük ekonomisi Almanya ve ikinci büyük ekonomisi olan Fransa var.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-08-15 16:27:05
Avrupa Piyasa Düşüşleri
ABD’nin 2013 yılına kadar faiz oranlarını düşük tutmayı amaçlayan Federal Rezerv planına rağmen düşük bir ABD büyüme görünümü sergilediği ve bölge borç krizinin yayıldığına dair endişeler sürerken Avrupa hisse senetleri dün iki yılın en düşük seviyesine düştü.
Avrupa’da özellikle de Fransa’da kredi notlarının düşürülmesi ile ilgili piyasa söylentileri piyasa duyarlılığını da daha kötü yaptı ve hisse senetlerine dip yaptırdı. Stoxx Avrupa 600 Endeksi dün, önceki yüzde 2,2’lik ilerlemesini silerek yüzde 3,8 lik bir düşüşle 223,50 puanda kapandı. Oran, 17 Şubat’taki en yüksek seviyesinden yüzde 23 oranında geriledi ve 8 Ağustos 2011 tarihinde yeni bir ayı piyasasına girdi. Bu esnada, İzlanda hariç 18 Batı Avrupa piyasasının hepsinde ulusal temel endeksler düştü. Birleşik Krallığın FTSE Endeksi yüzde 3,1 kayıpla 5007,15 puana, Almanya’nın DAX Endeksi yüzde 5,1 düşüşle 5613,42 puana ve Paris’in CAC-40 Endeksi yüzde 5,5 azalma ile –Temmuz 2009’dan beri en düşük kapanış- 3002,99 puana geriledi.
Fransa’da İstenmeyen Dikkat
Tıpkı ABD’de olduğu gibi devasa bütçe açığına dair endişeleri müteakiben ülkenin yakında AAA- olan kredi notundan fedakarlık yapabileceği söylentilerinin arkasından korkular şimdi (Euro bölgesinin Almanya’dan sonra ikinci büyük ekonomisi olan) Fransa’da odaklandı. Müdahaleler açık bir şekilde, AAA notunu sürdürmesi için gerekli olan uzun vadeli borç sürdürülebilirliliğinin sağlanmasına ihtiyaç duymaktadır. Geçen yıl onaylanan bütçe kanunu ve emeklilik reformu doğru yönde atılan ilk önemli adımlar olarak belirtildi ve bu nedenle şimdi yapısal borç frenlemesi tartışılıyor.
Bu yıl onaylanan mali plan GSYİH’nın yüzde 5,7’sine denk gelen bir 2011 açığı öngörmektedir. Ancak yılın yarısını kapsayan verilere göre merkezi hükümet açığı çok az düştü. Bu yıl için planlanan mali disiplin daha çok gelirlere odaklandı (9,4 milyar EUR (GSYİH’nın yüzde 0,5’i) tutarında bir vergi artırımı onaylandı). Öte yandan, harcamalar yüzde 5 oranında azalmıştır ve bu da Fransa’nın hala hedefini tutturma yolunda olduğunu göstermektedir. Bunu teyit etmek adına Fransız hükümet yetkilileri, yeni harcama kesintilerine ilave olarak yüksek gelirliler için bir özel gelir vergisi oluşturmayı ve çeşitli vergi muafiyetlerinin iptalini ihtiva edebilecek bütçe azaltma hedeflerine Fransa’nın sadık kalmasını garanti etmeyi hedefleyen önlemler alındığını söylediler.
Piyasa Fransa’nın en üst seviye kredibilitesinin hızlanmış bir risk altında olduğu endişesini taşırken Fransız hükümeti Çarşamba günü, ülkenin zorlu bütçe azaltma yörüngesinden sapmamasını sağlayacak olan yeni vergi artışlarını, harcama kesintilerini ve diğer bütçe önlemlerini göz önünde bulundurmaya söz verdi. Başkan Nicolas Sarkozy yeni bütçe önlemleri hakkındaki kararını 21 Ağustos 2011 tarihinde verecek.
3 ana derecelendirme kuruluşunun (Moody’s, S&P ve Fitch) hepsi AAA derecesinin henüz yeniden inceleme altında olmadığını vurgulamasına rağmen piyasa hala Fransız hükümetinin bu yıl bütçesinde yüzde 2’lik bir ekonomik büyüme tahmini hesapladığı zaman da çok iyimser olduğuna dair endişelenmektedir. Beklenen büyümenin daha düşük olması, neredeyse kesin bir şekilde daha düşük vergi tahsilatı sonucunu doğuracak ve hükümetin 2011 deki yüzde 5,7 bütçe açığı hedefini ve 2013’te açığı GSYİH’nin yüzde 3’ü (oranının) altına indirme hedefini gerçekleştirmesini zorlaştıracaktır. Gözler bu Cuma, Fransa’nın 2011 1.çeyreğinde yüzde 0,9 canlılıktaki büyümeden sonra ortalama tahminlerle yüzde 0,2 olacağı beklenen 2011 2.çeyrek GSYİH bilgisinin üzerinde olacak.
Derece Düşürme Serisi Durumu Kötüleştirdi
Moody’s Yatırımcılar Servisi, bölgenin borç krizi fonlama maliyetleri yükselişini devam ettirirken Euro bölgesinin dördüncü büyük ekonomisinin artan bulaşma risklerine maruz kaldığını söyleyerek 29 Temmuz 2011 tarihinde İspanya’nın Aa2 notunu muhtemel bir azaltma için yeniden değerlemeye aldı.
Moody’s Katalonya ve diğer 5 İspanyol bölgesinin uzun dönem notunu bir kerte düşürdü ve Banco Satander SA and Banco Bilbao Vizcaya Argentaria SA’nın dahil olduğu ülkenin en yüksek dereceli beş bankasının yanında diğer İspanyol yerel makamlarından yedisinin derecelerini azaltmak için yeniden değerlemeye koydu. 17 Haziran 2011 de İtalya için de benzer bir adım izlemişti.
İspanya için gelecek 20 Kasım 2011 seçimlerinde hükümeti kimin devralacağı hususunda belirsizlikler baş göstermektedir.
Seçimi Mart’tan ileriye öteleyen Başbakan Zapatero liderliğindeki hükümet yedi yıllık iktidarının ardından halkın güvenini ve desteğini kaybediyor. Şu anda, büyüme başlatmak ve artan işsizlik kapsamında uygulanacak olan daha fazla kemer sıkma önlemlerine vurgu yapmakta olan İspanya’nın muhalefet partisi olan Halk Partisi anketlerde önde gidiyor.
Özellikle inşaat sektöründe devam eden durgunluk ve bağlantılı finansal stres ekonomiye yük olacaktır.
Aşırı ısınan gayrimenkul sektörünün çöküşüne bağlı olarak son üç çeyrekte yüzde 20’nin üzerinde olan işsizlik yüzde 21 oranında bulunmaktadır.
İtalya’da piyasa, mali pozisyondan çok ülkenin yavaş büyümesine dair daha fazla endişe duymaktadır.
İtalya için gerekli olan kemer sıkma gerçekten oldukça sade örneğin İrlanda ve Yunanistan için gerekli olandan çok daha azdır ve İtalya zengin bir ülkedir. İtalya’nın bütçe açığı bu yıl, Yunanistan’ın yüzde 7,5 ve İrlanda’nın üzde 10,1 oranlarına kıyasla GSYİH’nın yüzde 3,9’u kadar olması tahmin edilmektedir.
Yine de, ekonomik büyüme düşük borçlanma maliyetlerine ve elverişli bir dünya ortamına rağmen son on yıl boyunca sönük kalmıştır. 2011 yılının ikinci çeyreğinde gerçek GSYİH büyümesi, birinci çeyrekteki önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 gibi marjinal bir büyümeden sonra önceki çeyreğe göre sadece yüzde 0,3 yükselmiştir. Kombine piyasa gerginlikleri ve yükselen faiz oranlarının sonrasında ekonominin 2011 üçüncü çeyrekte daralma olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle İtalya, Euro bölgesinin üçüncü büyük ekonomisinin kıta borç krizinin vahim bir evresine katılmasını engelleyerek büyümeyi arttırıcı önlemleri geçirme hususunda Avrupa Merkez Bankası’nın artan bir baskısı altındadır. Avrupa Merkez Bankası başkanı Jean-Claude Trichet ve onun halefi olan İtalya Merkez Bankası başkanı Mario Draghi geçen haftanın sonlarında İtalya hükümetine harcama kesintilerinin ve üzerine titrenen iş dünyasını serbestleştirecek önlemler ve İtalya’nın çalışma kurallarını revize edilmesinin hızlandırılmasını isteyen bir mektup gönderdiler.
Geçen hafta piyasa baskısı altında Berlusconi ve Maliye Bakanı Giulio Tremonti, İtalya’nın bu yıl için öngörülen GSYİH’nın yüzde 3,9 oranındaki bütçe açığını, geçen ay parlamentodan geçen 70 milyar EUR tutarında bir harcama kesintileri ve vergi artışı paketinin planlandığı 2014 yılı yerine 2013 yılında sıfıra indirebileceğini açıkladı. GSYİH’nın yüzde 120’sinden fazla bir kamu borcu ve yüzde 1 oranındaki büyüme tahmini ile piyasa politik taahhüt maliyelerinin yüksek olacağı yorumunu yaptı. İtalyan hükümeti yakında bir dizi harcama reformlarını başlatmaya hazırlanıyor.
Haberler İtalya’nın, Avrupa Merkez Bankası’nın İtalyan devlet tahvillerini satın almaya başladığı bu haftadan beri Çarşamba günkü ilk açık arttırmada net bir şekilde daha düşük oranlarda 12 aylık hazine bonolarını satmasının mümkün olduğunu bildirdi. Açık arttırma, Avrupa Merkez Bankası desteğinin çok sayıda yatırımcıya güven vermesi üzerine yoğun bir talep aldı. Fakat İtalya yakında 30 Ağustos’da daha uzun vadeli devlet tahvillerini satacağı zaman daha sıkı bir teste maruz kalacaktır. 6,5 milyar EUR’luk 12 aylık bono ihalesinin ortalama getirisi, artan yatırımcı güveninin bir işareti olarak geçen ay yüzde 3,67 olan orana kıyasla keskin bir şekilde yüzde 2,96’ya düştü.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Müdahalesi
Piyasada artan gerginlik Avrupa Merkez Bankası’nı piyasaya müdahale etmeye sevk etti. 4 Ağustos 2011 tarihinde ECB, tahvil satın alma programını (SMP-Securities Market Program kanalıyla) yeniden devreye soktuğunu ve ayrıca bankalara sınırsız likitite sağlanmasının 2012 yılı 1.çeyreğine kadar uzatıldığını açıkladı. Mart 2011’den bu yana ilk müdahale İrlanda ve Portekiz borçlarının satın alınmasıyla başlamıştı.
SMP (Securities Market Programı) altında, ECB Yunanistan, İtalya ve İrlanda’dan 75 milyar EUR’luk tahvil satın aldı. Bu ülkeler bölge GSYİH’nın yaklaşık yüzde 6’sını teşkil etmektedir. Piyasa, İspanyol ve İtalyan ülke borç piyasalarının hacmi göz önünde bulundurulursa ECB’nin bir etki sağlaması için bu tahvillerden yüzlerce milyar EUR’luk alım yapmak zorunda kalabileceğini tahmin ediyor. İtalya’da sadece borç bakiyesi yaklaşık 1,8 trilyon EUR’dur ve ECB’nin İtalyan ve İspanyol tahvil getirilerinin daha fazla yükselmesini engellemesi adına zaten satın aldığından hayli fazlasını satın almak zorunda kalacağı var sayılmaktadır.
Hafta sonu zarfında, ECB İtalyan ve İspanyol tahvillerini satın almayı kararlaştırdığı görüntüsü vermektedir. Ancak, yetkililer, İtalya ve İspanya’dan mali konsolidasyonunu ve hızlandırılmış özelleştirme dahil yapısal reformlarını öne almada daha fazla sorumluluk beklendiği bir zamanda daha geniş alımlar yapmada isteksiz davranmaktadırlar.
Bununla birlikte, SMP’nin tekrar devreye sokulması kararının çok gönülsüz olduğu görüntüsü verdiği gibi aşağıdaki sebeplere bağlı olara belirsizlikler süremektedir:
Şimdiye kadar yapılan alımların çok sınırlı hacimde kaldığı görülmektedir.
Tahvillerin tekrar satın alınması kararı, politika yapıcıların hareket konusunda bölünmüş olmasıyla ittifakla alınmamıştır.
ECB’nin, Euro bölgesi hükümetleri veya EFSF (Avrupa Finansal İstikrar Fonu) ile koordinasyonu olmadan kendi insiyatifi ile hareket ettiği görülmektedir. ECB’nin EFSF’nin yetkileri bütünüyle onaylanana kadar EFSF adına hareket etmesiyle koordineli bir hareket politikası daha etkili olacaktı.
Bunların hepsi, ECB’nin başarmaya çalıştığı şey hakkında ve bunu Yönetim Konseyi’nde daha ciddi bölünmeleri tetiklemeden ne kadar yapabileceği üzerinde soru işaretleri doğurmaktadır.
Euro’nun Performansı
ECB’nin tahvil satın alma programını yeniden devreye sokma açıklamasının ve FED’in ekonomiyi desteklekleyecek bir dizi tedbir araçlarının müzakere edilmesini taahhüt etmesinin ardından Euro geçen hafta değer kaybetmesinden sonra dün değer kazandı.
* Bu makale Hakkı Erçetin tarafından Timeturk için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara