Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Cari açık beklentileri karşıladı

Merkez bankası Haziran ayı cari açık rakamını açıkladı. İşte cari açık rakamı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-08-11 10:30:32

Cari açık beklentileri karşıladı

Merkez Bankası, cari açığın Haziran'da 7 milyar 548 milyon oldğunu bildirdi. Beklenti ise 7.5 milyar dolar seviyesindeydi.

Cari işlemler hesabı, bu yılın ilk yarısında bir önceki yılın ilk yarısına göre 24 milyar 761 milyon dolar artarak, 45 milyar 8 milyon dolar açık verdi. Önceki rakam ise 37.3 milyar dolar seviyesindeki. Yıllıklandırılmış acri açık haziranda 72.5 milyar dolara kadar çıktı. Bu rakam ise daha önce 68.4 milyar dolar seviyesindeydi. İlk 6 ayda net hata ve noksan 9.8 milyar dolar oldu. Yıllıklandırılmış net hat noksan da 14.4 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Merkez Bankası'nın verilerine göre yıllıklandırılmış finans hesabı haziranda 58.1 milyar dolara çıktı. İlk 6 ayda Türkiye'ye net döviz girişi 10.8 milyar dolar olurken, bu oran geçen yıla göre yüzde 60 arttı. 10.8 milyar dolarlık net döviz girişinin 1.1 milyar doları IMF'ye borç ödemesinde kullanıldı geri kalan tutar ise (9.7 milyar dolar) rezervlere eklendi.

MALİYE BAKANI'NIN AÇIKLAMALARI...


ŞİMŞEK: CARİ AÇIK TÜRKİYE'NİN KIRILGANLIK KANALI


Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ''Şu anda ABD ve Avrupa'da sorun yaşanıyorsa, Türkiye gibi bir ülkeyi örnek almamalarından kaynaklanıyor'' dedi.

Şimşek, krizden çıkış için, Avrupa ve ABD'nin büyüme politikasına önem vermesi gerektiğini vurguladı.

TGRT Haber'de Ankara'nın Gündemi programında soruları yanıtlayan Şimşek, ''Büyüme olmadan borç krizini aşamazsınız. ABD'nin ve Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu tek şey büyümedir. Harcamaları kısarak, vatandaşa fatura çıkartarak bu krizden çıkamazsınız. ABD ve Avrupa'nın içinde bulunduğu en büyük yanlış bu'' diye konuştu.

Dışarda yaşanan gelişmelerin Türkiye'ye de yansımaları olduğunu kaydeden Şimşek, ''Ancak, Türkiye'nin temellerinin sağlam olduğunu, kalıcı bir tahribatın yaşanmayacağını, krize karşı büyük dayanıklılık göstereceğini'' vurguladı.

Alınan tedbirlerin ''içerdeki ateşi söndürmeye yönelik'' olmadığını kaydeden Bakan Şimşek, ''dışardaki olaylar nedeniyle iniş çıkışların devam ettiğini, ancak ortalık yatışır yatışmaz Türkiye'nin değerinin takdir edileceğini'' söyledi.

Cari açığı ''Türkiye'nin kırılganlık kanalı'' olarak nitelendiren Şimşek, cari açığı kapatmaya yönelik tedbirlerin alındığını ve gelecek 6 aylık dönemde düşme ihtimalinin büyük olduğunu belirtti.

Konuşmasının başında, 2008 krizini ve nedenlerini değerlendiren Şimşek, birçok ülkenin o dönemde köklü tedbirler almak yerine kamu harcamalarını artırarak, para basarak sorunun büyümesini önlemeye çalıştığını anlattı.

Son dönemde piyasalar birden bire alt üst olmasının, temel 3 nedeni bulunduğunu, bu nedenleri şöyle sıraladı:

''Piyasalarda global resesyon, ikinci bir dip yaşanması endişesi başladı. Bu da hisse senedi fiyatlarına yansıdı.

AB'de bazı ülkeler çok ciddi kamu borcu problemi ile karşı karşıya. Portekiz'in, İtalya'nın Fransa'nın borçlarının milli gelire oran çok yüksek. İtalya dünyanın en borçlu 3. ülkesi. Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan ve İspanya'nın toplam borcu 3 trilyon 89 milyar avro. Bu borcun 671,4 milyar avrosu Fransız bankalarının, 533,9 milyar avrosu Alman bankalarının, 370 milyar avrosu İngiliz, 183,6 milyar avrosu ABD, 156,6 milyar avrosu Hollanda bankalarında. Bankalar bu borcu geri alabilecekler mi yoksa bir kısmı silinecek mi? Bugünkü piyasalardaki dalgalanmaların temelinde bu sıkıntılar var. Herkes riskten kaçıp sığınacak bir liman arıyor. İtalya gibi bir ülkenin kaygı kaynağı olması sorunu büyütüyor. Avrupa Merkez Bankası da ilk defa İtalya ve İspanya'nın tahvillerini almaya başladı. Yangını kontrol altına almaya yönelik olağanüstü tedbirler...Merkez Bankası'nın başka ülkelerin tahvilini almak için para basması, olağanüstü bir şeydir.''

''ABD'NİN NOTUNUN DÜŞÜRÜLMESİ ANLAMSIZ..."


ABD'de ise Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasındaki siyasi çekişme yüzünden borçlanma limitinin son ana kadar artırılamadığını, yaşananların ''ABD'ye ilişkin algıları değiştirdiğini, güven bunalımı olduğunu'' anlatan Bakan Şimşek, şöyle devam etti:

''ABD'de yaşanan, özü itibariyle kısmen siyasi bir problem, kısmen de kredibilitesi yüksek, piyasaları ikna edecek bir programın ortaya konulmamasıdır. ABD, halen süper güç. Not düşüşü de önemli bir olay ama özü itibariyle bir güven bunalımı var. ABD tüketicisinin tüketmesi lazım. Borç limiti artırımında yaşanan sorun tüketicinin geleceğe bakışını olumsuz etkiledi, şirketler de bundan muzdarip. Bu sıkıntıyı güçlü bir lider, siyasi istikrarla aşabilir.

Normalde ABD'nin kredi notunun düşürülmesi anlamsız. Dolar basma makineleri ABD'nin elinde. ABD'nin borcunu ödeyememesi gibi bir sorun yok. Esas borç verenler düşünsün. Çinliler, Japonlar düşünsün. ABD'ye çok borç verenlerin problemi. ABD rezerv paraya sahip.

Şu anda ABD ve Avrupa'da bu sorunları yaşıyorsak, Türkiye gibi bir ülkeyi örnek almamalarından kaynaklanıyor.''

''BÜYÜME GEREKLİ..."

Avrupa'daki devletlerin borç sorununa karşın Türkiye'de devletin borcunun milli gelire oranının bu yıl yüzde 40'ın altına inmesinin beklendiğini, kamu finansman dengelerinin iyileştirildiğini anlatan Bakan Şimşek, ''En önemlisi bir güven kaybı yok, siyasi istikrar var'' dedi.

Türkiye'nin hazırladığı Orta Vadeli Program (OVP) ve Orta Vadeli Mali Plan (OVMP) ile kredibilite kazandığını, krizden geçici etkilendiğini ve iyileşmenin kalıcı olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Şimşek; ABD ve Avrupa'nın izlediği politikalar hakkında şu değerlendirmede bulundu:

''ABD'ye genel olarak baktığınızda şirket bilançolarında bir sıkıntı yok. Ancak bu ülkelerde büyüme düşük seyrediyor. İşsizlik uzun süredir yüksek ve istendiği gibi düşmüyor. Çünkü şirketler yeni yatırım yapmakta imtina ediyor. Bankalar istihdam yaratacak KOBİ'lere kredi vermiyor. Şirketler nakit zengini. Devlet de elindeki enstrümanların çoğunu önceden kullandı. Zamanında ve efektif kullanmadığı için bu enstrümanlarla çıkış, zor görüyor. Faiz zaten sıfır, zaten para bastılar, borcun milli gelire oranı çok yüksek.

Avrupa'da, destekleme politikalarındaki belirsizlik, ufak bir ateşi büyüttü.

Geçmişe bakıp ahkam kesmek istemiyoruz. Eğer bugün IMF'nin dikte ettiği şartlarda bir programı kabul etseydik, büyümedeki rakamı yakalayamazdık. Büyüme olmadan borç krizini aşamazsınız. ABD'nin, AB'nin ihtiyaç duyduğu tek şey büyümedir.

Harcamaları kısarak, vatandaşa fatura çıkartarak bu krizden çıkamazsınız. ABD ve Avrupa'nın içinde bulunduğu en büyük yanlış bu. Biz ekonomiyi canlandırmak için 2009'da zamanında önlem aldık, sonra da bunu zamanında geri aldık.''

''TÜRKİYE'NİN BORÇLARINDAKİ ARTIŞ..."
Genel anlamda Türkiye'nin makro ekonomik temellerinin sağlam olduğunu, yılın ilk 6 ayında genel seçime rağmen bütçenin fazla verdiğini, faiz harcamalarının vergi gelirine oranının düştüğünü anlatan Bakan Mehmet Şimşek, CHP'nin ''Türkiye'nin borç stokundaki artış'' ile ilgili eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, bu eleştirileri '' rakamlarla oynama sanatı'' olarak nitelendirirken, kamu borç yükünün milli gelire oranına bakmak gerektiğini ve bunun da bu yıl yüzde 40'ın altına düşmesinin beklendiğini, Türkiye'nin bu yönden birçok ülkeden iyi konumda bulunduğunu söyledi.

Şimşek, ''Türkiye'nin borçları CHP'nin iddia ettiği gibi bu kadar artsaydı bize borç verenler ahmak mı? Yunanistan bu kadar yüksek faiz verirken, niye Türkiye'ye daha düşük faiz ile borç veriyor? Önemli olan borcun mille gelire oranı. Özel sektörün borcu da bizim hanemize yazmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin net dış devlet borcu, devletin döviz varlığından düşünce, mille gelire oranı yüzde 1 bile değil. Hal böyle iken kafa karıştırmak kolay'' diye konuştu.

Reformların kağıt üzerinde kalmamasının ekonomide sorunların çözümünü sağladığını anlatan Bakan Şimşek, şöyle devam etti:

''Türkiye'de bankalar o kadar sağlam ki mali bünyesi o kadar güçlü ki vatandaşa kredi vermek için peşinden koşuyor. Biz kredileri yüzde 25'lerde tutmak, yavaşlatmak için uğraşırken, başka ülkelerde bankalar kredi veremiyor.''

TÜRKİYE BU KRİZDEN NASIL ETKİLENECEK

Türkiye'nin ihracatının büyük bölümünü Avrupa'ya yaptığını, dışa açık bir ekonomi olduğunu hatırlatan Bakan Şimşek, ''dışarda bir kasırga varsa, ciddi bir kriz varsa Türkiye'ye yansımalarının olacağını'' belirtti.

Cari açığı ''Türkiye'nin kırılganlık noktası'' olarak nitelendiren Bakan Şimşek, şöyle konuştu:

''Türkiye'yi gelişmiş ülkelerden ayıran en önemli faktör, güçlü bir hükümetin varlığı, siyasi istikrar. Bu olmasaydı o zaman Türkiye'ye ilişkin endişeler olurdu. Türkiye'nin temelleri sağlam, kalcı bir tahribat yaşanmaz. Türkiye krize karşı büyük dayanıklılık gösterir.

Her şey güllük gülistanlık değil. Makro ekonomik temeller güçlü bir şekilde iyileştirildi. Krize karşı büyük dayanıklılık göstereceğiz ve Türkiye yine performansı yüksek olarak devam edecek. Ama ortada toz duman iken bundan etkilenmeler oluyor.''

BORSA NEDEN DÜŞTÜ?

Türkiye'de şirketlerin halka açıklık oranının yüzde 25 olduğuna, bunun da yüzde 62'sini yabancıların elinde tuttuğuna işaret eden Bakan Mehmet Şimşek, borsadaki düşüşü şöyle açıkladı:

''Yatırım danışmanları, trilyonlarca dolarlık fonları yönetenlere gidip, hangi ülkelere, fonlara, sektörlere yatırım yapmaları konusunda tavsiyede bulunur. Önceden bu işi biz de yaptık. Başlangıçta fon, vatandaştan topladığı parayı yatırıyor. İşler kötüye gidince vatandaş parasını çekmek istiyor. Siz isteseniz de istemeseniz de çok güvendiğiniz piyasalarda satış yapmak zorunda kalırsınız. Ortalık toz duman iken (bu iyi-bu kötü) ayrımı yapılmaz. Hatta zararda olduğunuz piyasalardaki zararı telafi etmek için karlı piyasalarda bile satış yaparsınız.

Türkiye'de borsaya açılma oranı düşük. Halka açılan kısmın büyük bölümü yabancı fonların elinde. Başka yerlerdeki sorunlar Türkiye'de sorun olmasa bile Türkiye'ye yansır. Cari açık sorunu olmasaydı dahi borsalarda iniş çıkış olurdu.''

Türkiye'nin cari açık sorununu iyi yönettiğini, yönetmeye de devam ettiğini vurgulayan Bakan Şimşek, alınan tedbirler ve döviz kurundaki gelişmeler nedeniyle gelecek 6 ayda açığın düşme ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi.

''ALINAN ÖNLEMLER, İÇERDEKİ ATEŞİ SÖNDÜRMEYE YÖNELİK DEĞİL"

Cari açığın büyük bölümünün enerjide dışa bağımlılık ve enerji fiyatlarındaki yüksek artıştan kaynaklandığını belirten Şimşek, ekonomide alınan tedbirlere işaret ederek, şunları kaydetti:

''Türkiye ekmeğini taştan çıkartıyor. Mali disiplin devam ettirilecek. Yatırım ortamı iyileştirilecek. Avrupa'da işsizliği en fazla azaltan ülke Türkiye. Kayıtdışılıkla mücadele edilecek. 2008'deki mücadele planı güncellendi ve yakında açıklanacak. Enerjide dışa bağımlılık azaltılacak. İstanbul'un finans merkezi haline getirilmesi çalışmaları devam edecek. İhracata dönük üretim stratejisi uygulamaya konulacak. ARGE'ye dönük çabalar, özelleştirmeye devam edilecek. Bunlar yeni değil ve daha güçlü bir şekilde devam ettirilecek.

Tedbirler içerdeki ateşi söndürmeye yönelik değil. Dışardaki olaylar nedeniyle iniş çıkışlar devam ediyor. Ortalık yatışır yatışmaz Türkiye'nin değeri takdir edilecek.''

FATURA VATANDAŞA ÇIKARILMADI

Türkiye'nin 2008-2009'da önemli bir stres testinden geçtiğini, ''faturayı vatandaşa çıkarmadığını, kimseye el açmadığını'' ifade eden Bakan Şimşek, şöyle devam etti:

''Net ihracatın büyümeye etkisi pozitif olsaydı, Türkiye yüzde 11 değil yüzde 16 büyüyecekti.

Biz diyoruz ki, küresel kriz derinleşirse mali disiplini devam ettirip para politikasını gevşetebiliriz. Bu ne demek, Türkiye'de kalıcı tahribat yaşanmasın. Bankaların batmaması, faturanın vatandaşa çıkmaması lazım. Bankaların kapanması, fabrikaların kapanması, devletin borcunun artması demektir.

Enerji zengini Rusya'da bile fatura vatandaşa çıkarıldı. Küresel kriz döneminde, Türkiye'de insanlar enflasyona ezdirilmedi. Devlet doktor, polis öğretmen almaya, altyapı, ARGE yatırımına devam etti. Birçok ülkede vergi artırılırken Türkiye'de indirildi. Doğru politikalar uygulandığı için Türkiye'de büyüme var, istihdam var. Krizden başka türlü çıkılmaz. Benim önerim; dünya 1929 buhranından ders çıkarmalı.''

KRİZLERİN YARATTIĞI FIRSATLAR


Krizlerin gerekli yapısal reformların gerçekleştirilmesinde halk desteği sağlanması açısından siyasi ortam anlamında fırsatlar sunduğunu, ayrıca, uluslararası sermaye açısından da bir yönlenme yaşandığını anlatan Bakan Şimşek, bu dönemde, özellikle enerji ve sermaye ihracatçısı olan Körfez, Asya ve Ortadoğu ülkelerinden gelecek fonların ihracat kapasitesini artıracak alanlara yönlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

ajnslar


SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara