Sezaryen doğumlarda son yıllarda büyük bir artış artış yaşanıyor. Bu artışa karşı Bakanlık kolları sıvadı.
Sezaryen doğumlarda meydana gelen artışı durdurmak isteyen Sağlık Bakanlığı, Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği ile birlikte yeni bir eylem planı hazırladı.
2007 yılında yüzde 36 olan sezaryen doğum oranının 2010’da yüzde 45’e yükseldiğini belirleyen bakanlık, hazırlanan planla anne adaylarını normal doğuma özendirerek sezaryenden vazgeçmelerini sağlayacak.
Bakanlık ayrıca, toplumda farkındalık oluşturmak ve normal doğuma özendirmek için “medya kampanyası” hazırladığını açıkladı.
Bu kampanyanın önümüzdeki eylül ayından Haziran 2012’ye kadar ülke genelinde yürütülmesi planlanıyor.
GİDEREK ARTIYOR
Normal doğumu özendirme eylem planına göre belirlenen stratejilerin başında toplumun bilinçlendirilmesi, sağlık personeline de normal doğumun özendirilmesi konusunda tutum ve davranış geliştirilmesi geliyor.
Bakanlıktan alınan bilgiye göre son 3 yılda toplam 1 milyon 858 bin 354 kadına sezaryen yapıldığı ortaya çıktı.
Yıllara göre sezaryen doğum sayıları şöyle:
* 2007 yılında 482 bin 677
* 2008 yılında 526 bin 974
* 2009 yılında 558 bin 295
* 2010’un ilk 6 ayı 291 bin 408.
Sezaryen bebeklerini bekleyen tehlikeler
Sezaryenle dünyaya gelen bebeklerin yumurta, kuruyemiş ve balık alerjisinden yakındıkları saptandı. Ayrıca sezaryenle dünyaya gelen bebeklerin bakterilere ve mikroplara karşı çok daha savunmasız oldukları biliniyor.
Normal doğumlarda bebek, doğum kanalından geçerken pek çok bakteri ile temas eder ve bu yüzden de sindirim sisteminde mikroplara karşı bir savunma sistemi oluşur. Ama sezaryenle doğan bebek için yiyecek maddelerine karşı alerji duyma ihtimali çok yüksektir.
En fazla üç doğum yapabiliyor
Normal doğumun mümkün olmadığı veya tehlikeli olduğu durumlarda müracaat edilen sezaryenin yaygınlaşması endişeyle karşılanıyor. Yüksek gelir düzeyli çevrede ‘zahmet çekmemek’ için istenerek kullanılan bu metod, genelde mecbur kalmadıkça kullanılmıyor. Fakat bazı doktor ve sağlık kuruluşlarının hastaların iyi niyetini suiistimal ederek sağlıklarını tehlikeye attıkları ve haksız kazanç sağlamak için bu yolu tercih ettikleri iddiası toplumda şaşkınlıkla karşılanıyor.
İlk doğumunu sezaryenle yapan bir kadın ortalama en fazla üç doğum yapabiliyor. Anneyi bütün ömrü boyunca sadece üç doğumla kısıtlamanın, dolaylı bir “nüfus planlaması” olduğuna dikkat çekiliyor.
Türkiye’de sezaryenle doğumun yoğun olduğu yerlerin başında özel hastaneler gelmekte.
İSLÂM NASIL BAKIYOR?
İlahiyatçı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, insan vücuduna zaruretsiz zarar verilmesinin dinimizde hoş karşılanmadığını söyledi. Prof. Karaman, “Kitapta ve sünnette bir kayıt yoktur. İslam fıtrî olanı değiştirmeye iyi bakmıyor. Aykırı yapıldığında ona cephe alındığı görülüyor. İnsanın ve hatta hayvanın vücudunda yapılan değişikliğe, bu tür davranışlara Peygamber Efendimiz’in cephe aldığı görülüyor. İslam buna sağlığa aykırılık açısından bakar” diye konuştu.
Karaman, “Şayet uzmanlar, ‘Sezaryenle doğum tabii doğuma göre risklidir’ diyorlarsa tabii doğum daha iyidir. ‘Sezaryen ikinci derecede’ derse, o zaman fıkıh buna menfi bakar. Kadın ve çocuk sağlığı bakımından uzmanlar tarafından normal doğuma eşit veya daha iyi denmedikçe din sıcak bakmaz, caiz olmaz” dedi.