Abdullah Muradoğlu / Yeni Şafak
Başbakan Erdoğan balkon konuşmasında "Bugün İstanbul kadar Saraybosna, İzmir kadar Beyrut, Diyarbakır kadar Ramallah, Gazze kazanmıştır" demişti. Bu söz gerçek anlamını Bosna-Hersek'te kazandı. Binlerce şehit mezarlığına sahip Bosna-Hersek'in gözleri Yeni Türkiye'nin üzerinde. Bir ecdat yadigarı ve Evlad-ı Fatihan olan Bosna'nın her tarafında incecik beyaz minareler selamlıyor misafirlerini. Soykırımı unutturmak ve Boşnak kimliğini silmek isteyenlere şehit mezarlıkları çok şey anlatıyor.
Avrupa'nın göbeğinde yaşanan soykırımın üzerinden 16 yıl geçti ama Müslüman Boşnaklar hala kayıplarını arıyorlar.
Yeni toplu mezarlar bulunuyor ve Boşnaklar ölülerine kavuşuyorlar.
Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlayabilmek için sadece bir kalp taşımak gerekiyor ama bu katliamları gerçekleştirenler de birer kalp taşımıyorlar mıydı?
Ne olmuştu bu insanlara, nasıl birdenbire böyle birer canavar kesilmişlerdi komşularına karşı?
Srebrenica'dan dönerken bir hanımefendi "Gördüklerim bütün hoşgörü duygularımı alıp götürdü" demişti.
Gorajde Belediyesi'nin düzenlediği "dostluk festivali"ne katılmak için Bosna-Hersek'e gelmiştik.
Keçiören Belediyesi ile Gorajde Belediyesi "kardeş şehir" idi.
Gorajdeliler Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve çalışma arkadaşlarını bu vesileyle davet etmişlerdi.
Ecdat yadigarı Bosna'da ilk durağımız Sarayova'ydı.
Boşnak direnişinin simgesi haline gelmiş bir mübarek şehirdeydik ve bize çok şeyler anlatıyordu.
Birinci Dünya Savaşı'nı başlatan kıvılcım bu şehirde, önünden geçtiğimiz köprüde bir Sırp milliyetçisi tarafından çakılmıştı.
Bosna iç savaşını başlatan da "Çetnik Sırplar" olmuştu ve bizler bu Çetnik vahşetinin yol açtığı korkunç izler arasında ilerlemeye çalışıyorduk.
SARAYOVA HALA AYAKTA
Hırvat yazar Miljenko Jergoviç "Saraybosna Marlboro" kitabındaki "Teşhis" öyküsünde Bosna'daki tehdit, küfür ve lanet sözcüklerine başka hiçbir yerde rastlanmayacağını şu cümlelerle anlatırken haksız değildir:
"Birinin canını sıkmak ya da korkutmak amacıyla değil, hayal gücünün değerini ispat etmek için, uzun yıllar içinde yaratılmış sözcüklerdir bunlar. En iyi küfürler ve lanetler bir kültürün gelişim grafiğini gösterir. Örneğin Bosna köylerinin elektriğe kavuşmasıyla birlikte aşağıdaki lanet moda oldu: 'Çocuğunuz elektrikli testereyle kesilip, bir kış mahzende bekletilsin'. Salih F. Karısının ve iki kızının Çetnikler tarafından bir elektrikli testereyle kesilişini kendi gözleriyle gördü. Daha sonra, Manjaca'da hapisteyken, orada ölmeyi umut etti ama bunun yerine başka mahkumlarla takas edilip serbest bırakıldı."
Yüzbinlerce hikaye anlatılır Bosna'da, yaşanmış hikayelerdir ve insanın nasıl şeytanlaştığının birer numunesidirler.
Radovan Karadzic, Boşnakları yok edeceklerini ilan etmişti ama Saraybosna hala aynı yerdeydi ve dimdik ayaktaydı.
Boşnak direnişinin başkomutanı Aliya İzzetbegoviç'in kabrini ziyaret etmeden Saraybosna'dan geçilip gidilir mi hiç?
Yüzlerce genç şehidiyle birlikte aynı mezarlıkta yatıyor Aliya..
Bir Osmanlı mezarlığıyla Aliya'nın şehitliğini daracık bir yol ayırıyor sadece.
Ve arkada zarif, incecik bir minare yükseliyor.
Biz bu silueti bütün Bosna seyahatimiz sırasında hep görecektik.
SIRP DENİZİNDE GORAJDE ADASI
Rotamız Bosna-Hersek'in doğusundaki Gorajde şehriydi.
Bosna'daki Sırp Cumhuriyeti'nin ortasında tek Müslüman kantondur Gorajde.
"Kahramanşehir Gorajde" veya "Gazi Gorajde" olarak anılır.
Hem Kahramanmaraş, hem Gaziantep Gorajdeyle birleşir böylece.
Boşnaklar için Gorajde bir Çanakkaledir.
Tam tamına 1365 gün Çetnik kuşatmasına karşı direnen Gorajde düşmana geçit vermemiştir.
"Gorajde düşseydi Saraybosna düşerdi" derler.
Yüksek dağlar ve ormanlarla kaplı daracık bir vadide, Drina nehri kıyısında ilerliyoruz.
Aliya İzzetbegoviç'in Tito döneminde yattığı "Foça hapishanesi" nehrin sağ kıyısında selamlıyor bizi.
Bir süre sonra Sırp tabelaları bitiyor ve kanton topraklarına giriyoruz.
İlk durağımız Ustikolina'dır.
Fatih'in ordusunu Drina nehrinden Bosna'ya soktuğu yerdir burası.
Drina nehri akşam karanlığında gümüş bir siluet gibi kıvrılarak yoluna devam ediyor.
BİR GECE SIRPLAR DAĞA ÇEKİLDİLER
Dağlarda mevzilenen Çetnikler, Gorajde'ye ölüm yağdırmıştır ama boyun eğdirememişlerdir.
2500'ü sivil, 1800'i direnişçi olmak üzere 5 bine yakın şehit vermiş Gorajdeliler.
Bir sabah uyandıklarında komşuları olan Sırplar dağlara çekilmişlerdir.
Bombardıman böyle başlamıştır.
3.5 yıl Gorajde dış dünyadan kopuk olarak kendi başına direnmiştir.
Cephanelerini kendileri yapmışlar, Drina nehrinden elektirik üretmişler ve Gorajde'yi teslim etmemişlerdi..
Şehrin iki yakasını birleştiren Gorajde Köprüsü keskin nişancıların hedefiydi..
Boşnaklar köprünün altına ikinci bir asma köprü yaparak iki yaka arasındaki bağlantıyı devam ettirmişler.
Tıpkı İdman dağlarının eteklerindeki bir varoş semtinden Saraybosna'ya ulaşan tünel gibi bir işlev görmüş Gorajde'nin asma köprüsü.
KAYSERİ CAMİİ SİMGE OLDU
Gorajde'de onlarca camiden sadece iki cami kalmış ayakta.
İki cami derken, biri daha 2009'da inşa edilen "Kayseri Camii"dir.
Kayserili işadamlarının yaptırdığı bu muhteşem cami şimdi Gorajde'nin bir silueti olarak belleklerdeki yerini aldı.
Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak da bu camiinin açılışına katıldığı sırada Gorajdelilerin "kardeş şehir" teklifiyle karşılaşmış.
İki şehrin kardeşlik töresi böylece başlamış.
Drina nehrinin sağ yakasında yükselen Kayseri Camii'nin bulunduğu alana bir de Kültür Merkezi inşa edilmesini istemiş Gorajdeliler.
Kültür Merkezinin ve park alanının projelendirilmesi de Keçiören Belediyesi tarafından gerçekleştirilmiş.
"Ankara Evi" mimarisinde hazırlanan proje tamamlandığında cami ve kültür merkezi bir külliye şeklini alacak.
İstanbul'un Güngören Belediyesi de Gorajde ile kardeş şehir olmuşlar.
Gorajde'de olduğumuz gün Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman Bey de bir sanat merkezinin ve el sanatları sergisinin açılışını yapıyordu.
Gorajdelilerin açılış töreninde "Tuna nehri akmam diyor" parçasını seslendirmeleri hepimizi duygulandırdı.
SREBRENİTSA HALA AĞLIYOR!
Srebrenitsa yol arkadaşlarımızı gözyaşlarına boğmuştu.
Toplu katliamlarda katledilen binlerce masum sivilin toprağa verildiği şehitlikteydik.
Şehitliğin karşısındaki bir fabrikanın hangarlarında toplanmışlardı ve sonra sıra sıra ölümler gelmişti.
Şimdi o fabrika bir "soykırım müzesi"dir.
Bir cesedin kimlikleri teşhis edilmesin diye dört parça halinde oraya buraya gömülebileceğini hiç düşünebilir miydiniz?
Her geçen gün yeni mezarlar bulunuyor.
Mihmandarlarımız ya para karşılığında ya da vicdan sızısı yüzünden bazı Sırpların mezarları gösterdiklerini anlattılar bizlere.
Srebrenica'yı gördüğünüzde bir toplu mezar bulmanın ne kadar zor olduğunu anlarsınız.
Anlatılan bir hikaye var ki hafızalarımızda çakılı kalacak hep.
Mavi kelebekler sadece insan mezarlarının bulunduğu topraklarda açan çiçeklere konarlarmış.
Bazı toplu mezarlar bu mavi kelebekler sayesinde bulunmuş.
Bir Boşnak anne, "çocuklarımın naaşlarını bulmak için mavi kelebekleri izledim günlerce" demişti.
Bu gezimizin simgesi oldu mavi kelebekler.
Mola verdiğimiz yüksek dağ başlarında mavi kelebekleri görebilecek miyiz diye bakındık durduk.
Kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğimize söz vererek ayrıldık "Güzel Bosna"dan.
Ama yüreğimiz Sarayova'da, Gorajde'de, Srebrenitsa'da, Mostar'da kalmıştır.
Srebrenitsalılar Erdoğan'ı bekliyorlar!
Bosna'nın her yerinde de karşılaştığımız değişmeyen bir manzaradır beyaz Boşnak mezarlıkları ve şehitlikleri.
Srebrenica taraflarında çözmüştüm şifreyi.
Nerede bir yıkık ev görmüşsem biraz sonra beyaz, incecik bir minare bekliyordu bizi.
Sırp evleri arasında yıkılmış evler, Müslüman evleriydi.
Sırplar o evler boşalmışken nasıl oturuyorlar kendi evlerinde diye düşündüm hep.
Yol boyunca Sırp evlerinin pencerelerinde, balkonlarında, kapı önlerinde ve bahçelerde tek bir Sırp bile göremememizin nedeni belki de bir utancın ifadesiydi.
Norveçli terörist çocuklara ateş ederken bizler Çetnik katillerin cehenneme çevirdiği Srebrenitsa'daydık..
6 bin ev yıkılmış Srebrenitsa'da, 4 bini onarım bekliyor.
Savaştan önce 11 bin öğrenci varmış, şimdi bu sayı 1000 civarında.
Nüfusun sağ kalanlarının büyük kısmı göç etmişler, arkalarında harap edilmiş evlerini bırakarak.
Bosna Sırp Cumhuriyeti içerisinde belediye başkanı Müslüman olan tek şehir Srebrenitsa.
Belediye başkan yardımcısıyla konuşuyoruz.
Başbakan Erdoğan daha önce ziyaret etmiş şehri ve harap evler için onarım sözü vermiş.
Göç eden Boşnakların dönmesi için önce evlerin onarılması gerekiyor.
Başbakan Erdoğan'dan söz ederken sanki Bosna Cumhurbaşkanından söz ediyor Başkan yardımcısı ve bu yüzden sitemleri çok içten.
"Başbakan Erdoğan söz vermişse muhakkak yerine getirir, merak etmeyin" diyoruz.
Genç başkan yardımcısı "siz değilseniz kim yardım edecek bize" diye fısıldıyor.
Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak'a " Gorajde gibi bizimle de kardeş şehir olun" diyor.
Keçiören belediyesinin kardeş şehirlerine Srebrenitsa da dahil olacak artık.
Srebrenisatlılarla taleplerini başbakan Erdoğan'a bu sütunlardan duyuracağımıza söz vererek vedalaşıyoruz.
Dönüşte Mustafa Ak'a kardeş şehir uygulamasını soruyorum ve aldığım cevap şu oluyor:
"Hükümetler ülkelerarası iyi ilişkiler kurmak için anlaşmalar yaparlar. Bizler de yerel yönetimler olarak halklar arasında bu tür anlaşmalar yaparak bir bütünlük sağlıyoruz. Yerel yönetim demek insanlık meselelerine ilgisiz kalmak demek değildir. Dünyanın her tarafında büyük acılar yaşanıyor ve bizlerde bu insanlık ailesinin bir parçası olarak elimizi taşın altına koymakla yükümlüyüz. Hele de Bosna gibi ecdat yadigarı olan bir halka karşı çok daha fazla yükümlülük altındayız. Her belediye bir tuğla koysa Bosna'nın bütün meselesi çözülür. Bizler Büyük Türkiye'nin mensupları olarak bakıyoruz dünyaya".
Yeni Türkiye'nin yerel yönetimlerine çok iş düşüyor gördüğünüz gibi sevgili okurlar.
Bosna'dan hiçbir zaman unutamayacağımız hatıralarla dönüyoruz.
"Bizim için Bosna, Aliya'mızın emanetidir" diyoruz ve herkesi emanete sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Bereketin ve rızkın Allah'tan geldiğine inananlar için çok şey olmasa gerek bu.
Başbakan Erdoğan balkon konuşmasında "Bugün İstanbul kadar Saraybosna, İzmir kadar Beyrut, Diyarbakır kadar Ramallah, Gazze kazanmıştır" demişti.
Bosna gezimizde bu sözün anlamını bütün derinliğiyle kavrama imkanına kavuştuk.
Gelecek için geçmişi unutma!
Gazi Gorajdeliler 1990'larda olan-bitenleri unutmamak ve Müslüman kimliklerini muhafaza etmek için "Preporod(yeniden uyanış)" derneğini kurmuşlar.
Derneğin Gorajde şubesinin başında Bosna direnişinde yaralanmış Necad Kurtoviç adında bir gazi var.
"Preporod"un kökü 1900'lerin başlarına kadar gidiyor.
Bosna-Hersek'in Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edilmesinden sonra kurulmuş..
Dernek Boşnak kültür birliğini sağlamak amacıyla ilkin "Gayret" adıyla kurulmuştu.
Boşnak entelektüelleri yetiştiren bir mecra olarak önem kazanmıştı.
İkinci Dünya Savaşı'nın akabinde "Narodna Uzdanica" derneğiyle birleşen Gayret "Preporod" adını almış.
1949'da Komünist yönetim tarafından kapatılmış.
Soğuk Savaş dönemi bittikten sonra, 1990'da yeniden açılmış Preporod.
Savaş sonrasında Gorajde'de 30 kadar misyoner kuruluşu faaliyet göstermeye başlamış.
Otuz kırk bin nüfuslu Gorajde'nin genç nüfusu çok fazla ve işsizlik insanların bellerini kırmış görünüyor.
"Yeniden Uyanış" ve bir avuç insan çok zor koşullar altında Boşnak gençlerine sahip çıkmaya çalışıyor.
Başta Fransa ve Avusturya olmak üzere çeşitli fonlardan finanse edilen misyonerler Boşnak kimliğini erozyona uğratmak için inanılmaz paralar harcıyorlar.
Çetnikler ise gizliden gizliye bıçaklarını bilemeye devam ediyorlar.
Bosna Sırp Cumhuriyeti'nin ortasındaki bu Müslüman kanton bir yaşam savaşı veriyor.
Bu yüzden Yeniden Uyanış Derneği "nezaboravi juce bi bilo bolje sutra", yani "Gelecek için geçmişi unutma" sloganıyla sesleniyor gençlere.
Necad Kurtoviç, "Gorajdeli gençlere 1990'larda olanları unutturmaya çalışıyorlar ama bizler bize ne yapıldığını asla unutmayacağız, unutturmayacağız" diyor.
Bir Gorajdelinin Türkiye'li sivil toplum kuruluşlarına çağrısı ise şöyleydi:
"Gorajde 3.5 yıl kuşatma altında kaldı. Binlerce şehit verdik, Gorajde'yi teslim etmedik. Şimdi sinsi bir tehlike karşısındayız, Türkiye'deki kardeşlerimiz sesimizi duysunlar. Bu kez yalnız kalmak istemiyoruz."
Bizler de Gorajde'yi unutmayacağız, unutturmayacağız.