Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Zoellick: Arap Baharı Türkiye'ye ilgiyi artırdı

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Türkiye'ye Arap Baharı'ndan sonra ilginin arttığını söyledi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-20 12:54:37

Zoellick: Arap Baharı Türkiye'ye ilgiyi artırdı

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Umuyoruz ki Avrupa'da doğru kararlar alınır. Umuyoruz ki ABD'de bu borçlanma limitiyle ilgili siyasi sorun aşılır. Bunlar çözülürse sorun yok, ama sorunlar çözülemediği takdirde de olumsuz senaryolara da hazır olmamız gerekir'' dedi. 
    
Babacan, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ile makamında görüştü. Görüşmenin ardından Babacan ve Zoellick ortak bir basın toplantısı düzenledi. 
    
Başbakan Yardımcısı Babacan, toplantıda yaptığı konuşmada, Dünya Bankası Başkanı Zoellick'in dün akşam Ankara'ya geldiğini hatırlatırken, bugün İstanbul'a geçeceğini, yarın Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşmeleri olacağını, ayrıca Türk özel sektörü ile buluşacağını söyledi. 
    
Dünya Bankasının özel sektöre kredi vermek için kurulmuş Uluslararası Finans Şirketi (IFC) adında bir yan kuruluşu olduğunu belirten Babacan, IFC'nin Washington dışındaki ilk şubesini İstanbul'da açtığını ve yaklaşık 160 kişinin burada çalıştığını kaydetti. 
    
Babacan, Dünya Bankası'nın, IFC'nin sadece Türkiye'de değil, tüm bölgedeki özel sektör projelerinin finansmanını İstanbul'dan yürüttüğünü belirterek, Dünya Bankası Başkanı Zoellick'in bu ofisi de ziyaret edeceğini ifade etti. 
    
Babacan, oldukça kapsamlı bir program için Zoellick'i Türkiye'de ağırlamaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi. 
    
Dünya Bankasının kalkınmakta olan ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmelerin desteklemek amacıyla faaliyet gösteren çok uluslu bir kuruluş olduğunu hatırlatan Babacan, Dünya Bankası ile Türkiye'nin ilişkilerinin de çok eski bir tarihe dayandığını söyledi. 
    
Kendilerinin 2008-2011 yıllarını kapsayan ülke işbirliği stratejisini, oldukça kapsamlı bir programı başarılı ile tamamladıklarını belirten Babacan, hem yapısal reformlarla ilgili hem de münferit projelerle ilgili pek çok konuyu bu dönemde Dünya Bankası ile başarı ile tamamladıklarını kaydetti. 
     
TÜRKİYE'NİN BAŞARISI ''PARMAKLA GÖSTERİLİR'' HALE GELDİ- 
     
Türkiye'nin geçen yılki ekonomik performansının, son 2008-2009 krizinden hızlı bir şekilde çıkışının tüm dünyada örnek gösterilen, ''parmakla gösterilen'' başarı haline geldiğini belirten Babacan, burada özel sektörün rolünün de son derece önemli olduğunu, devletin para harcamasıyla, mali bazı tedbirleriyle elde edilen büyümeden öte özel sektörün yatırımıyla, özel sektörün aktivitesi ile elde edilmiş bir büyüme olduğunu vurguladı. 
    
Yüksek büyüme oranının bu senenin ilk çeyreğinde de devam ettiğine işaret eden Babacan, şunları söyledi: 
    
''Dünya Bankası Türk özel sektörünü de desteklediği için bundan sonraki dönemde özel sektörle yapacağı işbirliği de son derece önemli olacak. Şu an itibariyle Dünya Bankası ile yürüttüğümüz 21 ayrı proje söz konusu. 2012-2015 mali yıllarını kapsayan yeni bir ülke işbirliği stratejisi üzerinde de çalışıyoruz. 
    
Bu yeni ülke işbirliği stratejisi, hem yeni orta vadeli programımızla uyumlu olacak, hem de daha önce yayımlamış olduğumuz hükümet programımız, seçim beyannamemiz, kalkınma planlarımızla uyumlu olacak. Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırabilmek için bu dönemde bu ustalık dönemimizde gerçekten eğitimden, yargıya kadar ekonomik pek çok alanı kapsayan önemli reformlara ihtiyacımız var. Türkiye dünyanın 16'ıncı büyük ekonomisi ancak ilk 10 büyük ekonomi içerisine girmeyi hedeflemiş bir ülkeyiz. Bütün bu yapacağımız reformlarda ve somut projelerde Dünya Bankasının desteği bizim için önemli olacaktır.'' 
     
''OLUMSUZ SENARYOLARA DA HAZIR OLMAMIZ LAZIM''- 
     
Bu arada bir gazetecinin bugünkü görüşmede Avrupa'daki kriz, küresel ekonomik krize ilişkin yapılabilecek ya da düşünülen bir formül olup olmadığının sorulması üzerine Babacan, bugünkü görüşmede ağırlık olarak Dünya Bankası ile önümüzdeki dönemde üzerinde çalışacakları konuları ve 3'üncü ülkelerde beraberce neler yapılabileceğinin konuşulduğunu söyledi. 
    
Babacan, önümüzdeki dönemde ekonomik programı, Orta Vadeli Programı hazırlarken, dünyada ve Avrupa'daki konjonktürün de dikkate alınması gerektiği üzerinde durduklarını ifade etti. 
    
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin ''krizin kapıda olduğu ve eldeki paranın harcanmamasına'' yönelik bazı değerlendirmelerine nasıl baktığının sorulması üzerine de Babacan, ''Önemli olan şudur umuyoruz ki Avrupa'da doğru kararlar alınır. Umuyoruz ki ABD'de bu borçlanma limitiyle ilgili siyasi sorun aşılır. Bunlar eğer çözülürse sorun yok, ama problemler olduğu halde, sorunlar çözülemediği takdirde de olumsuz senaryolara da hazır olmamız gerekir'' diye konuştu. 
     
IMF'NİN BÜYÜME TAHMİNLERİ
     
IMF tahminlerinde 2011 için yüzde 8,7, 2012 için de yüzde 2,5'luk bir büyümenin öngörüldüğünün hatırlatılması üzerine Babacan, şunları kaydetti: 

''Ben tahminlerde herhangi bir küçülme gördüğümü hatırlamıyorum büyüme hızı devam ediyor. Yalnız bu yıl çok hızlı bir büyüme, gelecek sene de daha makul daha düşük bir büyüme gibi bir tahminde bulunmuşlar. 
    
Fakat o çalışmalar yapılırken, bizim ekibimizle beraberce çalışılmış, beraberce oluşturulmuş bir çalışma değil o. Bu IMF teknik heyetinin kendi yaptığı bir çalışma. Biliyorsunuz Eylül ayında program sonrası izleme çalışmaları çerçevesinde IMF heyeti tekrar Türkiye'ye gelecek. Türkiye'de bir çalışma yapılacak. Bu çalışma sırasında eminim ki bu projeksiyonlar beraberce gözden geçirilecektir, tahminler aynı zemine mümkün olduğunca en yakın zemine çekilecektir. Bizim kendi tahminlerimiz biraz daha farklı o tahminlerden. Bu IMF teknik heyetinin kendi tahminidir.''

ARAP BAHARI SONRASI TÜRKİYE'YE İLGİ ARTTI

Küresel kriz ve bu konuda alınacak önlemler konusundaki bir soruya ise Zoellick, "Bugün konuşmamıza başlarken Türkiye'nin kriz başladığında hayata geçirdiği eylemleri konuştuk: türikye ve bazı önemli yükselen piyasalarda gördüğümüz son derece hızlı bir toparlanma süreci. Yüksek büyüme hızları var. Avrupa, ABD, Japonya ise devlet borcu ve işsizlik konusunda ciddi sorunlar yaşıyorlar. Emtia fiyatları, ihracat fiyatları gibi başka faktörler de var. Ama bu kısa görüşmede ve daha önce paylaştığımız raporlarda biliyoruz ki Türkiye çok önemli bir ülke. AB'de talep azalıyor. Bu ihracatı yavaşlatabilir. Ama bence ekonomik program çok güçlü. Türkiye 2002'den bu yana çok yapısal reformları hayata geçirdi. Zaten bugünkü ziyaretin amaçlarından biri de Türkiye'nin bundan sonra nereye gitmek istediğini görüşmekti" yanıtını verdi.

Bir gazetecinin "Beraberinizde iki başkan yardımcısıyla geldiniz. İkisi de hem Ortadoğu'dan hem de Avrupa'dan sorumlu. Ve bu özel bir ziyaret. Bölgede başka bir ülkeye gitmiyorsunuz. Bu üst düzey özel vurguyu bize biraz daha açabilir misiniz" sorusu üzerine" Zoellick, Türkiye'nin bir örnek olabileceğini söyledi.

Özellikle Mısır'da başlayan Arap Baharı sonrasında yeni seslerin duyulabilmesi için bir forum başlattıklarını hatırlatan Zoellick, "Yapılan çalışmalarda bazılarının Türkiye'ye ilgi duyduğunu gördük. Elbette karbon kağıdıyla kopyalayamazsınız. Uluslararası kuruluşların öğrendiği şeyller var. ülkelerin özel durumlarına uygun bir şekilde uygulanabilir. Türkiye'nin amaçlarına ulaşma noktasında neler yapabileceğini konuşmak. İkincisi ise diğer büyümeye çalışan ülkeler için destekleyici bir rol üstenirken nasıl bir rol oynayacağımızı bulmak. Türkiye küresel ve bölgesel bir önem taşıyor" dedi.

Kaynak: AA

Haber Ara