Dolar

34,9544

Euro

36,7154

Altın

3.000,35

Bist

10.009,65

PKK gerçekten çözüm istiyor mu?

PKK şefleri iki adım ileri bir adım geri biçiminde herkesi oyalamaya devam ediyorlar. Bir bakıyorsunuz 'barış havarisi' kesiliyorlar, bir bakıyorsunuz 'savaş lordları' pozisyonu alıyorlar. PKK, çözümün değil sorunun bir parçasıdır artık, çünkü ipler kimin elinde belli değil. Abdullah Muradoğlu'nun yazısı:

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-20 18:30:42

PKK gerçekten çözüm istiyor mu?

Abdullah Muradoğlu *

30 yıldan fazladır komşu ülkelerde kamp kuran, militan yetiştiren ve binlercesine ölüme gönderen bir örgüt, kirli ilişkilerden bağımsız olabilir mi?

Varlığını sürdürmek için paraya, silaha ve himayeye gereksinim duyan bir örgüt kendi başına karar verme özgürlüğüne sahip olabilir mi?

Kimi örgütler kuruluş amaçlarından uzaklaşarak uluslararası güçlerin yahut devletlerin gizli savaşlarında birer taşerona dönüşüyorlar.

Taşeronluğu kabul etmeyen örgütler de süreç içerisinde ya kendilerini başka yollarla ifade etmeyi tercih ettiler ya da dağılıp gittiler.

Bugün Latin Amerika'da iktidara gelen kimi partiler eskiden gerilla savaşı veren örgütlerdi.

Gaby Weber'in "Gerilla bilanço çıkarıyor" kitabı bu konuda ilginç itirafları aktarıyor.

Röportajlarda gerilla hareketlerinin barış ve siyasallaşma süreçlerine ilişkin görüşleri de dile getiriliyor.

PKK ise ne silah bırakıyor, ne de siyasi uzantısı sayılan BDP'nin elini serbest bırakıyor.

BDP'nin ve Kürtlerin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor KCK.

***

Ortada büyük bir kandırmaca var.

PKK şefleri iki adım ileri bir adım geri biçiminde herkesi oyalamaya devam ediyorlar.

Bir bakıyorsunuz "barış havarisi" kesiliyorlar, bir bakıyorsunuz "savaş lordları" pozisyonu alıyorlar.

Şimdiye kadar hiçbir hükümetin göze alamadığı demokratik açılım politikaları eski sistemin devam etmesini isteyen çevreler nezdinde de, PKK'nin savaş beyleri nezdinde de hoş karşılanmadı.

Çift taraflı şiddet biribirinden beslenerek devam ediyordu on yıllardır.

Şimdi bu denklem bozuldu ve PKK ne yaptığı ne ettiği anlaşılmaz bir örgüt olarak iyot gibi açığa çıktı.

PKK'da ipler kimin elinde belli değil.

Eski'yi hortlatmak isteyenlerle PKK'nın "şahinler" grubu arasında paslaşmalar olduğu yolunda ciddi kuşkular var.

Türkiye'nin bölgede yıldızının parlamasından rahatsızlık duyanların Türkiye'nin içerde zafiyete uğratılması için işin içerisine ellerini sokmaya çalıştıklarını düşünmek yanlış olmayacaktır.

Bütün bu kirli denklemler içerisinde PKK'nin gerçekten çözüme yanaşıp yanaşmayacağını, kendi özgür iradesiyle inisiyatif kullanıp kullanmayacağını siz tahmin edin..

Başbakan'ın "Kürt sorunu yoktur, artık PKK sorunu vardır" derken sanırım bu denklemleri işaret ediyor.

Kimi yazarlar ise Başbakan'ın bu sözlerini 1990'lı yılların politikalarına geri dönüleceğinin işareti olarak algılıyorlar.

O dönemler geride kaldığı gibi, o dönemde gerçekleşen karanlık olaylar da birer birer mercek altına alınıyor.

Geriye dönüş olmaz.

***

Hükümet sorunların demokrasinin ve ülkenin imkanları çerçevesinde çözümlenmesine dönük bir süreç başlattı.

Silahla, terörle, kaosa yol açacak eylemlerle bu süreci tersine çevirmek isteyenler var ve PKK da bunun bir aracı durumuna gelmiş gözüküyor.

PKK, çözümün değil sorunun bir parçasıdır artık.

Kendi yandaşları dışında hiç kimse PKK'dan emin olamıyor.

John Le Carre'nin "Köstebek" romanında bir gizli servis ajanına söylettiği gibi "Tilkinin yanıbaşında koşmadıkça kim onun izini sürebilir?"

PKK gerçek anlamda Kürtleşmeden, kendisini kirli ilişkilerinden arındırmadıkça "çözümün tarafında" yer alamaz.

Bunu yapabilmesi için kendisini tümüyle ülke sınırları içerisine çekerek siyasallaşması ve demokratik mücadeleyi seçmesi lazım..

BDP'nin "paravan" olmaktan çıkıp gerçek bir partiye dönüşmesi anlamına da gelir bu.

PKK'nin iplerini elinde tutanlar buna izin verirler mi?

Cevabı bulunması gereken soru budur. * Yeni Şafak

Haber Ara