Murdoch'ın kibir hikâyesinin sonucu
Britanya'da asıl başarısızlık, siyasetçilerin telefon dinleme skandalının enine boyuna soruşturulmasını zorlama konusundaki gönülsüzlüğü.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-07-18 19:22:10
Murdoch imparatorluğunun krizi, ibretlik bir kibir hikâyesi. Belki de dünyanın en güçlü medya şirketine sahip bir multimilyarder, Britanya basınına ‘Özür dilerim’ türünden tam sayfa ilanlar vererek ayaklara kapanacak duruma düştü. Rupert Murdoch, birdenbire çöküşün eşiğinde biri gibi göründü. Birkaç gün önce tüm Britanyalı liderler ve Amerika’yla Avustralya’daki birçok siyasetçi, ona karşı saygıyla karışık bir korku besliyordu. Geçen haftaysa, Britanya’daki üç parti de ülkenin en başarılı özel sektör yayıncısı üzerindeki hâkimiyetini pekiştirme çabasını kınamak için birleşti.
Siyasetçilerin ödlekliği
Mesele kralın çıplak olması değil, krallığını tümden kaybetme tehlikesi. İdeolojik bütünlük içindeki bir şirket üzerinde tam kontrol yanılsaması (sözgelimi dünyanın dört bir yanındaki 247 yayın yönetmeni Irak savaşını desteklemişti) açığa çıkmış durumda. Murdoch’ın ailesi, News Corp’un hisselerinin yaklaşık yüzde 24’ünü elinde tutuyor ve çoğunluğu sağlamak için BBC’ye Cannes’daki yatından, güneş gözlükleri ve şortuyla röportaj veren milyarder Prens El Velid bin Talal el-Suud gibi müttefiklere ihtiyacı var. Gelinen noktada hissedarların ‘Murdoch indiriminin’ karşılanmayacak kadar ağır bir bedel olduğuna ve aile dışından bir CEO getirmeleri gerektiğine karar verme ihtimalleri söz konusu.
Murdoch’ın aşırı kibrinin hesabını işte böyle sorabilirler. Kamuya açık bir şirkete aile çiftliği muamelesi yaptı, olası halefi olarak önce bir oğlunu, sonra diğerini öne sürdü ve kızı Elizabeth’in şirketi Shine’ı, onun başa geçmesini de sağlamak için muhtemelen fahiş fiyata satın aldı. News of the World’ü de büyük ihtimalle Rebekah Brooks’u kurtarmak için kapattı, zira onun kaderinin, telefon dinleme davalarını halletmek için yazılan çeklerin üzerinde imzası bulunan oğlu James’e bağlı olduğunu hesaplıyordu. 11 gün sonra Murdoch, ilk başta yapması gereken şeyi yapmaya mecbur kaldı ve Brooks’un gitmesine izin vererek bir özür yayımladı. Bu da gazetenin gereksiz yere kapatıldığı izlenimini doğuruyor.
Murdoch’ın kibrine, siyasetçilerin ödlekliği ve polisin özgüveni eşlik etti. Siyasi liderleri, Murdoch gazetelerinden adil söz hakkı talep ettikleri için suçlamıyoruz. Şimdi David Cameron, Ed Miliband ve Nick Clegg’in de Murdoch’la, idarecileriyle, yayın yönetmenleriyle ve gazetecileriyle konuşmalarını beklerdik. Bu tür temasların açık olmasını memnuniyetle karşılıyor olsak da, Başbakan ve yardımcısının geçen hafta yayımladığı listeler, cevaplanması gereken birçok soruyu gündeme getiriyor. Ya toplumsal temaslar? Telefon görüşmeleri? Tüm gazetecilere giden veya onların gönderdiği her e-posta veya yazının açıklanması mı lazım? Çizgiyi nerede çekeceğiz?
Polis de yakayı ele verdi
Bunlar, dikkatleri başka tarafa kaydırıyor ve siyasetçiler, İmparator’un gönlünü hoş tutma çabalarında fazla ileri gitti. Fakat asıl başarısızlık, siyasetçilerin telefon dinleme skandalının enine boyuna soruşturulmasını zorlamak konusundaki gönülsüzlüğüydü.
Spot ışıklarının aniden basının belli kesimleriyle ilişkisine çevrilmesiyle birlikte polis de yakayı ele verdi; yolsuzluk sınırlarına varan bir ilişki bu. Kamu çıkarının yokluğunda para karşılığı bilgi sızdırmalar kabul edilemez olmalı, ancak görünüşe göre öyle olmamış.
Murdoch gizeminin aniden infilak etmesinin tehlikesi, bir kültür değişiminin yerine hemen kurallara saldırmak. Kamu çıkarına gerçek araştırmacı gazetecilik, zengin ve güçlülere haberleri yayımlamadan önce sansürleme hakkı veren yeni kuralların tehdidine karşı savunulmalı. Bu ibretlik kibir hikâyesinden çıkarılacak ders, basın özgürlüğünü kısıtlamak olmamalı.
Tercüme: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara