Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyeleriyle biraraya gelen Bakan Çağlayan, Ekonomi Bakanlığı'nın hedeflerini açıkladı.
2023 yılında Türkiye'nin dünya ticaretinden aldığı payı yüzde 1,5'a çıkartmanın, ihracatın 500 milyar dolar, GSYİH'nın 2 trilyon dolara ulaştırılarak, dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmanın hedeflendiğini vurgulayan Çağlayan, "İşte yeni Ekonomi Bakanlığımız, 2023 yılı hedeflerine ulaşmamızda ‘Amiral Bakanlık’ olacaktır" dedi.
Ekonominin artık faiz, borsa, döviz gibi spekülatif para kazandırıcı hareketler olarak değil, üretim, istihdam, yatırım olarak algılanması gerektiğine işaret eden Çağlayan, Ekonomi Bakanlığı'nın, en önemli görevinin üretim, büyüme, istihdam, ihracat olduğunu, Türkiye'ye daha fazla döviz kazandırarak, daha fazla yatırım çekilmesi ile hem istihdamı artırmak, hem de cari açıkla mücadele etmek olduğunu söyledi.
"Bu yıl 135 milyar dolar ihracat, ikinci çeyrekte yüzde 7 büyüme bekliyoruz"
Bu yıl temmuz ayında ihracatta yüzde 25-30'lar seviyesinde artış görüldüğünü, yıllık ihracatın 125 milyar doları bulduğunu hatırlatan Çağlayan, "Bu yıl 135 milyar dolar bir ihracat gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu Cumhuriyet tarihinde bir ilk olacaktır" dedi.
Türkiye'nin büyüme hedeflerine ilişkin olarak Çağlayan, "İkinci çeyrek büyümemizin de yüzde 7'nin altında olmayacağına inanıyorum. Yıllık büyümenin de yine yüzde 7'ler seviyesinde olacağını tahmin ediyoruz" dedi.
Ekonomi Bakanlığı'nın ihracat, ithalat, teşvik vizyonlarını açıklayan Çağlayan, ihracat vizyonu çerçevesinde ihracatın ithalatını karşılama oranını yüzde 80'ler seviyesine çıkartmak, ihracatçının rekabet gücünü artırmak, yatırımı teşvik etmek, döviz kazandırıcı hizmet faaliyetlerini genişletmek, ihracat pazarlarının ve ihracata konu mal ve hizmet çeşitlendirilmesine gidilmesi, KOBİ'lerin ihracat yapabilme kapasitelerinin geliştirilmesi, komşu ülkelerle ticaretin artırılması, haksız rekabet yaratan ve yana sanayiye zarar veren ithalata karşı gerekli tedbirleri almak, döviz kazandırıcı hizmet faaliyetlerini genişletmek ve ithalata olan bağımlılığı azaltmak olduğunu söyledi. İthalat vizyonlarının ise "Akılcı Dış Ticaret Güçlü Ekonomi: Yönetilebilir İthalat" anlayışı olduğuna işaret eden Çağlayan, Türkiye'de yapılabilecek ürünlerin ithal edilmeyebileceğini belirtti.
"2012 yeni teşvik sistemi için hazırlık içindeyiz"
Teşvik sisteminin ise ithalata bağımlılığı ortadan kaldırmaya yönelik bir sisteme dönüşeceğini belirten Çağlayan, "2012 yeni teşvik sistemi için hazırlıklar içerisindeyiz" dedi. Dünyada nüfusu 70 milyonu geçerek, kişi başı milli geliri 10 bin doları geçen 6'ncı ülkenin Türkiye olduğuna işaret eden Çağlayan, "Biz bunu başardık ve daha fazlasını da yaparız" dedi.
İhracat artışının sürdürülebilmesi için dünyadaki değişimleri ve tüketici eğilimlerini göz önüne alacaklarına işaret eden Bakan Çağlayan, ayrıca Türkiye'deki 50 bin ihracatçı sayısını 100 bine çıkarmak istediklerini söyledi. İhracatın yurt dışı teşkilat yapısının artacağı düşüncesi ile yurt dışı kadro sayısını 250'ye çıkardıklarını, halen yurt dışı teşkilatlarında 89 ülke ve 3 uluslararası örgüt nezdinde 137 merkezde toplam 187 kadroyla faaliyet gösterdiğini belirten Çağlayan, "Yurt dışındaki teşkilatımızın 250 kadroya ulaşması mümkün hale gelecektir. Varolan performansımızla yaptığımız ihracatın yüzde 30'unun daha fazlasını yapabilecek potansiyele sahibiz" dedi.
"Cari açık, türkiye için bir tehdit unsuru değil"
İthalatta bağımlılık haline gelmiş kritik noktaları tespit ettiklerini vurgulayan Çağlayan, özellikle bazı sektörleri masaya yatırdıklarını ve kılcal damarlarına varıncaya kadar ciddi bir ameliyat yaptıkları benzetmesinde bulundu. Cari açık konusunda herkesin endişesini olduğunu, fakat cari açığın Türkiye'de ilk kez olmadığını belirten Çağlayan, "Bu geçmişten beri devam eden bir sorundur. Hükümet olarak artık yeni dönemdeki fonksiyonumuz, cari açıktaki problemleri ertelemeye yönelik olmayacak. Sorunu kesin çözecek anlayış içinde olacağız. Bu sorun, sadece Türkiye'nin başının belası değil, 128 ülke de bu sorunu yaşıyor. Sadece 55 ülke cari fazla veriyor. Biz cari açığı kesin çözeceğiz, sorun olmaktan çıkaracak bir çalışmaya başlamış bulunuyoruz. Cari açık Türkiye için bir tehdit unsuru oluşturmamaktadır" ifadelerini kullandı.
Cari açığı oluşturan nedenlere bakıldığında, aşırı değerli TL'nin cari açığı oluşturan unsurların başında geldiğini savunan Bakan Çağlayan, değerli TL'nin ithalatı patlattığını söyledi.
"PPK'nın hatalı politikalarının cezasını çekiyoruz"
Merkez Bankası'nın (MB) zorunlu karşılıkları artırmasının cari açığı artırıcı bir unsur olduğunu savunan Çağlayan, şunları söyledi:
"Ben, asla Merkez Bankasını hedef almadım. Fakat Para Politikası Kurulu'nun (PPK) hatalı politikalarının cezasını çekiyoruz. Türkiye, yüksek enerji ithalatı olan bir ülke. Geçen yıl 38,5 milyar dolar enerji ithal ettik. Enerjide her 10 dolarlık fiyat artışı 4 milyar dolarlık açık getirir. MB'nin zorunlu karşılıkları artırması cari açığı artırıcı bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Karşılıkların artırılması, enerji gibi yatırımlarda kaynak bulunmasına frenleyici etki yapmıştır. Gelecek dönemdeki talebin de öne çekilmesini sağlamıştır."
"Kısa bir süre içinde MB ve BDDK ile biraraya geleceğiz"
Soruları da yanıtlayan Bakan Çağlayan, Ekonomi Bakanlığı'nda bakan yardımcısını kimin seçeceğine ilişkin bir soru üzerine, "Bakan yardımcılarının kimler olacağını bizler Başbakan'a önereceğiz. Başbakan'ın onayı ile yapılacak. Benim açımdan adaylar bellidir" dedi.
Bir gazetecinin, "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Merkez Bankası'nın Bakan Ali Babacan önderliğinde aldığı kararlar var. Onlar bu kararların işe yarışacağını düşünüyor. Siz carı açığı artırmıştır diyorsunuz. Bu biraz çelişki olmuyor mu?" şeklindeki bir soruya Çağlayan, "Cari açık, şu anda Türkiye açısından tehdit, bir risk oluşturmamaktadır; fakat bununla beraber cari açık bir problemdir, izlenmesi, takip edilmesi gerekir. Burada BDDK'nın, MB'nın aldığı kararlarla biz, daha etkin bir yapı içinde, bunun sonuçlarının ne getirdiğini, ne götürdüğünün daha etkin tespit edildiği bir yapı içinde olacağız.
Önümüzdeki çok kısa bir süre içinde MB ve BDDK ile biraraya geleceğiz. BDDK ve MB Başkanımız heyeti ile beraber, bu ve benzer konularda bu ve benzer konularda görüş alışverişinde bulunacağımız sohbet niteliğinde bir toplantımız olacaktır. Bu işlerin asıl çözüm yeri Ekonomi Koordinasyon Kurulu'dur (EKK). EKK, bizim Ekonomi Bakanlığı olarak yapmış olduğumuz çalışmaların bütün olarak ele alındığı, EKK'daki tüm bakanlıkların bu konudaki görüş ve katkılarının verildiği ve sonra Bakanlar Kurulu'na yansıdığı bir yapı içinde olacaktır" dedi.
"Cari açıkta, paniğe gerek yok dedim"
Seçimlere bir hafta kala "cari açık büyüyor" söylemlerine karşın, seçim sonrası "cari açık tehdit etmiyor" söylemi ile seçime gidilen dönemde cari açığın, kamuoyunun gündemine ölçüsüz taşınıp taşınmadığına ilişkin bir başka soruya Çağlayan, "Seçimlere bir hafta kala The Economist'in, 'bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü', dercesine kalkıp böyle bir açıklama yapması, ardından diğer mekanizmaların devreye girmesi, Türkiye'ye farklı misyon vermek isteyenlerin gündeme getirdiği konulardır. Ben cari açık konusunda 'problem yok' derken, 'paniğe gerek yok' dedim" karşılığını verdi.
"BDDK ve MB'nin aldığı önlemleri 'ağrı kesici' olarak görüyorum"
Cari açığın azaltılması konusunda BDDK ve MB'nin aldığı önlemleri "ağrı kesici" olarak gördüğünü belirten Bakan Çağlayan, "Biz bu işi artık kesin tedavi edelim diyoruz" dedi. Karşılıkların artırılması ve faiz konusunun bugüne kadar, sorunu ertelemek noktasında olduğunu savunan Çağlayan, "Şimdi biz oturup, bizi kesin çözmek zorunda olduğumuz bir noktadayız. Yoksa bu önlemler ben, 'gereksiz' anlamında söylemiyorum" dedi.
Her ilacın, yan tesiri olduğunu, MB'nin zorunlu karşılıkları artırırken yaratacağı komplikasyonlara da bakmak gerektiğini savunan Bakan Çağlayan, şunları söyledi:
"Ben baktığım zaman Türkiye, enerji açısından, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve Türkiye'nin dışa bağımlılığının azaltılması noktasında çok önemli hamle başlatmıştır. Biz nükleer santral yapılması konusunda son derece kararlıyız. Bu çalışmalar başlamıştır, devam edecektir. Biz, eneri üretimimiz çeşitlendirmek zorundayız.
Sadece doğal gaza bağlı olduğumuz sürece hem pahalıya alacağız, hem enerji yönünde ithalatımız artacak, hem de dolar fiyatına bağlı olarak cari açığımız sürekli yükselecek. O nedenle Türkiye, enerji yatırımlarının 50 bin megavat kapasitenin olduğu bir ülke. 2001 Türkiye'sinde, kişi başına milli gelirin 2 bin 500 dolar olduğu dönemdeki yaşam tarzımızla, bugünkü yaşantımız aynı mı? Evlerin önünde üçer, beşer araba var.
Kullanılan her bir cep telefonu elektrikle şarj ediliyor. Bütün bunlar enerji ihtiyacını artırıyor. Enerji ihtiyacı arttıkça bunu nasıl karşılayacağız? Bunların temellerinin iyi şekilde belirlenmesi gerekiyor. O nedenle enerji üretim ve dağıtımda çok önemli hamle başlattık. Özel sektörün gerek üretim, gerek dağıtımda bu özelleştirme ihalelerini yapması için dış kaynağa ihtiyacı var. Bu çıkartılmış olan karşılıklar, ister istemez kredi maliyetlerini yükselttiği için Türkiye'ye, bu yolla gelecek kaynak önünde bir engel olacak. MB karşılıkları artırmasının getirmiş olduğu problem budur" açıklamasında bulundu.
DÜNYA