- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, futbolcuların emekleri, alın terleri, taraftarların samimi duyguları, milyarların döndüğü büyük bir sektörün olduğu yerde kanun dışılığın olmaması gerektiğini belirterek, ''Bir yanlışlık varsa, işin ucu paraya dayanıyorsa, güven ortadan kalkmışsa, futbolcular alınıp satılan bir meta haline gelmişse hukukun bunu çözmesini isterim. Burada hangi takım, hangi kulüp başkanı var, üzerine kara tabloyu örterim, görmezden gelirim'' dedi.
Arınç, Kanal 24'te yayınlanan ''Ankara Masası'' programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bir soru üzerine futbolda şike iddialarına yönelik soruşturmaya değinen Arınç, Türkiye'de her kurumun temiz, dürüst olması gerektiğini vurguladı.
Futbolcuların emekleri, alın terleri, taraftarların samimi duyguları, milyarların döndüğü büyük bir sektörün olduğu yerde kanun dışılığın olmaması gerektiğini kaydeden Arınç, şöyle devam etti:
''Çünkü 90 dakikayı oynamak kolay şey değil. Kilometrelerce koşuyorlar, efor sarf ediyorlar, kalp krizi geçirecek noktaya geliyorlar. Böyle bir yerde bir yanlışlık varsa, işin ucu paraya dayanıyorsa, güven ortadan kalkmışsa, futbolcular alınıp satılan bir meta haline gelmişse hukukun bunu çözmesini isterim. Burada hangi takım, hangi kulüp başkanı var, üzerine kara tabloyu örterim, görmezden gelirim, gözümüzü örtmemiz lazım. Çok sevebiliriz, çok güvenebiliriz ama yargı elindeki delillerle bir süreci idare ediyorsa, soruşturmayı belki kovuşturmaya dönüştürecek bir noktaya gelmişse dileriz ki; yargı kararıyla hem spor camiası hem de Türkiye'deki karanlıklar bu bulutun üstünden kalkmasıyla daha da aydınlansın.''
-YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI-
Hükümet programında da yer alan yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili soru üzerine Arınç, AK Parti'nin yeni anayasa gerekliliğini 2007 yılından beri ciddi olarak takip ettiğini, 26 maddelik Anayasa değişikliğinin referandumla kabul edildiğini, sürecin ''darbecileri koruyan'' hükümlerin anayasadan çıkarılmasıyla sonuçlandığını belirtti.
1982'den bugüne kadarki süreç içerisinde Anayasa'nın 70'e yakın maddesinin değiştiğini hatırlatan Arınç, ''Yarısı zaten değişmiş olan bir anayasa var elimizde. Başı bir türlü, sonu bir türlü. Kendi içerisinde akordu yok. Adeta birbirini tanımayan, birbiriyle uyum içinde olmayan bir takım maddeler yumağı halinde. Aklımız varsa, bu konuda irademiz varsa, bizim artık bu eskimiş, pörsümüş Anayasa'yı bir kenara koyarak, yeni, daha demokratik, daha özgürlükçü, insan odaklı ve AB hukuk ve demokrasi standartlarında bir anayasayı gerçekleştirmemiz gerekiyor'' dedi.
Referandumun ardından 12 Haziran seçimlerine kadar bütün partilerin yeni anayasayla ilgili çalışmalarını yapmalarını istediklerini belirten Arınç, ''(12 Haziran'dan sonra parlamentoda herkes kendi çalışmasını ortaya koysun, mümkün olduğu kadar daha geniş katılımlı, mümkün olduğu kadar mutabakat arayarak yeni anayasamızı yapalım) dedik. 12 Haziran yine AK Parti'nin büyük bir başarısıyla sonuçlandı. Sözümüzde duruyoruz, bizim çalışmalarımız var, belki güncelleyerek bazı rötuşlar yapacağız. Diğer partilerle de 1 Ekim'i takip ederek yeni anayasa çalışmalarını süratlendirmek istiyoruz. İnşallah 24. Dönem Parlamentosu Türkiye'ye yeni, demokratik, özgürlükçü bir anayasayı bağışlayacak, hediye edecek. Vatandaşlarımızın da desteğiyle'' diye konuştu.
-CHP'LİLERİN YEMİN ETMEMESİ-
CHP milletvekillerinin TBMM'de yemin etmemesiyle ilgili soru üzerine de Arınç, parlamentonun çalışmalarını sürdürdüğünü ancak temsilde bir eksiklik olduğunu ifade etti. Arınç, ''Milletten oy alarak seçilmiş milletvekili, ister BDP'de ister CHP'de olsun, özellikle CHP, sıralarında oturuyor, sessizce adeta dilsiz bir şekilde seyrediyor, isimleri okunuyor, varlıkları oraya 'yok' olarak geçiriliyor. Garip bir durumun içerisindeler. Yemin etmemeleri, parlamento çalışmalarına engel değil ama hoş bir durum da değil'' diye konuştu.
''CHP'nin böyle bir boykotu yapmakla hukuken de toplumsal psikoloji bakımında da partisinin prestiji bakımında da doğru bir iş yapmadığını'' söyleyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Onlar da sanki bir jest bekleyerek, 'bize bir şeyler söyleyin, bir şey yapmanız mümkün değil ama bizi anladığınızı ifade edin, bize biraz hak verecek konularda bir kaç cümle söyleyin, hoşumuza gitsin. Biz de bir dönüş yapmak istiyoruz ama onurlu bir dönüş olsun, mahcup olmayalım' havası içerisindeler. Doğrusu onları da anlayışla karşılamak gerekir. Biz girmelerini, andiçmelerini ve parlamento çalışmalarında aktif görev almalarını arzu ediyoruz. Umarım yarın Hükümet Programı üzerindeki müzakerelerden önce, her defasında olduğu gibi Sayın Başkan 'Andiçmek isteyen var mı?' diye sorduğunda çıksınlar andiçsinler ve parlamentodaki varlıklarını artık fiilen göstersinler.''
-''GRUP TOPLANTISI TBMM'DE OLUR, DIŞARDA ANCAK ÇAY TOPLANTISI''-
''BDP'nin dışlandığını düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine de Arınç, ''Kesinlikle dışlanmadılar ama onlar kendilerini hep dışarıda tuttular'' diyerek, bunu BDP'nin kendisinin istediğini savundu. Arınç, ''Biz artık grup toplantısını Diyarbakır'da yapacağız diyen bir insana ne denebilir?'' dedi.
Anayasal anlamda siyasi partilerin grup toplantılarını ancak TBMM'de yapabileceklerini, dışarda ancak çay toplantıları yapılacağını söyleyen Arınç, Diyarbakır'da bir sinema salonunda veya bir başka kapalı mekanda yapılan toplantının, hiçbir zaman grup toplantısı sayılmayacağını ifade etti. Arınç, ''Onlar artık parlamenter. Bir parlamenter, artık şiddeti reddeden, siyaseti tercih eden bir konumdadır. Şiddeti tercih ederseniz Ankara'ya gelmeye de gerek yok. Siyaseti tercih edecekseniz, siyasetin de demokrasinin de kalbi Meclistir. Bir an önce Meclise dönmelerinde ve gerçek siyaset dilini konuşmalarında fayda var'' diye konuştu.
Bülent Arınç, bir soru üzerine Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından hakkında kesinleşmiş hapis kararı bulunduğu için milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle hakkında yargı sürecinin tamamlandığını, ''Hatip Dicle Meclise dönsün'' diye beklemenin hukuken mümkün olmadığını kaydetti. Dicle'nin gelecek seçimde aday olabilmesi için yasa ve anayasa değişiklikleri yapılması gerektiğini anımsatan Arınç, ''Dicle'nin milletvekili seçilebilmesi için, milletvekili olmasını engelleyen yasa maddelerinin temizlenmesi gerekeceğini'' ifade etti.
MHP ve CHP'li tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili bir soru üzerine Arınç, bu kişilerin tahliye edilmemelerinin bir yargı kararı olduğunu, yargı kararından dolayı AK Parti'nin veya parlamentonun sorumlu tutulamayacağını söyledi. Tutukluluk kararının kaldırılmasına ilişkin bir düzenleme de yapılamayacağını vurgulayan Arınç, bu yönde yapılacak bir düzenlemenin, özel, kişiye özgü olacağını, eşitlik ilkesi sebebiyle Ergenekon soruşturmasından veya başka nedenlere tutuklu bulunanların dışarı çıkmasına neden olacağını belirtti.
''Bu kişiler niçin tahliye edilmiyorlar?'' sorusunun yargıya sorulabileceğini söyleyen Arınç, ''Bunu benim hükümet olarak gerçekleştirmem mümkün değil. 'Tahliye edilsinler' noktasına bir düzenleme, yargıya müdahale olur. Ancak yine Anayasa ve yargılandıkları ceza maddelerinin itibariyle Türk Ceza Kanunu'nun değiştirilmesi gündeme gelebilir'' dedi.
AA
|