Hindistan devlete rağmen şahlanıyor
Ülkenin başkenti Yeni Delhi'nin 25 kilometre kadar güneyinde bulunan Gurgaon neredeyse her şeye sahip ama birkaç şey eksik. Bu şehirde kentsel bir kanalizasyon sistemi, güvenilir bir elektrik ve su şebekesi, yeterli park yeri, düzgün yollar ve kent çapında bir toplu taşımacılık yok.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-07-10 13:46:30
Yirmi yıl önce neredeyse var olmayan bu şehir bugün 26 alışveriş merkezi, yedi golf sahası ve lüks mağazalarıyla göz kamaştırıyor. Oto galerileri Mercedes ve BMW'lerle ışıl ışıl. Yüksek apartmanlar mantar gibi biterken şehrin Cyber City adlı ultra modern ticari merkezinde dünyanın birçok saygın şirketi yer alıyor.
Ülkenin başkenti Yeni Delhi'nin 25 kilometre kadar güneyinde bulunan Gurgaon neredeyse her şeye sahip ama birkaç şey eksik. Bu şehirde kentsel bir kanalizasyon sistemi, güvenilir bir elektrik ve su şebekesi, yeterli park yeri, düzgün yollar ve kent çapında bir toplu taşımacılık yok. Çöpler hâlâ yol kenarına atılıyor.
Gurgaon sık sık yükselen "yeni" Hindistan'ın simgesi olarak gösterilmekle beraber kocaman bir bilmeceyi de temsil ediyor. Temel kamu hizmetlerinden yoksun, yeni bir şehrin uluslararası ekonomide lokomotif görevi alması nasıl açıklanabilir? Yolsuzluğun ve verimsizliğin hüküm sürdüğü, devletin işlevini yerine getiremediği dev bir ülke nasıl çift haneli büyüme rakamlarına yaklaşabilir? Çünkü Hindistan genel olarak devletten dolayı değil, devlete rağmen büyüyor.
Dünyada yükselen ekonomik güçler deyince akla sık sık Hindistan'la Çin gelir. Fakat Çin'in büyümesine devlet ön ayak olurken Hindistan'daki büyümeye devlet daha çok ket vuruyor. Çin'de otoriter liderler dünyayla boy ölçüşen bir altyapı kurmuşken Hindistan'ın altyapı ve bürokrasisinin fena halde geri kaldığı kabul ediliyor. Ona rağmen ülke, dünyanın büyümedeki en önemli lokomotiflerinden biri olarak yükseliyor.
Bazı iktisatçılar Hindistan'ın 15 yıl içinde en büyük üçüncü ekonomi olacağını tahmin ediyor ve en hızlı büyüyen başlıca ekonomi olarak yakında Çin'in yerini alabileceğini belirtiyor. Hindistan'ın tuttuğu alışılmadık yol, kalkınmakta olan birçok küçük ülkenin sıkıntılarını da büyütülmüş ölçekte yansıtıyor. Zayıf ve etkisiz bir devlete rağmen büyümenin nasıl yakalanabileceğini gösteriyor. Gurgaon işte bu gerçeğin örneğini veriyor, çünkü Hindistan genelindeki dinamizm ve yetersizliklerin bir kopyası olan bu şehir aynı anda hem katıksız bir karmaşa, hem de ekonomik bir dinamo olarak karşımıza çıkıyor. Gurgaon'daki ekonomik büyüme çoğunlukla devletin eksikliklerini aşmaya çalışan özel sektörün bir eseri.
Şirketler ve müteahhitler, elektrik kesintilerine karşı dev dizel jeneratörleri çalıştırıyor. Su mu yok? Özel kuyular açılıyor. Toplu taşıma mı yok? Şirketler yüzlerce özel otobüs ve taksi tutuyor. Peki ya suçla savaş? Gurgaon'da polis memurlarının dört katı kadar özel güvenlik görevlisi var. Şehirdeki planlama eksikliğini eleştiren aktivist Sanjay Kaul, "Buraya Birleşik Gurgaon Devletleri de diyebilirsiniz. Herkes kendi başına" diyor. Fakat Gurgaon istisna değil. Bangalore kentinde Infosys ve Wipro gibi taşeron şirketler otobüs filolarıyla işçileri taşıyor ve kendi jeneratörlerini kullanıyor. Ülkenin mali başkenti olan Mumbai'deki birçok apartmanın kendi su deposu var. Ayrıca ülkede şehirli ailelerin yarıdan fazlası çocuklarını özel okullara gönderiyor, çünkü ücretsiz devlet okullarında öğretmenler sık sık derse gelmiyor.
1,2 milyarlık nüfusuyla Hindistan dünyadaki en büyük demokrasi, bir başka deyişle, demokrasinin dev bir toplumu barındırma ve yaşamı iyileştirme yeteneğini ölçmek için bir laboratuvar. Küreselleşmenin yükselişiyle Hindistan bugün hiç olmadığı kadar zengin. Fakat kalkınması bölük pörçük. Yeni milyarderler bakımından altın bir çağ yaşarken eşitsizlik büyük bir sorun. Ayrıca bazı eyaletlerdeki yoksulluk ve beslenme yetersizliği Sahra altı Afrika ülkelerindekilere yakın. Hintlilerin hayatı değişken çelişkilerle her gün çalkalanıyor. Orta sınıf artan yolsuzluklardan dolayı öfkeli. Devlete karşı yaygın bir hayal kırıklığı var. Piyasa reformları, kırsal kesimi yoksulluktan kurtaramamakla eleştiriliyor.
İş dünyasının liderleri, ekonomik değişimlerin derinleştirilmemesi ve yönetimin iyileştirilmemesi durumunda büyümenin yavaşlayacağı, hatta durgunluğun bile başlayabileceği uyarısında bulunuyor. 1,5 milyon nüfusuyla Gurgaon bugün Hindistan'ın en hızlı büyüyen bölgelerinden biri. Haryana eyaletinde gelirin yaklaşık yarısı buradan geliyor. Yalnızca geçen yıl şehirde 50 bin araç daha yollara çıktı. Emlak fiyatları sert bir artış gösterdi.
Şehirdeki ticari alanlar 2001'den bu yana on kat artarak ve Yeni Dehli'yi geçerek 2,8 milyon metrekareye ulaştı. Oysa daha yakın zamana kadar Gurgaon çorak bir araziydi. Kayalık zemin üstüne 1979'da kurulan yerleşimin ne yerel yönetimi vardı, ne de doğru dürüst bir endüstriyel altyapısı. Fakat bu olumsuzluklar bir avantaja dönüştü, çünkü en önemlisi, ortada bölgesel bir idare, yani gelişmeyi boğan bir bürokrasi yoktu.
Hükümetin dış borçları güçlükle ödediği ve piyasa reformlarını başlattığı 1991'e kadar büyüme yavaştı. Derken konut sayısı yavaş yavaş arttı ve bunu, Hindistan'ın dış kaynak kullanım sektöründeki büyümesinden yararlanmak isteyen çokuluslu kuruluşların ticari mülklere gösterdiği talep izledi. General Electric bazı operasyonlarını taşeronlara devretmeye karar verince 1997'de, Gurgaon'daki bir ofis bölgesinde bir işyeri açmıştı. Yerel bir yönetim olmamasının da etkisiyle Gurgaon, Hindistan'daki büyümenin öncülerinden biri oldu. Fakat idaresizlik birçok eksikliği de beraberinde getirdi. Şehir yönetilemez hale geldi. Ticari alanlar ve yerleşim alanları birbirinden bağımsız bir ada gibi. Ayrıca bu adaların hepsi de müreffeh değil.
Gurgaon'da 200 bin kadar göçmen işçi var. Su kaynakları son derece yetersiz. Yerel aktivistler yeraltı su düzeyinin her yıl 3 metre düştüğünü belirtiyor. Kadrosu zaten yetersiz olan polis böyle bir büyümeye yetişemiyor. Şehirde yaklaşık 12 bin güvenlik görevlisi çalışıyor. Taşeronların bir çalışanı cinsel saldırıya uğrayınca şirketler özel araçlara GPS cihazları koyup daha fazla güvenlik görevlisini işe aldı. Yine de Gurgaon'da dış kaynak kullanım sektörü büyümeye devam ediyor. Geçen yıl ülkenin önde gelen sanayi odalarından biri, şehirdeki 500 bin işin bu sektöre dayandığını hesaplamıştı.
Şehirdeki en büyük taşeron firmalarından Genpact'ın lojistik sorumlusu olan Vidya Srinivasan, "Hindistan'da işler devlet sayesinde değil, devlete rağmen yürür" diyor. Bu konudaki temel eleştirilerden biri de yolsuzluğun yaygınlığı. Haryana'da müteahhitler, siyasiler için bağış kampanyaları düzenliyorlar ve muazzam bir güce sahipler. Ancak birçok müteahhit park ve benzeri alanlar yapma sözünü yerine getirmedi. Gurgaon'da emektar bir gazeteci olan Sanjeev Ahuja, "Yönetim özel sektörün şehre bakacağını düşünüyor. Nasıl olsa insanlar zengin. İhtiyaçları olan suyu satın alabilirler" diyor.
Şehrin yeni belediye meclisinin siyasi mekanizmaları harekete geçirecek bir ses olması gerekiyorsa da bazı Gurgaon'lular şüpheli. Kimi sivil eylemcilerse değişimi kendileri gerçekleştiriyor. Mesela Latika Thukral, bir biyoçeşitlilik parkının kurulmasına katılıyor. Atılan çöplerin temizlenmesine önayak oluyor ve bu yaz bir milyon ağaç dikme kampanyasını örgütlüyor. Thukral, "Bizim gibiler haklarına sahip çıkmazsa ülkemiz asla değişmez. Hindistan artık bir dönüm noktasında" diyor.
New York Times / Sabah
SON VİDEO HABER
Haber Ara