Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'İsrail Türkiye'den özür dilerse...'

IHH, BM Raporu kabul edilemez bulurken, İsrail'de yayınlanan ynet gazetesi yazarı Manfred Gersrenfekd ise 'Türkiye'den özür dilemek, İsrail devletinin resmi tarihini ilelebet çarpıtmak anlamına gelecektir' diye yazdı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-07-09 08:02:08

'İsrail Türkiye'den özür dilerse...'

HABER MERKEZİ / TIMETURK

İsrail'in hiçbir konuda asla özür dilememesi gerektiğini yazan ynet yazarı Manfred Gersrenfekd, "İsrail, Türkiye'den özür dilemesin!" başlıklı yazısında "Mavi Marmara olayından ötürü Türkiye'den özür dilemek, İsrail devletinin resmi tarihini ilelebet çarpıtmak anlamına gelecektir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın İsrail karşıtı hissiyatları körüklemeyi propaganda aracı olarak kullandığı iddia eden Gersrenfekd, Türk seçimlerinin geride kaldığı için Erdoğan'ın artık İsrail’e yüklenmekten kazanacağı bir şey kalmadığını yazdı.

Şu an Türkiye'nin en önemli derdinin Suriye olduğunu issia eden ynet yazarı, "İsrail özrünün -ne kadar sınırlı olursa olsun-, ilk başta göründüğünden çok daha olumsuz etkileri olacak. Özürler doğası gereği, tartışmanın büyük oranda kapanması sonucunu doğurur. Ama İsrail ve Yahudi halkı, özürler konusunda diğer tüm ülkelerden daha fazla tarihi tecrübeye sahip ve bu yüzden özrün önemini iyi bilmeleri gerek" diyerek İsrail'i uyardı.

İsrail'in özür dilemesinin Erdoğan'ı daha güçlendirmesinden korkan Siyonist yazar Gersrenfekd, "Dünyanın bugüne dek Erdoğan’ın nasıl iş gördüğünü anlamak konusunda yeterince vakti oldu. Sözgelimi 2004’te birdenbire İsrail’i devlet terörizmiyle suçladı. 2005’te arayı düzeltmek için İsrail’e bir ziyaret yaptı. Gelecekte tutumunu müspet yönde değiştireceğine dair bir ihtimal var mı? Ülke içinde baskı altında kalmadığında, bunu İsrail’e tekrar saldırmak için fırsat sayabilir. İsrail özür dilerse, Erdoğan 'Görüyorsunuz, onlara saldırmakta haklıydım' diyebilir. İsrail de ilişkileri iyileştirmek meselesinden geriye, sonsuza dek kayıtlarda yer alacak hak edilmemiş bir özürden başka bir şey kalmadığını görecek" dedi.

Mavi Marmara saldırısı ile ilgili Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu'nun raporu açıklanmadı. Ancak raporun içeriğine dair sızdırılan bilgilerde, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukanın ve ambargonun meşru gösterildiği iddia ediliyor. Türkiye kamuoyu ise Siyonist İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargonun meşru gösterilme çabasına tepki gösteriyor.

IHH'NIN İKİ ŞARTI: ÖZÜR VE AMBARGONUN KALKMASI

İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren Özgürlük Filosuna saldırıp 9 Türk vatandaşını şehit ötmesi üzerine Türkiye- İsrail ilişkileri bozulmuştu. Birleşmiş Milletler soruşturma komisyonu iki ülkenin arasını düzeltmek için çalışmalarını sürdürüyor. Anlaşma sağlanamadığı için BM genel sekreterine konuyla ilgili raporun sunulmasının 1-2 hafta gecikeceği tahmin ediliyor. Rapora ilişkin basına açıklama yapılamazken, komisyondan sızdırılan bilgilere göre, raporda İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ambargo meşru gösteriliyor.

Birleşmiş Milletler'in (BM) Mavi Marmara soruşturmasını değerlendiren İHH) Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç, "Türkiye'nin 3 tane temel isteği var, bu raporla beraber oluşmasını istediği olmazsa olmazı; özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Gazze'de devam eden illegal, kanunsuz, hukuksuz gaddarca uygulanan ambargonun kaldırılması. Bu istekler karşılanmadığı müddetçe Türkiye'nin bu raporu kabul etmesi mümkün değil. Bizim de kabul etmemiz mümkün değil" dedi.

Oruç, "İsrail'in geçen yıl Gazze'ye yardım götüren insani yardım konvoyundaki Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıyı soruşturan BM Soruşturma Komisyonu'nun raporuyla ilgili beklentiniz nedir" şeklindeki sorusuna, raporun tamamen siyasi bir rapor olduğunu yanıtını vererek şunları söylÜyor:

"Bu rapor, devletler arasında yapılacak anlaşma ve uzlaşmayla çıkacak bir rapor. Biz buna elbette saygı duyuyoruz. Türkiye'nin 3 tane temel isteği var, bu raporla beraber oluşmasını istediği olmazsa olmazı; özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Gazze'de devam eden illegal, kanunsuz, hukuksuz gaddarca uygulanan ambargonun kaldırılması. Bu istekler karşılanmadığı müddetçe Türkiye'nin bu raporu kabul etmesi mümkün değil. Bizim de kabul etmemiz mümkün değil.

BM'nin İnsan Hakları Komitesi, olayların hemen arkasından oluşturduğu bağımsız bir komisyonla Mavi Marmara'da ve filonun diğer gemilerinde neler yaşandığıyla ilgili çok detaylı bir soruşturma yürüttü, bu soruşturmanın sonunda da 2010 Eylülünün sonunda bir rapor yayımladı. Bu raporda Mavi Marmara'da neler yaşandığı, hangi suçların işlendiği çok detaylı bir şekilde dünyayla paylaşıldı. Bizim bildiğimiz, kabul ettiğimiz tek rapor bu. Bunun ötesinde, bunun gerisinde kalacak hiçbir raporu ne Türkiye, ne İHH, ne de Mavi Marmara'nın içerisinde olanlar kabul edecektir.

O rapor, İsrail'in taammüden adam öldürdüğünü, taammüden insanları yaraladığını, insanları kaçırdığını haksız yere hapsettiğini, eşyalarına el koyup çaldığını söylüyor. Bütün bunların karşılığında özel hukuk içerisinde de cezalandırılmaların mutlaka yapılmasını istiyor. Devletler arasında BM çatısında yapılacak her türlü anlaşma, İsrail ve Türkiye'nin kabul edeceği şartlarda onları bağlayan şey, devletleri bağlayan şey. Ama biz sonuna kadar bu saldırıyı yapan, bu saldırıya emir veren herkesin yaptıkları suçun karşılığındaki cezayı almaları için uğraşmaya devam edeceğiz."

"BM AMBARGOYU MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR"

Raporun içeriğine dair bilgilerin dışarıya sızdırılmasını nabız yoklama olarak değerlendiren Mazlumder İstanbul Şubesi Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, İsrail'in yaptığı katliamların ortada olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Özgürlük filosuna yapılan saldırıyla ilgili Türkiye'nin dik duruşunu sürdürmesi gerektiğini belirten Cüneyt Sarıyaşar, "Bizi üzecek olan Türkiye'nin bu konuda zaaf göstermesidir" dedi.

Birleşmiş Milletlerin, Güvenlik konseyindeki 5 ülkenin kontrolünde olduğuna dikkat çeken Sarıyaşar, BM Genel Sekreterinin İsrail lehine bir çıkarılması için uğraştığının görüldüğünü söyledi. Gazze'ye uygulanan ambargonun BM'nin aldığı kararla meşrulaşamayacağını dile getiren Sarıyaşar, BM'nin gasıp devletlerin insanlık adına çalışıyor gibi görünerek, göz boyayan ve illizyon yapan organizasyon olduğunu dile getirdi. Asıl meşruiyet kaynağının insanların vicdanları olduğunu belirten Sarıyaşar, "Gazze'ye uygulanan abluka hem karadan hem de denizden kaldırılmalıdır. Gazze'ye sadece çocuk bezi ve maması değil, kendilerini savunmak için silahların da girmesi gerekir. Bu da meşrudur" dedi. Batı Şeria, Kudüs ve Eriha'nın Gazze'nin gölgesinde kalmaması gerektiğini dile getiren Sarıyaşar, bu şehirlerde de her çok sayıda İsrail'in kontrol noktası olduğunu, halkın zor durumda olduğunu hatırlattı.

Haber Ara