2009'un en büyük skandalı, önümüzdeki yıl da spor gündemini meşgul edecek gibi görünüyor. Almanya'nın Bochum kentindeki savcılık, uluslararası bahis mafyasının, aralarında Almanya ve Türkiye liglerindeki maçların da bulunduğu 200'den fazla karşılaşmanın manipüle edildiğini ve UEFA yetkilileriyle ortaklaşa konunun soruşturulduğunu açıklamıştı. Buna göre Almanya'da 32, Türkiye'de de Süper Lig dâhil en az 29 maçta şike yapıldığından şüphe ediliyor.
Bahis konusunda yasal düzenleme eksikliği
Alman Profesyonel Kulüpler Birliği (DFL) Başkanı Reinhard Rauball, 2005 yılında yaşanan "Şikeci hakem Robert Hoyzer" skandalının ardından yaşanan ikinci depremin çok daha büyük bir şoka neden olduğunu belirtiyor.
Rauball, "Hoyzer skandalından sonra buna benzer olayların tekerrür etme tehlikesinden uzaklaştığımızı sanıyorduk. Meğer yanılmışız. Aynı zamanda spordan da sorumlu olan yeni Federal İçişleri Bakanı'na yakın zamanda bir nezaket ziyaretinde bulunacağım. Bahis manipülasyonlarının ceza hukukunda başlı başına bir yer edinmesini sağlayacak acil bir yasal düzenleme yapılması yönünde kendisine tavsiyede bulunacağım" diyor.
2005'deki skandalın da başrol oyuncularından olan ve Berlin'de ikamet eden Hırvat Ante ve Milan Sapina kardeşler, son bahis skandalının da elebaşlarından oldukları gerekçesiyle gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında en az iki Türk kökenlinin bulunduğuna yönelik haberler de basına yansıdı.
Skandalın patlak vermesinin ardından bazı kulüpler, şikeye adı karışan futbolcularıyla yollarını ayırdı, Almanya'da bir hakem, tedbir amaçlı olarak açığa alındı. Futbol tarihinin en büyük bahis skandalıyla ilgili soruşturma çok yönlü bir şekilde devam ediyor.
Danışıklı döğüş!
Dünyanın bir numaralı otomobil sporu Formula 1 de skandallardan nasibini aldı. Formula 1 tarihine bakıldığında, hemen hemen her yarışta kazaların yaşındığını görüyoruz. Ancak bugüne kadar hiç kimsenin aklında, bu kazalardan birinin bilinçli olarak yapılmış olabileceği şüphesi uyanmamıştı. Ta ki geçen yıl meydana gelen bir kazayla ilgili ayrıntıların, bu yıl ortaya çıkmasına kadar...
Eylül 2008'de koşulan Singapur GP'sini, o dönem Renault takımının başında bulunan Flavio Briatore'nın manipüle ettiği saptandı. Briatore'nin, ekibin genç pilotlarından Nelson Piquet'ye talimat vererek, yarışın belli bir diliminde, önceden belirlenmiş bir noktada otomobilini duvara çarptırdığı, güvenlik aracının hemen kazaya müdahale edip yarışı geçici olarak durdurduğu; daha sonra kaldığı yerden devam eden yarışı, kazadan önce pit-stop yaparak yakıt tankını fulleyen Renault'nun diğer pilotu Fernando Alonso'nun kazanmasını sağladığı iddia edildi.
F1'in en büyük skandalı
Bu şeytanî plan aslında çok zekîce hazırlanmıştı ve kolay kolay da ortaya çıkamazdı. Ancak patronunun talimatıyla kaza yapan Nelson Piquet, daha sonra Renault ekibinden kovulunca, tüm olup biteni Dünya Motor Sporları Konseyi FIA yetkililerine anlattı. Böylece Formula 1 tarihinin en büyük skandalı da gün yüzüne çıkmış oldu.
Renault, ihtar cezasıyla olaydan sıyrılırken, skandalın elebaşı Flavio Briatore'ye ömür boyu hak mahrumiyeti cezası verildi. FIA tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Flavio Briatore'nin doğrudan ya da dolaylı olarak iştirakçisi olduğu tüm takımları FIA şampiyonalarının dışında bırakmayı düşünüyoruz. Yine doğrudan ya da dolaylı olarak Briatore'nin bağlantılı olduğu tüm uluslararası yarışları FIA yarış takvimine almayı reddedeceğiz. Takımlarla bütün bağlantısını keseceğiz ve Briatore'nin menajerliğini yaptığı hiçbir pilota lisans vermeyeceğiz. Bu ömür boyu devam edecek bir ceza.“
Kadın mı, erkek mi?
Güney Afrikalı atlet Caster Semenya
Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Dünya Atletizm Şampiyonası'nda rakiplerini ezip geçerek 800 metre bayanlarda altın madalya kazanan Güney Afrikalı Caster Semenya hakkında, erkeksi görüntüsünden dolayı hummalı bir tartışma yaşandı. Kimileri onun aslında kadın olmadığını, kimileriyse çift cinsiyetli olduğunu iddia etti ve bu nedenle madalyasının geri alınması gerektiğini savundu.
Uzun süren tartışmaların ardından Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği, Caster Semenya'nın Berlin'de kazandığı altın madalya ve para ödülünün geri alınmasının söz konusu olmadığını açıkladı. Ortalık şimdilik duruldu, ancak Semenya'nın bundan sonra katılacağı ilk şampiyonada da benzer tartışmaların yaşanması kuvvetle muhtemel görünüyor.
Patenciye doping şoku
Son zamanlarda sporun çeşitli dallarındaki doping vakalarında gözle görülür bir artış söz konusu. Ancak bazı doping iddialarının da hayli tartışmalı olduğunu da görüyoruz. Buna en son örnek, Almanların başarılı sürat patencisi Claudia Pechstein'ın yaşadıkları. Olimpiyat şampiyonu Pechstein, dopingle mücadele kapsamında yeni uygulamaya sokulan “biyolojik pasaport programı” kapsamında, hiçbir doping testi pozitif çıkmamasına karşın ceza alan ilk yıldız sporcu oldu. Dünya Anti-Doping Ajansı'nın (WADA) 2009 yılı başında yürürlüğe giren yeni kurallarına göre sporcular, yalnızca doping testlerinin pozitif çıkması durumunda değil, kan profildeki değerlerinde anormallik olması halinde de ceza alabiliyor. Şubat ayında Norveç'te yapılan dünya şampiyonası döneminde, kan profilinde yüksek miktarda retikülosit (genç, olgunlaşmamış alyuvar hücreleri) bulunması gerekçesiyle 2 yıl boyunca müsabakalardan men cezasına çarptırılmıştı. Lozan'daki Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) de bu yasağı onadı.
Sürat patenci Claudia Pechstein'ın kariyeri başarılarla dolu
Claudia Pechstein, "Pozitif numunelerim yok ve hiçbir zaman da olmadı. Ve belirleyici olan da bu. Yüksek değer içeren tek bir numune yüzünden bir sporcuya 'dopingçi' damgası vurulamaz. Tüm yıl boyunca belirli aralıklarla test edilen numunelerimin hepsi temizdi ve hiçbir sorun yoktu. Bu nedenle işin içinde başka faktörlerin olması muhtemel. İşin aslını hemen ve bizzat ortaya çıkarmak istiyorum" diyerek hukuk mücadelesini sonuna kadar devam edeceğini duyurdu.
Pechstein'e İsviçre'den müjdeli bir haber geldi. İsviçre Federal Mahkemesi, 2010 Vencouver Kış Olimpiyatları'nın ön elemesi niteliğinde olan Salt Lake City'deki Sürat Pateni Dünya Kupası yarışlarında geçici olarak yarışmasına izin verdi. Böylece Pechstein'ın suçsuz olduğunun anlaşılması durumunda, şubat ayındaki Kış Olimpiyatları'na katılmasına da imkan sağlanmış olacak. Konuyla ilgili nihaî kararın Ocak ayı içinde verilmesi bekleniyor.
Avrupa’da 30’dan fazla futbol maçında şike yapmakla suçlanan 4 kişinin yargılanmasına Almanya’nın Bochum kentinde başlandı. Aralarında Türkler’in de bulunduğu sanıkların 10 yıla kadar hapsi isteniyor.
Bochum kentindeki davanın ilk duruşmasına sanık avukatlarının itirazları nedeniyle önce ara verildi. Mahkeme heyetinin karşı tarafın taleplerini değerlendirmesinin ardından davaya daha sonra devam edildi ve iddianamede yer alan suçlamalar sanıkların yüzüne karşı okundu.
Bochum Savcılığı aslında geçen yıl Almanya’daki bahis şebekesiyle ilgili bir soruşturma başlatmıştı. Soruşturma ilk aşamada Almanya ile sınırlıydı. Ancak soruşturma derinleştikçe skandalın boyutunun Avrupa çapında olduğu anlaşıldı ve ardından uluslararası çapta bir inceleme başlatıldı.
Milli maçlar da manipüle edilmiş
Soruşturma sürecinde çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı, ancak ilk aşamada hakkında dava açılan dört kişi oldu. Sanıklar arasında iki Türk ve Schweinfurt kentinden eski bir profesyonel futbolcu da bulunuyor. Sanıkların Almanya'da 17, diğer Avrupa ülkelerinde de 14 maçı manipüle ettiği öne sürülüyor.
Almanya dışında Belçika, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan ve İsviçre gibi ülkelerde maçları manipüle ettiği öne sürülen sanıkların bu yolla yaklaşık 1 milyar 600 milyon euro kazanç sağladığı tahmin ediliyor. Manipüle edilen maçlar arasında milli maçların da bulunduğu iddialar arasında. Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarından üçünün şaibeli olduğu sanılıyor.
Türkiye de soruşturma kapsamında
Bochum Savcılığı, Türk polisiyle de işbirliği yaptığı soruşturmada Türkiye’den de 74 maçı incelemeye almıştı ve bu çerçevede Türkiye’de de 70 şüpheli gözaltına alınmıştı. Ancak bugün başlayan dava Türkiye'deki maçları kapsamıyor.
Bochum'da başlayan ilk davada 4 kişi yargılanıyorBochum'da başlayan ilk davada 4 kişi yargılanıyor
Skandalın çok sayıda ülkeye uzanması nedeniyle karmaşık bir soruşturma süreci yaşandı. Skandalla ilgili olarak önümüzdeki günlerde başka davaların da açılması bekleniyor. Yeni açılacak davaların Türkiye’deki maçları da kapsaması olası görünüyor.
12 milyon euro söz konusu
Geçen kasım ayından bu yana hem Almanya, hem de diğer Avrupa ülkelerinde yüzlerce maçın manipüle edilip edilmediği incelendi ve yüzlerce kişi gözaltına alındı.
Dava konusu olan dosya ile birlikte şüpheli maçlara yatırılan toplam bahis miktarının yaklaşık 12 milyon euro, bu maçlardan elde edilen kazancın da 7,5 milyon euro olduğu belirtiliyor.
İddialara göre, maçların ayarlanması için hakem, oyuncular ve diğer kişilere ödenen toplam rüşvet de yaklaşık 1,5 milyon euro civarında.
DW