--Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjörn Jagland ile AK Partinin İcraatları ve AB Adına Türkiye'deki Basın Özgürlüğünü Mercek Altına Alacak Özel Temsilcinin Görevleri Üzerine Özel Bir Röportaj--
KÖRNER: Sayın Jagland, Türkiye seçimde Başbakan Erdoğan’ın görevi sürdürmesi yönünde karar verdi. Yaşanan güncel anayasa tartışmaları ve demokratikleşme sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
JAGLAND: Türkiye’nin öncelikle son yıllardaki değişimini saptamak ve anlamak önemli. AK Parti, Türkiye’yi yeni bir yola oturttu; Avrupa istikametine, Şam istikametine ve ekonomik kalkınma istikametine... Olup bitenler gerçekten etkileyici. Yeni bir ekonomik elit tabaka şekillendi. Günden güne daha çok insan günümüzde ekonomik ve sosyal yaşama katılım sağlayabiliyor. Türkiye’de sessiz bir devrimin gerçekleştiği söylenebilir. AK Partinin bu kadar fazla oyu bünyesinde birleştirebilmesinin sebebi de bence bu olsa gerek. Türkiye geçmişiyle vedalaşıyor. Aynı zamanda ülkenin üstesinden gelmesi gereken, ama artık şimdi yüzleşmek zorunda kaldığı güçlükler elbette ki hâlâ devam ediyor.
JAGLAND: Tam olarak ne gibi güçlükler bunlar?
KÖRNER: Çok hızlı gelişen ekonomilerde herkesin gelişmeden pay alması ve yararlanması önemlidir. Türkiye hâlâ azınlıklarla -Kürtler gibi- ilgili güçlükler yaşıyor. Ancak bu konuda da AK Parti çok şeyi, geçmişe kıyasla çok daha fazla şeyi başardı. Mesela Kürtlere haklar, anayasal eşitlik bile teklif etti ama bunu daha da ileri taşımak zorunda. Bunu, kazandığı seçim zaferi sonrasında yapmasını ümit ediyorum.
JAGLAND: Bu arada seçim kampanyası süresince -öncesinde de- 27 gazeteci, sözde askerî darbe planlarında milliyetçi Ergenekon örgütüne destek sağladığı gerekçesiyle tutuklandı. Yaşanan tutuklamalar Türkiye ve uluslararası camiada sert eleştiriler topladı. Bu, özellikle orduyu eleştiren bazı tanınmış gazetecilerin aralarında olmasından da kaynaklı. Bunun, demokratikleşme süreci üzerindeki etkileri neler ve niçin Avrupa Konseyi şimdi -Başbakan Erdoğan’ın talebi üzerine deniliyor- bir özel temsilciyi basın özgürlüğüyle ilgili Türkiye’ye gönderiyor? Bundan ne bekliyorsunuz?
KÖRNER: Gazetecilerin tutuklanması bütün Avrupa’yı huzursuz etti. Özellikle tutuklanma nedenini bilmememiz nedeniyle. Bu yüzden Başbakan Erdoğan’ın, meseleyi incelemek üzere özel bir temsilci gönderebilmem hususundaki onayını dikkate aldım. Özel temsilci öncelikle olup bitene bakacak.
JAGLAND: Özel temsilcinin belirlenmiş bir süre zarfında, belirli kişiler veya gruplarla görüşmek gibi özel görevi olacak mı? Temsilci bir rapor hazırlayıp ardından siz bir tavsiyede mi bulunacaksınız? Yoksa temsilci daha ziyade olup bitenler hakkında bilgi toplamayı mı amaçlıyor?
KÖRNER: Duruma bakmadan karar veremeyiz. Ancak meseleyle sıcağı sıcağına ilgileneceğiz. Temsilcinin görevi, gazetecilerin tutuklanmalarıyla ilgili olgulara bakmak ve ardından bunu rapor etmekten oluşuyor.
JAGLAND: Görev ne zaman ifa edilecek?
KÖRNER: Meseleyi aylara yayarak uzatmayacağız. İncelemeleri, seçim malzemesi hâline getirmemek için seçim kampanyası süresince yapmak istemedik. Artık seçim bitti, yeni bir hükûmet oluşturuluyor ve önlem alma vakti geldi.
JAGLAND: Bu durum göz önüne alındığında, Türkiye ile ilgili yürütülen AB üyelik tartışmaları ve Arap dünyası için model vazifesi görmesi umulan Türkiye’deki demokratikleşme süreci de dikkate alındığında; beklentiniz nelerdir, sonraki adımlar ne olmalıdır?
KÖRNER: Türkiye, bir demokrasi ve Avrupa’nın parçası olma yolunda. Bu sürecin devam edeceği beklentisinden hareket ediyorum. Başbakan Erdoğan yeni bir anayasa gereğinin altını çizmiştir. Türkiye, eğer aynı ölçüde bir Avrupa demokrasisi olmak istiyorsa eski iktidar yapılarına sırt çevirmek zorunda. Kısacası bu Türkiye için önemli bir süreç demek. Bu arada Başbakan Erdoğan’ın sürece Türklerin hepsini dâhil etme isteğini büyük memnuniyetle karşılıyorum. Yani Meclisteki partilerin tamamını, Kürtler ve Aleviler gibi azınlıkların hepsini dahil etmesini. Bu, Türkiye’nin farklı çıkarları olan çok sosyal katmanlı bir toplum olduğu gerçeğinin kabulüdür ve umarım bu yeni anayasada da yansımasını bulur.
JAGLAND: Bunun başarılabileceğini düşünüyor musunuz?
KÖRNER: Evet, düşünüyorum. Türkiye zaten gözle görülür ilerlemeler kaydetmiştir. Zaten kaydettiği bu ilerlemelerden fayda sağlamanın tek yolu da çağdaş, Avrupai, demokratik toplum istikametini sürdürmekten geçiyor. Geçerli olan kıstaslara dâhil olmadan ekonomik başarı sağlamak imkânsızdır:Dünyada ama özellikle de Avrupa’da öyle.
İnsanları, özgürlük ve refahtan uzun süre uzak tuttuğunuzda nelerin olacağını şu sıralar Orta Doğu’daki gelişmeler ışığında görebilirsiniz. Bu ülkeler adına en büyük sorun, kabul gören uluslararası standartlara direnmeleri. Bunun neticesinde de söz konusu ülkelerdeki durum, günden güne ciddileşerek sonunda hepimizin bildiği sonuçlar doğuran genel direnişe yol açmıştı.
BYEGM