Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bozdağ, BDP'yi suçladı

BDP'nin Meclis'e gitmeme kararının ardından gözlerin çevrildiği AKP'den açıklama geldi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-06-23 18:09:37

Bozdağ, BDP'yi suçladı

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, gündemdeki konulara ilişkin basın toplantısı düzenledi. AKP Genel Merkezi'nde kameraların karşısına geçen Bozdağ, YSK kararıyla Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu milletvekillerinin Meclis'e gitmeme kararını değerlendirdi. Sorunun çözümü için görev davet edilen AKP, YSK'nın doğru bir karar verdiğini, hukuku işlettiğini ileri sürdü, BDP'yi suçladı. AKP'li Bozdağ, Başbakan formülü önerilerine ise "Başbakan Erdoğan'ın durumunda hukuk çiğnenmiştir. Hatip Dicle olayında ise hukuk uygulanmıştır" iddiasında bulundu.

Bozdağ, şunları söyledi:

-Seçimler konusunda tek yetkili yer Yüksek Seçim Kurulu'dur.

-Son gelişmeler üzerine kimi parti sözcüleri veya medya mensupları tarafından ortaya konulan bir kısım görüşler partimize yönelik haksız ithamlar ve değerlendirmeleri içermektedir.

-Öncelikle şunu vurgulamak durumundayız. Yüksek Seçim Kurulu, Ak Parti'ye veya yürütmeye veya yasamaya bağlı bir kuruluş değildir. Üyelerini hükümet atamamaktadır. Alınan kararlar da tamamen Anayasa'nın 79. maddesi gereği, kurumun yetkisi ve tasarrufu dahilinde olan kararlardır.

-YSK kararlarını Ak Parti ile veya hükümetle ilişkilendirmek yanlıştır, partimize ve hükümete dönük büyük bir insafsızlıktır ve haksızlıktır.

'Başbakan ile kıyaslanamaz'

-Hatip Dicle kararı ile Başbakan Erdoğan beyefendinin durumu arasında yakından uzaktan benzerlik yoktur. İki durum tamamen birbirinden farklıdır. Kıyaslama mümkün değildir. Başbakan Erdoğan'ın durumunda hukuk çiğnenmiştir. Yüksek yargının araya girmesi ve yargı aleyhine yapılan bir takım müdahaleler çiğnenmek suretiyle Başbakan'ın milletvekili adaylığı engellenmiştir. Hatip Dicle olayında ise hukuk uygulanmıştır. Burada yapılan itiraz uygulanan hukuka ilişkindir.

-Kimi çevrelerce çarpıtılan bir diğer husus da Dicle'nin milletvekilliğinin düşmesinin AKP'nin başvurusu üzerine yapıldığı iddiasıdır. Gerçek dışı bir iddiadır. YSK'nın Dicle'nin milletvekilliğinin düşmesi ve mazbatasının iptal edilmesiyle ilgili kararında, itiraz mercinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olduğu görülür. Savcılığın yaptığı itiraz üzerine açılan dosya üzerinden YSK bir değerlendirme yapmıştır ve Hatip Dicle'ye verilen mazbatanın iptaline kara vermiştir.

-Değerlendirilen itiraz, Ak Parti'nin itirazı değildir, savcılığın itirazıdır.

'AKP, Hukuksuzluğa itiraz etti'

AKP'nin itirazı vardı. Neye itiraz etmiştir? Diyarbakır İl Seçim Kurulu'nun, Hatip Dicle'yle ilgili itiraz kesinleşmeden, karara bağlanmadan verdiği mazbataya itiraz etmiştir.

-Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Hatip Dicle'nin adaylığına itiraz etmiştir. YSK dosya açmış, savunma istemiş, dosya açıkken karara bağlanmıştır. Diyarbakır İl Seçim Kurulu, bu süreçte en önemli yanlışlıklardan birisini yapmıştır.

-Mazbatayı vermiş olması hukuka aykırı bir durumdur. Diyarbakır İl Seçim Kurulu'nun mazbatayı vermesine ilişkin yaptığı işleme itiraz ettik.

-Ak Parti'nin hukuk zemininde hakkını araması veya itirazda bulunması doğal hakkıdır.

BDP'ye suçlama

BDP süreç içinde yanlış yapmıştır. Hala yanlış yapmaya devam etmektedir. Hatip Dicle'nin mahkumiyet kararı 22 Mart'ta kesinleşmiştir. 11 Nisan'da aday listeleri YSK'ya verildi. Bir mahkumiyet kararı var. Bu mahkumiyet kararı kesinleşmiş. Milletvekili adayı olmaya engel bir mahkumiyet kararı. Bunu hem Hatip Dicle biliyor hem avukatları biliyor hem de Hatip Dicle'nin bağımsız adaylığını destekleyen BDP de biliyor. Aday olma ehliyeti olmayan birinin aday gösterilmesi ve bu mahkeme kararının da hem Türkiye kamuoyundan hem de YSK'dan gizlenmiş olması oldukça manidar bir durumdur. Bu fevkalade yanlış bir durumdur ve adeta bugün yaşanan krize o günden bir davetiye çıkarmadır. Biz bunu iyi niyetli bir yaklaşım olarak görmüyoruz.

-Anayasada ve yasalarda beğenilmeyen pek çok hüküm olabilir ve bunların değiştirilmesi istenebilir. Ama demokratik bir ülkede, hukuk devletinin olduğu bir yerde bunları eleştirmek, bunları değiştirmek ve bunlara ilişkin tavırlar ortaya koymanın da demokrasinin ve hukukun sınırları içerisinde olması gerektiği de aşikardır.

-Tehditle veya şiddet çağrıları yaparak veya kriz çağrıları yaparak veya kaos ortamına dönük bir takım eylem ve davranışlarda bulunarak demokrasinin alanını, hukuk devletinin alanını genişletme imkanı bulunmaz, bugüne kadar da bulunamamıştır. Her ortamda demokrasinin derinleştirilmesini, kökleştirilmesini Türkiye'de demokrasi ile bağdaşmayan bir takım mevzuatların ortadan kaldırılmasını ve ortamın demokrasi ile daha uyumlu hale getirilmesini savunanların bunun mücadelesini verdiğini söyleyenlerin, öncelikle kendi eylemlerinde, kendi söylemlerinde demokrasi sınırı içerisinde kalmaları, hukukun sınırları içerisinde kalmaları, şiddetten uzak durmaları ve tehditten şantajdan uzak bir yaklaşım benimseyerek demokrasinin ve hukukun kendine verdikleri imkanları kullanarak hukuk içerisinde mücadele yapmaları doğru olan bir yaklaşımdır, isabetli olan bir yaklaşımdır. Ancak yaşanan gelişmelere baktığımızda bu yaklaşımın benimsenmediğini görüyoruz. Bu da fevkalade yanlış bir tutumdur.

Meclise gel çağrısı

Biz Barış ve Demokrasi Partisi'ne hem de bağımsız adayların hepsine demokrasi içerisinde mücadelelerini yapmaya ve demokrasinin kalbi olan TBMM'deki çalışmalara katılmaya buradan bir kez daha davet ediyorum. Çünkü geçmişte veya bundan sonra demokrasinin kalbi olana mecliste antidemokratik olan yasaların veya anayasal hükümlerin veya başka uygulamaların değiştirilmesi için en uygun zeminin parlamento zemini olduğunu düşünüyoruz.

-12 Haziran seçimlerinin ardından yeni bir dönem başladı. Bu tarihi fırsatı heba etmemek için sorumlu ve sağduyulu bir şekilde hareket etmek tüm partilerin yükümlülüğündedir. Yeni dönemi krizlerle değil, fırsatlarla karşılamak durumundayız. Meclisin tanınmaması, boykot edilmesi gibi söylemler yeni dönemin ruhuna uygun düşmemektedir.

-Bu karar geriye dönüşü olmayan, düzeltilmesi mümkün olmayan bir karardır. Hukuki açıdan düzeltilmesi mümkün değildir."

Balbay ve Haberal'ın durumu

Ergenekon davasında tutuklu olarak yargılandıkları sırada CHP'den milletvekili seçilen Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay'ın tahliye taleplerinin reddedilmesine ilişkin soru üzerine de Bozdağ, "Mahkeme kararını inceleme imkanımız olmadı, incelidikten sonra icap ederse bir değerlendirme yapacağız" dedi.

Ajanslar


SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara