Dolar

34,9522

Euro

36,6033

Altın

3.019,59

Bist

10.058,63

'Arap baharı Türkiye için sonbahara dönmesin'

Georgetown Üniversitesi Katar Kampüsünde Siyaset Bilimi bölümü öğretim üyesi Başkan, Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri, Arap dünyasındaki Türkiye algısını ve Suriye'deki olayları AA muhabirine değerlendirdi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-06-23 11:12:39

'Arap baharı Türkiye için sonbahara dönmesin'

Başkan, Arap rejimlerinde siyasi elitin siyasi kadroları kontrol ettiğini ve ekonomik kaynakları kendisine aktardığını kaydederek, "Bütün Arap dünyasında siyasi eşitsizlik kadar iktisadi eşitsizlik de vardır. Siyasi gücü elde eden ellerde iktisadi rant da toplanıyor. Dolayısıyla reform demek bütün bu yapının alt üst olması demek. Arap dünyasında hiçbir lider reforma gönüllü razı olmaz" dedi.

Suriye'de durumun diğer ülkelere göre daha sorunlu olduğunu anlatan Başkan, Suriye'de siyasi ve iktiasadi güç sahipleri ile diğerleri arasındaki farkın yanı sıra mezhepsel bir farklılık olduğuna da işaret etti.

Arap dünyasının modernleşmesi ve kapitalist dünya sistemine entegre olmasının adaletsiz olduğunu vurgulayan Başkan, "Burada devrim yapmak da zordur, reform yapmak da. Bugün Mısır'da devrim yapıldı deniyor. Ama güç dengeleri ne kadar değişti, tartışılır. Mısır'da yapılan bir makyajdır aslında. Rejim aynen devam ediyor" diye konuştu.

Çarpık modernleşme, adaletsiz ve eşitsiz gelir dağılımının olduğu bu rejimlerin hukuka dayanmadığını kaydeden Başkan, "Bunlar çok rahat zulüm yapabilecek devletler. Mısır'da iki buçuk milyon polis olduğu söyleniyor. Devletteki otoriter yapının sürdürülmesi, Muhaberat denilen istihbarat ajanslarının güçlü olmasına, çok rahat hukuk dışına çıkılabilmesine bağlı. İnsanlar çok kolay hapishanelere atılıp, unutulup gidilebiliyor" dedi.

Arap dünyasında isyanların aslında uzun bir süredir beklendiğini belirten Başkan, böyle bir yapının uzun vadede devam etmesinin mümkün olamayacağını ifade etti.

Başkan şunları söyledi:
"Bizde, 'Arap dünyası sanki mutlu bir aile, ama birileri dışarıdan fitne fesat sokarak bu mutlu aileyi dağıtmak istiyor' gibi anlaşılıyor. Suriye'de olanlar, Libya'da olanlar, Mısır'da olanlara karşı Türkiye'de ilk tepki "İşte birileri karıştırıyor" oluyor. Yani sanki karıştırılacak bir şey yok da, birileri gelmiş, fitne ve fesat sokmuş gibi anlaşılıyor. Bunlar söylenerek ortadaki adaletsizlik ve zulmün üstü kapatılmaya çalışılıyor. Arap baharı bir şans olabilecekken bir trajediye dönüşmek üzere."
    
Esad'ın reform sözü

    
Suriye'de neler olacağını tahmin etmenin çok zor olduğunu ifade eden Başkan, ayaklanan halkın rejimin bütün unsurlarına karşı olduğunu, yönetimde, orduda, yargıda üst yönetimdekilerin tamamının gitmesini istediğini kaydetti.

Yrd. Doç. Dr. Başkan, Suriye'deki olayların Mısır'daki gibi seyredemeyeceğini belirterek, "Suriye'de ne ordu Esad'ı harcar, çünkü harcaması tatmin etmeyecektir insanları, ne de Esad orduyu veya diğerlerini karşısına alarak reform yapar. Esad'ın reform yapmasını beklemek safça bir beklentidir. Bu, Esad'ın kendisini harcaması demektir. Eğer Esad 'Ben intihar etmek istiyorum' derse, o zaman 'Ben reform yapacağım' diyebilir. Esad'ın reform yapması için bütün devlet kurumlarını karşısına alması gerekir, bunu da yaptırmazlar, öldürürler" dedi.

Esad'ın eline yıllarca reform yapmak için fırsatlar geçtiğini, ama bunu değerlendirmediğini kaydeden Başkan, "Değerlendiremezdi de. Esad eninde sonunda asker, polis ve istihbarat gücünü kullanarak isyancıların iradesini bastırmaya çalışacak, başka bir çözümü yok" diye konuştu.

"Uluslararası toplumun kaygısı insani bir kaygıysa, burada insani bir sorun çıkacağı çok açık ve net" diyen Başkan, ekonomik yaptırımlardan başlayarak eninde sonunda askeri operasyonun önünün açılabileceğini ifade etti.

Türkiye'nin müdahalelerden mutlaka zarar göreceğini anlatan Başkan, "Çünkü Türkiye ile Suriye'nin ilişkileri iyiydi. Bu ilişkilerin iyi gitmesi Sünni topluma da yarıyordu. Suriye'nin biraz daha zamanı olsaydı belki bu ekonomik bütünleşmeden kaynaklanan zenginlik artışından herkes yararlanabilirdi. O yüzden bu isyanın başlaması talihsizlik. Şu an kapı da kapandı" dedi.
    
 Arap dünyasının Türkiye'ye bakışı
    

Arap dünyasındaki Türk imajını da değerlendiren Birol Başkan, Araplar arasında Türk imajının "negatif bir imaj" olduğunu belirterek, bu imajın Osmanlı zamanında da değişmediğini belirtti.
Başkan, Arap dünyasında, özellikle Lübnan ve Ürdün'de Ermeni tehciriyle yerleştirilen Ermeniler olduğunu hatırlatarak, "Bunlar Arap dünyasında önemli konumdalar. Özellikle medyada Ermeniler çok güçlü. ABD'de Yahudi lobisinden bahsediliyorsa, Arap dünyasında da medyada bir Ermeni lobisinden bahsedilebilir" dedi.

Türkiye'nin İsrail'i ilk tanıyan ülkelerden biri olması, bu ülke ile 1990'lı yıllarda yakın işbirliğinin ve Batı blokunda yer almasının Arap dünyasındaki olumsuz Türk imajını perçinlediğini savunan Başkan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde de imajın negatif olduğunu söyledi.

Son 8 yılda Başbakan Erdoğan'ın her şeyden önce en büyük başarısının Arap dünyasındaki Türk algısını değiştirmesi olduğunu anlatan Başkan, "Davos'taki 'one minute' çıkışı, İsrail'i Filistin ile ilgili eleştirmesi ve Mübarek'e doğrudan git demesi algıyı olumlu yönde değiştirdi" diye konuştu.

Arap rejimlerinin ise Türkiye'nin ve Başbakanın kendi halkları arasındaki popülaritesinden mutlu olmadıklarına işaret eden Başkan, Erdoğan'ın tavrından mutlu olanların bu rejimler tarafından ezilen insanlar olduğunu vurguladı.

Başkan, Arap dünyasında kazanılan bu olumlu algının kaybedilebileceği uyarısını yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda Türkiye'nin önünde, asırlardır Araplar arasındaki 'negatif Türk imajını' yıkma şansı var. Libya örneğinde ve Suriye olaylarında Türkiye'nin gösterdiği tepki elimizdeki tarihi şansı alabilir. Arap dünyasında asırlardır birikmiş olan Türk imajı ciddi bir biçimde düzeltilebilecekken, Türkiye, uluslararası platformlarda ciddi bir liderlik rampasına girmişken, böyle bir fırsatı Libya ve Suriye'ye gösterdiğimiz tepkiden dolayı kaçırabilirz."

Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Erdoğan ile başlayan açılımlarından ciddi anlamda rahatsız olan ülkeler olduğunu belirten Başkan, "Erdoğan, İsrail'e olan bakışından dolayı standartları yükseltti. İsrail'e karşı tutumuyla diğer Arap liderleri de kötü duruma sokuyor. Hemen hemen herkes bundan rahatsız oluyordu. İran Türkiye'nin tekrar süper güç olmasından rahatsızdı. ABD, Avrupa rahatsızdı. Türkiye, Libya ve Suriye ile ilgili duruşundan dolayı, Türkiye'nin yeni imaj ve aktivizminden rahatsız olanlara ciddi bir koz veriyor. Türkiye 'diktatörlerin destekçisi' konumuna düşüyor" dedi.

Birol Başkan, 12 Haziran seçimlerini Arap halkalarının da merakla izlediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Erdoğan'ın kazanması onları inanılmaz mutlu etti. Ama bunun sebebi hala Türkiye'yi kendi saflarına çekebilme ümidinin olması. Yoksa Arap dünyasının entelektüellerinde, medyasında ve Arap halkalarında ciddi bir hayal kırıklığı olduğunu biliyorum. Ama hala Türkiye'den ümitliler. Çünkü bu hükümet de bir şey yapmazsa zaten kimse bir şey yapmaz. Belki mülteciler gelecek, belki sözleşmeler kaybedilecek, ama uzun vadede Türkiye'nin Arap dünyasındaki sermayesi, imajı, hiçkimse tarafından bozulamayacak şekilde düzelecek."

Arap dünyasında ne Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, ne de Suriye lideri Esad'ın sevildiğini kaydeden Başkan, "Biz onları koruyor durumuna düştük. Bizim en önemli sorunumuz şu anda İran, Suriye ekseninde bir ülke olarak algılanmamız. Böylece son 8 yılda kazanılanlar kaybedilebilir" dedi.
    
 İran ile ilişkiler
    
Birol Başkan, Türkiye'nin gücünün hiçbir eksenin parçası olmamasından geldiğini de belirterek, bütün taraflarla iletişimde olan bir Türkiye'nin "eksenler üstü" olacağını ifade etti.

"Türkiye'nin zaafı bir eksenin parçası olursa ortaya çıkar" diyen Başkan, şu anda Türkiye'nin bir eksenin parçası gibi gösterilmeye çalışıldığını belirterek, "İsrail için İran'ı, İran için İsrail'i feda etmemeliyiz. İsrail için Arap dünyasına, Arap dünyası için de İsrail'e sırtımızı dönmemeliyiz" dedi.

Davutoğlu'nun "komşularla sıfır problem" politikasının iyi bir kavram olduğunu kaydeden Başkan, "Bizim kimseyle problemimizin olmaması, herkesle iletişim kanallarımızın açık olması, dolayısıyla ancak sıfır problem politikası bizi eksenler üstü kılar" dedi.

Başkan, şöyle konuştu:
"Bizim İran ile menfaatlerimiz var. Bu, İran ile birlikte hareket etmemiz anlamına gelmez. Bizim Arap dünyasındaki sermayemiz İran ile aramızın iyi olması. İran için sermayemiz de Arap dünyasıyla aramızın iyi olması. Dolayısıyla İran ile aşırı derecede yakın gibi gözüküyor olmayı ben uzun dönemde Türkiye'nin menfaatleri açısından doğru bulmuyorum. Bu demek değildir ki İran'a karşı ol. Sadece sağlıklı bir mesafe konulması gerektiğine inanıyorum. Türkiye başkalarının gazına gelerek bir ülkeyle mücadele içine girmemeli. Daha aktif olma adına birileriyle mücadeleye girersek, uzun vadede iyi olmaz."

AA
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara