Batu Serdağ / TIMETURK
Reuters Haber ajansında yayınlanan Suriye analizinde şunlara yer verildi:
Başkan Beşşar Esad, katı akrabalarının üzerindeki kontrolü kaybediyor. Kuvvetlerinin gerginliği artarken hükümetin maddi kaynakları azalıyor. Bu arada devrim destek ile mali kaynak topluyor.
Tüm bunlar bir araya getirildiğine, analistler ve Suriye-merkezli diplomatlar, uluslararası toplumun Suriye ilgili Esad’larsız plan yapmaya başladığını ifade ediyorlar.
Mezhep savaşına kayma riskleri fazlasıyla belirgin. Birçok Suriye-gözlemcisi ne olursa olsun, Esad’ın sonuna kadar savaşacağına inandıklarını ve çatışmayı Lübnan, Türkiye ve İsrail sınırlarının karşısına taşımaya çalışacağını söylüyor.
Batılı bir diplomat şunları söyledi: “Geçen haftalarda yaptıkları her şeye, öldürmelere, işkenceler, toplu tutuklamalara ve saldırılara rağmen, protestolar devam ediyor. Bu rejim sonuna kadar savaşacak fakat tek stratejileri insanları öldürmek ve bu da krizi hızlandırıyor”.
Diplomatlar, 23 milyonluk ülkede protestoları bastırmak için, hükümet güvenlik güçlerinin ekserisini başkent Şam’ın banliyölerinden çektiğini söylüyor.
Yine de sürekli yetkililer bir isyan merkezine gittiklerinde, diğer kasabalar ayaklanıyor.
Kardeşi Mahir’in yönetimindeki 4’nci Zırhlı Tugay ve Cumhuriyet Muhafızları ile gizli polis ve Nusayri milislerine bel bağlayan Başkan Esad, açıkça fazlasıyla gerilmiş durumda.
Şam-merkezli bir diplomat şu öngörüde bulundu. “Değerlendirmemiz odur ki rejim düşecek. Bunu idame ettirecek 3 ila 6 aylık askeri kapasiteleri var ancak bu uzatmalı operasyonu sonsuza dek sürdüremezler”.
Suriyeli akademisyen ve aktivist Necip el-Ghadban Londra’da 40 yıllık idarenin ardından Esad ailesini devirmeye dair geniş katılımlı bir konsensüs olduğunu söyledi. Ghadban şunları ekledi: “Rejimin meşruiyetini kaybettiğine inanıyoruz. Ülkeyi bu krizden çıkarmaya dair bir vizyonları yok. Durum kötüleşiyor. Eminiz ki bunun sonucu Tunus ve Mısır gibi olumlu olacak”.
Bugüne kadar bin 100 kişi öldürüldü ve 10 bine yakın kişi tutuklandı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne göre binlerce kişi de kaçmak zorunda kaldı.
Diplomatlar uluslararası toplumun, askeri bir darbenin Esad-ardılı dönemi kolaylaştıracağına inandığını söyledi. Birçok hükümet Suriyeli generallerin isyan etmesi için teşvik ediyor.
Diplomat şunlar kaydetti: “Onu ve ailesini yalnızlaştırıyoruz. Askeri liderlere ve kabine üyelerine karşı çıkmaları için sesleniyoruz. Generalleri isyan için teşvik ediyoruz. Anahtar değişken (devrimin) momentumunun sürdürülmesidir. İnanıyoruz ki artık dönüş yok”.
Ölümcül zayıf
O ve diğer analistler, hükümetin parasının bittiği ve yakın çevresinden para istediğine dair haberlerle ortaya çıkan Suriye’nin ekonomik felcinin Esad’ları ölümcül şekilde zayıflattığını söylüyor.
Bir diplomat , protestocuların hedefindeki Esad’ın kuzeni Rami Mahluf’un Suriye poundunu dengelemek için merkez bankasına 1 milyar dolar yatırdığını söyledi.
Diplomat şunları kaydetti: “Bürokratların, ordunun, polisin ve Nusayri milislerinin maaşlarını ödeyemez hale geldiklerinde kriz büyüyecek ve rejimin çöküşünü getirecek. Bu kaza yapmayı bekleyen bir tren enkazıdır”.
Gerilmiş kaynaklar ve azalan sadakatler şimdiden belirgin.
Gösteriler yayılmaya başladıkça, yetkililer güvenlik birimleri ve elit güçleri başkentten çektiler. Şu an bu güçler güneydeki Dera’dan hükümetin “silahlı çeteleri” suçladığı 120 askerin öldüğü kuzeydeki Cisr el-Şuğur’a kadar her yerde çatışıyor.
Fakat buna rağmen sakinler her hafta Şam ve etrafındaki banliyölerde gösteriler olduğunu söylüyor.
Diplomatlar Cisr el-Şuğur’daki çatışmanın ordu saflarındaki ayrılmaların sonucu ve Esad’lar için meşum bir işaret olduğuna dikkat çekiyor. Hükümetin propaganda amacıyla Selefi köktencileri suçlamasını reddeden Suriye-merkezli bir diplomat olayı şöyle anlattı:
“Yaklaşık 50 asker ve orta seviye subay kaçtı. Yerel halk destekli bu birliğe karşı yetkililer kuvvet gönderdi ve 120’si öldürüldü.”
O ve diğerleri, toplumun tüm kesimlerinden destek alarak isyanın büyüyen kapsamına işaret ediyorlar. Diplomat şunları belirtiyor:
“Üç ayın ardından artık bu fukaranın ayaklanması değil. Suriye iş çevreleri ve üst sınıfından önemli maddi destekler var. Uydu telefonları, kameralar, yiyecek, su ve ilaç yardımı yapıyorlar. Bu sadece Suriye gençliğini içeren bir hareket değil aynı zamanda içinde cami imamları, iş dünyasından isimler ve hatta eski Baas partisi üyeleri yer alıyor”.
Analistler, Mart-ortasında devrim başladığındaki ulusa sesleniş konuşmasındaki başarısızlığına şaşırmışlardı. Esad’ın göstericilere ateş açılmayacağına dair uzlaştırıcı açıklamalarından sonra gelen cinayetler kontrolünün olmadığını gösterdi.
Beşar’ın babası Hafız Esad’ın biyograficisi Patrick Seale şunları söyledi: “Cevaplanmamış en büyük soru başkanı ilgilendiriyor. Soru şu: Beşşar bu öldürmelerde yer alıyor mu yoksa bir kenara mı itildi? Patronlar artık tutucular yani çeteler. Esad, idarede değil. Hiçbir liderliği yok. Kenara itilmiş. Resmen idareyi ele almışlar”.
Korku Hali
Suriye sakinleri, Nusayri toplumu arasında korku ve panik hali olduğunu belirtiyor. Nusayri ordu subaylarını ve güvenlik birimlerini intikam saldırıları olduğunu kaydediyorlar. Sünni bölgelerdeki Nusayri subaylarının çocuklarını okuldan aldıklarını ve ailelerini dışarı ya da Nusayri köylerini gönderdiklerini ifade ediyorlar.
Suriyeli aktivist Usame Monace, 13 Suriye yetkilisine yaptırım listesin koyan uluslararası toplumun, göstericilerin öldürülmesinde yer alan ordu subaylarının ve Esad ailesine yakın Suriye firmalarının da bu listeye eklenmesi gerektiğini söyledi.
Monace, orduya kaynak olarak giden günlük 7-8 milyon dolarlık Suriye petrol satışlarının boykot edilmesi gerektiğini bildirdi. Güvenlik Konseyi kararı için Arap devletlerinin Çin ve Rusya’yı ikna etmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Sünni-baskın ordu parçalanmasına dayanan tüm senaryolar Esad’ın düşmesini öngörüyor. Bölgesel risklerden ötürü Libya’daki gibi Batılı bir askeri müdahale pek olası görünmüyor.
Analistler risklerin Suriye’de yüksek olduğunu söylüyor. İran ve Lübnan Şii Hizbullah’ın müttefiki Suriye’nin Sünni, Kürt, Nusayri ve Hıristiyan mezhep ve etnik karışımının kolaylıkla içsavaşa gidebileceğini belirtiyorlar.
Ayrıca Suriye’nin Hizbullah ve İsrail arasında yeni bir savaş başlatmaya çalışarak bölgeyi karıştırabileceğini ekliyorlar. 38 yıldır sessiz İsrail-Suriye sınırındaki gösteriler, çatışmayı genişletmek için Suriyeli yetkililerce teşvik edilmişti.
Diplomat son olarak şunları kaydetti: “Suriyelilerin her yerde parmakları var. Komşularına baskı yapmak için birçok araca sahipler. Hizbullah ve İsrail, Lübnan’daki Sünni ve Şiiler, Türkiye’de PKK ve AKP arasında sorun çıkarabilirler”.