Amerikalı Türkiye uzmanından seçim değerlendirmesi
Amerikalı Türkiye uzmanı Joshua Walker, Türkiye'deki seçimlerin sonucunda, 'ülkede şu ana kadar gördüğü en yüksek temsil gücüne sahip parlamento yapısının ortaya çıktığını' söyledi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-06-17 10:33:16
Türkiye'de geçen pazar günü yapılan seçimler, ABD'nin başkenti Washington'daki düşünce kuruluşlarında tartışılmaya devam ediyor.
Rumi Forum adlı düşünce kuruluşunda düzenlenen "2011 Seçimlerinin İç ve Dış Politikaya Etkileri" başlıklı panelde konuşan Brandeis Üniversitesi Crown Ortadoğu Çalışmaları Merkezi ve German Marshall Fund uzmanı Walker, ABD'de seçimlere ilginin çok fazla olmamasına şaşırdığını belirterek, seçimler öncesinde tüm çevrelerdeki ortak görüşün zaten AK Parti'nin kazanacağı yönünde olduğunu kaydetti.
Walker, AK Parti'nin ardı ardına kazandığı seçim başarılarının, Washington, Brüksel gibi önemli dünya başkentlerinde Türkiye'de "kimin muhatap alınması gerektiği" yönündeki soruları artık tamamen ortadan kaldırdığını ve bu kişinin de açıkça Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi.
"TÜRK HALKI HARİKA STRATEJİK DÜŞÜNCE YETENEĞİ GÖSTERDİ"
Seçimlerde aslında parlamentoya giren tüm partilerin "bir noktada kazandığını" ifade eden Walker, seçim sonuçlarıyla birlikte, yeni Anayasa yazımı konusunda yetki alındığının çok açık olduğunu söyledi. Walker, "Şu ana kadar gördüğüm en yüksek temsil gücüne sahip bir parlamento yapısı ortaya çıktı. Türk halkı, harika bir stratejik düşünce yeteneği gösterdi" dedi.
Walker, Türkiye'nin Arap dünyasındaki son gelişmelerden en çok kazançlı çıkmaya aday ülke olduğunu belirterek, "Daha istikrarlı ve demokratik bir Ortadoğu en çok faydayı İran'a, İsrail'e değil, Türkiye'ye sağlar. Türkiye, ekonomi açısından bu bölgenin büyük bir motoru" diye konuştu.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN, ARTIK KÜRESEL BİR LİDER"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, artık sadece basit bir ulusal lider değil, küresel liderlerden biri haline geldiğini ve Arap dünyasında şu anda en popüler lider olduğunu ifade eden Walker, Başbakan'ın İsrail konusundaki tavrından örnekler vererek, bu tavırların ona kısa vadede oy kazandırabileceğini, ancak küresel liderliğin gereğinin, "yeni çekişmeler yaratmak değil, çekişmelere çözümler bulmaktan ve ayrılıkları birleştirmekten" geçtiğini söyledi.
Walker, "Türkiye'deki seçimler ABD'de düzenlense hangi parti kazanırdı?" şeklindeki bir soru üzerine, "Türkiye'yi yakından takip edenler arasında yapılacak bir seçimde CHP'nin rahatlıkla galip çıkacağı, ancak tüm dış politika camiası arasında yapılacak bir seçimde ise AK Parti'nin kazanacağı" görüşünü dile getirdi.
Center for American Progress adlı düşünce kuruluşunun uzmanı Matthew Duss da Başbakan Erdoğan'ın "balkon konuşması"nda dış politikaya yönelik sözlerini ABD'nin bir önceki başkanı George W. Bush'un seçim sonrası konuşmasına benzeterek, "Umarım Erdoğan'ın planları, Bush'unkilerin ABD'ye yaptığından daha iyi şekilde Türkiye'ye hizmet eder" dedi.
Türkiye'nin komşularıyla "sıfır" sorun politikasının "harika bir hedef olduğunu" ifade eden Duss, "Ancak son yıllarda görüyoruz ki, eğer komşularınızın birbirleriyle 'sıfır sorun' politikası yoksa, sizin de bu politikayı hayata geçirmeniz çok zordur" diye konuştu.
Middle East Institute Türkiye Araştırmaları Direktörü Gönül Tol da seçim sonuçlarında en belirleyici unsurun "kimlik" olduğunu söyledi.
"TÜRK HALKI PARTİLERE NE MESAJ VERDİ?"
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman da Woodrow Wilson Center'da Türkiye'deki seçim sonuçlarıyla ilgili konferans verdi.
Bu seçimlerde Türk halkının çok rasyonel davrandığını belirten Keyman, seçim sonuçlarının 5 önemli noktası olduğunu söyledi. Keyman, öncelikle halkın yüzde 87'sinin seçimlere katıldığını, bunun ileri demokratik ülkelerde bile "ideal" bir katılım oranı olduğunu, ikinci olarak, yüzde 10 barajına rağmen, Meclis'te halkın temsil edilebilirlik düzeyinin arttığı bir sonucun ortaya çıktığını kaydetti.
Üçüncü olarak, daha fazla Kürt, kadın ve genç milletvekilinin çıkması ve ilk kez bir Süryani Hristiyan milletvekilinin seçilmesiyle parlamentonun, Türkiye'nin kendi çeşitliliğini de yansıtır hale geldiğini dile getiren Keyman, bunun yanında halkın tüm partilere ödül ve uyarı verdiği ve Türkiye'nin kutuplaşmaların ötesine geçebileceği mesajını gönderdiği değerlendirmesinde bulundu.
"SEÇMEN, BAŞBAKANI UZLAŞMAYA GİTMESİ YÖNÜNDE UYARDI"
Seçimin iki kazananını AK Parti ve BDP, iki kaybedenini de CHP ve MHP olarak tanımlayan Keyman, seçim sonuçlarının Türkiye'de "AK Parti'ye bir alternatif olmadığını gösterdiğini" söyledi.
Keyman, AK Parti'nin seçim zaferinde ülkedeki yaşam standartlarını yükseltmesi, ekonomik büyümenin sürmesi, Türkiye'nin küresel görünümünü artırması, Türkiye'yi bölgesinde önemli ülkelerden biri ve yumuşak güç haline getirmesi, kültürel, sosyal ve siyasal anlamda geleneksellikle modernlik arasında denge kurması ve özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmatik liderliği ve partinin organizasyonla çalışmasının önemli pay sahip olduğunu kaydetti.
Keyman, ancak halkın, AK Parti'ye yeni Anayasa'yı tek başına hazırlayabilecek çoğunluğu da vermeyerek uyarı yaptığını ve Başbakan Erdoğan'a "uzlaşmaya gitmesi" gerektiğini söylediğini ifade etti.
"HALK, 'HOŞUMA GİTTİ AMA DAHA ÇOK ÇALIŞMALISIN' DEDİ"
Keyman, seçime bağımsız adaylarla giren BDP'nin ise milletvekili sayısını artırarak, Kürt meselesinde "realitenin sadece kültürel değil politik olduğunu da gösterdiğini" söyledi.
Ancak, seçmenin BDP'yi de uyardığını belirten Keyman, doğudaki seçmenin AK Parti'ye de önemli derecede oy vererek Kürt meselesindeki tek aktörün BDP olmadığını ortaya koyduğunu kaydetti. Keyman, bu nedenle artık BDP'nin bu konudaki tek adresin kendisi olduğunu iddia edemeyeceğini vurguladı.
CHP'yi ise "küçük kazanan ama sonuçta kaybeden" olarak nitelendiren Keyman, parti Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok çalıştığını ve ilk kez CHP'nin AK Parti'den daha fazla miting düzenlediğini kaydetti. Keyman, seçmenin oylarıyla, CHP'ye de, "daha aktif ve daha açık politikasının hoşuna gittiği ama hala bunların olgunlaşmamış olduğu ve CHP'nin daha da çok çalışması gerektiği" mesajını verdiğini dile getirdi.
Fuat Keyman, halkın MHP'ye de "hala Meclis'te kalabileceği, ancak partinin bu çizgisinde devam etmesi halinde gelecek seçimlerde tercih etmeyebileceği" mesajını gönderdiğini söyledi.
-"PARTİ İÇİ ÇEKİŞMELER, ANAYASA YAZIMINI ÇOK ETKİLER"-
Artık Türkiye'nin önünde Anayasa değişikliği ve Kürt sorunu gibi çözülmesi gereken iki ana konu bulunduğunu belirten Keyman, parlamentonun mevcut temsil edilebilirliği ve çeşitliliğinin bunları çözmeye elverişli olduğunu söyledi.
Keyman, ancak CHP ve MHP'nin kendi parti içi çekişmelerinin bu partileri kırılgan düzeye getirmesi halinde bu iki konuda ilerleme kaydedilmesinde sorunlar olabileceğini belirtti.
Meclis'teki partilerin bu iki temel meselede "kırmızı çizgilerinin" bulunmasının da süreç açısından zorluklar getirdiğini ifade eden Keyman, AK Parti'nin yeni anayasayı referanduma götürme seçeneğini kullanıp kullanmama olasılığına yönelik soru üzerine, Başbakan Erdoğan'ın "balkon konuşması"na işaret ederek, bunu yapacağını sanmadığını, gerçekleşmesi halinde ise çok şaşıracağını söyledi.
Keyman, başkanlık sistemi tartışmalarının da artık rafa kalkacağını ifade etti.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara