Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Suriye sorunu reformla çözülemez'

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Ortadoğu Araştırmaları Merkezinden araştırmacı Osman Bahadır Dinçer, Suriye'de rejimin bir propagandaya başladığını, insanları eli silahlı çeteler, orduyu da kurtarıcı olarak gösterdiğini söyledi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-06-16 17:52:14

'Suriye sorunu reformla çözülemez'
Dinçer, olayların çözümünün reformla mümkün olmayacağı görüşünü savundu.

AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Suriye'nin dört bir yanında farklı provokasyonlar olduğuna dikkati çeken Dinçer, "Baas rejiminin daha önce de yaptığı buna benzer provokasyonlar var. Polislerin öldürülmüş olmasının kimin işine yaradığına bakmak lazım. Beşşar Esad ve rejimin işine yarıyor. Esad ne yapıyor? Ne kadar reddetse de halka silah çekmek istemeyen asker ve polis var, bunlara gözdağı veriyor. İkinci olarak uluslararası kamuoyuna bakın ben eli silahlı çetelerle mücadele ediyorum mesajı veriyor" dedi.

Suriye yönetiminin devlet medyasının dışında farklı kanallarla bir propaganda yürütmeye çalıştığını ifade eden Dinçer, şunları kaydetti:

"Burada aslında ne olup bittiğine bakmamız şu noktada önemli. Farklı istihbarat örgütleri ve provokasyonların olduğunu görüyoruz ve burada da maalesef Türkiye'nin lehine gibi gelişmesi muhtemel olayları, aleyhine doğru döndürmeye çalışıyorlar."

Suriye ve İran medyasında olaylardan dolayı Türkiye'nin haksız biçimde suçlandığını belirten Dinçer, "İstihbarat çok güçlü Suriye'de. İnsanları eli silahlı çeteler orduyu da kurtarıcı olarak gösteriyorlar" diyerek, şöyle devam etti:

"Burada şimdi şöyle bir soru akla geliyor: Normalde toplumun kılcal damarlarına kadar girmiş bir istihbarat varken, bu kadar insanın silahlanmasını ve bunların gelip birilerini öldürmesini nasıl göremediniz? Dolayısıyla ben bunun çok masum olduğunu düşünmüyorum. Suriyelilerle görüştüğümüzde de bunun masum olmadığını söylüyorlar."

-"HATAY'DAKİ SURİYELİLERLE GÖRÜŞÜLMESİ LAZIM"-

Dinçer, Türkiye'ye sığınan 9 bin Suriyeli ile görüşülmesi gereğine işaret ederek, Hatay'da geçici çadır kentte kalan bu insanların ne olup bittiğini bütün gerçekliğiyle anlatabileceğini söyledi. Dinçer, "Ben gidip gelenlerden şunu biliyorum ki, orada işkencenin bini bin para. Çok fazla olaylar yaşanıyor, ama hiçbir şekilde yansıtamıyoruz biz. Ayrıca Türk medyası içinde de rejimin sözcülüğünü yapan insanlar var. Burada ben ciddi bir şey görüyorum: Ya hakikaten naif davranıyoruz, ya da kasti bir şey var. Böyle bir şey olamaz" şeklinde konuştu.

Suriye'de şehirlerin içine tanklarla girilmemiş bile olsa istihbarat unsurlarının çok rahat bir şekilde insanları alıp götürebildiğini, gidenlerin ne yapıldığını kimsenin bilmediğini söyleyen Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devletin karnesine baktığımızda bu tür olaylar garip değil, onlar için. Bunlar zaten yaptıkları şey, tarihlerine baktığımızda. Zaten katliamlarla adı anılan bir rejimin böyle bir olayı başkasının üzerine atması garip. Silah, para, otorite bunlarda. Ama bakıyorsunuz geliyor birileri, 120 askeri öldürüyor. Dolayısıyla görebildiğimiz kadarıyla çok farklı kanallardan Türkiye aleyhine bir propaganda başladı ve bu propagandanın bir parçası da Türkiye'ye olaylar farklı bir şekilde yansıtılmaya çalışılıyor."

-"TÜRKİYE'NİN YAPACAĞI SADECE KIZILAY ÇADIRI KURMAK OLMAMALI"-

Türkiye'nin kendini çok net bir şekilde anlatabilmesi gerektiğini vurgulayan Dinçer, Türkiye'nin iyi niyetli yaptığı katkıların karşı tarafça anlaşılmadığını ifade etti. Suriyeli sığınmacıların kaldığı kampların mükemmel altyapısının da uluslararası kamuoyuna gösterilmesi gereğine işaret eden Dinçer, şöyle konuştu:

"Uluslararası kamuoyunun harekete geçirilmesi için uluslararası örgütlerde Türkiye bir şeyler yapmalı. Mesela İslam Konferansı Teşkilatında bir şeyler yapabilir. Türkiye'nin yapacağı sadece Kızılay çadırı kurmak olmamalı. Onun dışında ne yapabiliriz diye istihbarat bilgilerinin de içinde olduğu planlar ve projeler üretmeli. Yani bizim senaryolarımızın A planı, B planı, C planlarımızın olması lazım.

Suriye'deki olayların şu andan itibaren reformla falan çözülmesi söz konusu değil. Uluslararası müdahaleye doğru gitme ihtimali var. Eğer uluslararası bir müdahaleye giderse - ki olaylar artarsa gidecektir, bu kesin - Suriye'de olayın dışında kalmayı Türkiye kaldıramaz. Türkiye Suriye'ye eğer uluslararası bir müdahale olacaksa, bu müdahalenin içinde ve bunun belirleyicilerinden biri olmak durumunda. Aksi takdirde iplerden biri bizim elimizde olmazsa, gelirler bizim komşumuza yerleşirler. Türkiye'nin çok daha dikkatli olması gerekiyor."

Suriye ile ilgili toplantılar yapmakta çok geç kalındığını belirten Dinçer, "Türkiye'nin bütün enerjisi Suriye'ye gitmek durumunda şu anda. Çünkü Suriye sadece Suriye değil, Suriye Arap dünyası, Suriye bütün Ortadoğu, şu anda bizim için. Bizim burada olup bitenleri, kimin ne yapmaya çalıştığını anlamamız lazım" diye konuştu.

İran'ın, Suriye medyasının, farklı istihbarat örgütlerinin ne yapmaya çalıştığının bilinmesi ve öngörülerin olması gerektiğini vurgulayan Dinçer, "Esad yıllardır reform yapmayı reddediyor. Artık reform telkinlerinin bir anlamı yok. En az zayiatla Beşşar Esad'ı nasıl gönderebiliriz, bunu düşünmek gerek. Ya halk sinecek, ya iç çatışma artacak. İç çatışma arttığı takdirde bir müdahale arkasından mutlaka gelir" dedi.
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara