Robert Fisk* / TIMETURK
Filistin arabulucuları, Mısır istihbarat yetkilileri, Türk Dışişleri Bakanı, Filistin Başkanı Mahmut Abbas ve (isyancı Dera şehri etrafından dolaşarak gizli bir yolla Şam’a gitmek zorunda kalan) Hamas Lideri Halit Meşal, gerek İsraillileri gerekse de Amerikan hükümetini fazlasıyla rahatsız eden Filistin birliğini meydana getirdi. Fetih ve Hamas, Mayıs ayında 4 yıllık çatışmayı, Filistin’in devleti için zaruri bir anlaşmayla son verdi.
Tüm taraflarca kabul edilen (The Independent’ta kopyaları olan) detaylı mektuplar serisi, görüşmelerin ne kadar girift olduğunu ortaya koyuyor. Hamas, Suriye Başkanı Beşşar Esad, Başkan Yardımcısı Faruk el-Şara ve Dışişleri Bakanı Velit Muallim’in desteğini istemiş ve almış. Sonuçlar arasında (direniş devletin hakkı olacağı için) Meşal’in Hamas’ın Gazze’den İsrail’e roket saldırılarını sonlandırması ve gelecekteki Filistin devletin İsrail’in 1967 sınırlarına dayalı olarak kurulması yer alıyor.
Asli arabuluculardan 75 yaşındaki Munip Masri bana, “Tüm tarafların iyi niyeti, Mısırlıların yardımı ve Suriyelilerin oluru ile Arap Baharı’nın başlangıcının ardından Filistinlilerin birleşme arzusu olmasaydı, bunu başaramazdık” dedi. Hamas’ın 2006’da sıra dışı seçim zaferi kazanmasının ardından Fetih-baskın Filistin Yönetimi ile Hamas ayrıldığında, bağımsızlardan “Filistin Forumu” kurulmasına yardım eden Masri’ydi. Masri, şunları anlattı: “Ortaya çıkan bölünmeler bir felaket olabilirdi. Dört yıl boyunca farklı gruplar arasında gidip geldik. Ebu Mazen (Mahmut Abbas) birçok kez bana arabulucu olmamı istedi. Batı Şeria’da toplantılar düzenledik. Gazze’den insanlar vardı. Herkes katıldı. İstidadımız çoktu.”
Üç yıl içerisinde Filistin Forumu üyeleri, Şam’a, Kahire’ye, Gazze’ye ve Avrupa’ya 12’den fazla yolculuk gerçekleştirdi ve birçok girişim reddedildi. Masri ve arkadaşları, Hamas’ın Başbakanı Haniye ile Gazze’de doğrudan görüştü. İsrail hapishanesindeki üst düzey Fetih lideri Mervan Barguti’nin ‘tutuklu takası’nı kotardılar. Ardından Tunus ve Mısır’daki devrimlerin rüzgârlarıyla Filistin gençliği 15 Mart’ta birlik ve Fetih ile Hamas arasındaki rekabetin sona ermesini istedi. İsrail başbakanı Benjamin Netenyahu, sürekli Filistinlilerin birlik olmadığı nedeniyle Abbas’la görüşmeyi reddetti. 16’sında, “Gazze’ye gitmeği düşündüğünü” söylediği bir konuşma yaptı. Orada olan Masri, sandalyeye çıktı ve alkışladı.
Masri o zamanları şöyle hatırlıyor: “Hamas’ın cevabının olumlu olacağını düşündüm. Fakat Abbas’ın konuşmasının ardından ilk birkaç günde, olumsuz bir tepki verdi. Derhal bir seçim istiyordu, diyalog değil. Hamas bunu beğenmiyordu”. Bazı arkadaşları gözünde küstüğü için Abbas, Paris ve Moskova’ya gitti. Ancak Forum vazgeçmedi. Masri şöyle devam etti:
“Bir belge hazırladık. Dedik ki devrimlerini kutlamak için Mısırlıları görmeye gideceğiz. Mısır istihbarat başkanı Halit Orabi’yle iki defa görüştük. Orabi’nin babası Kral Faruk zamanında orduda generaldi. Aynı zamanda istihbarattan Muhammed İbrahim ile tanıştık.”. İbrahim’in babası, Sina’da en yüksek rütbeli İsrail subayını yakaladığında 1973 savaşında tanınmıştı. Delegasyon aynı zamanda İbrahim’in yardımcıları Nadir Aser ve Yasir Azavi ile de görüştü.
Her iki Filistin’den 7 kişi Kahire’ye temsilci olarak geldi. Gelecek Filistin tarihi kitabında olacak isimler şunlar: Batı Şeria’dan, (Bir Zeit Üniversitesi ve Filistin merkez seçim komitesi başkanı) Dr. Hanna Nasır; (İnsan hakları toplumu başkanı) Dr. Memduh Aker; (Kudüs’teki siyasi toplum yöneticisi) Mehdi Abdül Hadi; (siyasi analist) Hanni Masri; (ilaç sanayi iş adamı) İyad Mesruci; (STK lideri) Hazım Kasımi ve Munip Masri.
Gazze tarafını temsilen gelenler: (hasta olduğu için Kahire’ye gidemeyen) Eyad Sarac; (Filistin Bankası yönetim kurulu üyesi) Memun Ebu Şahla; (yazar) Muhsin Ebu Ramazan; (toprak sahibi ve iş adamı) Faysal Şava; (Kahire’ye gitmeyen, Arap insan hakları başkanı) Race Surani; (Sarac tarafından gönderilen İslami Cihat üyesi) Ebu Hasan ve (Gazzeli avukat) Şerbil El-Zaim.
Masri olayları şöyle aktardı: “Bu kişiler Mısır “Muhaberatı”nın üst düzeyi ile zaman geçirdi. Onlarla 10 Nisan’da buluştuk ancak Kahire’ye varmadan bir belge göndermiştik. Olayı önemli kılan da buydu. Gazze’de iki farklı “kanat” vardı. Bu nedenle mikro-durum hakkında yani Gazze “hapishanesindeki” Gazzeliler, insan hakları, Mısır ablukası ve itibar hakkında konuştuk. Şava, ‘itibarımız yokmuş gibi hissediyoruz ve bunun sizin hatanız olduğunu düşünüyoruz’ diyordu. İstihbarat’tan Nadir Aser, ‘Hepsi değişecek’ dedi”.
Masri anlatmayı şöyle sürdürdü:
“Akşam saat 7.00’de geri geldik ve Halit Orabi tekrar gördük. Ona ‘Bakın, sizden gelecek bazı şeylere ihtiyacım var. Bu yeni girişim, herkes için kazan-kazan paketi, sizin için uygun mu? Filistin dosyası hala Kahire’de “sıcak” mı?” diye sordum. O da bana, ‘Biraz uzun ancak bizim için uygun. Fetih ve Hamas’ı ikna için baskı yapabilir misin? Sizle birlikte çalışacağız. Fetih ve Hamas’la görüşün. Bunu da gizli olarak yapın’ diye cevap verdi. Mutabık kaldık ve Arap Birliği’nde (artık devrim-sonrası Mısır’da başkan adayı) Amr Musa’yı görmeye gittik. Başlarda çok temkinliydi fakat ertesi gün Amr Musa’nın ekibi çok olumluydu. Dedik ki: ‘Bir şans verin, Arap Birliği, Filistin için yaratıldı. Arap Birliği’nin Kudüs’te büyük rolü var’”.
Delegasyon Mısır dışişlerinde Nebil el-Arabi’yi görmeye gittiğinde olanları şöyle aktardı: “El-Arabi, ‘Mısır’da olacak Türkiye dışişleri bakanını getirsem olur mu?’ dedi. Girişimi hep beraber konuştuk. Dışişleri ile istihbarat bakanlığı arasındaki yakın ilişki gözümüzden kaçmadı. Bu şekilde ‘yeni’ Mısır’ın kendini güvendiğini fark ettim. Türkiye’nin önünde konuşuyorlardı; Türkiye’nin önünde konuşmak istiyorlardı. Böylece hep birlikte konuşmak için mutabık kaldık ve ardından diğerleriyle birlikte akşam saat 9.00’da Amman’a döndüm”.
Ekip Batı Şeria’ya gelişmeleri aktarmak için gitti. “Çok mutluyduk, daha önce hiç böyle hissetmemiştik” diyerek Fetih’in uzlaşı başkanı Azzam Ahmet’e Mahmut Abbas’ın Gazze girişimini destekleme niyetleri olduğunu söyledik: “Filistin’de 7 büyük toplantı yaptık. İçine tüm grupları ve bağımsızları kattık. Abbas, zaten kararını vermişti. (Şam’da yaşayan Hamas lideri) Halit Meşal’le telefonda görüştüm. Bana ‘Ebu Mazen (Abbas) bunu kabul etti mi?’ diye sordu. Ona olayın bu olmadığını söyledim. Ertesi gün, Hanna Nasır, Mehdi Abdül Hadi ve Hanni Masri ile birlikte Şam’a gittim. Suriye’deki sıkıntı nedeniyle Dera’nın etrafından dolaşmak zorunda kaldık. Meşal’le çok iyi bir münasebetimiz oldu. Bize belgemizi okuduğunu ve ilgilenmeye değeceğini söyledi”.
Kararlarını vermeden önce diğerinin girişime olan tepkisini bilmek istemeleri Hamas ve Abbas arasındaki ortak güvensizliğin işaretiydi: “Meşal bana şöyle dedi: ‘Ebu Mazen (Abbas) ne dedi?’ Güldüm ve cevapladım: ‘Sürekli bana bunu soruyorsun fakat sen ne istiyorsun?’. Meşal’in çalışma arkadaşları, Ebu Marzuk, İzzet Rişk ve Abu Abdurrahman ile tanıştık. Altı buçuk saat boyunca belgeyi konuştuk. Meşal’den alamadığımız tek şey hükümetin anlaşmayla olmasıydı. Ona hükümetin ulusal birlik olması gerektiğini anlattık. Böylece seçimleri yapabilir, Gazze’deki ablukayı kaldırıp Gazze’yi yeniden inşa edebilirdik. Aynı zamanda BM Şartı ve kararları ile uluslararası hukuka da uymamız gerektiğini söyledik. Bizden 3 ya da 4 gün istedi. Direnişin sadece “ülkenin ulusal çıkarı” için ve aynı zamanda ‘ahlaki’ olmasında mutabık kaldık. Sivillere yönelik roket atışı olmayacaktı. Diğer ifadeyle Gazze’den artık roket atılmayacaktı”.
Meşal Masri’ye, o ve arkadaşlarının Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı, Başkan Yardımcısı Şara’yı ve Suriye Dışişleri Bakanı Muallim ile görüştüğünü söyledi: “Dedi ki onların desteğini istemiş fakat nihayette bu Filistin halkının kararıydı. Mutluyduk, ‘küçük bir gelişme’ oldu dedik. Meşal, ‘Sizi yüzüstü bırakmayacağız’ dedi. Ona tüm bunları Batı Şeria’daki Fetih ve bağımsızlar ile Mısırlılara aktaracağımızı söyledik. Batı Şeria’da, Fetih buna ‘Hamas girişimi’ dedi ancak biz hayır, herkesin diye cevap verdik. İki gün sonra Meşal, Mısır istihbaratıyla görüştüğünü ve önerilenden memnun olduklarını söyledi”.
Görüşmeler başarılı oldu. Meşal, üst düzey 2 adamını Kahire’ye göndermeye ikna oldu. Masri’nin ekibi Abbas’ın da aynısını yapacağını umuyordu. İki taraftan 2’şer olmak üzere 4 kişi, 22 Nisan’da Mısır’a gitti. Bir yıl önce yani Mısır’da her iki taraf için her zamanki müşkül varken, Mübarek rejimi 2 taraf arasına sürekli daha fazla engel çıkarıyordu. Meşal, Mübarek’in istihbarat uşağı ve Arap dünyasındaki İsrail’in en iyi dostu Ömer Süleyman’la Mekke’de buluştu. Sonuç çıkmadı. Süleyman etkin şekilde İsrail için çalıştı. Artık her şey tamamen değişti.
Abbas ve Meşal’in Kahire’ye gittiği gün, iki rakip başbakan Feyad ve Haniye dışında herkes oradaydı. Hamas, son 4 yıl içerisinde İsraillilerin Kudüs’ün daha fazlasını ele geçirdiğini ve işgal altındaki Batı Şeria’da daha fazla yerleşim kurduğunu kabul etti. Diğerleriyle birlikte sahnede konuşmasına izin verilmeyeceğini düşündüğü için Meşal sinirliydi. Ancak toplantıda o ve Hamas, 1967 sınırına mutabık ve İsrail’in varlığını tanımış oldu. ‘Direniş’ ile ilgili olarak da Abbas’a görüşme için daha fazla süre verdi.
Eğer Hamas hükümette olsaydı, İsrail Devleti’ni tanımak zorunda olurdu. Fakat olmadıkları için hiçbir şeyi tanımalarına gerek yok. Masri şunları söyledi: “ ‘Hamas şunu yapmalı’ demek adil değil. Direniş karşılıklı olmalı. Fakat Filistin hükümetinde olmadıkları sürece, Hamas sadece siyasi bir parti ve istedikleri her şeyi söyleyebilir. Bu nedenle Amerika, Hamas’ın hükümet kuruluşuna mutabık olmasına hazır olmalı. Bu hükümet BM kararlarına ve uluslararası hukuka uygun olacak. Karşılıklı olması gerek. Her iki taraf da Arap Baharı trenini kaçırabileceklerini fark etti. Bunu başaran ben değilim. Bu birçok çabanın ortak ürünüdür. Sadece Mısır ya da iki Filistin grubunun isteği olsaydı bu olamazdı”. Anlaşmanın ardından Hamas ve Abbas taraftarları, birbirlerinin destekçilerini tutuklamaya son vermeye ikna oldu.
Filistin birliğinin gizli öyküsü artık açıklanmış oldu. İsrail Başbakanı Netenyahu’nun anlaşmaya tepkisi eğer Hamas Filistin hükümetinde olursa Abbas’la görüşmeyeceği oldu. Netenyahu daha önce bölünmüş oldukları için Filistinlilerle görüşmeyi reddediyordu. Başkan Obama, neredeyse Filistin birlik girişimini yok saydı. Fakat 1967 sınırları Hamas’ın İsrail’i kabul ettiği anlamına geliyor. Aynı zamanda ‘direniş’ girişimi İsrail’e Gazze roketlerini de sonlandırıyor. Uluslararası hukuk ve BM kararları barışın nihayetlendirilebilecek ve bir Filistin devleti kurulabilecek. En azından bu her iki Filistin gurubunun düşüncesini oluşturuyor. İsrail’in bir kez daha reddedip reddetmeyeceğini görmek için dünya beklemek durumunda.
Munip Masri kimdir?
· Masri ailesi tüm hayatları boyunca Filistin direnişi içerisinde yer aldı. Saygın Filistinli tüccar aileden gelen Münip Raşid Masri, daha çocukken Filistin’deki İngiliz hâkimiyetine ve İsrail kurulma planlarına karşı gösterilerde yer alıyordu.
· Çocuklarının 3’ü 1982’de İsrail’in Lübnan işgali sırasında Arafat’ın FKÖ’sünde savaştı. “Tüm ailem Filistin’i geri almayı görevimiz olarak görüyor” diyor: “Tüm hayatımı Filistin’e verdim”.
· FKÖ lider yardımcısı (Daha sonra Tunus’ta İsraillilerce öldürülen) Abu Cihat-Halil El-Vezir tarafından 1963’te Yaser Arafat’a tanıtıldı ve direnişçilere para ve pasaport sağladı. Aynı zamanda Ürdün Kralı Hüseyin ile de iyi ilişkiler kurdu.
· Arafat’ın izniyle, 1970 Kara Eylül’ünde Filistin güçlerinin çöküşünün ardından Ürdün’ün maaşsız İmar İşleri Bakanı oldu. Çatışma sona erdiğinde Ürdün’deki en büyük Filistin mülteci kamplarından birini kurdu. Çok daha sonra 3 defa Arafat’ın başbakan olma önerisini reddetti.
· 1993’te imzalanan Oslo anlaşmalarının ardından Masri, içinde kendisinin de olduğu 15 Filistinli işadamını, 200 milyon dolar sermayeli Padico’yu kurmaya ikna etti.
· Firmanın şimdiki değeri 1,5 milyar dolar. Telekom, turizm ve borsa işinde faaliyet gösteriyor. Filistin ekonomisinin yüzde 27’sini oluştururken 450 bin Filistinliye de iş veriyor.
Soru ve Cevap: Tarihi anlaşmaya götüren olaylar?
Soru: Bölünme nasıl meydana geldi?
Cevap: Filistinliler arasında “Vakse” yani mahvolma ya da aşağılanma olarak bilinen Fetih ve Hamas anlaşmazlığı, Hamas 2006 seçimlerini ezici şekilde kazanmasıyla ortaya çıktı. Hamas, değişim-ve-reform üzerine kampanya yürüttü ve sosyal programlarıyla büyük destek sağladı. Fetih içerisindeki yozlaşma ve Başkan Mahmut Abbas’ın barış sürecinde ilerleme kaydedememesinden doğan düşkırıklığı zafere ulaşmalarına yardımcı oldu. Seçim sonuçları, Hamas’ı içeren Filistin Yönetim’iyle çalışmayacaklarını söyleyen ABD ve İsrail yetkililerinde şok etkisi yarattı ve yaptırımlar ile Batılı boykota neden oldu. Hala Fetih’in kontrolündeki güvenlik güçleri, hükümetten emir almayı reddetti ve ABD Fetih’e mali desteğini sürdürdü. 2007’de her iki taraf bir birlik hükümeti oluşturdu ancak maskeli silahlı birlikler Gazze caddeleri ele geçirince çöktü. Olağanüstü Hal ilan edildi ve Başkan Abbas, Hamas’ın İsmail Haniye’sini başbakanlıktan azletti ve Batı Şeri’da yeni acil kabine kurdu. Hamas, Gazze’nin kontrolü ele geçirirken Fetih, Batı Şeria’da tutundu. Her iki taraf, birbirlerinin hâkimiyetini gayri meşru sayan açıklamalarıyla bölünme doğmuş oldu.
Soru: Anlaşmazlığın barış sürecine etkisi ne oldu?
Cevap: Hamas ve Fetih arasındaki bölünme barış sürecini etkin şekilde durdurdu. İsrail, bölünmüş Filistin liderliğiyle görüşmeyi reddetti. Filistin liderliği de kendiişlerini düzenlemeye mecbur kaldı. Ancak her iki tarafın barış için bir araya gelmesi daha olumlu olmak zorunda değil. Ocak ayında El-Cezire’ye sızdırılan diplomatik yazışmalar, Abbas’ın Ehud Olmert hükümetiyle görüşmeleri sırasında çok-geniş ödünler verdiğini ortaya koydu fakat buna rağmen bir faydası olmadı. Böylesi İsrail’in çıkarına ödünlerin tekrar görüşme masasına gelmesi Hamas’la birlikte pek mümkün görünmüyor. Görüşmemek için anlaşmazlığı bahane eden İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu, artık Hamas Filistin hükümetinde olursa Abbas’la görüşmeyeceğini söylüyor.
Soru: Anlaşmanın detayları nelerdir?
Cevap: Dört yıllık acı anlaşmazlığa son veren 4 Mayıs’ta Mısır’da-kotarılan anlaşmayı kutlamak için Gazze’de düzinelerce insan sokaklara döküldü. Hamas lideri Halid Meşal, grupları bir araya getirmek için “her tür bedeli ödemeye” hazır olduğunu söyledi. Anlaşma, parlamento ve meclis seçimlerine hazırlama göreviyle bir vekilharç hükümet kurulmasını öngörüyor. Mısır, anlaşmayı izlemek için bir komite kurdu fakat birlik hükümetinin önünde zorlu bir yol var. Zorluklar arasında Hamas’ın askeri kanadını güvenlik hizmetlerine dâhil edilmesi gibi potansiyel tehlikeler yer alıyor. Yıllarca, Mısır Kahire’de uzlaşı görüşmeleri gerçekleştirdi ancak faydası olmadı. Tarihi anlaşmaya götüren Arap Baharı’nın yenilenmiş zindeliği oldu. Loveday Morris. (The Independent gibi çeşitli gazeteler için yazan BAE’den serbest gazeteci)
*The Independent’ın ünlü Orta Doğu Muhabiri.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.