Seçmen hangi partiye neden oy veriyor?
Maltepe ve Kartal'daki seçmene göre Türkiye'deki en büyük sorun işsizlik ve Kürt sorunu. AKP, CHP ve MHP gibi partilerin vaatlerine inanmayan seçmen bu partilere inandıkları için değil kendilerini zorunlu hissettikleri için oy vermeyi düşünüyor. Bunu da 'Bizi bir üçgene hapsettiler, birini seçmek zorundayız... İyinin kötüsünü seçeceğiz' şeklinde açıklıyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-24 18:04:43
ETHA, Kartal ve Maltepe'de seçmenlerin nabzını tuttu.
'İNANDIĞIM İÇİN DEĞİL, KENDİME YAKIN GÖRDÜĞÜM İÇİN'
Yakup Yavuz (Firma sahibi): Vaatleri abartılı buluyorum. AKP'yi destekleyeceğim ama kendime yakın gördüğümden, icraatlarından kaynaklı olarak değil. Seçim alanlarındaki söylemler konular bir vatandaş olarak benim hoşuma gitmiyor. Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a söylemleri, Erdoğan'ın kaset söylemleri üzerinden siyaset yürütmesi hiç hoş değil.
'VAATLERLE İŞSİZLİK ÇÖZÜLMEZ'
Enis Gül (Emekli): CHP'yi destekleyeceğim ama hiçbir vaade inanmıyorum. Sadece kendime inanıyorum. Havada uçuşan vaatler... Eskiden beri hep söylenen şeyler ama değişen bir şey yok. Şimdi de aynı şekilde değişeceğine dair bir umudum yok. Tek dileği bu iktidarın tek başına yönetime gelmemesi. En büyük sorun işsizlik ve işsizlik vaatlerle çözülmez. Adım atmak gerekir. Ben emekliyim ve emeklilerin de sorunları, nasıl geçinmeye çalıştıkları ortada. Ek iş yaparak geçiniyorum. Emekli maaşı tek başına yetmiyor. Tek maaşla geçinenlerin vay haline.
Remziye Gül (Emekli): Kadınlar olarak hiçbir şey istediğimiz gibi olmuyor. O yüzden hiçbir beklentimiz yok. Kadınlar arka plana itiliyor. Aday olan kadınlar da kadın olduklarından değil koltuk sevdalısı oldukları için aday. Kadın sorunuyla ilgilenişlerini pratiklerinden gördük. Kimse artık inanmıyor bu vaatlere.
'KÖTÜNÜN İYİSİ DİYE'
Erkan Uzunol: Vaatlerle uğraşmıyoruz. Çizgimiz sosyalist demokrat ve CHP'ye oy vereceğiz. Ama vaatlerine inandığımızdan değil AKP gelmesin diye. Bize iki anahtar da vaat ettiler, emeklilik yaşının düşürüleceğini de. Ama hiçbir vaat yerini bulmadı. Yok 600 TL maaş verecekmiş, yok emeklilerin sorunlarına çözüm üretecekmiş. Ayakları havada vaatler bunlar, ama işte kötünün iyisine oy vereceğiz.
'PİŞMAN OLACAĞIMIZI BİLE BİLE..'
Emre Karaman: Şifrelerden sonra AKP'ye oy vermeyeceğimiz kesin. Sandık başına büyük bir umutsuzlukla gidiyoruz ama sırf AKP kazanmasın diye gidip CHP'ye oy vereceğiz. Doğru mu deseniz değil ama bize sunulan alternatifler bunlar. Pişman olacağımızı bile bile işte oy vereceğiz.
Eyüp Dilek: Ben CHP'ye istemeye istemeye oy vereceğim. Başka partiye ya da bağımsız sosyalistlere oy vermek istiyorum aslında. Ama işte barajlardan dolayı onlara oy veremiyorum. Kemal Kılıçdaroğlu tecrübeli değil, yöneticilik vasfı yok.
'BİRİNİ SEÇMEK ZORUNDA BIRAKIYORLAR'
Ali İstim: Biz gençler olarak güzel bir gelecek istiyoruz. Burada at yarışı gibi kullanıyorlar bizleri. Avrupa'dan geliyorum ve orada böyle değil. Türkiye eğitim açısından çok kötü. CHP'ye oy vereceğim, düzeltebileceğine inandığımdan mı, hayır. Bir üçgene sıkıştırdılar işte bizleri, köşelerden birini seçmek zorunda bırakıyorlar.
'BARIŞ İÇİN HİÇBİRİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ DUYAMIYORUZ'
Mihriban Karaoğlan (Ev Emekçisi): Her gelen aynı şeyi söylüyor. Birçok vaatlerde bulunuyorlar. Ama bizim istediğimiz özgürlük ve barış. Ezilen halkların yanlarında olsunlar onların sorunlarına gerçek çözümler üretsinler istiyoruz. Türkiye'de bugün en önemli ve acil çözüm bekleyen sorun Kürt sorudur. Bu sorunun demokratik haklar çerçevesinde çözülmesini sağlayacak vaatleri ne CHP, ne AKP hiçbir parti veremiyor. Diğer bir sorun ise işsizlik. Ben ve eşim işsisiz. Kiracıyız ve çocuklarım okula giderken onlara harçlık bile veremiyoruz.
'SEÇİMLERDE KENDİLERİNE ÇALIŞIYORLAR, BİZİ DÜŞÜNEN YOK'
Veysel Özarslan (Genç işçi): Herkes seçimlerde kendine çalışıyor. Halkı düşünen onların sorunlarıyla gerçek anlamda ilgilenen, onlar için birşeyler yapma gayreti içinde olan yok. Vaatleri de bu nedenle hiç inandırıcı değil. İnsanlar kendilerine oy versinler diye sürekli kandırıyorlar. İnsanlarda oyum nereye gidiyor diye düşünmeden gidip kullanıyor oylarını. Türkiye'de sorunların başında asgari ücretlerin düşük olması geliyor. Aileler bu koşullarda bu verilen ücretle geçinemiyorlar. Polisin askerlerin ücretleri yüksek tutuluyor, biz işçilere ise hiçbir şey vermiyorlar. Asgari ücretin biran önce yükseltilmesi ve iş güvenliğinin sağlanması gerekir. Özellikle de gençlerin işsizlik sorunu çözülmeli, çünkü gençler gelecektir. CHP'de 600 TL aylık vereceğim diyor bunu yapacağını hiç sanmıyorum.
'DÜRÜST OLSUNLAR ARTIK'
Esma Çelik (Ev emekçisi): Şu anda hiçbir partiye itibarım yok. Her parti vaatlerde bulunuyor. Ama bunlar ne kadar gerçek ve ne kadarını hayata geçirecekler tartışma konusu. Çünkü zaten yaptıkları ortada. Dürüst olsunlar artık, yoksulların durumlarını biliyorlar, hallerini görüyorlar. Bunları seçim malzemesi olarak kullanmasınlar. Gerçekçi çözümler üretsinler. Türkiye'de bir Kürt sorunu olduğunu artık görsünler. Her zaman Doğu'ya farklı gözlerle baktılar. Artık buna son versinler. Oradaki insanları anlamıyorlar, artık anlamak için biraz gayret etsinler. Diğer bir sorun ise işsizlik sorunu. İşsizlik yüzünden insanlar intihar ediyorlar, insanlar yuvalarını dağıtıyorlar, psikolojileri bozuluyor ve bu durumdan kaynaklı olarak çocuğumun geleceğinden endişe duyuyorum. Devlet okulu diyorlar mesela ama tüm masrafları velilere yüklüyorlar. Bunlar böyle olmamalı.
'BİZ GÜN YÜZÜ GÖRMEDİK, İNŞALLAH ÇOCUKLARIMIZ GÖRÜR'
Perihan Biçer (Temizlik işçisi): Ben daha karar vermedim. Kime oy kullanacağımı bilmiyorum. Kadınların sürekli öldürüldüğünü duyuyoruz. Benim siyasetçilerden isteğim bir kadın olarak bu cinayetlerin ve kadına yönelik şiddetin durdurulması için önlemler alınması olur. Aynı zamanda ben apartmanlara merdiven silmeye gidiyorum. Ama emeğimin karşılığını alamıyorum. Çocuklarımın geleceği için herşey. Biz gün yüzü görmedik, inşallah onlar görür.
'GERÇEK OLAN TEK ŞEY VAATLER YERİNE GETİRİLMİYOR'
Mehtap Tümkaya (Esnaf): Kadınların mecliste söz hakkının olması ve insana insan olduğu için değer verilmesini istiyoruz. Birçok vaatler veriliyor ama hiçbiri yerine getirilmiyor, gerçek olan bu, onların vaatleri değil. Kadın cinayetleri arttı ve bir o kadar çocuk cinayetleri arttı. Yaşadığımız ortamlar çocuklarımız için tehlikeli hale gelmeye başladı. Türkiye'de en büyük sorun ise işsizlik. İnsanlarımızın çoğu aç, sokakta ve rahat yaşamıyorlar. Ben iş yeri sahibi olarak 12 saatten fazla çalıştığım halde emeğimin karşılığını alamıyorum ve yanımda çalışanlara da hak ettikleri ücreti veremiyorum. Bunun nedeni de vergilerden bize bir şey kalmaması.
'TÜM UMUTLARIMIZ KIRILDI'
Sevgi Özger (Üniversite mezunu işsiz): İş arıyorum, aslında iş yok değil ama ücretleri düşük tutuyorlar. O nedenle çalışsan da çalışmasan da bir şey değişmiyor. Tüm umutlarımız kırıldı. Eşim memur ama maaşına zam gelmiyor, onun yerine gelir vergisi bilmem ne derken verdiklerini de geri alıyorlar. Devletin sürekli sosyal devlet olduğundan bahsediliyor ama hiç de öyle değil. Çocuklarımız devlet okullarında okuyor ama hiçbir sosyal etkinlikleri yok. Eğitimin niteliği de düşük, Geçim derdinde olan bir öğretmen de çocuklarımızı ne verebilir ki onları ne kadar eğitebilir ki? İş yerlerinde de kadınlar sürekli tacize uğruyor. Sadece iş yerlerinde değil sokakta her yerde. Sonra da giydiklerinden dolayı sorumlu tutuluyor. Kadınlarımız özgür değil. Siyasette adları yok ve sadece siyasette de değil yaşamın hiçbir alanında adları yok. Partilerde formaliteden birkaç kadını aday gösteriyor. Oysaki biliyoruz bir çok kadın adaylık için başvuruda bulundu. Neden kadınlar siyasette engelleniyor anlamış değilim. Oysaki gerçekten demokrat olduğunu söyleyen bir partinin kadınları bu konuda cesaretlendirmesi gerekiyor. Tüm bu nedenlerden kaynaklı hiçbir vaadi inandırıcı bulmuyoruz.
'KENDİ CEPLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR'
Turan Güler (Emekli): Tayyip buzdolabı dağıtıyor seçimlerde. Peki aldım diyelim içini neyle dolduracağım? 50 yıl çalıştım ve emekli olamadım. Şimdi de işsizim. Önemli olan dolabın içini doldurmak, zenginden alıp fakire vermesini bilmek. Ama onlar hep kendi ceplerini düşünüyor. O yüzden de partilerin seçim vaatlerine inanmıyorum.
'SİYASET İÇİN BİZİ BİRBİRİMİZE DÜŞÜRÜYORLAR'
Laz Yaşar Rumeli (Esnaf): Anlatsam yüreğim parçalanır, çalışıyorsun çalışıyorsun, bir de bakıyorsun hepsi borçlara vergilere bilmem neye gitmiş. Vatandaş çalışıyor, para yok. Memnun değilim. Yapılanlar ortada. İcraat yok. Vaatler de inandırıcı değil. İcraat olmadan vaat olsa ne yazar. Ekonomik çıkarlar için Karadeniz'in doğal dengesini bozuyorlar, doğal dengesini bozarlarken derelerimizi kurutuyorlar. Karadeniz'de çocukluğumuzdaki güzelliği bırakmadılar. Ben İstanbul'a geldiğimde Aleviliğin ne olduğunu bilmezdim. Alevi arkadaşlarıma 'Anlatın bakalım şu Alevilik nedir?' diye sordum. Anlattılar. O zaman dedim ki biz hepimiz kardeşiz, peki niye böyle oluyor? Anladım ki; siyaset var, anlıyor musun, siyaset için bizi birbirimize düşürüyorlar, kandırıyorlar bizleri. İnsanlar işsiz aç yoksul bu durum beni çok üzüyor. Benim 4 çocuğum var, çalışıyorlar ama yetiştiremiyorlar, gelip benden para istiyorlar. Bir baba 4 çocuğa bakıyor, artık 4 çocuk bir babaya bakamıyor.
ETHA
SON VİDEO HABER
Haber Ara