Gazeteci Yazar Mehmet Ali Birand’ın kaleme aldığı yazı tartışmalara neden oldu.
“Darbecilik genlerimize işledi” diyen Birand, yazısında “Bizim için yani laik merkez medya mensuplarının büyük bölümü için öncelik demokrasi veya parlamento değildi. Genelkurmay daha önemliydi. Böyle yetiştirildik” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Mehmet Ali Birand, konuyla ilgili olarak NTV’nin canlı yayınında soruları yanıtladı.
Mehmet Ali Birand şunları söyledi:
“Bu bir itiraf değil. Ben kendi kendimle yüzleşmeyi 1980’lerde, 1990’larda zaten yapmıştım. Ondan sonra da başıma gelmeyen kalmadı. Ben sadece bir hatırlatma, bir saptama yapmak istedim. Şimdi roller değişti herkes farklı farklı görüşler ortaya atıyorlar. Bizim için doğru olan devletti, devlet daima doğrusunu bilirdi. Asker haklıydı; politikacı kötüydü, yolsuzdu. Politikacı vatanı düşünmez ama asker düşünürdü. Böyle büyüdük biz. Onun için ‘Darbe Günlükleri’ yayımlandığı dönemde destek vermedik. Bu bir yerde genlerimize işlemiş olan unsurlardan biriydi. Korktuk mu bilmiyorum. O hayranlığının, onların haklı olduğunu kabul etmenin içinde biraz da korku vardır. O dönemlerede askerle ters düşmek hiç hoş değildi. Ben ters düştüğümden ne olduğunu biliyorum. O bakımdan bir saptama yapayım; bakın arkadaşlar birbirimizi aldatmayalım. Biz böyleydik, şimdi değişiyor . O dönemde dibine kadar darbecilik yapmış olanlar daha demokrat olmaya başladılar. Tamam o da güzel ama bu benim kendimle yüzleşmem değil, bir saptamamdı.
AK Parti’nin diğer partilere oranla şu farkı oldu; bundan öncede asker müdahale eder ultimatom verir, asker başbakanın yaptığı bir açıklamaya ters bir cevap verebilirdi. Hemen ertesi gün o başbakan ‘Ben yanlış anlaşıldım, komutanlar haklıdır’ derlerdi. Ve bu AK Parti döneminde değişti. 27 Nisan’da muhtıra verdi; ‘Siz seçtiğiniz taktirde bu cumhurbaşkanını ben müdahale ederim’e kadar getirdi. Seçim oldu asker olduğu yerde kaldı. Bu iktidarın ona verdiği bir tepkiyle toplum ‘Bir dakika, demek ki bu işler öyle değilmiş’ oldu. Bu AK Parti’nin duruşunun verdiği bir etki, eskilerin o duruşunun olmaması. Medya değişmeye başladı, birçok gerçeği görmeye başladı. Genelkurmay’ın değil, demokrasinin ön planda olduğunu... Hepimiz değiştik, dünya değişti. Dünya artık darbeleri desteklemez hale geldi. Onun için sadece AK Parti demeyelim, bütün konjonktür değişti. Bugün artık yepyeni bir Türkiye, yepyeni bir dünya var. Asker de asıl şimdi gücüne kavuşmaya başladı. Çünkü siyasetle uğraşan bir asker hiçbir zaman vatanını gerektiği gibi savunamaz. Mutlaka onun kendi işini çok daha iyi yapması gerekir. Sanıyorum şimdi çok daha doğru bir yola girdik.
Bugün artık merkez medya filan kalmadı. Eskiden merkez medya dediğimiz zaman laik kesimin okuduğu medyaya biz merkez medya derdik. Bugün laik kesim kendi içinde bölündü, ulusalcılar başka gazeteleri okuyor; demokratı, liberali başka gazete okuyor. Öbür taraftan laik kesimin görmek istemediği gazeteleri de çok büyük bir kitle okumaya başladı. O bakımdan artık bugün merkez medya çok küçük bir belirli kesimin görüşünü ortaya koyan, onu savunan bir medya haline geldi, küçüldü.
Andıç döneminde yeteri kadar tehdit altında yaşadım, üstüne Yeşil de gönderildi. Yani o tehditler beni pek etkilemiyor, hele bu saatten sonra hiç etkilemiyor. Doğruyu söyledim, gerçeği söyledim. Korkmuyorum ve hiçbir itiraz gelmedi. Önümüzdeki günlerde askerci gazetecilerimiz gelir; ‘Bu böyle değil, böyleydi. Namussuz...’ şudur budur diye... Umurumda bile değil. Yaptığım gerçekçi bir saptamadır, herkes bunun doğru olduğunu biliyor. Benim saygı duyduğum kafasına inandığım kişilerden sadece sessizlik geldi, destek geldi.
‘Ağzına sağlık’ diyen çok oldu. Keşke daha yüksek sesle söyleselerdi ama zararı yok onların mesajları bile benim için çok kıymetlidir.”