Arab basını: Erdoğan çılgına döndü
Başbakan Erdoğan'ın çılgın projeleri dünya basınında büyük yankı buluyor. Arap basını 'Bizim Bu Türk Erdoğan Çılgına Döndü' başlığını atarken, Fransız Liberation gazetesi 'Türk gücünün ve Erdoğan'ın hırslarının sembolü bir kanal' ifadesini kullandı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-11 13:14:31
Haber Merkezi / TİMETURK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çılgın projeleri dünyada ses getirmeye başladı. Arab basını "Keşke bizim de böyle çılgın liderlerimiz olsa" derken, batı basını Türk Başbakanın bu kanal projesi ‘’Panama ve Süveyş’i gölgeleyeceğini’’ savundu.
Bir Arap gazetesinde "Bu Türk Erdoğan Çılgına Döndü" başlığıyla verdiği haberde, Arap liderlerinin halklarını susturmak, göstericileri öldürmek, şehir elektriklerini kesmek ve ülkenin kaynaklarını yolsuzluklarla boşaltmak yerine "neden Türkiye Başbakanı Erdoğan gibi çılgın projeleri ve rüyaları yok?" diye sordu. 40 ya da 50 yıldır iktidarda olan Arap liderlerinin 8 yıldır iktidarda olan Türk Erdoğan kadar bir siyasi, tarihi ve kültürel vizyona sahip olmadığını belirten Arap gazeteleri, "Arap liderlerine seslenerek: Sizin çılgın projeleriniz ve rüyalarınız yoksa bari halkların rüyasını söndürmeyin" diye haykırdı. Arap gazetelerinde geniş yankı bulan Başbakan Erdoğan'ın projesi ile ilgili makale şu sözlerle sona eriyor: "Acaba Erdoğan'a isabet eden çılgınlık, delilik günün birinde bizim yöneticilerimizi de tutar mı?"
ERDOĞAN'IN HIRSLARININ SEMBOLÜ
Fransız Liberation gazetesinde "Türk gücünün ve Erdoğan'ın hırslarının sembolü bir kanal" başlıklı haberde şunlara yer verildi;
Türk Başbakan bu kanalın ‘’Panama ve Süveyş’i gölgeleyeceğini’’ savunuyor. Birkaç haftadır süren heyecanlı bekleyişin ardından, 27 Nisan Çarşamba günü açıklanan, Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle “çılgın ve muhteşem proje’’ Türkiye’yi hareketlendirdi. 2002 yılından bu yana iktidarda olan muhafazakâr İslamcı parti AK Partiye yakın iş adamları seviniyor, çevreciler ateş püskürüyor, diplomatlar ise Boğazlar konusunun yeniden açılmasından endişeleniyor. Cumhuriyet’in, 2023’te kutlanacak olan 100. yıl dönümü için tamamlanması öngörülen 150 metre genişliğinde, 25 metre derinliğinde ve 50 kilometre uzunluğundaki kanal, Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayacak. Günde 160 büyük tanker ve kargo gemisinin geçebileceği kapasitede olması planlanan kanalın, böylece 2009 yılında aralarında pek çok petrol taşıyan tanker olmak üzere 51.000 geminin geçiş yaptığı kaydedilen Boğaz’ı rahatlatması öngörülüyor. Güçlü akıntıların olduğu Boğaz’da 1979 (41 ölü) ve 1994 (29 ölü) yıllarında büyük tanker kazaları meydana gelmişti. Başbakan, kanal projesiyle ‘’denizin ve doğanın korunacağını’’ ifade ediyor.
Ancak bu proje, her şeyden önce, AK Partinin seçimleri rahatça kazanacağı tahmin edilen 12 Haziran genel seçimleri doğrultusundaki kampanyalar başlarken büyük bir siyasi taktik niteliğinde. Muhalefet, Başbakanı megaloman olarak nitelendirirken Milliyet gazetesinden Kadri Gürsel gibi birçok köşe yazarı, özellikle doğusunda altyapı eksikleri olan bir ülkede böyle bir “çılgınlığı’’ sertçe eleştiriyor. Liberal bir gazete olan Milliyet yazarlarından Derya Sazak ise Başbakanın “geleceği tartıştırdığını’’ kabul ediyor. Kürt meselesi veya yeni Anayasa ile ilgili tartışmalar unutuldu. Ülke artık sadece AK Partinin 2023’e kadar dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmasını hedeflediği, hızla gelişen bir güç olarak Türkiye’nin vitrini olacak kanalı konuşuyor.
Yine de projeye karşı çıkanların birçok kozu var. Projenin getirisi sorun yaratıyor. Zira Boğaz’ın uluslararası sular kapsamına girmesi ve ticaret gemilerinin Boğazlardan geçiş hakkını düzenleyen 1936 Montrö Sözleşmesi ile geçiş için herhangi bir ücret ödenmiyor. Rusya Büyükelçisi ülkesinin, Karadeniz’e kıyısı olan diğer ülkeler gibi Sözleşme’nin sorgulanmasına karşı olduklarını hatırlattı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise Boğazlardan geçişi hiçbir şekilde engellemeyeceklerini’’ ifade etti. Ancak Ankara, kanaldan geçişin ücretli olmasına rağmen armatörlerin yararına olacağını zira uzun bekleyişlerden kurtulacaklarını belirtiyor. Bu arada, kanalın her iki girişinde iki büyük şehir ile üçüncü büyük havalimanının inşa edilmesini de kapsayan dev şantiyenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerine dikkati çeken çevreciler seferber oluyor.
Haber Ara