Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mısır Ortadoğu düzenini sallıyor

Sadece Suudiler değil tüm Arap hükümetleri için karar anı, “birlik” hükümeti altında birleşmiş Filistin devletini tanımaya çağrıldıklarında gelecek.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-04 10:08:13

Mısır Ortadoğu düzenini sallıyor

M K Bhadrakumar* / TIMETURK

Arap baharının acı mirasının Müslüman Ortadoğu’daki hoyrat mezhepçilik canavarının uyanışı olacağına dair tez zemin kazanmak üzere. Öngörüldüğü üzere mezhebi ihtilaf, Suudi Arabistan ve İran’ı içeren Sünni-Şii yüzleşmesine yol açacak.

An itibariyle bu vesvese, dikkatleri Arap baharıyla ortaya çıkan Ortadoğu’daki otoriter rejimlerin varoluşlarına yönelik tehditten başka yöne çekmeye yaradı. Aynı zamanda başka bir petrol-zengini Müslüman ülkede Batılı müdahale sürerken Birleşik Devletler’in Arap caddesindeki dikkati dağıtmasına ve İran’a yönelik kuşatma stratejisini yeniden yaratmasına yardımcı oldu. En önemlisi, Washington’daki Barack Obama yönetimine, Orta Doğu barış sürecindeki şümul başarısızlığını örtecek bir incir yaprağı tedarik etti.

Arap Baharı gerçek

Ancak Riyad ve Washington, Mısır piramitleri gölgesindeki Sfenksin uyandığını ve Ortadoğu’daki kurulu düzeninin sarsıldığına dair açıklayıcı imgelemleri hesaba katmadı. İran ve Suriye ile lisanıhâl bir işbirliği içerisinde “Yeni Mısır”ın kotardığı Filistin grupları arasındaki geçiş anlaşması, Arap baharının nakaratı olma işaretini taşıyor.

Prensipte Suudi Arabistan’ın Filistinli kardeşlerinin bu tarihi anını kutluyor olması gerekirdi ancak bunun yerine düz duvara dönüştü. Başkan Obama, derhal bu hafta yapılacak “tarihi” Ortadoğu politikası konuşmasını, çay çöpü falını okumak için erteledi.
Şu anki duruma göre, karşıt Filistin grupları Fetih ve Hamas, Mısır askeri liderliğince kotarılan uzlaşı anlaşmasına göre yeni seçimlere taşıyacak geçiş hükümetini oluşturmak için Kahire’de Çarşamba günü bir anlaşma imzalayacak. Anlaşma, karşıt gruplarca onaylanan “tarafsızlardan” oluşan bir geçiş hükümeti meydana getirecek. Bu hükümet, bir sene içerisinde “birlik” hükümeti kuracak seçimlere zemin sağlayacak.

Görünen o ki anlaşma, Gazze’yle Batı Şeria arasındaki siyasi birlikteliği bu zamana kadar engelleyen 5 çıkmazın etrafından dolanmış görünüyor. Bunlar; seçim tarihi, seçimleri nezaret edecek kabul edilebilir üst kurum, birlik hükümeti tesisi, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) reformuyla ilgili görüşmelerin sürdürülmesi ve güvenlik konuları. Başkanlık ve Parlamenter seçimler aynı anda yapılırken, Fetih ve Hamas, nezaret edecek ortak bir komite kuracak.

Birlik hükümeti, teknokratlardan oluşacak ve Fetih ile Hamas’ın kabul edeceği bir başbakan tarafından yönetilecek. Gazze ve Batı Şeria’daki siyasi tutuklular salıverilecek ve “sosyal uzlaşı” programı başlatılacak. Hamas’ın anahtar taleplerinden FKÖ’de reform, Fetih tarafından da kabullenildi. Bir geçiş komitesi, “yenileninceye” dek FKÖ’ye liderlik edecek ve kararları bağlayıcı olacak. Diğer tartışmalı güvenlik konusu, Fetih ve Hamas’ın kuracağı ortak bir komiteyle çözülmeye çalışılacak.

Söylemeye gerek yok, iyimser olmak için henüz çok erken. Time Dergisi’nden Massimo Calabresi şöyle yazdı: “Bu haftaki en önemli düğün Londra’da değil Filistin’deydi. Doğrudur, Filistinlilerin uluslararası tanınan liderleri Fetih ile uluslararası terörist sayılan Hamas arasında uzun bir ilişki olasılığı çok parlak değil. Hatta bu birlik, gerçekten tamamlanamayabilir bile. Fakat kısa bir kaçamak dahi Arap-İsrail ilişkilerini tepetaklak edecek, Orta Doğu’daki ABD çıkarlarını değiştirecek ve 2012 (ABD Başkanlık) seçimlerinde bir rol oynayacak potansiyele sahip”.

Sfenks uyanıyor

Ortadoğu’daki uyanış, bu uzlaşının zemini sağladı ve belli ki işlerde değişen bir şeyler var. Gerek Fetih gerekse de Hamas, Filistin birlik isteyen halkın talebine cevap verme ihtiyacını kavramış durumda. Özellikle Filistin Ulusal Yönetimi (FUY) Başkanı Mahmut Abbas,  Batı Şeria’da Filistin birliği için Mısır devriminin sloganlarını kullanan gençlerin duvarlara neler yazdıklarını gördü.

17 Şubat’ta Obama, 55 dakikalık telefon görüşmesinde Abbas’tan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda İsrail’in yerleşimleri durdurmasını isteyen teklifi geri çekmesini istedi. Obama, bunun Amerika’nın FUY’a 475 milyon dolarlık yardımını tehlikeye attığını söyledi. Ancak Abbas kararlıydı ve arkasında Newsweek’e verdiği demeçte, Obama politikasının zayıflığını ve savunmasızlığını yerden yere vurdu.

Hamas’a gelince en basitinde, Suriye’deki gelişmeler aşırı derecede endişe vericiydi. Aynı zamanda, “yeni Mısır’a” da güven tesis ediyordu. Üst düzey Hamas lideri Ezzat el-Raşk, Alman haber ajansı Deutsche Presse-Agentur’a, “Mübarek rejiminin devrilmesi, Mısır’ı bölgenin kalbindeki yerini geri verdi ve Filistin uzlaşının olmasına yardımcı bölgesel ruhu canlandırdığını” söyledi.

Sembolik olmadan öte bir jest olarak Hamas liderleri, Hüsnü Mübarek’in rejiminde alışkanlık olduğu üzere istihbaratın “güvenli evleri” yerine Mısır dışişlerinde ağırlandı. (Aynı zamanda Silahlı Kuvvetler Konsey Başkanı) Mısır geçiş hükümeti başkanı Mareşal Muhammed Tantavi, Hamas liderlerini kabul etti. Hamas lideri Tahir Nounu’nun “Dışişlerinde toplantıya davet edildiğim zaman, bu farklı bir şeydi. Anlaşmada buradan hâsıl oldu” diyecekti.

Mısır Dışişleri Bakanı Nebil El-Arabî, misafir Filistin liderlerine, “barış süreci” ile ilgili değil “barış hakkında” konuşmak istediğini söyledi. Apaçık şekilde, Arap baharının nihai mirası ya da “yeni büyük Oyunu”nun Sünni-Şii savaşı olacağına dair değişimci tezler Mısır’a uymuyor görünüyor. Aynı zamanda Mısır’ın (Şii) İran ve Sünni (Hamas) ile yakınlaşması, tartışmasız şekilde “laik” bir tektonik kaymayı gösteriyor. Mısır, İslam dünyasının büyük mezhepçi hizipleşmesinin arasından geçerek, Suudi Arabistan ve ABD’nin kalıcı hale getirmeyi umduğu İran’ı bölgede “yalnızlaştırmasına” dair arkaik jeopolitikten de sıyrılıyor.

Artık bir kaçış yok…

Açıkça ortaya çıkan şey, 1979 barış anlaşmasıyla ABD ve işbirlikçisi İsrail’in kanişi haline gelen Mısır’ın yitirdiği bölgesel hâkimiyetini yeniden ele alışı. Mısır Dışişleri Sözcüsü New York Times’a, “Yeni bir sayfa açıyoruz. Feragat ettiğimiz rolümüze geri dönüyoruz” diye konuştu.

Mısır politikalarındaki değişimlerin derinliği, ordunun sürece önderlik edişinde bulunuyor. Ordu, bu sürecin çalışan sınıf yanında elitlerin ve profesyonellerin; İslam’ı yaşayanların yanında laiklerin oluşturduğu Mısır toplumun kolektif isteği olduğunun farkındalığıyla hareket ediyor. Maddiyatçı-politika uygulayıcıları gibi stratejik toplum dahi bağımsız yönün Mısır politikalarına esneklik vermesi karşısında büyülenmiş halde. Kahire konuştuğunda ya da harekete geçtiğinde bölgesel bir güç olarak ülke saygı görüyor. 

New York Times şu noktaya dikkat çekiyor: “Eski amansız düşmanına yeni bir el uzatma fırsatını İran’a veren ve İsrail ile kendisi arasında mesafe koyan Mısır’daki bu kaymalar, bölgedeki güç dengesini değiştirecek gibi görünüyor.” Fetih-Hamas anlaşmasıyla ilgili haberlerden kısa bir süre sonra, Tahran ivedi şekilde hoşnutluğunu açıkladı. İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, anlaşmanın “büyük Mısır ulusunun uluslararası sahnedeki ilk büyük başarısı” olduğunu söyledi. 

Tahran, Mısır liderliğinin İsrail üzerinde elini güçlendirmeye çalıştığını hesaplıyor. Mısır, Fetih ve Hamas uzlaşı çabalarında İran’la işbirliği yapmış görünüyor. ABD Think-Tank’i Stratfor’un Orta Doğu analistine göre, Tahran anlaşmayı destekliyor ve Hamas’ın merkezinin Şam’da olması “Suriye’nin uzlaşıya izin verdiği” imasını taşıyor.

Mısır-İran yakınlaşması, gerçekten de bir ivmeye sahip. İlk kez (ABD ve İsrail protestolarına aldırmayarak) 2 İran savaş gemisine Şubat’ta Süveyş Kanalı’ndan geçiş izni verilmesinden başlayarak Kahire bilerek hareket ediyor ve Nisan itibariyle, Mısır Dışişleri Bakanı, İran’la daha yakın diplomatik ilişkiler için elini şimdiden uzatıyor.

İsrail’in korkuları gerçek oluyor

Mısır’ın Fetih-Hamas anlaşması ardından ilk açıklamasında, Gazze’deki Refah Kapısı’nı sürekli açacağını söylemesi, İsrail’de alarm zilleri çaldırdı. (Mısır güvenlik ekibi Gazze’yi ziyarete hazırlanıyor). Adını vermek istemeyen bir İsrail yetkilisi Cuma günü Wall Street Journal’e Mısır’daki son gelişmelerin İsrail’in “güvenliğini stratejik seviyede” etkileyebileceğini söyledi. Mısır Ordusu Genel Kurmay Başkanı General Sami Anan, İsrail’in Kahire’nin Gazze Refah sınırı açmasıyla ilgili planına karışmaması uyarısını yaparak bunun İsrail’i ilgilendirmediğini söyledi.

Bir kez daha Mısır ordu liderliğinin Refah’la ilgili kararı, Gazze halkının acılarını ve sıkıntılarını paylaşan iç kamuoyundaki kolektif isteği yansıtıyor. (ABD merkezli Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre Mısırlıların yüzde 54’ü, İsrail’le olan barış anlaşmasının iptal edilmesini istiyor). Bu şartlar altında İsrail’i (ve ABD’yi) endişelendiren şey Mısır’ın kotardığı Fetih-Hamas anlaşmasının bir şekilde Eylül’de New York’taki Genel Kurul’da Birleşmiş Milletler’in Batı Şeria ve Gazze’de bir Filistin devletini tanınması planıyla ilişkili olması.

Böylesi bir kaygı yersiz değil. Wall Street Journal geçen haftaki yorumunda, “Mübarek’in bırakmasından sadece 2 ay sonra Mısır, İran’a elini uzattı, İsrail’in enerji ihtiyacı için elzem olan doğal gaz ihracındaki fiyatı sorguladı ve Hamas’la asli diplomatik başarılar kazandı” diye yazdı.

Hamas ve Fetih anlaşmasına İsrail’in tepkisinin sert olacağı belliydi. Başbakan Benjamin Netanyahu, “Filistin Yönetimi, ya İsrail’le ya da Hamas’la barış yapmayı seçmeli. İkisi birden olmaz zira Hamas, İsrail devletini yok etmek istiyor ve bunu açıkça söylüyor” dedi. Bir grup Amerikan kongre üyesi de uzlaşı planıyla ilgili uyarılar yaptı. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ileana Ros-Lehtinen, bir açıklamasında ABD vergi mükelleflerinin parasının ABD ve müttefiki İsrail’i tehdit eden teröristlere verilemeyeceğini söyledi. Netanyahu da aynı fikri benimsiyor.

Kapalı kapılar ardında anlaşmalar artık yok

Her şeye rağmen Obama, düşüncelerini kendine saklıyor. Arap baharı “Amerikan-karşıtlığına” dair hiçbir emare göstermezken, gelecek yeni rejimler yaygın isteklere ve ilhamlara kulak vermek zorunda; bu da ABD’nin bölgesel stratejilerini zayıflatacak.
Hiç yoksa olay, bölgeyle ilgili yetkin uzmanlardan yazar Helena Cobban’ın blogunda yazdığı gibi: “Bölgedeki genel bir kural olarak gerçek olan şey, artık Mübarek’in, Ürdün’ün ardışık kralları ya da İsrail’le anlaşan diğerleri gibi rejimlerin kapalı kapılar ardındaki, barış antlaşmalarının resmi gereksinimlerinin çok ötesine geçen Filistin hareketlerini ezecek tanzimler gibi, çıkarcı anlaşmalarının dikkate değer ölçüde zorlaşmasıdır. “Başka bir deyişle, Sünni-Şii mezhebi hırslara odun atacak doğaya sahip lafı güzaflar, gelişen bölgesel çevrede anlık işe yarayabilir. Başbakan Essam Abdulaziz Şeref, geçen hafta Kuveytli Amir Şeyh Sabah el-Ahmet el-Cabir el-Sabah’la görüşmesinde Suudi Arabistan’ca kışkırtılan İran’la ilgili paranoyaya omuz silktiğinde ve Kahire’nin İran’la ilişkileri geliştirmeye kararlı olduğunu söylediğinde, bu kâfi derecede açıktı. Şeref, “Mısır, dünyanın en önemli ülkelerinden İran’la ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak istiyor” dedi.

Eş zamanlı olarak Mısır hükümet sözcüsü Ahmet el-Saman, Kahire’nin İran’la ilişkileri yeniden tesis etmeye kararlı olduğunu ve dışarıdan herhangi bir gücün bunu değiştiremeyeceğini söyledi. Mısır Dışişleri Bakanı’nın Tahran’a ziyareti muhtemeldir.

Suudiler, İran liderliği altında Şii hilali vesvesesini hortlattı. Ancak bu dans için 2 kişi lazım. İran, Şii dünyanın liderliğinden daha yüksek yerlere gözünü dikmeyi tercih eder. Arap siyasetinin kalbi, beyni ve kalbi Şam, Kahire ve Bağdat, Selefiliğin militan Şia’nın ölümcül tehlikesinde olduğuna dair Suudilerin kalk borusuna itibar etmiyor.

Bu arada sadece Suudiler değil tüm Arap hükümetleri için karar anı, “birlik” hükümeti altında birleşmiş Filistin devletini tanımaya çağrıldıklarında gelecek. Bunun, Hamas’ın tanınması, artan büyük İsrail-Mısır anlaşmazlığına ve Mısır-İran-Suriye yakınlığına göre konumlanma ve ABD’ye karşı stratejik mukavemete cüret etme gibi anlamları olacak. “Yeni Ortadoğu”nun afallatıcı jeopolitik gerçeği, ABD ve İsrail ya da Suudi Arabistan’a danışmadan Mısır istihbaratının kotardığı Filistin uzlaşısıdır.

* Büyükelçi M K Bhadrakumar,
Hindistan Dışişleri’nde deneyimli bir diplomattır. Sovyetler Birliği, Güney Kore, Sri Lanka, Almanya, Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Kuveyt ve Türkiye’de görev almıştır.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Münbiçli Arap esnaf, PKK/YPG'yi anlattı

Haber Ara