Arap dünyasının çıkmazı
Libya'da savaş var. Suriye'de şiddet. Yemen'de karışıklıklar ve protestolar. Sudan'da kuzey ile güney arasında, Hartum ile Darfur arasında gerginlikler var.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-03 06:16:34
En kötüsü de halkın evlatlarının hepsinin kurbanı olduğu iç savaş dönemine girilmesi. Libya'da yaşananlar belirli bir sonu olmayan iç savaş dönemine girdi. Şiddete başvurmanın sınırı yok. Yakın siyasi çözüm ufku da söz konusu değil.
Bu savaşta 17 Şubat'tan beri binlerce kişi öldü. Bingazi'de gösteriler, değişim talebiyle başlamıştı. Değişim talebine Albay Kaddafi'nin tankları ve uçakları karşılık verdi, karışıklıklarla ve sivil protestolarla mücadelede bilinen başka klasik yöntemlere başvurulmadı. Albay, sivil talepleri, sahip olduğu bütün silahları kullandığı bir savaşa dönüştürmeye çalıştı. Bu durum, dünyayı, savunmasız sivilleri korumak için müdahale etmek zorunda bıraktı. İnsanlar yardım istemeye başladılar ve dünya da müdahale etti.
Albay Kaddafi'nin ülkesinde iktidara ve yönetime en layık ismin kendisi olduğunu düşünse dahi siyasi kavgayı halkına yönelik bir askerî kavgaya dönüştürmesi ferasetten değildi.
Üstelik halkçı talepler 'arzulanan değişim' mantığının gücüyle Kaddafi'ye meydan okudu. Albay'ın istediği ve arzuladığı şekilde tek bir şahsa kilitlenmedi. Yaşananlar Kaddafi'nin yanılgısı boyutunda oldu. Kaddafi, Neron'un Roma'da yaptığı gibi yanılgılarını harekete geçirdi, orduyu, tugayları ve güvenlik güçlerini siyasi mantıkla çözmesi gereken bir savaşa girdirdi. Özellikle de uzun süre kendisinin bir aydın, filozof ve Afrika'nın hâkimi olduğunu düşünmüşken.
Kaddafi'nin ayrıca Irak'ta yaşananları dikkate alması öngörülüyordu. Şöyle ki Irak eski devlet başkanı Saddam Hüseyin'in, kaybedeceğini önceden bildiği bir savaşı kazanması mümkün değildi. Saddam, inadında ve iktidarda kalmakta ısrar etti. Böylelikle kendi vatanında aranan hale geldi. Halkların içinden geldiğine inanan liderlere yakışmayan bir durum bu.
Irak'ın bir partinin veya mezhebin malı olmaması gibi Libya da Albay'ın sorgusuz sualsiz dilediğini yaptığı mülkü değil. Halkı, kendisinden değişim istedi. Çünkü Libya, siyasi donukluk, fikri ve sosyal felçlilik derecesine vardı. Ortada değişim dışında başka bir seçenek yoktu. Değişim de tek damla kan akıtmaksızın barışçıl ve sivil yöntemle mümkündü. Fakat Kaddafi sorunu şiddetle, namluların ucuyla, tanklar, uçaklar ve bombardıman yoluyla çözme mantığına taşıdı. Bu mantık, Libya'yı cehenneme çevirdi. Libya'dan çıkan yeniden doğmuş gibi oluyor, girense kayboluyor adeta. Bu yüzden binlerce Libyalı trajediden, felaketler, endişe ve gerginlikten kurtulma umuduyla ülkeden çıkmayı tercih etti.
Savaş, bütün ölçüleriyle bir trajedidir. Acıları yıkıcı ve sonuçları üzüntü vericidir. Albay, bu savaşın kendi halkına ve evlatlarına ne getirdiğinin farkında. Maalesef önceki gece bir oğlunu kaybetti Kaddafi. Trablus yakınlarındaki askerî bir bölgeye yapılan füze saldırısında oğlunun öldüğü haberleri geldi. Albay'ın oğlunun durumu Libya halkının bütün evlatları gibidir. Savaşta ölüm, konumu veya sığınağı ne olursa olsun hiç kimseyi dışarıda tutmuyor. Savaş, hiçbir mantığı olmaksızın çokça çocuk, kadın, yaşlı ve genç öldürdü. Çözüm Albay'ın elindeydi. Herkes için kolay ve rahatlatıcı çözüm, Kaddafi'nin bırakması ve ailesini alıp Libya'yı terk etmesiydi. Böylelikle Afrika'daki liderlerin yaptığı gibi Libya'nın parlak geleceğine kapıları açardı. Trajedi doruğa çıkmadan, Libya'nın birliğini bozmadan ve halk dokusunu parçalamadan önce Kaddafi gitmeli.
Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Ahbar El Arap, başyazı 2 Mayıs 2011
ZAMAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara