Maliye Bakanlığı, otomotiv sektöründe yeni vergileme rejimine yönelik teknik bir çalışma yapıyor. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünya uygulamalarının da irdelenerek, rapor haline getirildiği bu çalışmada, motor silindir hacmine dayalı mevcut ÖTV ve MTV sisteminin yerini iki bileşenli vergilemeye bırakması üzerinde duruluyor.
Ekonomi Koordinasyon Kuruluna da sunum yapılan teknik çalışmaya göre, motor silindir hacmi yeni dönemin vergi sisteminde de var olacak. Ancak, yeni sistemde motor silindir hacminin yanına ''emisyon salınımı'' da gelecek. Bu çerçevede gerek Özel Tüketim Vergisi'nde, gerekse Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde yeni vergi sisteminin temelini ''motor silindir hacmi emisyon salınımı'' oluşturacak.
EMİSYON SALINIMINA FARKLI ORANLAR
Yeni sistemin uygulanmasına dönük çeşitli alternatifler üzerinde durulurken, genel kabul gören görüşe göre, Özel Tüketim Vergisi'nde yine motor silindir hacmine, elektrikli araçlarda da motor gücüne dayalı gruplar bulunacak.
Bugünkü değerlere göre gruplamaya gidilirse, otomobiller motor silindir hacmi 1.600 cm3'ü geçmeyenler, motor silindir hacmi 1.600 cm3'ü geçen, fakat 2.000 cm3'ü geçmeyenler ve motor silindir hacmi 2.000 cm3'ü geçenler şeklinde yine 3 ayrı kategoride sınıflandırılacak.
Ancak, her kategoride, emisyon salınımıyla ilgili farklı değerler buna göre düzenlenmiş vergi oranları bulunacak. Özel Tüketim Vergisi de, ''motor silindir hacmi ve emisyon salınımı'' baz alınarak tahsil edilecek.
Motorlu Taşıtlar Vergisi de, motor silindir hacmi ve emisyon salınımına göre belirlenecek. MTV'de bu iki unsurun yanına yaş sınıflamasının girip girmeyeceği ise çalışmalar sonucunda netleşecek.
ÇEVREYE DUYARLILIK
Konuyla ilgili bilgi veren bir üst düzey Maliye yetkilisi, Avrupa ülkelerinin emisyonu ön plana alarak otomotiv vergi sistemlerinde art arda değişikliğe gittiklerini belirtti. İngiltere gibi ülkelerin sistem değişikliğini yeni araçlardan başlattığını ve mevcut araç parkını koruduğunu kaydeden Maliye yetkilisi, şöyle konuştu:
''Avrupa ve diğer ülke uygulamalarına da tek tek bakarak, Türkiye'ye uygun yeni bir sistem oluşturma çabası içindeyiz. Bu çevreye duyarlı bir vergileme sistemi olacak. Ancak şu aşamada yürütülen hazırlıklar, sonuçta teknik bir çalışmadır. Bu çalışmalar devam edecek. Seçimden sonra da konu mutlaka gündeme gelecek. Siyasi irade istediğinde, teknik çalışma hemen hükümetin önüne konulacak.
Kyoto Protokolü de bu alanda yeni bir düzenlemeyi gerekli kılıyor. Bugün trafikteki araçların emisyon salınımı bütün dünyada giderek önem kazanan bir konu. Motor silindir hacmi, 1950-1960'larda uygulanmaya başlanmış. Çünkü o dönem vergilemede başka bir ölçü yoktu. Sonraki süreçte Avrupa'da ve diğer ülkelerde emisyon salınımı, çevreci vergiler devreye girdi. Türkiye'de de gerek Özel Tüketim Vergisinde, gerekse Motorlu Taşıtlar Vergisinde bu çerçevede bir düzenlemeye gidileceğini düşünüyoruz.
Bu çerçevede yürüttüğümüz teknik çalışmada 2 faktör yanyana getiriliyor. Örneğin (1.600-2000 cc3 araçlarda, emisyon salınımı şu olursa, vergi oranı bu olacak) denilecek. Burada kesinlikle ne yeni bir vergi getiriliyor, ne de vergi artışına gidiliyor. Sadece çevreye duyarlılık anlayışıyla emisyon salınımını da esas alan 2 bileşenli bir vergileme planlanıyor.''
ELEKTRİKLİ ARAÇLAR NE KADAR ÇEVRECİ?
Aynı yetkili, Özel Tüketim Vergisi'nde elektrikli araçlarla ilgili düzenlemenin uygulamaya konulduğunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde de bu tür düzenlemeye gidileceğini bildirdi.
Elektrikli araçların çevreci araçlar olarak tanıtıldığına işaret eden Maliye yetkilisi, ''Elektrikli araçların sıfır emisyonlu olduğu görüşüne katılmıyoruz. Elektrikli aracın kullandığı elektriğin üretiminde dışarıya emisyon verilmiyor mu? Kömürle çalışan bir termik santralin ya da diğer santrallerin çevreye hiç emisyon salmadığı söylenebilir mi'' diye sordu.
Bu arada çeşitli araştırmalara göre, tüm dünyada artan araç kullanımı çevre kirliliğine ve sera gazlarının (metan, ozon, karbon monoksit ve karbon dioksit) emisyonuna neden oluyor.
Dünyada her yıl motorlu taşıtların 900 milyon ton karbon dioksit (CO2) yaydığı belirtiliyor. Daha önce yapılan ölçümlerdeki trendin sürmesi halinde 2050 yılına kadar global motorlu taşıtlar emisyonunun yüzde 60'ına Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri sebep olacak.
CO2 emisyonundaki artış üzerine başta AB ülkeleri olmak üzere birçok OECD üyesi ülke, motorlu taşıtların vergilendirilmesinde geleneksel silindir hacmi, yaş, ağırlık gibi spesifik ölçüleri terk ederek, araçların yaydığı karbon dioksit miktarını esas almaya başladı. Bu uygulamanın yakın gelecekte AB'nin ortak politikası haline gelmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği de, Kyoto Protokolünün öngördüğü şekilde binek otomobillerinin neden olduğu CO2 emisyonunun azaltılması için çevreci araçların satışını teşvik ediyor. Yapılan araştırmalara göre, karbon CO2 emisyonunun yaklaşık yüzde 28'i ulaştırmadan, ulaştırma kaynaklı emisyonun da yüzde 84'ü karayolu ulaştırmasından kaynaklanıyor. Bunun yarısından fazlası da binek otomobiller tarafından gerçekleştiriliyor.
AB Direktifleri doğrultusunda yeni araçların CO2 emisyonu, 2012 yılında ortalama kilometrede 160 gramdan 130 grama düşürülecek ve Kyoto Protokolünün öngördüğü kilometrede 120 gram hedefine yaklaşılacak.
AB'de, 2012'de yeni üretilen araçların yüzde 65'i, 2013 yılında yüzde 75'i, 2014 yılında yüzde 80'i ve 2015'den sonra tamamı Direktif ile düzenlenen ortalama sınır olan 130 grama uyumlu olacak.
Halen 27 AB üyesi ülkeden 17'si (Avusturya, Belçika, Güney Kıbrıs, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İrlanda, Letonya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Portekiz, Romanya, İspanya, İsveç ve İngiltere) binek otomobillerde kısmen ya da yakıt tüketimine göre vergi uyguluyor. Bunların 15'i elektrikli araçlar için vergi teşvikleri sunuyor.
Türkiye'de ise mevcut sistemde motorlu taşıtların vergilemesinde, araçların ''silindir hacmi'' ve ''yaş'' esas alınıyor. Silindir hacmi arttıkça araçların vergi miktarı artıyor, yaş arttıkça da vergi miktarı azalıyor.
Motor gücü yüksek olan araçların daha fazla vergi ödemesi çevresel bir unsur olarak ön plana çıkarılmak istense de, bu sisteme çevre kirliliğine daha fazla neden olan yaşlı araçların daha düşük miktarda vergilendirildiği eleştirileri yapılıyor. AA