Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İstanbul buluşmasının etkileri sürüyor

İstanbul’da Suriye’deki durumun tartışılıp çözüm yolları aranması için 26-27 Nisan tarihlerinde düzenlenen Suriye için İstanbul Buluşması’nda Uluslararası Toplum ve Arap Birliği’ne çağrıda bulunuldu. Buluşmaya katılım oldukça genişti. Toplantının etkileri sürüyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-29 16:39:41

İstanbul buluşmasının etkileri sürüyor


Betül Akyüz / TIMETURK

Türkiye’deki aydınlar, aktivistler, yazarlar ve akademisyenler geçtiğimiz Salı-Çarşamba günleri Grand Cevahir Otel’de bir araya gelerek Suriye’deki durumu değerlendirdi. Organizatörlüğünü Siyasi Diyalog için İstanbul Platformu’nun üstlendiği ve Suriye’de akan kanın acilen durdurulmasının talep edildiği konferansa katılım geniş çaplı oldu. Aşiretlerden Kürtlere Suriyeli tüm kesimler davet edildi. Türkiye’deki Suriye Konsolosluğu temsilcisi faaliyetlerin gerçekleştirildiği ilk gün konferansa katılmakla beraber herhangi bir konuşma yapmaktan kaçındı. Uluslararası Toplum’dan Suriye rejimine ‘zulme yeter’ mesajı göndermesi istenirken Arap Birliği genel sekreteri de olaylar karşısında gerekli konumu almaya çağırıldı.

Siyasi Diyalog için İstanbul Platformu’nun İstanbul’da düzenlediği Suriye için İstanbul Buluşması geçtiğimiz Çarşamba günü faaliyetlerini sona erdirdi. Katılımcıların ortak yayınladıkları nihai bildiride Suriye’de akan kanın, gelişigüzel tutuklamaların ve işkencelerin acilen durdurulması, basın ve ifade özgürlüğü önündeki zincirlerin kırılması, vatandaşların modern iletişim araçlarını kullanmalarına izin verilmesi talep edildi.

Geniş çaplı katılım

Türkiye’deki 400 sivil toplum kuruluşunu kapsayan platformun başkanı buluşma hakkında şöyle konuştu: ‘Türkiye’deki sivil toplum aktivistleri, aydınlar, yazarlar ve akademisyenler, Suriye’deki mevcut hal üzerine; neticesinde bize Suriye rejimine halkının kanını akıtmayı durdurması için baskı yapma imkanı verecek bir tartışma platformu oluşturulması kararı aldılar.

Suriye’deki kardeşlerle istişare yaptıktan sonra bu buluşmayı düzenlemeye karar verdik. Gerek Türkiye sınırları içerisinde gerekse dışındaki Suriyeli tüm siyasi ve dini kanatlara davet gönderdik. Bunların arasında Ankara ve İstanbul’daki Suriye büyükelçiliği ve konsolosluğu da yer almaktadır. Suriye Konsolosluğu temsilcisi Muhammed El-Bakai buluşmaya faaliyetlerin başladığı ilk gün katılmakla beraber herhangi bir konuşma yapmayı reddetti.’

Buluşmayı organize edenler Suriye’den davetli bir kişinin de tutuklandığını açıkladı. Davetliler arasında Suriye’de tanınmış hukukçulardan Müntehe Sultan El-Atraş, Suriye dışından ünlü hukukçu Haysem El-Münea, Dr. Burhan Gaylun, Merah El-Bakai yer aldı. Ancak davete tümü katılamadı.


 
Suriye Âlimler Birliği Başkanı Şeyh Muhmmed El Sabuni

Konferansta ilk sözü alan Suriye Alimler Birliği Başkanı Şeyh Muhmmed el Sabuni idi. Es Sabuni konuşmasında zulmün 50 yıldır devam ettiğini hiçbir reform adımı atılmayarak halkın oyalandığını belirterek, “Toplumların demir yumrukla yönetilmesi mümkün değildir. Diktatörlükten çıkılması gerekir. Halk her türlü azabı çekmiştir. Biz Suriye’de sadece hürriyetimizi istiyoruz. Suriye’de yapılması gereken şey Baas Partisi’nin yönetimden uzaklaştırılarak halkın seçeceği temsilcilerin yönetimi devralmasıdır” dedi.

Hapishanelerde bulunan siyasi suçluların serbest bırakılması gerektiğinin altını çizen el Sabuni, kayıplar ile ilgili de soruşturma yapılması gerektiğinin altını çizdi. El Sabuni “Esad’dan bu adımları atmasını bekliyorduk ancak hiçbir şey yapmadı. 11 yıl bekledik, sonunda tanklar karşımıza çıktı. Allah’tan dilediğim bu halkı felaha erdirmesidir. Bu din adalet için inmiştir. Esad ‘ben bu reformları yapamıyorum’ diyorsan; biz de ona bu görevi bırak deriz” diye konuşarak Türkiye’de bulunmaları hasebiyle Başbakan Erdoğan ve Türkiye halkına da teşekkür ederek sözlerini bitirdi.

Şa’lan Kabilesi Lideri Muhammed Şa’lan

Suriye’nin önde gelen kabile lideri Şeyh Muhammed Şa’lan, konuşmasına Suriye’de hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başladı. Şeyh Muhammed, Suriye’de şu an büyük bir zulüm işlendiğini, Esad’ın partisi Baas rejiminin Suriyelilerin cesetleri üzerinden yükseldiğini ifade etti. Bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu katliama seyirci kalamayacaklarını belirten Şeyh Muhammed, “Her gün onlarca kişi katlediliyor. Baas partisi nesilleri yok ediyor. Suriye halkının istediği çok basittir. Kendi istediği bir yönetim altında onurlu bir yaşamdır. Suriye yönetiminin şu anki durumu İsrail’in 50 yıldır uyguladığının aynısıdır. Allah’tan Suriye halkını özgürlüğüne kavuşturmasını diliyoruz” diye konuştu.

Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur

Özgürlük isteyen Suriye halkının protestoları başlattığı günden bugüne 700 kişinin hayatını kaybettiğini, 5 bin kişinin tutuklandığını belirten Velid Saffur, "1963 senesindeki 'Olağanüstü Hal Kanunu' ile Suriye halkı bütün haklarından mahrum edilmiştir. Bu kanun ile Suriye'de ne bir bağımsız medya vardır ne de yabancı medyaya hak verilmiştir. İnsan hakları örgütlerine de izin verilmiyor. Bu ülkede kanun yoktur, kanunlar güvenlik birimlerinin inisiyatifindedir. İstedikleri gibi tutuklama yapabilirler, işkence edebilirler ve öldürebilirler. Tutuklanan birçok insan hakkında bilgi alamıyoruz, bu insanlar hakkında soru dahi sorulamaz. Suriye halkının güvenliği yoktur ve bu bakımdan rejimi değiştirmek istiyor” dedi. 17 bin kişinin 1980’lerden beri kayıp olduğunu dile getiren Saffur, İhvan’a üye olmanın idam sebebi olduğunu, Kürtlerin yok sayıldığı Suriye’de barışçıl bir özgürlüğün peşinde olduklarını ifade etti. Saffur, hiçbir şekilde bu haktan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak bu konuda Türkiye’nin Suriye halkının yanında olmakla beraber büyük görevler üstlenmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye’ye çağrı

İsveç’te yaşayan Kürt asıllı bağımsız araştırmacı-yazar Abdulbasıt Sida ise Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiye gönderme yaparak şöyle dedi: ‘Demokratik açılım sahibi, çok partili sistemin ve halkına kendisini yönetecek kişiyi seçme hakkı vermenin doğruluğuna inanan bir devlet ile halkını öldüren bir rejim arasında bir dostluk ilişkisinin bulunması mantık dışıdır.’

Abdulbasıt Sida şöyle ekledi: ‘Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde Türkiye’de Kürtlerin durumu oldukça iyileşti. Suriye’nin yeni anayasasında Kürt oluşumun tanınmasını talep ediyoruz. Kürt meselesi ve hususiyetlerine saygı duyulması için demokratik bir çözüm bulunuyor. Beşşar Esad’ın son olarak yayınladığı kararnamenin başlığı ‘Arap-Suriyeli vatandaşlık hakkı bahşedilmesi’ değil ‘vatandaşlığın iadesi ve zarar görenlere bedel ödenmesi’ şeklinde olmalıydı. Çünkü Kürt nesiller eğitim ve iş haklarından mahrum kaldı.’

Kürt liderlerden Ahmet Ramazan

Özgürlüğü için ayaklanan halktan yüzlercesinin şehit edildiğini ve binlercesinin de yaralı olduğunu söyleyen Ramazan, bu zulmün 40 yıldır devam ettiğini vurguladı. “Ağır silahlara karşı çıplak ellerin direnişidir” diyen Ramazan, hürriyet ve demokrasi için birleştiklerini dile getirdi. Yönetimin Suriye muhalefetini etnik çatışmalara sevk etmemesi için gerekli çalışmalar yaptıklarını ifade eden Ramazan, aynı zamanda dış güçlerin de müdahale isteğini engellemeye çalıştıklarını vurguladı. İnsan hakları kuruluşlarına müracaat ettiklerini söyleyen Ramazan, “Bir taraftan yönetime karşı birleşerek ortak hareket ediyoruz. Aynı zamanda dış güçlere de davetiye çıkarmıyoruz. Ama direnişimizde Türkiye’nin de yanımızda olmasını istiyoruz” diye konuştu.

Suriyeli bayanlar da kendilerini ifade etti

Suriyeli bayanlar da konferansta kendilerini ifade etme imkanı buldu. Suudi Arabistan’a göç eden Suriyeli aktivistlerden 19 yaşındaki Suriyeli Azad Münir Muhammed de buluşmada konuşma yaptı. Azad Münir, Suriyeli kadının kendisini ifade etme ve kendisine yapılan zulme karşı durma hakkının olduğunu belirterek Suriyeli kadınların çektikleri sıkıntıların Suriyeli erkeklerin çektiklerinden hiç de az olmadığına işaret etti. Azad Münir bizzat kendisinin yaşadığı bazı sıkıntılardan bahsederek, kadının hapiste, zorbalık uygulanmasında erkekle eşit olduğunu hatta daha ağır bedeller ödediğini vurguladı. Suriyeli aktivist suçu olsun olmasın eşi ya da çocuklarını kaybeden kadının ya kaybolduğunu ya da öldürüldüğünü ifade etti.

Ardından anne ve babası özgürlük kelimesini dile getirdikten sonra daha kendisi dünyaya gelmeden Suriye’den kaçmalarıyla üç nesil boyunca ülkelerine girişten mahrum kalışlarına işaret eden Azad Münir, kendilerine yapılan bu haksızlığı sorguladı.
Buluşmanın sonunda Suriye için İstanbul Buluşması organizatörleri Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’yı, sadece barışçıl gösteriler düzenleyerek özgürlük hakkı istedikleri için öldürülen silahsız, sivil Suriye halkının korunması için bir konum almaya çağırdı.

Batı müdahalesine sert tepki

Toplantı sonrası düzenlenen sonuç bildirgesinde batı müdahalesine karşı çıkıldı. İşte 11 maddelik sonuç bildirgesi:

1.Suriye halkı bütün dünya halkları gibi özgür ve onurlu yaşamayı hak etmektedir.

2. Suriye’de akan kan bir an önce durdurulmalı, işkence ve keyfi tutuklamalara derhal son verilmelidir.

3. Dünya basının Suriye’ye girmesi sağlanmalı ve Suriye halkının basın özgürlüğü için bilişim ve iletişim kanallarının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

4. Tüm dünyanın tabii yönelimi olan ve uygulaması yolunda da hemen her yerde önemli adımların atıldığı düşünce hürriyeti, gösteri yapma hürriyeti gibi haklar ve özgürlükler konusunda gerekli düzenlemeler yapılmalı, dayatmacı ve baskıcı anlayışlar terk edilmelidir.

5. Siyasi yasaklar kaldırılmalı ve tutuklular serbest bırakılmalıdır.

6. Ortadoğu ve tüm dünya yeni küresel gelişmelerle ilerlerken kan ve zulümle bir düzenin devam ettirilemeyeceğinin farkına varılmalıdır.

7. Etnik, dini, mezhebi, bölgesel bütün ayrımcılıklara karşı olunmalı, bütün toplum kesimlerine eşit mesafede davranılmalıdır.

8. Yukarıda zikredilen isteklerin derhal yerine getirilmemesi ya da oyalanma taktiğiyle geçiştirilmesi, hem Beşşar Esad için hem de Suriye için olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Derhal kan akıtmaya son verilmeli. Toplu ve keyfi tutuklamalar sonlandırılmalıdır. Halka korku yayarak sonuç alınamayacağının farkına varılmalıdır.

9. Tek parti egemenliginden kurtulup siyasal eşitlige ve yarışmaya yer veren çok partili sisteme geçilmelidir. Hemen seçime gidilmelidir. Dünyanin medeni devletleri gibi herkesin onayıyla yeni bir anayasa yapılmalıdır.

10. Biz, Suriye halkı olarak meşru ve insani haklarımızı sivil ve demokratik eylemlerle talep etmeye devam edeceğiz. Suriye’ye karşı dış müdahalelere, bölünmeye yol açacak girişimlere ve silahlanmaya karşıyız.

11. Vakit daralıyor, ancak olumsuz gidişatı tersine çevirme imkan ve kabiliyeti vardır. Bu toplantı neticesinde,  bizler İstanbul’dan tüm dünyaya yukardakileri büyük bir inanç ve kararlılıkla duyurmak istiyoruz: Suriye bir yol ayırımına gelmiştir; ya hukukun işlediği, özgür, müreffeh bir dünya devleti olacaktır ya da zulmün, diktatörlüğün, kan ve gözyaşının hüküm sürdüğü bir ülke olarak anılacaktır. Bizler taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bundan sonra da yaşanacakların sorumluluğunun, şu an sorumluluk makamında olan Esad’a ait olacağını kamuoyuyla bir kez daha paylaşıyoruz.
 

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara