Dolar

34,8679

Euro

36,6408

Altın

3.020,44

Bist

10.054,69

KKTC CUMHURBAŞKANI EROĞLU'NUN GÖREVE GELİŞİNİN 1. YIL DÖNÜMÜ -HALKA SESLENEN ER

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakere masasında, suçlanmamak ya da sırf müzakere etmek için değil süreci başarılı şekilde sonuçlandır

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-26 23:46:00

KKTC CUMHURBAŞKANI EROĞLU'NUN GÖREVE GELİŞİNİN 1. YIL DÖNÜMÜ  -HALKA SESLENEN ER
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakere masasında, suçlanmamak ya da sırf müzakere etmek için değil süreci başarılı şekilde sonuçlandırarak, Kıbrıs Türk halkının haklarının korunacağı, kalıcı ve yaşayabilir yeni bir ortaklık hedefiyle bulunduğunu ifade ederek, 'Eroğlu seçilirse görüşmeler biter, dünyadan koparız' diyenlerin yanıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, göreve gelişinin birinci yılında televizyon kanallarından halka seslendi. 'Kıbrıs'ta mevcut gerçekler dikkate alınarak Türkiye'nin etkin ve fiili garantisine sahip, siyasi eşitliğin ve iki eşit kurucu devletin olduğu kalıcı ve yaşayabilir yeni bir ortaklık kurulması' ana felsefesini benimsediğini kaydeden Eroğlu, 'Eroğlu seçilirse görüşmeler biter, dünyadan koparız' diyenlerin yanıldığını söyledi. Derviş Eroğlu, göreve başlar başlamaz hakkında yaratılmak istenen yanlış imajı değiştirdiğini, bunun en önemli kanıtının BM Genel Sekreteri'nin Kasım ve Şubat aylarında BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporlar olduğunu ifade etti.
'Çözüm umudunuzu yitirmekte olduğunuzun farkındayım' diyen Eroğlu, 1968'den beri süren müzakerelerde umutlanabilmek için artık somut ve kapsamlı bir çözüm anlaşmasının ortaya çıkması gerektiğini, bu nedenle de görüşmelerin bir takvime bağlanmasının şart olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, halkın, ülkenin geleceği konusunda umutsuzluğa kapılmamasını isteyerek, herkes sorumluluklarını yerine getirir, elini taşın altına koyarsa, sıkıntıların aşılabileceğinin altını çizdi. Eroğlu, tedbirlerin ne olması gerektiği ayrı bir tartışma konusu olsa da ekonomik tedbirlerin gerekli olduğunu söyledi ve herkesi de bunu görmeye davet etti.

-'TUTANAKSIZ MÜZAKEREYE İZİN VERMEYECEĞİM'-

Cumhurbaşkanı Eroğlu, müzakerelerin kapalı kapılar ardında tutanak tutulmadan yürütülmesine izin vermeyeceği sözü verdiğini belirterek, 'Nitekim son bir yıllık süre zarfında tutanak tutulmayan görüşmeler yapılmasına izin vermedim. Devletin hafızası son derece önemli bir husustur ve bu nedenle müzakerelerde yapılanlarla söylenenler aynen devletin hafızasına girmelidir. Ben bu anlayışla hareket etmeye devam edeceğim' diye konuştu.
Eroğlu, müzakere sürecinde benimsediği ana felsefenin, 'Kıbrıs'ta mevcut gerçekler dikkate alınarak Türkiye'nin etkin ve fiili garantisine sahip, siyasi eşitliğin ve iki eşit kurucu devletin olduğu kalıcı ve yaşayabilir yeni bir ortaklık kurulması' olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
'Tabii ki bu yapı içersinde iki kesimliliğin anlamlı şekilde korunması ve kalıcı kılınmasıyla, kurucu devletlerin sıradan bir yerel otorite gibi değil gerçek anlamda eşit bir kurucu ortak gibi yetki kullanmaları vardır.
Bugün Kıbrıs'ta iki ayrı halk ve iki ayrı devlet vardır. Bizler, 1963 yılından bu yana kendi kendimizi yönetmek için giderek daha da kökleşen yapısal değişiklikler geçirerek kendi devletimizi kurduk ve dünyanın tüm olumsuz tavrına rağmen Anavatan Türkiye'nin de desteğiyle devletimizi yaşattık. Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüm bulmanın tek yolu, aradan geçen 48 yıllık sürede yaşananları ve ortaya çıkan bu gerçekleri dikkate almaktan geçer.
Bu bağlamda müzakere masasında iki eşit ve anayasal sınırlar dahilinde egemen kurucu devlet modelini savunuyoruz. Kurucu devletlerin ortaklığa devretmedikleri yetkilerin kendilerinde kalmasını istiyoruz. Öte yandan kurucu devletlerin ileride kendi güvenliklerini sağlayabilmeleri ve ülkelerini gerektiği gibi koruyabilmeleri için toprak bütünlüğü kavramını içeren, kurucu devlet polisinin ilgili kurucu devlet ülkesinde kanunu, nizamı ve kamu düzenini sağlayacağı bir model ortaya koyuyoruz.
Bulunacak bir çözümde insanların evlerinden ve yerlerinden edilmesi son derece tehlikeli bir durum ortaya çıkaracaktır. Aradan geçen bunca yıl, yaşanmışlık ve gelişim dikkate alındığında yerinden edilecek kişi sayısının minimumda tutulması kaçınılmazdır. Aksi halde ortaya çıkacak olası huzursuzluklar; bulunacak çözümün uygulanmasını, bir başka ifadeyle çözümün yaşayabilir olmasını olumsuz yönde etkileyecektir.'

-DEROGASYONLAR-

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, olası yeni ortaklığın Avrupa Birliği (AB) içinde yer alacağını belirterek, Kıbrıs sorununun kendine özgü nitelikleri nedeniyle AB hukukundan sapan, ondan farklı birtakım maddeler içermesinin kaçınılmaz olduğunu, bu derogasyonların Kıbrıs Türk halkının yararını ve kurulacak yeni ortaklığın yaşayabilirliğini sağlaması için de çok dikkatli olmak gerektiğini anlattı.
Derogasyonların zaman içinde AB hukukunda eriyip gitmesini önleyecek tedbirlerin şart olduğunu ifade eden Eroğlu, 'Yapmaya çalıştığımız şey, çözüm antlaşmasını birincil hukukun parçası haline getirerek ileride, Avrupa mahkemeleri önünde davalar yoluyla erozyona uğratılmasını önlemektir' dedi.
Eroğlu, bir yıl önce göreve gelir gelmez geriye değil ileriye gitmek için kısa sürede müzakere etmeye başladıklarını, var olan yakınlaşmaları artırmak gayretiyle her konuyu müzakere ettiklerini, Rum tarafı ve BM'nin isteğini geri çevirmeden mülkiyet konusuyla başladıklarını belirterek, uzun süre müzakere masasında kalan bu konuda Eylül 2010'da çok kapsamlı bir öneri sunduklarını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Eroğlu, gerek uluslararası çevreler gerekse Rum tarafındaki bazı kesimler tarafından beğenilen mülkiyet önerileri temelinde Kasım ayına dek müzakereleri sürdürdüklerini anlattı.

-RUM TARAFININ YAKLAŞIMI-

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs müzakere tarihinde tarafların ilk kez mülkiyet başlığını bu ölçüde detaylı şekilde tartışarak karşılıklı öneri geliştirdiğini dile getirerek, bu açıdan mülkiyet konusundaki çalışmaların yararlı olduğunu, ancak Rum tarafının 'eski mal sahibinin malın geleceğine karar vermesi ya da ilk söz hakkına sahip olması' şeklindeki yaklaşımı nedeniyle mülkiyette somut ve anlamlı ilerleme olmasının engellendiğini kaydetti.
Derviş Eroğlu, Rum tarafının yaklaşımına ilişkin değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
'Her şeyden önce Rum tarafının bu yaklaşımı, uzun yıllardır müzakere sürecinde yerleşmiş bir BM ilkesi olan iki kesimliliği göz ardı etmekteydi. Gerek toprak mülkiyeti gerekse nüfus açısından her bir kurucu devlette sarih çoğunluk ana ilkesine ters olan yaklaşımı Rum tarafı halen daha devam ettirmektedir. Oysa bu tutum, son yıllarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından alınmış olan kararlara tamamen terstir. Taşınmaz mallar bakımından aradan geçen zaman ve kişiler ile bu mallar arasında gelişen duygusal bağı göz ardı eden bir mülkiyet çözümünün ne kabulü ne de uygulanması mümkündür.
Bugün geldiğimiz aşamada mülkiyet konusundaki müzakereler BM Genel Sekreteri'nin önerisi doğrultusunda BM uzmanlarıyla iki tarafın uzmanları arasında teknik seviyede devam etmektedir. Bu çalışmaların verimli bir sonuç doğurabilmesi, Rum tarafının 'eski mal sahibinin ilk söz hakkından' vazgeçmesi kriter temelli bir rejimi kabul etmesi ve yerleşmiş BM ilkesine, yani iki kesimliliğe saygı duymasıyla mümkündür.'
Müzakerelerdeki hedefinin, 'suçlanmamak' ya da 'sırf müzakere etmek için müzakere etmek' olmadığını vurgulayan Eroğlu, 'Hedefim; müzakere sürecini başarılı şekilde sonuçlandırarak Kıbrıs'ta haklarımızın korunacağı kalıcı ve yaşayabilir yeni bir ortaklık yaratmaktır' dedi.
Eroğlu, geçen yıl Aralık ayında önemli bir kalp ameliyatı geçirdiğini hatırlatarak, müzakere sürecini aksatmamak için kısa sürede tedavisini tamamladığını ve biraz da risk alarak Ocak ayı sonunda üçlü zirveye katıldığını anlattı.

-VATANDAŞLIK KONUSU-

Müzakere süreci hakkında detaylı bilgi aktaran Eroğlu, müzakerelerde gündeme gelen vatandaşlık konusunda şunları söyledi:
'Daha önce basına yaptığım açıklamalarda da söylediğim üzere, bizim KKTC vatandaşları arasında ayrım yapılmasını kabul etmemiz ya da belirli bir sayıyı kabul edip bunun üzerindeki bazı vatandaşlarımızı yeni ortaklık devleti vatandaşlığından mahrum bırakmamız söz konusu olamaz. Bu nedenle bu konuda nesnel birtakım kriterlerin görüşülmesi ve bu temelde vatandaşlık konusunun halledilmesi gereği üzerinde durduk. Bu konuda KKTC vatandaşı herkesin gönlünü ferah tutmasını istiyorum. Bu ülkede sevinci ve kederi bizlerle birlikte paylaşmış olan KKTC vatandaşlarının tümü Kıbrıs Türküdür. İnsanları etnik temele ya da nereden geldiklerine bakarak sınıflandırmak bu yüzyılda akıllara dahi getirilmemelidir.'

-TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER-

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, görevi boyunca anavatan Türkiye ile sağlıklı ilişkilerin gelişmesi için elinden gelen çabayı ortaya koyduğunu, ziyaretlerinde politikaları koordine edip görüş alışverişinde bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
'Müzakere sürecini sürekli istişare içerisinde yürüttüm. Son dönemde ülkemizde yapılan mitinglerde maksadını aşan bazı söylemler ve pankartlar, son derece rahatsız edici bir durum ortaya çıkarmış ve iki ülke ilişkilerinde geçici bir rahatsızlık doğurmuştur. Ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak anavatanımızın Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Dışişleri Bakanı ile telefon görüşmeleri yaparak sıkıntıların aşılması için katkı koymaya çalıştım.'
Mecliste temsil edilen siyasi parti başkanlarını iki kez toplantıya çağırarak, ortak bir zemin bulmaya çalıştığını da belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, bazı sorumsuz davranışların yol açtığı gelişmelerin müzakere masasında elini zayıflattığını ifade etti ve toplumun tüm kesimlerini bir kez daha sorumlu davranmaya davet ettiğini söyledi.
Konuşmasında, ekonomik konulara da değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, global ekonomik krizin dünya ekonomik sistemlerini alt üst ettiğine ve Doğu Akdeniz ile Ortadoğu'nun adeta kaynadığına işaret ederek, 'Dünyanın pek çok coğrafyasında çok sayıda işten çıkarma veya maaş kesintisi hadisesi yaşanmaktadır. Tüm bunlar dikkate alındığında ülkemizde herhangi bir tedbir alınmaksızın her şeyin eskisi gibi devam etmesini beklemek gerçekçi değildir' dedi.

-'ANAVATANLA İLİŞKİLERİ TARTIŞMA KONUSU YAPMAK ABESLE İŞTİGAL'-

Demokrasilerin haklar kadar sorumluluklar da içerdiğinin unutulmamasını isteyen Eroğlu, şöyle konuştu:
'Her yurttaşın en başta gelen görevleri arasında devletinin, ülkesinin içinde yaşadığı toplumunun güvenliğini, huzurunu, diğer ülkelerle ilişkilerini gözetmek, genelin çıkarlarını düşünmek de vardır.
Bir devlet çatısı altında topluca yaşamanın, bir anayasal, yasal düzen oluşturmanın temel nedenleri arasında az önce ifade ettiklerim de vardır.
Dolayısı ile anavatan Türkiye'ye hepimizi üzen yanlış söylemler ileri sürülerek akla hayale gelmeyecek, gerçek dışı, kırıcı ithamlarla saldırmak doğru değildir ve eminim ki, sizin büyük çoğunluğunuz buna asla onay vermezsiniz.
Anavatan Türkiye ile et ve tırnak gibi olan ilişkilerimizi sürdürmek, geliştirmek devletimizin ve siz halkımızın yararınadır. Bunu tartışma konusu yapmak bile abesle iştigal, yani boşuna uğraştır.'

Haber Ara