Demokrat Yargı: YSK kararı, 1980 darbesinin nihai amacının bir tezahürüdür
Demokrat Yargı, Yüksek Seçim Kurulu (YSK)'nun bazı bağımsız milletvekili adaylarına ilişkin verdiği kararın, 12 Eylül 1980 darbesinin 'toplumsal ve siyasal alanın kalıcı bir şekilde daraltılması' nihai amacının bir tezahürü ve ısrarlı arzusu olduğunu
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-19 14:13:30
Konuya ilişkin bir açıklama yapan dernek, demokratik bir düzenin en asgari ölçütlerinden biri olan seçimlerin adil, tarafsız ve yarışmalı bir şekilde geçmesinde YSK'nın sadece hakemlik rolü bulunduğunu hatırlattı.
YSK'nın siyasal alana dönük hukuksal müdahalelerinin siyaseti daraltıcı değil; tam tersine seçim, demokrasi ve siyasetin ruhuna uygun, farklılıkların, çatışmaların ve çeşitliliklerin var olmasına olanak tanıyan özgürlükçü ve genişletici olması zorunlu olduğunun belirtildiği açıklamada, YSK'nın toplumun demokratikleşmeye yönelik taleplerinin biraz daha karşılanacağı umudu ve heyecanıyla 12 Haziran seçimlerine hazırlandığı bu esnada 6 Kasım 1983 seçimleri öncesinde 15 siyasi partiden 12'sinin, 750 kurucu adaydan 435'inin, bin 682 milletvekili adayından 672'sinin Milli Güvenlik Konseyi tarafından veto edilmesini andıran bir karara imza attığını vurguladı. Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"12 Eylül 2010 referandumu ile mensubu bulunduğu siyasi partinin kapatılması halinde milletvekilliğinin düşmeyeceği değişikliği gibi, toplumsal taleplerin siyasal alana taşınmasının önündeki engellerin kısmen de olsa kaldırılması yönünde demokratik bir adım atılmasına ve toplumun 12 Eylül'e ait tüm uygulamaların hesabının hukuksal alanda sorgulanma arzusunu devam ettirmesine rağmen, YSK tarafından bazı milletvekili adaylarının dosyalarında 'memnu hakların iadesi' kararının ve 'askerlik belgesi'nin bulunmaması gerekçe gösterilerek milletvekili adaylarının ve bir siyasi partinin seçimlere katılmamasına karar verilmesinin çok manidar.
Yargının; siyaset, demokrasi ve seçim gibi konulardaki, siyaset ve demokrasi karşıtlığı üzerine odaklı geleneksel olağanüstü gücü, bu olay vesilesiyle bir kez daha apaçık ortaya çıktı.
Bu karar, bir siyasal partinin ya da bazı milletvekili adaylarının siyasal alanın dışına itilmesinin ötesinde anlamlar içeriyor. YSK'nın bu kararı; 12 Eylül 1980 darbesinin "toplumsal ve siyasal alanın kalıcı bir şekilde daraltılması" nihai amacının bir tezahürü ve ısrarlı arzusudur. YSK'nın kendi tarihçesinde de vurguladığı gibi kendisini Yasama'nın üstünde gören anlayışını devam ettireceğinin göstergesidir. Yalnızca toplumun belirli bir kesiminin siyasal alanın dışında tutulması değil, aynı zamanda tüm topluma gelecekte siyasal alanda temsil edilmeme yönünde bir tehdittir. Otoriter sistemlere özgü asayiş politikalarıyla açıklanabilecek bir karardır.
Bu itibarla, 12 Eylül öncesi Anayasa tartışmaları sırasında, 12 Eylül ile hesaplaşma söylemini öne çıkaran hükümetin, hala bu yönde hiçbir ciddi pratik geliştirememesi; tam tersine bu siyasi mirasın kullanımına dayanan bir siyasi yolda ilerlemeyi tercih etmesi Hükümetin tarihi bir sorumluluk içerisine girdiğinin göstergesidir. Hükümete ve tüm siyasal partilere şu an ve derhal düşen sorumluluk; 12 Eylülün anti-demokratik yasa ve kurumlarına sığınmak yerine; Meclisi acilen harekete geçirerek, seçim mevzuatı ve toplumla hiçbir bağı bulunmayan YSK'yı tarihin dehlizlerine göndermektir."
SON VİDEO HABER
Haber Ara