Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Suriye devrimi kimsenin değil! Halkın!

Esed rejimi, “aşırıları” suçluyor ancak yolu açan Suriye gençliğidir. Komplo açıklamaları korkak diktatörün bir uydurmacası. Halk özgürlük ve adalet istiyor. Aile iktidarları dönemi bitiyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-17 12:56:59

Suriye devrimi kimsenin değil! Halkın!

Ali el Beyanuni* / TIMETURK

Wall Street’le Ocak’taki söyleşisinde, Suriye Başkanı Beşşar Esed, temel amacının insanların “kapalı-zihinlerine” hitap etmek olduğunu söyledi. Bunun tek başına reformu engellediğini ve Suriye’nin gerçek bir değişime hazır olması için başka bir nesil gerekebileceğini vurguladı.

Esed’in babası Hafız gibi diktatörler, uzun zamandır bölgedeki aşırılığın güvenceleri olduklarını öne sürdü. Demokrasinin; modernlik, sivil diyalog, uluslararası toplum meşruiyeti ile medeni siyasi ve ekonomik ilişkilere fıtraten karşı köktencilere kapı açacağını söylediler.  

Belki de bu korku nedeniyle, Suriye babadan oğlu geçtiğinde tüm dünya sessizdi. Hatta bazen “yeni ve modern” bir başkanla ilgili onaylayıcı ifadeler bile yer aldı. Bunlar, Suriye halkı arasında umutsuzluk yaratmaktan başka işe yaramadı.

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında yönetimi ele geçiren “devrimci hükümetler” öncesinde Suriye’de oldukça demokratik bir devlet vardı. Suriye, ülkenin etnik ve kültürel çeşitliliğini yansıtan ulusal koalisyon hükümetleri ve meclis tarafından idare ediliyordu. Modernlik ve açıklık vardı. İslamcı partiler, sağ-sol laik partilerle tanışıyor, görüşüyor ve işbirliği yapıyordu. Müslüman Kardeşler, bazılarını kazanıyor bazılarını kaybediyordu ve her sonuca razıydı. Ne terörizm vardı ne de aşırılık. İhvan üyeliğiyle suçlananların ölüme mahkûm edildiği meşum 49/1980 gibi vahşet bir yasanın çıkmasını hayal etmek bile mümkün değil.

Uluslararası kamuoyu, Esed’in kurbanlarının çağrılarına kulak tıkadı. 1980’lerde, ifade kanallarının kapatılmasının, demokrasi yokluğunun ve temel insani hakların devletçe ihlali neticesinde, benzer şartlardaki toplumlarda olabileceği gibi bazıları şiddete başvurdu. Suriye diktatörü, bu olayları Suriye halkını içine saran bir felakete çevirdi ve ülkeyi iç savaş konumuna soktu. İlk şiddet dalgasında 500 kişi hayatını kaybetti. Buna karşılık Hama ve diğer yerlerdeki katliamlarda 50 binden fazla kişi öldürüldü. Birçokları sürüldü. Otuz yıl geçmesine rağmen tutuklanan 17 bin kişinin akıbeti hala belirsiz.

Sonuç olarak, tüm Suriye halkı vatandaşlık haklarından soyutlandı. Siyasi muhalefetin yanında sosyal, ekonomik ve siyasi eylemciler, rejim ve muhalefet arasındaki temel sorun dışişleri değil demokrasi eksikliği ile içişleri olmasına rağmen rejimce İsrail ve Mısır arasındaki barış anlaşması “Camp David’in ajanları” olarak suçlandı.

Küçük Esed başa ilk geldiğinde, Müslüman Kardeşler ve diğerlerinin gönlüne aldı, babasının suçlarından sorumlu tutulamayacağını söyledi. İki yıl kadar önce, rejimin Gazze’deki İsrail savaşında Filistinlilere verdiği desteğe dayanışma için İhvan muhalefet eylemlerini askıya aldı. Fakat Esed, mütemadiyen muhaliflerin uzanmış ellerini geriye çevirdi. Sadece reform özlemiyle ilgili yazılar yazdığı için 18 yaşında bayan blog yazarı Tal el-Malluhi’nin ajanlıkla 18 yıla mahkûm edilmesi ve diğer olaylar, Suriye halkını harekete geçirdi.

Sonra birkaç gündür, Suriye medyası, gösteriler arkasında muhalif gruplar özellikle Müslüman Kardeşler’in olduğunu öne sürüyor. Amaç, Suriye halkının barışçı gösterilerine karşı uyguladığı şiddeti meşrulaştırmak. Gerçekten de hiçbir muhalif grup, gençlik devrimi üzerine hak iddia edemez. Bizler, siyasi spektrumun farklı renklerinden gelenler, gençliğe destek olmak için ulusal bir koalisyon çağrısı yaptık fakat hiçbir şekilde tarihi bu olayları sahiplenmeye kalkmadık.

Bizler barışçıl yollara bağlıyız ve hukukun üstünlüğüne dayalı ve şeffaf-özgür seçimle halkın isteğine uygun yeni bir anayasayla idare edilen sivil bir devlet inşa etme amacını taşıyan devrimi destekliyoruz. Kadın, erkek tüm Suriyelilerin, etnik ya da dini kimliğinden bağımsız aynı vatandaşlık haklarına sahip olma zamanı geldi.

Diktatöre inanılmamalı. Suriyeliler medeni ve ilerici bir halk. Bizler, barış ve aşk şiirleri yazan şairler neslinden geliyoruz. Bu gösteriler insanların ortak itibarını, vatandaşlığını ve özgürlüğünü istemesinden öte bir şey değil. Umalım ki bunca süre onları yalnız bırakan uluslararası toplumun yaklaşımı değişsin. Bugüne kadar rejimin güvenlik kuvvetlerinin gerçek mermileriyle yüzlerce kişi düştü, hiç şüphesiz halkın istekleri karşılanana kadar daha da fazlası düşecek.

*Suriye’deki İhvan liderlerinden ve avukat.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Münbiçli Arap esnaf, PKK/YPG'yi anlattı

Haber Ara