Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

WikiLeaks'de neler oluyor?

WikiLeaks’e başlatılan savaşa şaşırmamak gerek. Elit, İngiliz iç savaşına dair kitaplardan ilk dönem Amerikan işçi gazetelerine kadar radikal basında nefret etti.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-16 12:38:31

WikiLeaks'de neler oluyor?

Julian Assange* / TIMETURK

Zamanında yaygın bir ayaklanma esnasında, farklı siyasi kanattaki elit, birbirlerinden daha fazla sıradan halktan korkardı. Yükselen tüccar sınıfı, daha geleneksel, daha aristokratik, daha asil sınıfa karşı çıkmış olabilir ancak her iki taraf da, insanları dönüşü olmayan noktaya sevk eden radikal yayıncılardan ürktü. Bir yazar şöyle yazıyordu:

Gerek kralların gerekse Parlamentoların tüm sırlarını ve gizlerini avamın önüne döktüler ve Asker Takımına ve Halka tüm Hükümetleri, doğanın ilk o prensiplerini, yerlerinden edecek kadar derinlere bakmayı öğrettiler. Halkı o kadar meraklı ve o kadar cahil yaptılar ki sivil idareye itaat edecek tevazuya artık sahip olamayacaklar.

Her ne kadar bu sözler kolayca şu an Tunus, Mısır ve Orta Doğu’daki durumu betimlese de, aslında bunlar Clement Walker’ın 1640’lardaki İngiliz İç Savaşı’nın yaygın radikalizmini anlatan 1661’deki sözleri.

Bu yayıncılık ve insanların okuduklarını kontrol etmek isteyen hükümetler tarihinde can alıcı bir andı. İki yüzyıl önce icat edilen matbaa, daha ulaşılabilir hale geldi ve posta sisteminin yaratımıyla Batı Avrupa’da ilk gazeteler ortaya çıktı. “Teknoloji varsa dağıtım var” günümüz düsturunun uzun bir geçmişi var.

İç savaş esnasında, kurulan matbaalar ve kitapçılar yegâne gazete çıkaranlar değildi. Daha düşük seviyedeki esnaflar da kendi yayınlarını çıkardı. 1640’da, 4 yıl boyunca, John Dillingham adındaki bir terzi, Moderate Intelligencer (Ilımlı Muhbir) adında bir gazete çıkardı. İç savaşla ilgili gelişmeleri yazdı. (Çatışmayla ilgili ağır başlı haber yapma çabası matbaanın resmi lisansına sahip Gilbert Mabbot’la karşı karşıya getirdi. Mabbot, Intelligencer’ı Oliver Cromwell’e aşırı destekçi bir şeyle değiştirmek istiyordu).

Broşürler, el yazmaları ve diğer küçük bültenler düzenli şekilde ortaya çıktı. Her biri yazarlarının endişelerini yansıtıyordu. Elit arasında insanların, Walker’ın sözleriyle, “ itaat edemeyecek kadar insanların cahil ve meraklı hale” geldiğine dair endişelerin olmasına şaşmamak gerek.

Bugünün küçük organizasyonu WikiLeaks, “Hükümetin tüm sırlarını ve gizlerini” halkın önüne sermeye çalışan o radikal yayıncıların izini takip ediyor. Kuvvete dayalı politika nedeniyle, en büyük medya gruplarıyla birlikte çalıştık ancak aynı zamanda tabanımızı 50 bölgesel yayıncılarla, eylemci gruplarıyla ve yardım kurumlarıyla genişlettik. Onlara ülkeleri ya da nedenleriyle yüzlerce hatta bazı durumlarda binlerce doküman sağladık.

WikiLeaks, 20’nci yüzyıl başlarında ABD’de ortaya çıkan yaygın gazetelerin ideallerine de sadık kalmayı sürdürüyor. Ruthless Criticism (Acımasız Eleştiri) adlı yapıtında tarihçi Jon Bekken, bir zamanlar “çalışan-sınıfın politik organizasyonları ve karşılık yardım toplumlarının günlük gazetelerinden ulusal sendikaların aylık ve haftalık yayınlara kadar düzinelerce dilde yüzlerce gazete olduğunu” tespitini yapar.

Bu gazeteler sadece haber vermekle kalmıyor aynı zamanda Bekken’in sözleriyle: “okuyucuların siyasi, ekonomik ve kültürel konuları tartışabildiği bir meydan oluşturuyordu. Okuyucular, her alandaki çalışan-sınıf kurumlarının faaliyetlerini takip edebiliyordu. Ekonomik ve siyasi şartların dönüştürülmesine dair çabalar için harekete geçiriyordu”.

Blog dünyası hakkıyla çeşitli yaygın endişelerin yansıtıldığı bir mecra olarak görülürken, gerçek temsilci medya düşüncesi, bu işçi geleneklerine kadar eskiye gider. Örneğin 1920’de, Birleşik Devletler’de birkaç editör Federated Press adında, ana akım medyanın taraflılığına karşı haber-toplama ajansı kurdu. Ajans, 150 yayınla 1940’lara kadar devam etti.

İşçi hareketine ait basın, zamanında, aşırı derecede yaygındı. Hatta Birinci Dünya Savaşı öncesinde, gazeteleri ABD’de 2 milyondan fazla tiraja sahipti. Appeal to Reason (Mantığın Cazibesi) adlı en büyük sol gazete, haftalık 750 milyon satıyordu.

Fakat Avrupa’daki çatışma yaklaştıkça, bu yayınları dize getirmek için kurumsal eşgüdümlü çabalar ortaya çıktı. ABD’de 1917’nin İstihbarat Yasası, savaş çabalarına barışçı karşı duruşu yasakladı. İlk kurbanlardan Amerikan Sosyalist Partisi ve Sendika Lideri Eugene Debs, 1918’deki pasifist konuşması nedeniyle 10 yıla mahkûm oldu.

The New York Times, beklendiği gibi, onun hapsedilmesini yirmi yıldan fazla süre vazetti. 9 Haziran 1894’teki başyazısında Debs’in “Azılı bir suçlu, insan ırkının düşmanı ve hakkında kâfi suçlama olduğunu” yazdı.

Gazete şunları da ekledi: “Dırdırı bırakıp harekete geçme zamanı. Debs, en yakın hapishaneye tıkılmalı. Şerli öğretilerinin neden olduğu düzensizlik susturulmalı… Birleşik Devletleri Hükümeti’nin hiçbir dostunun kendi askerlerince değil sadece düşmanlarınca öldürüldüğünü hatırlamak yerinde olacak”.

Bu tarihi çerçevede, ABD’nin Irak işgali bayraktarlığı ve bugün WikiLeaks’e yönelik düşmanca tavrına şaşmamak gerek. Hükümetlerin düşmanlığı yanında, yaygın halka-yakın yayıncılar, reklamın gerçekleriyle yüzleşmek durumunda. Analist James Curran’a göre,  20’nci yüzyıl başlarındaki İngiliz gazetesi Daily Herald tirajı, günümüz Times, The Financial Times ve Guardian’ın toplamının iki katıydı. Dünyadaki en büyük satışa sahip günlük gazetelerden olmasına rağmen, reklamcılar için çalışan-sınıf okuyucularının iyi bir pazar olmaması nedeniyle 1964’te kapandı.

Liberal News Chronicle, reklam eksikliğinin diğer kurbanlarından. 1960’larda sağcı Daily Mail’in satın almasıyla kapanan gazete, Guardian’dan 6 kat daha fazla satıyordu.

Elbette WikiLeaks reklamcılara bel bağlamıyor. Aslında yayın olarak bizim farklı bir mali sıkıntımız var. Washington yalakası Bank of America (Visa Europe), MasterCard, PayPal, Western Union, Swiss PostFinance, MoneyBookers ve diğer finans kurumlarının uyguladığı adalet dışı finansal ablukayla nasıl uğraşacağız?

Tarihin satırları arasında, WikiLeaks, “hükümetin tüm sırlarını ve gizlerini” halkın önüne çıkarmaya çalışarak özgürlüğün alanı genişleten onurlu bir geleneğe ait. Bu bakımdan bizler, olması gereken medyanın saf ifadesiyiz: Halkın İstihbarat Servisiyiz.

*WikiLeaks Editörü ve Kurucusu.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara