Dolar

34,8666

Euro

36,6224

Altın

3.025,26

Bist

10.034,11

Libya müdahalesi devrimleri felce uğratıyor

Arap baharına gelince, Batı’nın müdahalesi, Tunus ve Mısır’da başlayan barışçıl, yaygın ayaklanmaları felce uğratan bir kafa karışıklığı yaratıyor.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-16 13:42:50

Libya müdahalesi devrimleri felce uğratıyor

Abdulbari Atvan* / TIMETURK

David Cameron, Nicolas Sarkozy ve Barack Obama’nın Libya’yla ilgili Cuma günkü ortak açıklamaları birkaç yönden önem arz ediyor. İlk olarak, Kaddafi güçlerine karşı NATO-liderliğindeki hava saldırıları arasına mesafe koyan Obama’nın cepheye geri dönüşü ve kampanya üçlüsü arasına katılması oldu. Bu tarihin tuhaf ve ürkütücü bir tekrarı: 1943’ten 1951’e kadar Libya (İtalyan kolonisi) yönetimi, Fransa ve İngiltere arasında ikiye bölünmüş ve ABD’nin güneyde önemli bir üsse sahipti. ABD, İtalyanların 1930’larda başladığı Libya’nın muazzam petrol rezervleriyle ilgili araştırmalara devam ederek durumdan ekonomik fayda sağladı.

Tekerrür tesadüf değil. Var olan çatışmada petrol yine can alıcı bir konu. Koalisyon harekâtı bocalarken, Obama yönetimi mücadeleye geri döndü. Hava saldırıları, anahtar petrol şehirleri Ras Lanuf ve Brega’daki Kaddafi hâkimiyetini bitiremedi. Misrata’nın muhasarası da aynı şekilde. 

Kaddafi uzun zamandır Libya’nın petrolü uluslararası toplumu yönlendirmek için kullanıyor. Çokuluslu devleri küçüklerle ve ABD şirketlerini Avrupalılarla birbirine düşürüyor. Tony Blair’in çabalarıyla Libya’ya yönelik yaptırımlar 2003’te kaldırıldığında, üretim İran’la eş 3 milyon varile yükselmiş, 11’i ABD’ye olmak üzer 15 yeni arama izni çıkarılmıştı. Lisanslar pahalıydı, rejimin yönetim istekleri can sıkıcıydı ve araştırmalar hayal kırıklığıydı. Sonra geçen senenin sonuna doğru, Libya Ulusal Petrol Şirketi, masaya elini vurdu ve 2011’de yeni petrol imtiyazları verilmeyeceğini açıkladı.

Geçen ay, Kaddafi yaşanan krizde petrol kartını oynayarak (NATO müdahalesine karşı) Rusya, Çin ve Hindistan’ı Libya’ya yatırım yapmaya çağırdı. Libya’ya müdahale edenler için gerek zaman gerekse de seçenekler azalıyor.

Açıklamayla ilgili üçüncü önemli nokta ise, BM’nin 1973 Numaralı kararın sadece Libya halkını koruma önlemlerine izin verse bile, üçlü rejim değişikliğine açıkça niyetli oluşu. “Albay Kaddafi gitmeli” ifadesinin meşum bir vurgusu var. “Uluslararası Suç Mahkemesi” Kaddafi’yi inceliyor konuşmasına bakarak, Kaddafi’nin koalisyon güçlerince kaçırılarak yargılanabileceği fikrine hazırlanmalıyız.

Dördüncü olarak, ülkedeki durum kötüleşerek, iç savaşa dönüşüyor. ABD, Doha’daki Sheraton Oteli’nin 10’ncu katına kapanan kendince liderlerce yönetilen İslamcılar, liberaller ve kaçak askerlerden oluşan alaca devrim birliklerini destekleme kararı aldı. Obama, el-Kaide’nin varlığından endişe ediyor. Kaynaklarıma göre haklı bir endişe. Cezayir, İslam Mağrip’indeki El-Kaide’nin etkin olduğu uyarısını yaptı.

Görmekte olduğumuz şey klasik bir çuvallama. Rejim değişikliğinin etiği lojistikçilerce benimsenmesiyle, Kaddafi’ye karşı belirgin bir ilerleme sağlamanın tek yolu isyancıların kara birlikleriyle desteklenmesi. William Hague, küçük birliklerin gönderilebileceğini ancak “büyük ölçekli bir kara kuvveti” olmayacağını söyledi. Aynı zamanda paralı askerlerin kullanımı da konuşuluyor.

Son olarak Libya’daki çatışmanın, bölgesel ve diplomatik çıkarımları bulunuyor. Uluslararası toplum kutuplaşıyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, herhangi bir askeri müdahaleye karşı olduklarını dillendirdi. ABD, duruşunu açıkça belli etmek istiyor. Arap baharına gelince, Batı’nın müdahalesi, Tunus ve Mısır’da başlayan barışçıl, yaygın ayaklanmaları felce uğratan bir kafa karışıklığı yaratıyor.

*Londra’da yayın yapan El-Kuds El-Arabi adlı gazetenin yazı işleri sorumlusu.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Suriyeli çalıştıran esnaf şaşkın: 'Aha yabancılar da gitti!'

Haber Ara