Mısır ve Sudan'ın stratejik ortaklık yolu
Bölgedeki değişim rüzgârlarının ışığında Mısır ve Sudan, hem ikili ilişkilerde hem de uluslararası alanda birlikte hareket etmeye başlıyor.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-13 08:46:30
Mısır ve Sudan ilişkileri, 25 Ocak devriminden sonra yeni bir döneme mi girdi? İki hafta önce Mısır Başbakanı İsam Şeref, Sudan’a resmi ziyarette bulunmuştu. Bundan önce Sudan Devlet Başkanı Ömer Beşir de Kahire’de resmi olarak karşılanmıştı. Başta yönelttiğim soru, bu iki ziyaretin ve zamanlamasının anlamını yansıtıyor. Zira iki ziyaret de Mısır halk devriminin zaferi ve Mübarek rejiminin devrilmesi bağlamında gerçekleşti. Özellikle de Şeref’in ziyaretinin göreve gelmesinden bu yana ilk dış gezisi olması ve Beşir’in de yeni dönemde Mısır’ı ziyaret eden ilk Arap devlet başkanı olmasını dikkate alırsak…
Nil suyunun paylaşımı
Yıllar boyunca iki ülkenin ilişkileri, Mısır’ın stratejik düzlemde ekonomik işbirliği vizyonunun aleyhinde olan güvenlik bakış açısının esiri olmuştu. Fakat Mısır Başbakanı’nın ziyareti sonunda Hartum’daki ortak bildirinin içeriği, dar güvenlik bakış açısından kurtulan yeni Mısır yaklaşımını yansıtıyor. Bildiri, karşılıklı çıkarlar ve dış hareket sahasında ortak çalışma ilkesi temelinde, stratejik işbirliğine geniş alan sağlıyor.
İki ülkenin bölgesel ve uluslararası alanda işbirliği gerektiren belirli temel konuları var. Güney Sudan’ın geleceği ve tarafların temmuz ayında doğacak olan bağımsız güney devletiyle ilişki kurma şekli, bu konular arasında.
Sudan’ı öncelikli olarak güney devletindeki istikrar ilgilendirse de iki tarafı ilgilendiren bir başka konuysa, Nil suyunun paylaşımı. Güney devleti, Nil havzası ve özellikle de kaynak ülkeleri sistemine yeni bir üye olarak girecek. Mısır’sa, kendi su payı üzerinde olumsuz yansıyacak su paylaşımıyla mücadelede Sudan’ın desteğine ihtiyaç duyduğu kadar güney devletinden de benzer bir desteğe muhtaç.
Önemli ikili sorunlar arasında, Mısır’ın kuzeydoğu sınırına paralel olan ve Sudan topraklarında bulunan Haleyb bölgesi de var. Art arda gelen Mısır hükümetleri, bölgenin Mısır egemenliğinde olduğunu vurgularken, çekişmenin uluslararası tahkime gitmesine de karşı çıkıyor.
Ekonomik işbirliği alanında iki halkın gıda güvenliğini sağlamak için tarım projelerini kapsayan uzun vadeli planlar belirlenmiş , ancak iki ülke arasında belirli aralıklarla patlak veren siyasi krizler veya Kahire’nin esas önceliği güvenlik konularına verme ısrarı sebebiyle hiçbiri hayata geçirilmemişti.
Bölgesel alanda komşu ülkelere yönelik diplomasi ve güvenlik çalışmalarını birleştirme ihtiyacı var. Bu bağlamda en önemli konu, Nil suyunun dağıtılması. Mısır ve Sudan, Nil havzasında kaynak ülkeler blokuna liderlik eden Etiyopya’ya oranla aynı gemide yer alıyor. İki ülke, Etiyopya ve onun başını çektiği karşı bloka karşı çabalarını birleştirmedikçe, her ikisi de, bilhassa Mısır, büyük su kaybı tehdidi altında olacak.
Libya’ya karşı mekanizma
Sudan sınırına paralel olan Çad, bir diğer önemli komşu ülke. Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde istikrarın geleceği, Çad’ın Darfur silahlı hareketlerine yönelik niyetlerine ve stratejik bakış açısına dayanıyor. Burada Sudan, Mısır’ın güçlü desteğine ihtiyaç duyuyor. İki ülke de Libya’yla ortak sınırlara sahip, ancak iktidar etrafındaki kanlı çekişme bitmeden Libya’daki duruma karşı değişmez bir politika çizemezler. Yine de her halükârda ikisi de kendi aralarında Libya’ya karşı siyasi bir koordinasyon mekanizması kurmalılar.
Uluslararası alandaysa Mısır ve Sudan, özellikle de Kahire’de yaşanan mevcut değişimlerin ışığında, ABD’nin Ortadoğu konularına ilişkin tutumlarına karşı daha büyük ve kapsamlı bir koordinasyona muhtaç durumda. Bütün şartlarda şu söylenebilir: Mısır ve Sudan, bugün halihazırda stratejik bir ortaklığa açıldılar.
*Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 8 Nisan 2011
SON VİDEO HABER
Haber Ara