Erdoğan: Avrupa'da laikliğin baskı aracı olması ironik
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı Avrupa ülkelerinde popülist bir yaklaşımla laikliği, özgürlükleri kısıtlamanın bir aracı haline dönüştürmesini 'ironik' olarak nitelendirdi. Erdoğn, Türkiye'nin bu tartışmaları geride bırakarak İslam, laiklik ve de
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-13 11:04:27
Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu'na hitap eden Erdoğan Avrupa içinde kutuplaşmanın giderek şiddetlenmeden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Erdoğan, şunları söyledi: "Bu durumun bazı ülkelerde artık devlet kademelerinde görülmesi, siyasi partilerin bu temelde prim yaparak oy kazanmaya çalışıyor olmaları olayın vahametini artırmaktadır. Siyasetçinin mesuliyeti bu tehlikeli gidişata engel olacak liderliği ve basireti göstermektir. Popülizm uğruna, oy alabilmek ve seçilebilmek hırsıyla en temel insani değerlerin, en temel hakların, özgürlüklerin baskı altına alınması sadece o ülkenin halkına değil, tüm bir Avrupa'ya, bu geniş coğrafyaya yapılmış en büyük haksızlık ve kötülük olacaktır."
"TÜRKİYE, LAİKLİK TARTIŞMALARINI AŞTI"
Türkiye'nin bulunduğu coğrafya içinde halkı Müslüman olan ama laikliği benimsemiş yegane ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, "Fransa'da uyarladığımız laiklik Türkiye'de on yıllar boyunca tartışılmış, yanlış uygulamalar nedeniyle özgürlükler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmış, adeta demokratikleşme karşısında bir duvar olacak şekilde yorumlanmıştır. Uzun bir sürecin ardından Türkiye, özellikle iktidarımız döneminde, tüm bu tartışmaları geride bırakarak İslam, laiklik ve demokrasi gibi kavramların pekala bir arada varlığını sürdürebileceğini somut uygulamalarla tüm dünyaya ispat etmiştir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafya için son derece anlamlı bir model haline gelirken laikliğini Avrupa'da yeniden tartışılıyor olması, özgürlükleri kısıtlamanın bir aracı haline dönüştürülüyor olmasını 'ironik' olarak nitelendiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Tarihin hiçbir döneminde ve hiçbir yerde inançlara, kültürlere, kimliklere yönelik baskı ve sindirme sonuç getirmemiştir. Dini hoşgörüsüzlük, artık yerini bütünüyle tartışmasız bir hoşgörüye bırakmak zorundadır. Dini hassasiyetleri, özgürlükleri gerilim ve çatışma noktalarını önyargı ve ön kabulleri siyasi bir rant aracı olarak görmek son derece tehlikelidir."
Haber Ara