Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Suriye'de daha sonra yas tutacağız!

Suriye dönüşü olmayan yola girdi. Hemen her gün gösteriler var. Hemen her gün şehidler veriliyor. İnsanların ölülerinin yasını tutmaya bile izin verilmiyor. Cenazeler esnasında insanların üzerlerine gelişi güzel ateş açılıyor...

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-12 12:07:28

Suriye'de daha sonra yas tutacağız!

Hüseyin Derici / TİMETURK / Şam

Cuma günkü olaylardaki ölü ve yaralıların kesin sayısı hesaplanmaya çalışırken, Cumartesi ve Pazar günkü kayıpların haberleri tüm Suriye’den gelmeye başladı. Bugün, cesetleri bulunup tanımlanabilenlerin cenaze törenleri düzenlenecekti. Ancak keskin nişancı ve güvenlik güçlerinin kurşunlarıyla daha fazla insanın öldüğü bir gün oldu.

Ordunun muhasara ettiği Deraa, Humus, Lazkiye ve Banyas gibi şehirlerde durum çok daha vahim. Bu satırları yazarken, Humus’taki Tildo kasabası ve Banyas şehri, ordu birlikleri kontrolü sağlamaya çalışırken büyük bir ayaklanma yaşanıyor olabilir. Tildo’dan, Kanlı Cuma günüyle ilgili 12 kişinin ölü ya da yaralı olduğu bilgisi gelmişti. Bu arada, zırhlı araçlar ve tanklar Şam yakınlarında Duma’da giren çıkan her aracı kontrol etmeyi sürdürüyor.

Suriye’de dünkü kadar şiddetli olmasa da her yerde protestolar ve gösteriler vardı. İnsanlar nefeslerini çevirmeye çalışır görünüyor. Uluslararası kamuoyu Essad’ları kınamadaki başarısızlığını gördükçe, göstericilerin sesleri daha gür, daha meydan okur çıkmaya başladı. 

Suriye, uluslararası toplumun çok az meşruiyete sahip olduğu bir ülke. Hep de böyle oldu. Ülkeyi açık bir cezaevine dönüştürdü Esedler. Hemen her yer gardiyan olarak bilinen muhaberat ile kaynıyordu. Muhalif olarak gördükleri herhangi bir kişiyi hemen tutuklayıp zindanlara atıyorlardı. 80 bine yakın insan kayıp ülkede. 30 yıldır hâlâ akıbetleri bilinmiyor. Kayıpların miras sorunu ve eşlerinin yaşadıkları sorunlar ise ayrı sorun ülkede. 3 milyona yakın insan Suriye’de dışında yaşıyor. Ülkelerine dönemiyorlar.

TİŞRİN GAZETESİ MÜDÜRÜ GÖREVDEN ALINDI

Resmi gazete Tişrin’in Genel Yayın Yönetmeni Semire el-Musaleme, Deraa’daki kanlı cumadaki olaylar için güvenlik güçlerini suçladığı için azledildi. El-Cezire’deki kısa söyleşisi sırasında, başkanlık emirlerini dinlemeyen güvenlik kuvvetlerinin şiddete başvurduğunu öne sürmüştü.

El-Cezire, Deraa güvenlik şefi Atıf Necip’in mahkemeye sevk edildiğini bildirdi. Beşşar Esad’ın kendisi dâhil yetkililer, olaylarda çeteleri sorumlu tutarken şefin neyle suçlandığı açık değil. Güvenliği güçlerini suçlayan bir editörü kovmak arkasından da güvenlik şefini yargılamak, rejimin üst seviyelerinde bir karışıklık olduğunun ispatı. 

Elbette ki Samire mahalledeki en dürüst Genel Yayın Yönetmeni değil. Gerçekten de azledilmeden önce gazetesi, dünkü ayaklanmalarda 19 güvenlik görevlisinin öldüğünü ve 75’inin de yaralandığını yazmıştı. Suçu silahlı çetelere atmışlardı.  

ÜNİVERSİTELERDE BÜYÜK BASKI

Suriye’de üniversite öğrencilerinin baskı yapmaması için her gün uyarı yapılıyor. Şam Üniversitesi’nde dün ilk bir genç muhaberat tarafından öldürüldü. Gösteriler üniversitelere kadar sıçramış durumda. Üniversite hocaları ders yerine ülkeye bağlılığı anlatıyor.
Yabancı öğrencilerin okuduğu okullarda da ciddi baskı var. Hocalar ajan gibi çalışmaya zorlanıyor. Gençlere göstericilerin fitneci oldukları ve öldürülmeleri gerektikleri söyleniyor. “Sakın olaylara karışmayın. Dışarı çıkmayın vs.” türü nasihatler ediyorlar. Öyle ki bunu haddinden fazla yapıyorlar. Ama bununla beraber azınlık bir hoca gurubu direnmeye çalışıyor.

Camilerde de devlet lehine propagandanın yapılmadığı gün yok gibi. Cami hocaları bu kara propagandaya katılmamak için izin bile alamıyorlar. Her imamı takip eden istihbarat elemanları var. Birkaç imam kendilerine verilen emiri yerine getirmediği için tutuklandı. Üniversite hocalarından da epey kişi gözaltına alındı.

TRT ET-TÜRKİYE’YE BÜYÜK TEPKİ

Arap halkları ve Suriyeli muhalifler, resmi Suriye televizyonu gibi yayın yapan TRT et-Türkiye’ye büyük tepki duyuyor. Televizyon programcılarının yaptıkları yayınlar ve Suriyeli yetkililerin televizyona çıkarılması Arap sokaklarını çok kızdırmış durumda. Libya’ya yönelik Türkiye’nin politikasından sonra bu yaşananlar Arap halklarının Türkiye’ye olan sevgisini her geçen gün azaltıyor.

BBC televizyonun bile TRT et-Türkiye’den daha insaflı yayın yaptığı belirten Araplar, Suriyeli yetkililere yer verdiğiniz kadar muhaliflere de yer verin diyor. Suriye’nin resmi ajansı SANA tarafından uydurulan tüm haberler TRT et-Türkiye’de aslı astarı araştırılmadan sunuluyor. Tüm bunlar Türkiye’nin Libya ve Suriye’de büyük imtihanda olduğunu gösteriyor.

SURİYELİ MUHALİFLER SİLAHLI DEĞİL

Suriye rejiminin en büyük yalanlarından biri bazı muhaliflerin silahlı direniş gösterdiği hikâyesi. Av tüfeğinin bile yasak olduğu ülkede, muhaberat dışında başka insanların silahlı olduğu haberleri herkes tarafından düzmece bir oyun olarak görülüyor. Suriye rejimi, halka saldırıların Suriye’deki çeteler olarak yorumluyor. İki kişinin bile yıllardır bir araya gelmesi yasaklanan ülkede çeteler olduğu hikâyesi olsa olsa muhaberat içindeki çeteleşme olarak açıklanabilir. Muhaliflerin silahlı olduğu hikâyesi de tamamen bir oyun. Kısacası Suriye’de halk iki ateş arasında: Birincisi rejimin uydurduğu haberler ikincisi ise muhaberatın keskin nişancıları…

SURİYE’DE HALKIN HER KESİMİ AYAKTA


Suriye, Esad’ın müflis ve gaddar rejime karşı açık bir isyanda. Halkı özgürlük için tek bir ulus olarak ayağa kalktı. Arap ya da Kürt, Sünni ya da Nusayri ya da İsmaili, ya da Dürzü ya da Hıristiyan olarak değil tek bir vücut olarak. Mutlakıyete karşı bu duruş, bu ikinci büyük Suriye devrimini gizemli “ajanlarca” düzenlenen mezhebi bir “komplo” olarak betimleyen rejimin alçak propaganda çabalarını da boşa çıkarıyor. Ülkedeki tek mezhep ajanları, orduda, güvenlik güçlerinde ve Şabbiha gibi çetelerde var olan Esad’ın adamları. 

Ancak zamanları doldu. Birkaç kısa ay önce, Cemal Mübarek’in iş ve güvenlik mafyası Mısır’ı yönetiyordu, kendi çıkarlarını arsızca ülkenin çıkarlarının önünde tutuyorlardı. Şu anda yargı ve hapisle yüzleşmek üzereler. Mısır halkı gibi, Suriyeliler de siyasi ve ekonomik ihanetten yeterince çekti. Esad’ın anlamsız konuşması ve Arap milliyetçi kasılışı, rejimini halkının öfkesinden kurtaramayacak.

Kürtler ne kadar Suriyeli olduklarını gösterdi ve Esad’ın “böl ve yönet” taktikleriyle satın alınmayı reddetti. Kamışlo’da Suriye bayraklarını dalgalandırarak, anlamlı ve barışçıl bir değişim çağrısında Suriyeli erkek ve kız kardeşlerine katıldılar.

ESAD SONRASI SURİYE UFUKTA GÖRÜNDÜ

Bu barışçıl çağrı, yasadışı göz yaşartıcı gazla (bazı doğrulanmamış kaynaklara göre İngiliz yapımı gaz, Esad’ın yakın çevresi tarafından ithal edildi), tazyikli suyla, elektrikli coplarla, sopalarla ve gerçek mermilerle cevaplandı. 

Suriye, kız ve erkek kahramanlarını yakında toprağa verecek, fakat cani günleri sayılı bir rejime şikâyetimiz yok. Baba Hafız, büyük ağabey Basil ve Beşşar’ın heykelleri yakılırken ve tüm ülkede Mahir şarkılarla rezil edilirken, Esad’ın saltanat cumhuriyeti 41 yıldan sonra ölümcül sonuna yaklaşıyor. Esad sonrası Suriye ufukta göründü…

Haber Ara