Kahire'deki İsrail elçiliği kuşatma altında
Mısırlıların Tahrir Meydanı’nda Mübarek ve yakın çevresinin yargılanmasını isteyen kalabalıklar, Gazze’ye İsrail saldırılarının haberinin duyulmasıyla, binlerce kişi Kahire’deki İsrail elçiliğinin bulunduğu bölgeye aktı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-11 15:28:13
Dr. Eşref Ezzat / TİMETURK
Bundan 41 yıl önce 8 Nisan 1970’de İsrail hava kuvvetleri Süveyş Kanalı yakınlarındaki Bahr el-Bakar köyünü vurdu. Saldırıda içi çocuklarla dolu bir ilkokul tamamen yıkıldı.
Beş bomba ve 2 havadan-karaya füze tek katlı okula isabet etti. Okulda bulunan 130 çocuktan 46’sı öldü, 50’den fazlası yaralandı. Bunların birçoğu hayat boyu sakat kaldı. Okul dümdüz oldu.
Bu trajik gün, Mısır halkının, silahsız ve masum sivilleri hedef alan İsraillilerin ayrım gözetmeksizin saldırganlığı ve vahşetiyle ilk tanıştığı andı. Bu hava saldırısı sadece okul binasını değil aynı zamanda İsrail’in dost komşu bir devlet olarak görülme olasılığını da yerle bir etti. O zamandan beri her sıradan Mısırlının gözünde İsrail mutlak düşman haline geldi.
Mısırlı çocuklara yönelik bu terörist saldırı, tüm Mısırlıların hafızalarına kazındı. Emin olun hiç kimse İsrail’in o gün yaptığını unutmadı. Mısırlılar, son 41 yıldır her sene 8 Nisan’da Bahr el-Bakar’daki çocuklarının yasını tuttu.
Bu sene ise çok farklıydı.
Son 40 yılda Mısır-İsrail ilişkileri
Mısır, uzun süredir iktidardaki diktatörü Hüsnü Mübarek’i indirmeye muvaffak devriminden henüz yeni çıktı. Mısır’da 8 Nisan 1970’deki İsrail saldırısından beri çok şey değişti.
• Mısır, İsrail’in yıllardır süren askeri saldırganlığına ve politik cehaletine karşı şanlı 1973 Ekim savaşıyla İsrail’e misilleme yaptı.
• Başkan Sedat, bireysel bir girişimle, Mısırlılar ve İsrailliler arasındaki gerilimi sıfırlamayı asla başaramayan 1979 barış anlaşmasını (Camp David) imzaladı.
• Mübarek, 1980’de iktidara geldi ve sadece barış anlaşmasına sadakatle geçecek uzun yıllar değil aynı zamanda Orta Doğu’da İsrail’in ve Beyaz Saray’ın yakın dostluğu da başlamış oldu.
• Yozlaşmış iktidarıyla Mübarek, Gazze’deki utanç verici ablukasını sıkılaştırmak için yardım etmekle kalmadı aynı zamanda elektrik ve güç üretimi için ihtiyaç duydukları doğal gazı da dünya fiyatlarının çok altında Tel Aviv’e verdi. Fakat İsrail’deki Siyonist rejimin en çok takdir ettiği katkı, Arap-İsrail çatışmasına etkin katılımdan Mısır’ın tamamen çekilmesi oldu.
Gazze yine ateş altında
Son günlerde, Gazze ve İsrail sınırındaki çatışma yeniden başladı. 8 Nisan Cuma günü İsrail’in Gazze’deki hava saldırısında 5 Filistinli öldü ve 45’i de yaralandı. Saldırı dünyaya Filistinli saldırısı olarak satılan el-yapımı füzelerle okul otobüsünün vurulmasının ardından geldi. Hamas ateşkes istedi. İsrailliler, yılların hasbara deneyimiyle, saldırılarını misilleme olarak gösterdi.
Böylece Gazze’deki siviller ve çocuklara yönelik orantısız İsrail saldırılarının beklenen yeni oyunu sahnelenmeye başlamış oldu. Her zamanki gibi medeniyetin dili tutuldu ve gözleri kör oldu.
Dünya artık hissiz bir yer ve Gazze ve Batı Şeria’daki Araplara karşı dünyanın İsrail’in suçlarına duyarsızlığı acı verici.
Yargıç Richard Goldstone’un Gazze 2009 savaşı esnasında İsrail suçlarına yönelik iddianamesinden çekilmesiyle, dünya Filistinliler için İsrail’in küstahlığına karşı duracak özgür seslerden yoksun çorak bir yere dönüştü.
Gazze’deki Filistinliler yeni İsrail saldırılarında tek başına olduklarını düşündükleri ve sırtlarını duvara dayadıkları an, uzun yıllardır unuttukları, sadece İsrail’e karşı mücadelelerinde yanlarında olacak değil aynı zamanda arkalarını da kollayacak Mısır’da kardeşleri olduğunu fark etti.
Elçilik muhasara altında
Mısırlıların Tahrir Meydanı’nda Mübarek ve yakın çevresinin yargılanmasını isteyen kalabalıklar, Gazze’ye İsrail saldırılarının haberinin duyulmasıyla, binlerce kişi Kahire’deki İsrail elçiliğinin bulunduğu bölgeye aktı.
Ordu, Mısırlıları binaya ilerlemesini durdurdu. Elçilik, dev bir insan kalkanının ortasında yer alıyordu. Kızgın kalabalıkların elinde Mısır ile Filistin bayrakları vardı ve Küdüs’teki el-Aksa Caminin posterlerini taşıyorlardı.
İsrail Büyükelçiliği’ne yürüyüşün canlı El-Cezire yayınında (nedense bu manşetlere çıkmadı), bazı göstericiler İsrail’in son haksız Gazze saldırılarına karşı öfkelerini ifade ettiler. Protestocular, İsrail Büyükelçisi’nin Mısır’dan gönderilmesini ve binadan İsrail bayrağının indirilmesini istedi.
Bazı göstericiler, Gazze’ye Mısır tarafından uygulanan muhasaraya son verilmesini ve İsrail’e Mısır doğal gazının verilmesinin durdurulmasını isteyecek kadar ileri gitti. Ancak en yürekli talep, 30 yıl önce Sedat’ın imzaladığı barış anlaşmasıyla ilgili halkın düşüncesini ortaya koyacak halk oylaması isteğiydi.
İsrail’in Filistinlilere yönelik kabul edilemez ve insanlık dışı etnik temizlik savaşına duyulan nefretin ezici atmosferi altında, Nil’in karşı tarafındaki binanın en üst katındaki İsrail elçiliği ışıklarını kapatıp çalışanlarını saklamak zorunda kaldı.
Elçilik etrafındaki Mısırlıların sayısı sürekli artarken, Filistinlilere verdikleri desteğin ateşi de yükseldi. Gösterinin şiddeti artıkça İsrail elçiliğinin ışıkları neredeyse söndü ve İsrail bayrağı da görünmez oldu.
8 Nisan gecesi, İsrail elçiliği tüm elçilik görevlileriyle birlikte muhasara altına alındı. Kahire’deki İsrail diplomatları için berbat bir gece olmalı. Artık en azından birkaç saatliğine de olsa muhasara altında olmanın savunmasız olduğun öğrendiler.
İsrail’in Filistinlere uyguladığı saldırgan politikaya dair Mısırlıların öfkesi ve memnuniyetsizliği, ana akım medyada çıkmasa da, Arap-İsrail çatışmasının yakından takip edenlerin gözünden kaçmadı. Özellikle Mübarek-sonrası Mısır’da, 8 Nisan 2011 gecesi olanlar, gelecekteki Mısır-İsrail ilişkilerini betimleyecek.
İsrail mücrim güçlerince katledilen Mısırlı ve Filistinli masum çocukların ruhları artık şad olabilir.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
Haber Ara