Türkiye'nin bitmeyen aşkı
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin AB ile uzun süren bir aşk hikayesi olduğunu belirterek, 'Onlar bizi 40 yıl kadar antrede tuttular. Ondan sonra masaya davet ettiler. Masada da işler çok yavaş yürüyor. AB çok isteksiz bir ortak olarak hareket ediyor' dedi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-09 15:05:19
Şimşek, Koç Üniversitesi'nin ev sahipliğinde Fordham Üniversitesi tarafından düzenlenen, 'Jeopolitiğin İş Dünyası Üzerindeki Etkileri' başlıklı uluslararası konferans kapsamında yaptığı 'Türkiye Ekonomisine Genel Bakış' konulu konuşmasında, Türkiye'nin bulunduğu bölgede çok olumlu bir demografiyle yer aldığını, ortalama yaşın 28 olduğunu ve 18 milyon öğrenci bulunduğunu anlattı.
Bu genç nüfusun iyi eğitilmesi ve istihdam imkanı sunulmasının ülkenin kişi başına gelir seviyesini yükseltmek için en önemli avantaj olduğunu ifade eden Şimşek, verimliliği artırmak için de büyük çaba gösterdiklerini söyledi.
Hükümetin birincil önceliğinin eğitim olduğunu ancak geçmişte böyle yapılmadığını, 25 yaş üstü nüfusun ortalama 6,5 yıl okula gittiğini, bunun çok düşük bir seviye olduğunu anlatan Şimşek, ülkede temel eğitimi 8 yıla çıkardıklarını ve eğitim bütçesini 5 kat artırdıklarını kaydetti.
Türkiye'nin daha rekabet edebilir olmasını sağlamaya çalıştıklarını ve fiziksel alt yapıya yatırım yaptıklarını ifade eden Şimşek, 79 yılda 57 hükümet döneminde 6 bin kilometre karayolu inşa edilirken, kendilerinin buna son 8,5 yılda 14 bin kilometre ilave ettiklerini belirtti.
Şimşek, araştırma ve geliştirmeye yoğunlaştıklarını dile getirerek, 8,5 yılda kişi başına milli geliri 3'e katladıklarını, milli gelirin 10 bin doların üstüne çıktığını, ülkede hayatta kalma süresinin 4 yıl arttığını anlattı.
Yerelde ve dış piyasada Türkiye'nin rekabet gücünü artırmak için çalıştıklarını kaydeden Şimşek, şöyle konuştu:
'Türkiye, geniş çapta ithal edilen enerjiye dayalıyız. Doğalgazın yüzde 99'unu, petrolün yüzde 95'ini ithal ediyoruz. Bu büyük bir fatura oluyor. Türkiye için geçen yıl ortalama petrol fiyatı varil başına 70 dolardı ve biz ithal edilen petrol için 37,2 milyar dolar ödedik. Enerjide uzun vadede dışa bağımlılığı azaltmak için çaba harcıyoruz. Nükleer enerji konusu tartışmaya açık durumda. Nükleer enerjiyi düşünmeye mecburuz. Hidroelektrik ve rüzgar kaynaklarını kullanmak zorundayız. Gelecekte pratik ve ekonomik olduğu için güneş enerjisini de daha fazla kullanmalıyız. Bizde kömür var ama kalitesi kötü. İthal enerjiye dayalı olmanın önemli zorluk ve problemleri var. Çinliler, daha kolay alınabilir güneş panelleri üretebilirler. Bu bakımdan Türkiye'nin iyi bir kaynağı var, özellikle güney ve güneydoğu Bölgesinin tutarlı, güçlü, güneşli bir iklimi var. Bu 10 ay devam ediyor. Gelecekte böyle bir potansiyeli de kullanabiliriz.'
'AB İLE UZUN SÜREN BİR AŞK HİKAYESİ VAR'
Maliye Bakanı Şimşek, ülkenin gelişmesi ve büyümesi için daha fazla dışarıdan finansmana gereksinim bulunduğunu ancak başarılı olunması ve değer zincirinde yukarı doğru yükselinmesi ile daha çok istihdam sağlanması durumunda bağımlılık oranının düşeceğini anlattı.
Türkiye'nin AB ile uzun süren bir aşk hikayesi olduğunu belirten Şimşek, şunları söyledi:
'Onlar bizi 40 yıl kadar antrede tuttular. Ondan sonra masaya davet ettiler. Masada da işler çok yavaş yürüyor. Bizim ortaklık anlaşmamız 1963 yılına kadar gidiyor. Katılım görüşmeleri kararı 2004 yılında alındı ve görüşmeler 2005'te başladı. AB çok isteksiz bir ortak olarak hareket ediyor. Biz AB'ye bakıyoruz, ona yüzümüzü döndük. Bizce AB, Türkiye'deki politik, ekonomik ve sosyal alanda değişikliği sürdürecek, teşvik edecek bir etki gibi görülüyor. Aslında dışarıdan bakıldığında Türkler buna tutkulu gibi görülüyor. Biz gerçek bir dönüşüm yoluna girdik. Türkiye, bu zaman kuşağı içinde en büyük dönüşüm hikayesini gösteriyor. Avrupa'nın 6., dünyadaki 16. büyük ekonomiyiz. Bir değişim hikayesi geçiriyoruz. Küresel yatırımcılara, 'Türkiye'de yatırım yapacak olursanız, tipik bir gelişen, büyüyen, pazar etkilerini alırsınız' diyoruz.'
'TÜRKİYE, ELİNDEN GELENİ YAPACAK'
Bakan Şimşek, Türkiye'nin AB'ye üye olmak için elinden geleni yapacağını belirterek, 'Bu ülke politik, sosyal ve ekonomik olarak dönüşüm yaşayacak. Birinci sınıf temel haklara, demokrasiye, özgürlüklere ve kurumlara erişelim. AB'ye üye olup olmamak ikinci sırada geliyor ama üye olmak için ne gerekiyorsa o değişikliği yapacağız. Onlar için iyi olan şey bizim için de iyidir' dedi.
Avrupalı meslektaşlarına 'Aslında bizim üzerimizde serbest bir opsiyonunuz var. Neden bunu uygulamaya geçirmiyorsunuz?' diye sorduğunu anlatan Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
'Son dakikaya kadar düşünebilirsiniz. Bırakın biz her şeyimizi düzene sokalım. Avrupa'nın bize ihtiyacı var. Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacından ziyade Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. Ben buna yüzde 100 güveniyorum. Avrupa gelişen piyasalara karşı rekabette yer kaybediyor. Büyük küresel bir aktör olarak geriye kayıyor. Türkiye belirli bir seviyeye kadar Avrupa'yı dinamik bir bölge gücü olarak tutmaya yardımcı olabilir. Türkiye Avrupa'ya daha güçlü küresel bir ses olması için yardımcı olabilir. Dünyanın bu bölgesinde Türkiye'nin güçlü bağları var. Türkiye, Avrupa'ya medeniyetler arası diyalogda da yardımcı olabilir. Dünyadaki enerji arzının yüzde 60-70'i Türkiye'nin doğusunda ve kuzeyinde. En büyük tüketici ise Avrupa.'
Türkiye'nin bu değişiklikleri AB'ye girmek için değil, doğru olduğuna inandığı için yaptığını belirten Şimşek, 'Sürekli 'Sizi sevmiyoruz' diyorlar. Biz de 'Ne olursa olsun yapacağız' diyoruz. Nihai olarak bu çözülecek ve adaylığımızı kabul edecekler' şeklinde konuştu.
AA
Haber Ara