'Ortadoğu'da çıkan olaylar bizi etkiler'
Erdoğan, Ortadoğu'da, ortaya çıkan bir meselenin doğrudan Türkiye'yi etkilediğini, ekonomi, siyaset, dış politika üzerinde doğrudan etki yaptığını söyledi.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-03-16 13:02:02
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatın, sporun, bilimin dilinin ortak olduğunu belirterek, ''Nazım Hikmet, Moskova'nın karlı kayın ormanında İstanbul hasretini dizelere döktü. Büyük Rus şairi Puşkin, bundan 170 yıl önce, İstanbul'u en güzel şekilde tasvir eden şairler arasında yer almıştı'' dedi.
Erdoğan, Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü (MGIMO) tarafından kendisine verilen fahri doktora unvanının ardından öğrencilere hitap etti.
Başbakan Erdoğan, uluslararası ilişkiler, dış politika ve diplomasi geleneğinin, her ülkeye göre farklılık arz ettiğini dile getirerek, her ülkenin, konumuna, gücüne, tarihi birikimine göre diplomasisini şekillendirdiğini söyledi.
Küreselleşen dünyanın, diplomaside de ortak bir perspektifin oluşmasını beraberinde getirdiğini vurgulayan Erdoğan, bugün ülkelerin karşı karşıya kaldığı sorunların, ulusal olduğu kadar küresel bir boyut da arz ettiğine dikkati çekti.
Ortadoğu'da yaşanan değişime dünya kayıtsız kalamadığını belirten Erdoğan, şu anda Doğu Akdeniz'in savaş gemileriyle dolu olduğuna, firkateynlerin, hücum botların orada bulunduğuna, dünyanın güçlü ülkelerinin şu anda Doğu Akdeniz'e yerleşmiş olduğuna işaret etti.
Başbakan Erdoğan, Japonya'da meydana gelen depremin, Londra'yı etkileyebildiğini, ABD'deki bir finans krizinin küresel ölçekte tahribata yol açabildiğini anlattı. Erdoğan, sorunların küresel ve ortak olduğu bir dünyada, hiç kuşkusuz çözümlerin de ortak olması, küresel mahiyet arz etmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin, bulunduğu çalkantılı coğrafyada, demokrasiyi, istikrarı, huzur ve refahı muhafaza etmek, daha yüksek seviyelere ulaştırmak için gerçekten büyük gayret sarf ettiğini vurgulayan Erdoğan, zira Türkiye'nin Irak, Filistin, Lübnan, Tunus, Mısır, Libya meselelerinin hemen yanı başında bulunduğunu belirtti..
Erdoğan, Ortadoğu'da, Kafkasya ya da Balkanlar'da ortaya çıkan bir meselenin doğrudan Türkiye'yi etkilediğini, ekonomi, siyaset, dış politika üzerinde doğrudan etki yaptığını görüp hissettiklerini anlatarak, aynı şekilde, ulusal istikrar ve refahın, bölgesel istikrar ve refahla doğrudan bağlantılı olduğunu da bildiklerini söyledi.
Türkiye'nin, tarihi ve kültürel bir çok ortak paydası olan bir coğrafyada, bir nüfuz mücadelesi içinde değil, birlikte kalkınma mücadelesi içinde olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Biz, demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri, hukukun üstünlüğünü bugünün dünyasında kalkınmanın, refahın temel şartı olarak görüyor, bölgemiz için, bölgemizdeki tüm ülkeler için de bunu istiyoruz'' dedi.
-''KOMŞULARLA SIFIR SORUN'' POLİTİKASI-
İktidarı devraldıklarında ''komşularla sıfır sorun'' politikasını başlattıklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Sorunumuz olan tüm ülkelerle diyalog mekanizmalarını kurduk, masaya oturduk ve çözüm odaklı bir samimiyet içinde meseleleri tek tek ele aldık. Komşularımız olan İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan ile uzun yıllardır devam eden sorunları bir bir çözüm yoluna koymaya başladık.
Aynı şekilde, komşumuz Rusya ile işbirliğimizi farklı bir boyuta taşıdık, başta ekonomik olmak üzere yoğun bir işbirliği sergilemeye başladık.
Türkiye, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini başlattı ve bu yönde reformlarını kararlı şekilde gerçekleştirdi, gerçekleştiriyor.
8 yıl önce Türkiye'nin toplam ihracatı 36 milyar dolardı. 2008 sonu itibarıyla bu 132 milyar dolara ulaştı. Böyle bir sıçrama yaptık. Küresel finans krizi sonrasında 2010 itibarıyla 114 milyar dolara kadar bu işi koruyabildik.
Uzun yıllar boyunca yıllık ortalama 1 milyar doları aşmayan uluslararası doğrudan yatırımlar, dönemimizde rekor seviyelere ulaştı ve son 4 yılda 57 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekmeyi başardık. Bu tabii iki sır kelimeye bağlıdır.
Birinci derecede güvendir, ikinci derecede istikrardır. Eğer bir ülkede güven, istikrar varsa bu çekimi oluşturursunuz. Çünkü para bir civa gibidir, uygun yeri bulur ve o uygun yere kaçar. Sermaye aynen böyledir. Eğer bu uygun yer, güven, istikrar yoksa sermaye, sermayedar oraya gitmez. Bu zemini hazır olan yer neresiyse oraya gider.''
Şu anda Türk müteahhitlik şirketlerinin, dünyada Çin'den sonra ikinci sırada bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türk müteahhitlerinin sadece Rusya'da 32 milyar dolar tutarında iş yüklendiklerini ve yüklendikleri işleri de başarıyla sonuçlandırdıklarını söyledi.
Milli gelirin, son 8 yılda 3 katın üzerinde bir artışla 230 milyar dolardan, 730 milyar dolar seviyesine çıktığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İşte bütün bunlar o güvenin, istikrarın, gayretin ve benim '3 Y' diye ifade ettiğim yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar... Bunların kaldırılmasıyla biz buraya ulaştık. Küresel finans krizini en az etkiyle atlatan ülkeler arasında yer aldık.
Bir tane banka, sigorta şirketi bizde batmadı ama küresel finans krizinin kaynağı diye gösterilen Amerika'da Lehman Brothers gibi dünya devi şirketlerin nasıl battığını duydunuz, takip ettiniz.
Biz 2000, 2001 krizlerinde Türkiye olarak önceki iktidarlar döneminde bunu yaşadık. O zaman tabii kriz içeride patladı ama dönemimizde böyle bir şey olmadı. Rekor seviyede ekonomik büyüme kaydettik ve finans krizini de IMF gibi uluslararası kuruluşlarla anlaşma yapmadan, biz 4 yıldır IMF ile standby anlaşması yapmadık ve masaya oturmadık.
8 yıl önce göreve geldiğimizde bizim IMF'ye olan borcumuz 23.5 milyar dolardı. Şu anda IMF'ye olan borcumuz 5.5 milyar dolar. Milli bankamızın döviz rezervi 27.5 milyar dolardı. Şu anda milli bankamızın döviz rezervi altın hariç 82 milyar dolardır. Bu nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından çok önemlidir.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye'deki demokratikleşme reformlarıyla ve komşularımızla kurduğumuz dostane ilişkilerle doğrudan bağlantılı. Biz, bu sürecin geriye değil, daha da ileriye gitmesini arzuluyor, bu yönde çaba sarf ediyoruz. Bölgemizde de demokrasi ve insan hakları merkezli değişim hareketlerine olumlu bakıyor, tecrübe aktarımı noktasında üzerimize düşeni yerine getiriyoruz.''
-PUŞKİN'DEN NAZIM'A-
Büyük Rus şairi Puşkin'in, bundan 170 yıl önce, İstanbul'u en güzel şekilde tasvir eden şairler arasında yer aldığını vurgulayan Erdoğan, Bir diğer büyük Rus şairi Yesenin'in, hiç görmediği Boğaziçi'nin güzelliğini şiirlerle ifade ettiğini anlattı. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Nazım Hikmet, Moskova'nın karlı kayın ormanında İstanbul hasretini dizelere döktü. Dostoyevski, Tolstoy, Rus edebiyatının şaheserlerini yazarken, kullandıkları evrensel dille sınırları aştı ve Türkiye'de de zihinlerde yer etti.
Puşkin'in ziyaret ettiği Erzurum, güzel bir rastlantıdır ki bir ay önce Üniversitelerarası Kış Oyunlarına ev sahipliği yaptı ve en çok madalyayı da Rus üniversite öğrencileri aldı.
Sanatın, sporun, bilimin dili ortaktır. Biz bugün, bu ortaklığı çok daha ileri seviyelere, daha geniş bir alana taşımak için gayret sarf ediyoruz. Tarihin ve kültürün kesiştiği noktalardan yola çıkarak, refah, barış ve huzur dolu bir dünya inşa etmek için Rusya ile birlikte çalışıyoruz.''
Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü öğrencilerinin, bu ortaklığın daha da yücelmesine, güçlenmesine gelecekte büyük katkılar sağlayacağına inandığını dile getiren Erdoğan, enstitüdeki Türk öğrencilerin de iki ülke arasında güçlü bir işbirliği köprüsünün oluşmasında kilit rol oynayacaklarını belirtti.
Hedeflerinin gelecek 5 yıl için 100 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Biz bunu Rusya-Türkiye olarak gerçekleştirir miyiz, gerçekleştireceğiz.
Şu anda Türkiye'ye gelen turistlere baktığımızda Almanya birinci sırada 4 milyon civarında turistle ama ikinci sırada 3 milyon civarında turistle Rusya Federasyonu yer alıyor. Bu yıl öyle zannediyorum ki bu sayı çok ama çok daha ileri gidecek bölgedeki gelişmeler nedeniyle. Tabii bu halkların da kaynaşmasına vesile oluyor. Bu da başarılı bir şekilde sürüyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda, kendisine verilen fahri doktora unvanı için teşekkür etti.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara