Doç. Dr. Özipek: Referandum, demokrasiye geçiş için önemli bir fırsat verdi
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Berat Özipek, Türkiye'nin oligarşi ile demokrasi arasında bir rejimle yönetildiğini söyleyerek, 12 Eylül Referandumu'nun demokrasiye geçiş için önemli fırsat verdiğini belirtti.
Ağr
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-03-16 10:50:21
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi tarafından Nezahat Çeçen Konferans Salonu'nda düzenlenen 'Türkiye'de Demokratikleşme ve Sivil Toplum' konulu konferansta konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Bekir Berat Özipek, Türkiye'de taşların ve demokrasinin giderek yerine oturduğunu dile getirdi. Doç. Dr. Özipek, bir toplumun ya monarşi, ya oligarşi ya da demokrasi ile yöneltildiğini ifade ederek, demokrasinin halkın yönetimi olduğunu belirtti.
Türkiye'nin monarşi ile yönetilmediğine vurgu yapan Özipek, şöyle konuştu: "Demokrasi ile yönetiliyor derken de çokta rahat demiyoruz maalesef. Yani içimize sine sine 'Türkiye bütün kurumlarıyla demokrasinin tesis edildiği bir ülkedir' diyemiyoruz. Oligarşi dediğimiz şey, ayrıcalıklı bir zümrenin, hâlâ egemen olması imtiyazlı bir kesimin bulunmasıdır. Galiba Türkiye'de oligarşi ile demokrasi arasında bir yerde. Bazıları bunu geçiş süreci olarak adlandırıyor, bazıları demokratik görünümlü oligarşi olarak adlandırıyor. Galiba demokrasiye daha yakın. Ya da gittikçe demokrasiye yaklaşan yapı arz ediyor.'
Demokrasinin en doğru tanımının, halkın kendi kendini yönetmesi olduğunu dile getiren Özipek, "Bu tür sistemle Libya'da veya karışık süreç yaşayan bazı Ortadoğu ülkelerindeki gibi kendilerini tankların önüne atmadan seçimlerde siyasi iktidar el değiştirebiliyor. Kan dökmeden, birbirimizin boğazına sarılmadan, kargaşa çıkarmadan seçimlerde siyasi iktidarı değiştirerek, süreci sorunsuz yaşayabiliyoruz. Bu çok iyi bir şeydir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de ilk defa sivil bir anayasadan söz edildiğinin altını çizen Özipek, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdiye kadar birileri darbe yaptıktan sonra yasa kurup önümüze atardı. İşte al sana anayasa diye... İster ye ister yeme. Şimdi biz ilk defa anayasa adına hak etmeyen bu metinlerin yerine, kendi anayasamızı yapmaya çalışıyoruz. Başarabilir miyiz, başaramaz mıyız bilmiyorum, ama bunu talep eder pozisyonda olmamız çok değerli. İlk defa biz bunu talep eder pozisyondayız. Yani bu referandumun sonucu ile bağlantılı. Çünkü eğer referandumda kaybetmiş olsaydık yani bu küçük demokratikleşme paketi kaybedilseydi, eldeki demokrasi verilerini koruma mücadelesi belli olacaktı."
Açılımlara da değinen Doç. Dr. Özipek, şunları söyledi: "Alevi ve Kürt sorununun çözümünden bahsediyoruz. Kürt açılımı, Alevi açılımı, Ermeni açılımı, Roman açılımı. Şimdi bunlar iyi yürütülemedi veya şöyle oldu böyle oldu tepkiler aldı, geri adımlar atıldı. Bunların hepsi olabilir. Bu açılımların kendisi bence çok değerli. Yani böyle bir niyetin olması, bir zihniyet değişimini ifade etmektedir. Şimdiye kadar ki ret inkar politikasının, radikal bir şekilde terk edilmiş olmasıdır. Bu çok değerlidir.'
İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan ise üniversitelerin sadece eğitim öğretim veren ya da akademisyen yetiştiren yerler olmadığını vurguladı. Aslan, 'Üniversiteler, aynı zamanda tolumun değerlerini, kültürünü ve yapısını ortaya çıkarmayı, katma değer sağlayan kurumlardır. Şimdi dünyanın her yerine baktığımız zaman bütün ülkelerin yönetiminde, ülkelerin demokrasisinin gelişmesinde sivil toplum kuruluşlarının çok büyük etkisi vardır. O yüzden bu tür organizasyonlara çok önem veriyoruz.' diye konuştu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara