Dolar

34,9456

Euro

36,7118

Altın

2.989,04

Bist

10.125,46

Erdoğan: Petrol kuyularından yana değiliz

Başbakan Erdoğan, TBMM AK Parti grubunda konuştu. Erdoğan. 'Bizim tarafımız bellidir, nettir: Biz petrol kuyularından yana değiliz. Halktan, milletten, demokrasiden, barıştan, kardeşlikten yanayız' dedi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-03-15 13:27:07

Erdoğan: Petrol kuyularından yana değiliz
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ''tarafının belli'' olduğunu ifade ederek, ''Biz haktan, hukuktan, adaletten, barıştan, özgürlükten, demokrasiden, kardeşlikten yanayız. Biz, petrol kuyularından yana değiliz; kardeşler arasındaki vuruşmada hiçbir zaman silah tüccarlarının yanında yer almadık, alamayız'' dedi. 
    
Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bu hafta Çanakkale Deniz Zaferi'nin 96. yıl dönümünün kutlanacağını anımsatarak, ''İnşallah cuma günü Çanakkale'de olacak, şehitlerimizin manevi huzurunda onlara bir kez daha dualarımızı gönderecek, milletçe minnet ve şükran duygularımızı ifade edeceğiz. Bu bakımdan tüm AK Parti teşkilatımızı özellikle Çanakkale'de bekliyoruz. Bugüne kadar hep orada beraber olduk, yine milletçe AK Parti teşkilatı da orada olacağız. Çanakkale'yi yad ederken, Akif'i yad etmemek imkan dahilinde değil'' diye konuştu. 
    
Hicaz'da, El Muazzam İstasyonunda Çanakkale'den gelecek haberi bekleyen Mehmet Akif'in, bizzat Enver Paşa'nın çektiği telgrafla, o muhteşem zaferin müjdesini alınca gözyaşları içinde secdeye kapandığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: 
    
''Şair ve yazar Eşref Edip o geceyi şöyle anlatıyor: 'Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da kahramanlık destanı yazmış olan o muazzam, o bulunmaz nesil, Asım'ın nesli idi. Akif o gece bu neslin maddi ve manevi terkibini gelecek nesillere anlatmadan canını almaması için Allah'a yalvardı. Duası hıçkırıklarla kesiliyordu. Şimdi sizlere bir hakikati iblağ edeyim diyor' Eşref Edip. Çanakkale destanını Mehmet Akif Hicaz yolculuğu devam ederken, daha yolda yazdı. Ancak ondan sonradır ki tabii hüviyetine girebildi. Kalbi, yüreği, ruhu memleket aşkı ile dolu, vatan sevdası ile her bir gence emsal teşkil eden merhum Mehmet Akif'i minnetle şükranla yad ediyor, 'Allah ondan razı olsun, mekanı cennet olsun' diyorum. 
    
Aynı şekilde Çanakkale şehitlerimizi, tüm şehit ve gazilerimizi de buradan bir kez daha rahmetle yad ediyor, dualarımızı gönderirken, Çanakkale'nin eşsiz komutanı Gazi Mustafa Kemal'i de buradan rahmetle anıyorum.'' 
     
''BATIYI BU KADAR GÜZEL TANIMLAYAN BİR DÖRTLÜK OLAMAZ''- 
     
Başbakan Erdoğan, İstiklal Marşı'nın, ''Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var/Ulusum, korkma, nasıl böyle bir imanı boğar/Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?'' kıtasını okuyarak, ''Batıyı bu kadar güzel tanımlayan bir dörtlük olamaz'' dedi. Erdoğan, bu dizelerin tek başına bile, İstiklal Marşı'nın sadece Türklerin değil, çok geniş bir coğrafyanın zenginliğinin güzel bir ispatı olduğunu kaydetti. 
    
İstiklal Marşı'nın millet olarak Türklerin hissiyatını en mükemmel şekilde anlattığı kadar, bütün bu coğrafyanın, bu coğrafyadaki kardeşlerin de hissiyatını yansıttığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: 
    
''Biz Kerbela faciasının acısını bin 372 yıldır yüreğimizde yaşıyoruz. Tam bin 372 yıl boyunca ne zaman bir kardeşin bir kardeşe kastettiğini duysak, kardeşin kardeşe zulmettiğini, kardeşlerin birbirlerini katlettiğini duysak, Kerbela'nın o ağır atmosferi ruhumuzu teslim alır. Bizim bugün özellikle Ortadoğu'da, Afrika'da, Libya'daki kardeşlerimize mesajımız çok net. 
    
Hiç tereddüt etmeden, gizlemeden, saklamadan, üzerine örtmeden şunu söylüyoruz: Biz, yeni Kerbelalar yaşamak istemiyoruz. Biz, kardeşlerimizin katledildiğine dair haberler almak istemiyoruz. Yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü, adaletsizliğin hüküm sürdüğü; bilginin, hikmetin yitirildiği böyle bir dönemde biz kardeşlerimizin birlik ve dayanışma yerine, birbiriyle uğraşmasını, çatışmasını, kamplaşmasını ve kutuplaşmasını artık gururumuza yediremiyoruz. 
    
Libya'da yere düşen her can, bizim canımızdan can kopmasıdır. Buna vesile olanlar, bunun tarih önünde hesabını veremezler. Ne güzel söylüyor Mehmet Akif: 'Sizi bir aile efradı yaratmış yaradan/Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan/Girmeden tefrika bir millete düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.'' 
     
''LİBYA'NIN ACISINI YÜREĞİMİZDE HİSSEDİYORUZ''- 
     
Başbakan Erdoğan, Libya'nın ''her zerresinde yaşanan acıyı yüreklerinde hissettiklerini'' ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: ''Bizim tarafımız bellidir. Bizim tarafımız son derece nettir. Biz haktan yanayız, hukuktan yanayız. Adaletten, barıştan, özgürlükten, demokrasiden, kardeşlikten yanayız. Biz petrol kuyularından yana değiliz, bunun bilinmesi lazım. 
    
Bizim adımıza uydurulan yalan yanlış haberler karşısında ister istemez bugün bir şey daha ifade etmek durumundayım. O da şudur: Biz, kardeşler arasındaki vuruşmada hiçbir zaman silah tüccarlarının yanında yer almadık, alamayız. Bunun da bilinmesi isteriz. 
    
Utanmadan, sıkılmadan, ülkemizle alakalı bu tür haberler uyduranlara, Libya halkının asla kulak asmaması gereğini de buradan ifade etmek isterim. Hiçbir zaman Türkiye, kardeşler arasındaki bir sıkıntıda silah tüccarlarının yanında yer almadığı, alamayacağı gibi onlara destek vermesi de asla düşünülemez. 
    
Mısır için, Tunus için; Filistin, Lübnan için bugüne kadar ne söylediysek Libya için de aynısını hiç tereddüt etmeden söylüyoruz. 'Kardeş kardeşi vurmasın' diye haykırıyoruz. İnsanlar insanlık onuruna yaraşır şekilde yaşasın istiyoruz. 'Zulm ile abad olunmaz, kan üzerine medeniyet kurulmaz' diyoruz. 'Libya, kendi meselesini kendisi bir an önce çözsün' diyoruz. 'Libya kucaklaşsın ve kendi istikametini tayin etsin' istiyoruz. Arap Birliğinin, Afrika Birliğinin Libya'nın istikbali, huzuru, refahı için aldığı kararları bizler de tüm kalbimizle destekliyoruz. Türkiye bölgedeki her meselede, her anlaşmazlıkta, tüm taraflarla diyalog kurabilen, tüm taraflarla konuşabilen bir ülke olarak üzerine düşen sorumluluğu hakkıyla yerine getiriyor. 
    
Türkiye, bölge meselelerinde ilkeli davranıyor, tutarlı davranıyor; duygusallıktan ziyade ilkelerle hareket ediyor. Libya meselesinde de biz ilkelerimizi ortaya koyduk. Taraflara hiç çekinmeden gerekli uyarıları yaptık, gerekli tavsiyelerde bulunduk. Bundan sonra da biz dik durmaya, ilkeli davranmaya, ilkeler üzerinden politika üretmeye devam edeceğiz.'' 
    
-SAĞLIKTA MEMNUNİYET ORANI YÜZDE 73-

    
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla sağlık çalışanlarının da bayramını kutlayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''780 bin kilometrekarelik vatan toprağının hemen her karışında özveriyle fedakarca, cefakarca hizmet veren başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık personelimize bu vesileyle milletçe bir kez daha şükranlarımızı ifade etmek istiyorum. Elbette her meslek önemlidir. Ancak öğretmenlerimiz ve sağlık personelimiz, malzemeleri insan olması hasebiyle son derece hayati meslekler icra ediyorlar.

Bildiğiniz gibi yola çıkarken Türkiye'yi dört ana temel üzerinde büyüteceğimizi ifade ettik. Ve 8 yıl boyunca da eğitim, sağlık, adalet, emniyet noktasında Cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarını, en büyük hizmetlerini milletimizle buluşturmanın mücadelesi, çabası içinde olduk. Hastaneye sağlam gidenin, sağlıklı gidenin hasta olduğu bir dönemden bugün artık yurdumuzun dört bir yanında 74 milyon vatandaşımızın kaliteli, hızlı ve güvenilir sağlık hizmeti aldığı bir noktaya ulaştık. Şurası son derece önemli; AK Parti iktidarından önce sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı oranı yüzde 39 seviyesinde idi. Biz bunu şu anda yüzde 73 oranına yükseltmiş durumdayız.''

2003-2010 yılları arasında, 509'u hastane ve ek binası, 1384'ü birinci sağlık kuruluşu olmak üzere 1893 sağlık tesisini tamamlayarak halkın hizmetine sunduklarını anlatan Erdoğan, 2002 yılında devlet hastanelerinde sadece 18 MR cihazı bulunduğunu, bugün bu sayının 247 olduğunu, tomografi cihazı sayısının 121'den 375'e, diyaliz cihazı sayısının ise 1510'dan 4119'a yükselttiklerini söyledi.
    
-YEŞİLÇAM FİLMLERİNDEKİ DOKTORLAR-
    
Tam donanımlı ambulans sayısını 618'den 2547'ye çıkardıklarını, 132 kar paletli ambulans ve 4 deniz ambulansını hizmete aldıklarını bildiren Başbakan Erdoğan, 18 helikopter ve 2 uçak ambulansla hava ambulans hizmetini hiçbir ücret almadan Türkiye sathında yaygınlaştırdıklarını belirtti. Erdoğan, ''Şimdi bu jet ambulansları 5'e çıkarıyoruz. Tek başına aile hekimliği uygulaması dahi sağlıkta nasıl bir mesafe katettiğimizi göstermeye yetiyor'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu: ''Eski Yeşilçam filmlerinde elinde çantasıyla milyarderlerin evlerine giden doktor sahneleri hepimizi imrendirmiş, tatlı bir hayal olarak hafızalarımıza yer etmiştir. Bugün artık her ailenin bir hekimi var. Hiçbir ücret ödemeden ulaşabildiğimiz, yanına gelerek, telefon ederek danışabildiğimiz, gerekli hal ve şartlarda evimize kadar misafir ettiğimiz doktorlarımız var. Sağlık hizmetleri noktasında da kendimizi işin başında addediyoruz tüm bu gelişmelere rağmen.

Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranını yüzde 100'lere yaklaştırmak, bunun yanında sağlık çalışanlarımızın haklarını en ideal şekilde teslim etmek için çalışmalara devam edeceğiz. Ben bir kez daha hekimlerimizden hemşire kardeşlerimize, ebelerden teknisyenlere kadar tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, özverili gayretlerinden dolayı kendilerine şükran ve minnet duygularımızı ifade ediyorum.''


Ajanslar

SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara