GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU'NDAN AÇIKLAMA: -'HÜKÜMETİ, KENDİ SORUMLULUKLAR
Gazetecilere Özgürlük Platformu hükümete, 'kendi sorumluluklarını hatırlamaya, basın ve ifade özgürlüğünü tehdit eden tüm yasal düzenleme
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-03-07 15:32:00
Gazetecilere Özgürlük Platformu'ndan yapılan yazılı açıklamada, basın ve ifade özgürlüğünü tehdit eden tüm yasal düzenlemelerle ilgili köklü değişikliklerin acilen yapılması için hükümetin yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, 3 Mart 2011'de 8'i gazeteci ve yazar, 11 kişinin evlerinde, iş yerlerinde ve arabalarında hukukun temel ilkeleri yok edilerek yapıldığı ileri sürülen 'genel aramanın' ardından gözaltına alınan gazetecilerden Mümtaz İdil'in sağlık nedeniyle hastaneye sevk edildiği, 5 Mart Cumartesi günü öğleden sonra Ahmet Şık, Nedim Şener ve İklim Bayraktar, 6 Mart Pazar günü sabah saatlerinde Doğan Yurdakul ve Müyesser Yıldız, gazeteci-yazarlar Yalçın Küçük ve Sait Çakır ile yazar-araştırma görevlisi Coşkun Musluk'un ifadeleri alınmak üzere Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine getirildiği hatırlatıldı.
Gazeteci İklim Bayraktar'ın, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in gece yarısına kadar süren sorgulamanın ardından tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildiği anımsatılan açıklamada, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki işlemleri sabaha kadar devam eden Şık ve Şener'in tutuklanmalarına karar verildiği ve Metris Cezaevi'ne konulduğu belirtildi.
Açıklamada, Doğan Yurdakul, Müyesser Yıldız, Yalçın Küçük, Sait Çakır ve Coşkun Musluk'un da savcılık ifadelerinden sonra sevk edildikleri nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dün gece tutuklanarak Metris Cezaevi'ne götürüldüğü hatırlatıldı.
'Bu tutuklamalarla cezaevlerindeki gazeteci sayısının 68'e, kadın gazeteci sayısının ise 10'a yükselmesinin yüreklerimizdeki yarayı yedi kez daha kanatmasına, içimizde duyduğumuz dayanılmaz acılara, gazetecilere yönelik bu haksız uygulamaların beyinlerimizde yarattığı yoğun isyan fırtınasına rağmen, Kuzey Afrika şeridindeki halklardan çok daha ileri düzeyde demokratik hak arama yollarımızın varlığının bilinci içerisinde, yargının vereceği kararları saygıyla karşılamaya, yargılamanın sonuçlarını sabırla beklemeye devam edeceğimiz kuşkusuzdur' denilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
'Ancak 2005 yılında Türk Ceza Kanunu ile birlikte ceza muhakemesi kanunlarında, 2006 yılında ise Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan değişikliklerle oluşturulan altyapının, uygulamadan kaynaklanan sorunlarla da birleşerek, bugün gazeteciler ve aydınlar üzerindeki baskı ve korku ortamının artık dayanılmaz boyutlara ulaşmasındaki tüm sorumluluk mevcut siyasi iktidara aittir.
Bu nedenle Sayın Başbakanın, 4 Mart tarihinde demokratik tepkilerini ortaya koyan gazetecileri sorumlu davranmaya davet etmesini reddediyoruz. Gazeteciler ve onların örgütleri, bu zamana kadar hep soğukkanlılıkla hareket etmiş ve meşru zeminlerin dışına asla taşmamışlardır, bundan sonra da bu anlayışlarında bir değişiklik olmayacaktır. Bununla birlikte, meslek örgütleri olarak, bizler, hükümeti kendi sorumluluklarını hatırlamaya, basın ve ifade özgürlüğünü tehdit eden tüm yasal düzenlemelerle ilgili köklü değişikliklerin acilen yapılması için üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeye çağırıyoruz. Sorunun çözümünün, bu yöndeki zihniyet değişikliğinden geçtiğine inanıyoruz.'
Açıklamada, Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun dönem başkanlığını yürüten Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Merkezi'nde yarın toplanarak, gelişmeleri değerlendireceği ve yeni etkinliklerle ilgili programı belirleyeceği bildirildi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara