AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, partisinin Kayseri'deki Türkiye Buluşmaları'na katıldı. Çelik burada yaptığı konuşmasında, MHP, CHP ve BDP'yi eleştirdi.
Melikgazi Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıya AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut, AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş, AK Parti Milletvekili Yaşar Karayel, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ve çok sayıda partili katıldı.
Kürsüde yaptığı konuşmasında Türkiye'nin bölgesinde etkin bir ülke olduğunu anlatan Çelik, "Dünyada küresel ekonominin geleceğini konuşurken, Türkiye referans olmadan bunu konuşmak mümkün değil. Böyle bir büyük çalkantı içinde, Türkiye referans verilmeden konuşmak mümkün değil. AB'nin geleceği ve Orta Doğunun geleceğini konuşurken Türkiye'yi referans olmadan konuşmak mümkün değil. Türkiye'yi batı nezdinde cazibe merkezine getirmek kolay olmadı. Türkiye'de 30 yıldır terörle mücadele eden bir ülkede, demokrasi konusunda büyük adım atılmıştır. Tehditler karşısında hiçbir zaman geri adım atılmamıştır. Dünyada son 5 yıl içinde Türkiye demokrasiden, yetim hak ve hürriyetlerinden yana tavır koymuştur" dedi.
Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir köprü olduğuna dikkat çeken Çelik, şöyle konuştu:
"Fakat bu jeopolitik bölgeye bir demokrasi koymazsanız kötü dönemler geçirirsiniz. Bu da iyi yönetimle kötü yönetim arasındadır. Jeopolitik konumumuzu miras yedi gibi kullandılar, bunun üzerine yeni siyasi vizyon koyamadılar. AK Parti büyük bir siyasi vizyon koyarak bunu başardı.Bölgemizdeki olaylara baktığımızda, milyonlarca halk sokaklarda hak ve hukuk için bağırıyorlar."
Dünyanın küresel bir köy haline geldiğini anlatan Çelik, şunları söyledi: "İnsanlar da güçlü devlet olarak itibarlı ve haysiyetli hayat sürmenin olduğunu gördüler. Baktılar ki Türkiye'de AK Parti diye bir parti iktidara geldi, insanlar milli kimliklerinden taviz vermeden mücadele eder hale geldi. Türkiye bütün bu halkların gözünde dünyaya açılma konusunda büyük bir performans gösterdi. Düne kadar konuşulmayan toplumsal konular artık gayet açık bir şekilde konuşulur hale geldi. Türkiye tam tersine insanlarının konuşmasından güç alan bir ülke haline geldi. Türkiye'yi böyle bir model haline sokan AK Parti iktidarıdır. Bizden önce, Türkiye'yi dünyaya kazandırmak adına, Türkiye'yi dünyadan kopardılar. Bu ikisi de sakat bir durumdur. Yanlış bir anlayıştır. Milli değerlerimizle dünyalı olmayı, demokrasinin standartlarını yükseltmeyi Türkiye AK Parti'nin ortaya koyduğu model ile yaşamış oldu."
Orta Doğudakilerin Türkiye'yi örnek gösterdiğini anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "28 Şubat'taki cunta faaliyetleri, bu günlerde duyduğunuz bazı girişimler, balyoz planları başarılı olsaydı Türkiye işte o zaman asıl Orta Doğu'daki halkların yaşadığını yaşardı. Oradaki halkların meydanlara dolarak verdiği mücadeleyi, verdiği bedeli bizim halkımız 50 yıldır verdiği demokrasi mücadelesi içinde bizim halkımız sandıklarda verdi ve en son bu mücadeleyi AK Parti'yi iktidara getirerek taçlandırdı."
AK Parti'nin iktidara gelmesi ile yaptığının demokratik devrimin ta kendisi olduğunu anlatan Çelik, "Bunun karşısında Türkiye'deki diğer sesler ne söylüyor" diye konuştu.
Çelik, konuşmasında MHP Genel Başkanını eleştirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Lübnan, Bosna, Kafkaslardaki barış Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren bir durumdur. Bizim oralara emperyal bir gözle bakma gibi bir durum söz konusu değil. Oralarla aramızdaki ilişki var oluşsal bir ilişkidir. MHP milliyetçilik yaptığını söylemesine rağmen milliyetçilikten çok uzak bir vizyona, daha doğrusu vizyonsuzluğa sahip olduğu için bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Anlaşılması gereken, Bosna huzursuzsa İstanbul'da huzursuz olur."
Geçen gün hükümete ve partilerine iftiralar atıldığını, İmralı ile pazarlıktan bahsedip İmralı ile milleti korkutarak bu milletin gücünü bu milletin tarihini sürekli olarak devletin elindeki bir mahkumla kıyasladıklarını anlatan Çelik, şunları söyledi: "Bu milletin herhangi bir sebeple korkutulması ne geçmişi ne geleceği ile bağlantısı vardır. Gece gündüz 'İmralı İmralı' diye bağıranlar, Bu mesele üzerinde bu millete korku sağlamak isteyenlerin, Türkiye'nin dış politikası, ekonomisi, genişlemeye söyleyecek bir laf var mı ? Yok. Peki bunun neresi milliyetçilik? Gerçek milliyetçilik, devletinle ve milletinle barışık olacaksın, milletin ruh kökü ile barışık olacaksın. Ancak o zaman milletin gücüne inanabilirsin."
CHP'YE ÇATTI
CHP'yi de eleştiren Çelik, şöyle konuştu: "en son söylediği söz Kılıçdaroğlu'nun, maalesef bu milletin her mensubuna, bu millete leke düşürmeye çalışan ama bu millete hiçbir zaman yapışmayacak lekeyi kendi üzerine yapıştıran bir sözdür.
Kılıçdaroğlu'nun, İngiltere'de yaptığı konuşmada, 'İsrail ile ilişkilerin bozulmasını istemezdik dediğini hatırlatan Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Ben iktidar olsaydım Mavi Marmara gemisinin yola çıkmasına izin vermezdim' diyor. 2009 yılında Birleşmiş Milletler 1860 sayılı kararı aldı ve bunda Türkiye'nin büyük katkısı oldu. Burada da temel gıda maddelerinin ve temel ihtiyaç maddelerinin Filistin'e gitmesinin ardında BM'nin kararları vardır. Yani bu kararı bütün bir millet vermiştir. Bunun için hiç kimse bir engelleme koyamaz. 'Bu gemiyi ben göndermezdim' diyor. Türkiye içinde ulusalcılık yapacaksın, dışarı çıkınca İsrail'den özür dileyeceksin öyle mi? İsrail ile ilişkileri kim bozmuştur sayın Kılıçdaroğlu? Türk Büyükelçisi'ne alçak koltuk veren İsrail'dir. Uluslararası sularda 9 tane insanımızı öldüren ve katleden İsrail'dir ve sen diyorsun ki 'İsrail ile ilişkilerimizin bozulmasını istemezdim.' İsrail ile ilişkileri Türkiye bozmadı. Demek ki iktidarda olsan şunu diyecektin, '9 tane insanımızı öldürdün ama ben senden özür dilerim' bu mudur genel Başkan olmak? İçeride darbeden yana olacaksın, sen dışarı çıkiacaksın İsrail'e selam çakacaksın 9 tane şehit ortada dururken, sonra çıkacaksın sokakta 'Halkçı Kemal' diye dolaşacaksın. Hangi halktan bahsediyorsun?"
Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'ye bir sürü iftira attığını belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Ben sizin nerenize ak diyeyim?' Peki ben birkaç tane soru sorayım, Cumhuriyet nedir? Cumhuriyet halkın kendi kendisini yönetmesidir. Peki sen halkın kendi kendini yönetmesinden yana mısın? TBMM bu milletin yararına olan hangi kararı alsa hemen mahkeme kapılarında soluğu alıyorsun. Ondan sonra senin genel başkan yardımcın, orduyu darbe yapmıyor diye 'Kağıttan Kaplan' olarak suçluyor. Yani darbe, en büyük insanlık, en büyük ahlaksızlıktır. Darbe bir ordunun kendi milletine silah çekmesidir. Senin genel başkan yardımcın 'Ordu kendi milletine niye silah çekmiyor?' diyor ondan sonra sen halkın yönetiminden bahsediyorsun. Sen kendi partin içinde darbeyi savunanlara işlem yapmaktan acizken bile ben senin nerene Cumhuriyet Halk Partisi diyeceğim? Senin Genel Başkan Yardımcın, kendi halkına kendi halkının iradesine ipotek koyulmasını savunurken senin nerene Cumhuriyet Halk Partisi diyeceğim? AK Parti'ye iftira atarken dönüp bir aynaya bakacaksın."
Çelik, Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü: "Senin yönettiğin Cumhuriyet Halk Partisi'nin senin yönettiğin dönem dahil ne Cumhuriyetle, ne de halk ile hiçbir alakası kalmamıştır. Çünkü milletin değerleri ile barışık değilsiniz, milletin değerleri ile sadece sözde barışık görünüyorsunuz. Milleti şekillendirmeye çalışıyorsunuz. O yüzden sandık yolu ile iktidara gelemeyecekleri için yurt dışında uluslar arası ilişkilerde selam çakıyor. Bu son İngiltere'de yaptığı açıklamada Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne saldıranlarla saf tuttuğunu gösteriyor ve halen de özür dilememiştir."
Bir de BDP olduğunu anlatan Çelik, "Bunların da İmralı dışında bir meseleleri yok" dedi.
Türkiye'nin demokrasi ve barış konusunda kendi vatandaşlarının istekleri konusunda çok ciddi adımlar attığını anlatan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı: "Ama Türkiye'de toplumsal barış konusunda ne zaman bir adım atılsa, bundan BDP ve PKK beraber rahatsız oluyor. Dünya bir terör örgütünün bir siyasi partinin arkasına saklandığını çok gördü. Ama bir siyasi partinin bir terör örgütünün arkasına saklandığını ilk defa görüyor. Bu laf normalde ağır gelebilir ama son yaptıkları açıklama bunu net olarak ortaya koyuyor. Gece gündüz 'Silahlar sussun' diyorlar 'Devlet silah bıraksın' diyorlar, PKK'nın son eylemsizlik kararını sona
erdirdiği açıklama sonrasında BDP'nin genel başkanları şöyle bir açıklama yapıyor, 'Biz PKK'ya ateşkesi devam ettir veya sona erdir deme durumunda değiliz' Şimdi bu nasıl bir iki yüzlülüktür? Devletin meşru silahlı güçlerine silah bırakın diyeceksiniz, ama terör örgütü karşısında mahcup bir şekilde hareket edeceksiniz. Dünyada ilk defa bir siyasi parti kendisinin hiç bir şey olduğunu söylüyor. Bir tek varlık sebebi var, terör örgütü adına çıkıp konuşmak. Kürt vatandaşlarımızın şunu çok iyi anlaması lazım, bunların Kürt sorunu ile ilgili herhangi bir ilgisi yok. Tam tersine bu sorunun çözülmesinden rahatsız oluyorlar ve bu sorunu rehin olarak tutuyorlar. Kürt sorununu kendilerinde rehine igibi tutmaya çalışıyorlar. İmralı'yı çekin alın konuşacak tek bir şeyleri kalmayacak."
İHA
Melikgazi Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıya AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut, AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş, AK Parti Milletvekili Yaşar Karayel, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ve çok sayıda partili katıldı.
Kürsüde yaptığı konuşmasında Türkiye'nin bölgesinde etkin bir ülke olduğunu anlatan Çelik, "Dünyada küresel ekonominin geleceğini konuşurken, Türkiye referans olmadan bunu konuşmak mümkün değil. Böyle bir büyük çalkantı içinde, Türkiye referans verilmeden konuşmak mümkün değil. AB'nin geleceği ve Orta Doğunun geleceğini konuşurken Türkiye'yi referans olmadan konuşmak mümkün değil. Türkiye'yi batı nezdinde cazibe merkezine getirmek kolay olmadı. Türkiye'de 30 yıldır terörle mücadele eden bir ülkede, demokrasi konusunda büyük adım atılmıştır. Tehditler karşısında hiçbir zaman geri adım atılmamıştır. Dünyada son 5 yıl içinde Türkiye demokrasiden, yetim hak ve hürriyetlerinden yana tavır koymuştur" dedi.
Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir köprü olduğuna dikkat çeken Çelik, şöyle konuştu:
"Fakat bu jeopolitik bölgeye bir demokrasi koymazsanız kötü dönemler geçirirsiniz. Bu da iyi yönetimle kötü yönetim arasındadır. Jeopolitik konumumuzu miras yedi gibi kullandılar, bunun üzerine yeni siyasi vizyon koyamadılar. AK Parti büyük bir siyasi vizyon koyarak bunu başardı.Bölgemizdeki olaylara baktığımızda, milyonlarca halk sokaklarda hak ve hukuk için bağırıyorlar."
Dünyanın küresel bir köy haline geldiğini anlatan Çelik, şunları söyledi: "İnsanlar da güçlü devlet olarak itibarlı ve haysiyetli hayat sürmenin olduğunu gördüler. Baktılar ki Türkiye'de AK Parti diye bir parti iktidara geldi, insanlar milli kimliklerinden taviz vermeden mücadele eder hale geldi. Türkiye bütün bu halkların gözünde dünyaya açılma konusunda büyük bir performans gösterdi. Düne kadar konuşulmayan toplumsal konular artık gayet açık bir şekilde konuşulur hale geldi. Türkiye tam tersine insanlarının konuşmasından güç alan bir ülke haline geldi. Türkiye'yi böyle bir model haline sokan AK Parti iktidarıdır. Bizden önce, Türkiye'yi dünyaya kazandırmak adına, Türkiye'yi dünyadan kopardılar. Bu ikisi de sakat bir durumdur. Yanlış bir anlayıştır. Milli değerlerimizle dünyalı olmayı, demokrasinin standartlarını yükseltmeyi Türkiye AK Parti'nin ortaya koyduğu model ile yaşamış oldu."
Orta Doğudakilerin Türkiye'yi örnek gösterdiğini anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "28 Şubat'taki cunta faaliyetleri, bu günlerde duyduğunuz bazı girişimler, balyoz planları başarılı olsaydı Türkiye işte o zaman asıl Orta Doğu'daki halkların yaşadığını yaşardı. Oradaki halkların meydanlara dolarak verdiği mücadeleyi, verdiği bedeli bizim halkımız 50 yıldır verdiği demokrasi mücadelesi içinde bizim halkımız sandıklarda verdi ve en son bu mücadeleyi AK Parti'yi iktidara getirerek taçlandırdı."
AK Parti'nin iktidara gelmesi ile yaptığının demokratik devrimin ta kendisi olduğunu anlatan Çelik, "Bunun karşısında Türkiye'deki diğer sesler ne söylüyor" diye konuştu.
Çelik, konuşmasında MHP Genel Başkanını eleştirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Lübnan, Bosna, Kafkaslardaki barış Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren bir durumdur. Bizim oralara emperyal bir gözle bakma gibi bir durum söz konusu değil. Oralarla aramızdaki ilişki var oluşsal bir ilişkidir. MHP milliyetçilik yaptığını söylemesine rağmen milliyetçilikten çok uzak bir vizyona, daha doğrusu vizyonsuzluğa sahip olduğu için bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Anlaşılması gereken, Bosna huzursuzsa İstanbul'da huzursuz olur."
Geçen gün hükümete ve partilerine iftiralar atıldığını, İmralı ile pazarlıktan bahsedip İmralı ile milleti korkutarak bu milletin gücünü bu milletin tarihini sürekli olarak devletin elindeki bir mahkumla kıyasladıklarını anlatan Çelik, şunları söyledi: "Bu milletin herhangi bir sebeple korkutulması ne geçmişi ne geleceği ile bağlantısı vardır. Gece gündüz 'İmralı İmralı' diye bağıranlar, Bu mesele üzerinde bu millete korku sağlamak isteyenlerin, Türkiye'nin dış politikası, ekonomisi, genişlemeye söyleyecek bir laf var mı ? Yok. Peki bunun neresi milliyetçilik? Gerçek milliyetçilik, devletinle ve milletinle barışık olacaksın, milletin ruh kökü ile barışık olacaksın. Ancak o zaman milletin gücüne inanabilirsin."
CHP'YE ÇATTI
CHP'yi de eleştiren Çelik, şöyle konuştu: "en son söylediği söz Kılıçdaroğlu'nun, maalesef bu milletin her mensubuna, bu millete leke düşürmeye çalışan ama bu millete hiçbir zaman yapışmayacak lekeyi kendi üzerine yapıştıran bir sözdür.
Kılıçdaroğlu'nun, İngiltere'de yaptığı konuşmada, 'İsrail ile ilişkilerin bozulmasını istemezdik dediğini hatırlatan Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Ben iktidar olsaydım Mavi Marmara gemisinin yola çıkmasına izin vermezdim' diyor. 2009 yılında Birleşmiş Milletler 1860 sayılı kararı aldı ve bunda Türkiye'nin büyük katkısı oldu. Burada da temel gıda maddelerinin ve temel ihtiyaç maddelerinin Filistin'e gitmesinin ardında BM'nin kararları vardır. Yani bu kararı bütün bir millet vermiştir. Bunun için hiç kimse bir engelleme koyamaz. 'Bu gemiyi ben göndermezdim' diyor. Türkiye içinde ulusalcılık yapacaksın, dışarı çıkınca İsrail'den özür dileyeceksin öyle mi? İsrail ile ilişkileri kim bozmuştur sayın Kılıçdaroğlu? Türk Büyükelçisi'ne alçak koltuk veren İsrail'dir. Uluslararası sularda 9 tane insanımızı öldüren ve katleden İsrail'dir ve sen diyorsun ki 'İsrail ile ilişkilerimizin bozulmasını istemezdim.' İsrail ile ilişkileri Türkiye bozmadı. Demek ki iktidarda olsan şunu diyecektin, '9 tane insanımızı öldürdün ama ben senden özür dilerim' bu mudur genel Başkan olmak? İçeride darbeden yana olacaksın, sen dışarı çıkiacaksın İsrail'e selam çakacaksın 9 tane şehit ortada dururken, sonra çıkacaksın sokakta 'Halkçı Kemal' diye dolaşacaksın. Hangi halktan bahsediyorsun?"
Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'ye bir sürü iftira attığını belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Ben sizin nerenize ak diyeyim?' Peki ben birkaç tane soru sorayım, Cumhuriyet nedir? Cumhuriyet halkın kendi kendisini yönetmesidir. Peki sen halkın kendi kendini yönetmesinden yana mısın? TBMM bu milletin yararına olan hangi kararı alsa hemen mahkeme kapılarında soluğu alıyorsun. Ondan sonra senin genel başkan yardımcın, orduyu darbe yapmıyor diye 'Kağıttan Kaplan' olarak suçluyor. Yani darbe, en büyük insanlık, en büyük ahlaksızlıktır. Darbe bir ordunun kendi milletine silah çekmesidir. Senin genel başkan yardımcın 'Ordu kendi milletine niye silah çekmiyor?' diyor ondan sonra sen halkın yönetiminden bahsediyorsun. Sen kendi partin içinde darbeyi savunanlara işlem yapmaktan acizken bile ben senin nerene Cumhuriyet Halk Partisi diyeceğim? Senin Genel Başkan Yardımcın, kendi halkına kendi halkının iradesine ipotek koyulmasını savunurken senin nerene Cumhuriyet Halk Partisi diyeceğim? AK Parti'ye iftira atarken dönüp bir aynaya bakacaksın."
Çelik, Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü: "Senin yönettiğin Cumhuriyet Halk Partisi'nin senin yönettiğin dönem dahil ne Cumhuriyetle, ne de halk ile hiçbir alakası kalmamıştır. Çünkü milletin değerleri ile barışık değilsiniz, milletin değerleri ile sadece sözde barışık görünüyorsunuz. Milleti şekillendirmeye çalışıyorsunuz. O yüzden sandık yolu ile iktidara gelemeyecekleri için yurt dışında uluslar arası ilişkilerde selam çakıyor. Bu son İngiltere'de yaptığı açıklamada Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne saldıranlarla saf tuttuğunu gösteriyor ve halen de özür dilememiştir."
Bir de BDP olduğunu anlatan Çelik, "Bunların da İmralı dışında bir meseleleri yok" dedi.
Türkiye'nin demokrasi ve barış konusunda kendi vatandaşlarının istekleri konusunda çok ciddi adımlar attığını anlatan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı: "Ama Türkiye'de toplumsal barış konusunda ne zaman bir adım atılsa, bundan BDP ve PKK beraber rahatsız oluyor. Dünya bir terör örgütünün bir siyasi partinin arkasına saklandığını çok gördü. Ama bir siyasi partinin bir terör örgütünün arkasına saklandığını ilk defa görüyor. Bu laf normalde ağır gelebilir ama son yaptıkları açıklama bunu net olarak ortaya koyuyor. Gece gündüz 'Silahlar sussun' diyorlar 'Devlet silah bıraksın' diyorlar, PKK'nın son eylemsizlik kararını sona
erdirdiği açıklama sonrasında BDP'nin genel başkanları şöyle bir açıklama yapıyor, 'Biz PKK'ya ateşkesi devam ettir veya sona erdir deme durumunda değiliz' Şimdi bu nasıl bir iki yüzlülüktür? Devletin meşru silahlı güçlerine silah bırakın diyeceksiniz, ama terör örgütü karşısında mahcup bir şekilde hareket edeceksiniz. Dünyada ilk defa bir siyasi parti kendisinin hiç bir şey olduğunu söylüyor. Bir tek varlık sebebi var, terör örgütü adına çıkıp konuşmak. Kürt vatandaşlarımızın şunu çok iyi anlaması lazım, bunların Kürt sorunu ile ilgili herhangi bir ilgisi yok. Tam tersine bu sorunun çözülmesinden rahatsız oluyorlar ve bu sorunu rehin olarak tutuyorlar. Kürt sorununu kendilerinde rehine igibi tutmaya çalışıyorlar. İmralı'yı çekin alın konuşacak tek bir şeyleri kalmayacak."
İHA