Yeni İçişleri Bakanı Friedrich, göreve İslam tartışmalarıyla başladı

Almanya'da Baron Karl Theodor zu Guttenberg'in doktora tezinde intihal yapmakla suçlanmasıyla başlayan serüven hem Savunma Bakanı koltuğunu boşaltmasıyla ve hem Federal Meclis üyeliğini geri vermesiyle sonuçlandı. Guttenberg'in 'beklenmedik' istifası haliyle Federal Kabine'de değişikliklere sebep oldu. Dr. Thomas de Maiziere Savunma Bakanlığına atanırken, boşalan Federal İçişleri Bakanı koltuğu ise Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi'nin (CSU) Eyalet Grubu Başkanı Dr. Hans Peter Friedrich'e nasip oldu. Hukuk alanında doktora unvanını alan Friedrich, Bellevue Sarayı'nda Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un elinden bakanlık belgesini aldıktan yaklaşık 2 saat sonra ayağının tozuyla Federal Bakan olarak ilk basın toplantısını düzenledi. Yeni İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Wulff'un geçen sene Almanya'nın birleşmesi kutlamalarında yaptığı konuşmada 'İslam Almanya'nın parçasıdır' sözünü düzeltme ihtiyacı duydu. Almanya'da 5 milyona yakın Müslümanları birinci derecede ilgilendiren İçişleri Bakanı Friedrich, İslam'ın Almanya'ya ait olduğu iddiasının tarihin hiç bir yerinde kanıtlanamadığını, ancak Müslümanların vatandaş olarak Almanya'ya ait olduğunu dile getirdi. Friedrich'in göreve İslam tartışmalarıyla başlaması özellikle Sosyal Demokrat (SPD), Yeşiller ve hatta hükümet ortağı Hür Demokrat (FDP) partili milletvekilleri tarafından tepki gördü. Yeşiller/Birlik 90 partisinin Federal Meclis Fraksiyonu Başkanı Renate Künast, "Hans-Peter Friedrich henüz İçişleri Bakanı olarak 24 saat bile görev yapmadı, ama şimdiden pot kırmaya başladı." dedi. Friedrich'e Berlin'in sokaklarına çıkmasını ve orada yaşayan insanları izlemesini tavsiye eden Künast, burada İslam dinine mensup insanların Almanya'yı vatan edindiğine dikkat çekerek şunları ekledi: "Bundan dolayı İslam Almanya'nın bir parçasıdır. Bu konuda geri adım atılmamalı, bu Almanya'nın zararınadır." Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir ise Friedrich'in bir taraftan Müslümanları kucaklarken, diğer taraftan İslam'ın Almanya'ya ait olmadığını tarihle açıklamaya çalışmasını 'ham toplum anlayışı' olarak değerlendirdi. Özdemir ayrıca içişleri bakanının İslam'la diyalogu anayasa çatısı altında yürütüp yürütemeyeceği konusunda şüphe uyandırdığını belirtti. İÇİŞLERİ BAKANI MI, BAŞÇAVUŞ MU? Yine Yeşiller'den Volker Beck, Handelsblatt gazetesine şu açıklamayı yaptı: "İslam'ın Almanya'nın bir parçası olduğu, realitenin ürünüdür." Yeşiller Partisi Federal Milletvekili, Göç ve Entegrasyon Sözcüsü Memet Kılıç ise, "Bu görevi şimdiye dek yürüten de Maizière iyi bir içişleri bakanıydı. Neden illa ki onun bakanlığının değiştirildiğine önce anlam veremedim. Öyle ki ayağının tozuyla yaptığı açıklamalara dayanarak Friedrich, sanki içişleri bakanından ziyade başçavuşluğa daha yatkın gibi." dedi. FDP'li içişleri politikaları uzmanı Hartfrid Wolff, Friedrich'in açıklaması karşısında şaşkınlığını şöyle dile getirdi: "Kültürler arası ilişkiler açısından bu açıklama kötü bir başlangıç oldu." SPD'nin Bavyera Eyalet Grubu Başkanı Martin Burkert ise Friedrich'in ifadelerini geri almasını istedi. Mittelbayerische Zeitung'a açıklamada bulunan Burkert, "Hem uyumdan sorumlu ve hem İslam Konferansı'nın düzenleyicisi olan İçişleri Bakanı'nın görevi birleştirmektir, dışlamak değil." dedi. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Genel Başkanı Aiman Mazyek de Friedrich'in ifadelerini eleştirdi. "Avrupa'nın tarihinde İslam ve İslam dünyası ile ilgili birçok referansların sayısı çoktur. Bunu kimse inkâr edemez. Almanya'da yaşayan Müslümanların toplumun ayrılmaz bir parçası, bu bakımdan Cumhurbaşkanı Wulff'un açıklamasının çok doğru." şeklinde konuştu.