Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mısır'da İslamcılar parti kurma yarışında

Mısırlı İslamcılar parti kurmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Sufi tarikatleri ve selefiler dahi parti kurmak için kolları sıvadı. Partilerin mercileri aynı fakat programları farklı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-27 15:19:15

Mısır'da İslamcılar parti kurma yarışında


Mustafa Aşur / TİMETURK

Mısır’da Hüsnü Mübarek’in 11 Şubat’ta çekilmesinden sonra İslamcıların siyasete girme ve parti kurma iştahları kabardı. Mübarek’in devrilmesinden on gün geçmemişken on dört yıldır kurulmak için izin bekleyen “el-Vasat” Partisi’ne onay çıktı. Sufilere gelince, 18 sufi tarikatı, Mısır’ın içinden geçtiği aşamanın şartlarına uygun olarak “İctimai Tesamüh / Sosyal Tolerans” adında yeni bir siyasi parti kurmak üzere olduklarını ilan etti.

Devletle on yıldan fazla silahlı bir mücadele veren, bu işi fikri ve fıkhi gerekçelere dayandıran Cemaati İslami’ye gelince;  Cemaatin düşünürü ve Şura Meclisi üyesi Nacih İbrahim cemaatin siyasi bir parti kurma açamasında olduğunu ilan etti. Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ise “Hürriyet ve Adalet” adıyla bir parti kurmak için dilekçe vereceklerini söyledi.  Aynı şekilde Cihad Hareketi’ne yakın duran bir akım ise daha önce avukat Memduh İsmail’in verdiği dilekçede belirtilen “Şeriat” yerine “Nahda” adında bir parti kuracaklarını ilan etti. Selefilere gelince, bu grubun şeyhleri,  siyaset ve seçimlere ilişkin fıkhi içtihatlarında revizyona gitmek konusunda baskı uyguluyorlar. Siyasi parti kurmak isteyen başka akımlar da var.

İHVAN VE SUFİLER

Görünüşe bakılırsa İslamcıların parti kurma işine bu kadar ilgi göstermeleri izaha ihtiyaç duymaktadır. İslamcı güçleri, iktidar mücadelesi veren partiler dairesine almak, kuşkusuz yasamanın temel kaynağı İslam Şeriatı’dır diye anayasanın ikinci maddesini değiştirmek isteyen Kıbti ve Laik çevrelerin baskıları karşısında bir yandan Mısır’ın İslami Arap kimliğini pekiştirirken öte yandan siyasi faaliyet yapmalarına izin verilirse partiler arasında program rekabetini getirecektir. Bu da ideal söylemlerde bulunmak yerine toplumun çeşitli meselelerine daha gerçekçi yaklaşmayı beraberinde getirecektir. Bu durum İslamcılarla diğer görüş mensupları arasındaki bir rekabetten çok İslamcılar arasında siyasi faaliyet konusunda gerçek bir siyasi rekabet oluşturacaktır.

Her ne kadar geçmişte bu tür çabalar olsa da bugün İslamcıları siyasi partiler dairesi içerisine alma çabası askeri müessesenin, islamcılara siyasi faaliyetine izin verip vermemesine bağlı, tabi oluşturulacak olan yeni Mısır anayasasının islami referans alan partilere izin verip vermemesine bağlı.

Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) Cemaati “Hürriyet ve Adalet” adı altında siyasi bir kurmak için dilekçe vereceklerini, partilerinin Kıptiler dâhil herkese açık olacağını, partinin sivil bir parti olacağını, esas olanın vatandaşlık olduğunu, zira dini bir devletin İhvan’ın gözünde kabul edilmediğini ilan ettiler. İhvan kurucu heyette yer alacak isimler konusunda istişarede bulunuyor. İhvanın fıkhi görüşü halen bir kadının ya da bir Kıpti’nin devlet başkanı olmasını kabul etmiyor. İhvana göre bu kendi görüşleri olup kimseyi bağlamamaktadır. Zira özgür ve dürüst seçimler olduğu zaman bir kadın ya da kıpti başkanlığa aday olabilir, kazanabilir. İhvanın önde gelen liderlerinden bazılarına göre İhvan’ın siyasi bir parti kurması İhvan-ı Müslümin Cemaati’ne alternatif teşkil etmez.

Sufilere gelince; 18 sufi tarikatı “Sosyal Hoşgörü” adı altında siyasi bir parti kurmak istediklerini ilan etti. Bu sufi tarikatlar vatandaşlık prensibine vurgu yaparak hıristiyanları da bu partiye davet ettiklerini duyurdular. Sufiler iktidar peşinde olmadıklarını, ıslah ve yolsuzlukla mücadeler için bir parti kurmak istediklerini ilan ettiler. Bilindiği gibi Mısır’da sufi tarikatlarına mensup yaklaşık 15 milyon kişi vardır. Buna rağmen sufi tarikatlardan bazıları siyasetten ve parti çalışmalarından uzak durmayı tercih etmektedir.

NAHDA VE VASAT

Cemaati İslami (İslami Cemaat)’ye gelince; cemaatin müfekkiri ve Şura Meclisi üyesi Nacih İbrahim, el-Ahram gazetesine verdiği röportajda İslami Cemaatin siyasi faaliyete başlamak üzere olduğunu, islam ve medeniyet referanslı bir parti kurmak istediklerini söyledi. Eskiden cemaatin siyasi faaliyeti reddetmesinin nedeninin helal ya da haram olmadığını aksine siyasi baskılardan kaynaklandğını vurgulayan Nacih İbrahim; “Cemaatin gözünde siyaset İslamın sabitelerinden değildir, aksine çevre, zaman, mekân ve gerçeğin değişmesine bağlı değişkenlerdendir,  eskiden siyaseti reddetmemizin nedeni kişisel çıkar, yolsuzluk ve katılımın faydalı olmadığı konusundan kaynaklanmaktaydı” dedi.

İbrahim; 25 Ocak Devrimi’nden sonra siyasi faaliyetin önü açıldığından, islam ve medeniyet referanslı sivil bir parti kurma düşüncesi konusunda cemaate cesaret verdiğini söylüyor. Kuracakları partinin hedeflerinin dinin sabitelerini korumak ve batılılaştırma girişimlerine karşı Mısır’ın İslami ve Arap kimliğini ve ahlakı muhafaza etmek, erdemi kuşanıp suç hadisesini kurutmak olarak açıklayan İbrahim, “partinin hedefi iktidar koltuğu ya da siyasi menfaat ve kişisel kazançlar değildir” dedi.

14 yıldır yargı kararını bekledikten sonra kuruluş izni alan el-Vasat partisiyse daha önce duyurduğu gibi islam ve medeniyet mercili siyasi bir partidir. Bilindiği gibi bu partinin kurucularının çoğu İhvanı müslimin cemaati eski üyeleridir, ancak doksanlı yıllarda parti kurma çalışmalarından sonra başlayan meşhur krizden sonra cemaatten ayrıldılar. Parti, siyasi programında İhvanı Müslimin cemaatinin birçok görüşüne paralel görüşler sergilemektedir. Ancak özgür ve dürüst seçimlerde kadının ve kıptilerin devlet başkanlığına odaylığı konusunda İhvanı Müslimin’den çok daha açıktırlar. Ayrıca ekonomik program olarak devletin ekonomide belirli bir rolu olması gerektiğini söylemekle beraber liberal ekonomiye daha yatkın duruyorlar.

Öne çıkan kurucu üyelerden mühendis Ebul Ula Mazi’nin de ifade ettiği gibi el-Vasat partisi sivil bir parti olup Kıptiler dâhil herkese açık bir partidir. Nitekim kurucular arasında Kıpti üyeler de bulunmaktadır. Parti, tüzüğünü kabul eden herkese açıktır. Mazi’ye göre herhangi bir siyasi partiye üye olmayan 80 milyon Mısırlı, seslerini duyuracak bir partiye ihtiyaç duymaktadır.

Doksanlı yıllarda “Şeriat” adında siyasi bir parti kurmak için dilekçe veren ve Cihadi akıma yakın duran avukat Memduh İsmail ise 25 Ocak Devrimi’nden sonra “Nahda” adında bir parti kurmak için onbinlerce imza topladı. Memduh İsmail’e göre Nahda Partisi İslam ve medeniyet referanslı bir parti olup tüm vatandaşlık bağıyla bağlı olan tüm Mısırlılara açık bir partidir. Kendisine on adet hedef belirleyen partinin hedefleri arasında siyasi ve ekonomik istikrar, yolsuzlukla mücadeler, adaletin yerini bulması ve sinai kalkınma yer almaktadır.

SELEFİLER VE SİYASET

Selefilere gelince; bu görüşe mensup gruplar arasında farklılıklar olmasına rağmen selefiler siyasetle ilgilen arkadaşlarını maslahat ve mefasit babında, siyasete girdikleri zaman selefilerin imajının bozulacağı babında, selefilerin siyasi faaliyette bulundukları zaman despot yönetimden davaya zarar gelir korkusu babında bakıyorlar. Selefilerin büyük bir kısmı 25 Ocak Devrimi’nden yana çekimser ve muhalif olmasına rağmen devrimin başarılı olması selefileri, Mısır’daki yeni siyasi gelişmeler ışığında selefiliğin geleceği konusunda bir kaç konferans düzenlemelerine itti.

Bu konferansların en önemlisi 18 Şubatta Mansura’da düzenlenen ve Selefi Konferansı olarak bilinen konferanstı. Şeyh Muhammed Hassan burada çok önemli bir konuşma yaptı. Bu konuşma belki de selefilerden önemli bir kesimin güçlü bir şekilde siyasi faaliyete yöneldiklerini gösteriyor. Hassan, selefilerin Şura Meclisi, Halk Meclisi gibi partlamento seçimlerinde adaylık, başkanlık ve hükümet gibi makamlar gibi daha önce siyasi faaliyet konusunda sahip oldukları bir çok peşin kabulun tekrar gözden geçirilmesini talep etti: “Negatif olmamız gerekmiyor... Şeyhlerimiz kafa kafaya verip gençlerimizi uzun yıllardır içinde yaşamış oldukları fitne ve anarşiden kurtarmak için gerekeni yapmaya çağırıyorum” Bu dönemde siyasi faaliyete karşı uyaran Hassan şunları söyledi: Bugün sahaya yoksa o zaman ne zaman çıkacağız?”

Aynı şekilde 8 şubatta İskenderiye’de bir toplantı düzenleyen İlimci Selefiler Hareketi de Mısır’ın Arap ve İslami kimliğinin korunması, yasamanın kaynağı İslam şeriatıdır diyen 2. Maddenin korunması gerektiğini vurgulayan sloganlar kullandılar. Şeyh Yaser Berhami’nin yönettiği Voiceofsalaf.com isimli Selefilerin resmi sitesinde siyasi konularla ilgili mes’eleler, selefilerin Mısır’daki siyasi gelişmelere yönelik reaksiyonları ele alındı.

Ancak sitede yayınlanan görüşler İskenderiye selefilerinin siyaset ve parti meselelerine dönük bakışlarının ne olduğunu net olarak ortaya koymuyor. Belki de tavrını belirmeye çalışırken eski görüş, tutum ve ictihatlarından destek alıyor. Ancak buradaki asıl mesele Mısır’daki gerçeğin değiştiği, dolayısıyla eskiden rejimle yapılan “siyasete karşılık davet” şeklinde özetlenebilecek “sessizlik takası” anlaşmasını aşayacak yeni ictihatlar dayatmaktadır. Öte yandan eskiden selefiler tavır ve tutumlarını şeri delillere ve hükümlere dayandıyorlardı, ancak şu anda selefileri diğerlerinden ayıran delil ile selefilerin yeni gerçekle reaksiyona geçmek için ihtiyaç duydukları araç-gereçler arasında büyük bir mesafe vardır. Bu da siyasi selefiliğin yaşadığı krizi göstermektedir.

İSLAMİ PARTİCİLİĞİN GELECEĞİ

Mısır örneğinde İslami partilerin doğuş aşamasını gözlemlerken hemen hemen hepsinin referans olarak İslamı ve medeniyeti referans gösterme konusunda hem fikir olduklarını gözlemledik. Ancak parti programı, bu programın siyasi, toplumsal ve ekonomik pratiğe aktarılması noktasında farklılıklar vardır. Özellikle siyasi ve sosyal gerçeği kavrama konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Zira bazı İslamcılara göre Mısır toplumunun problemleri derinliğinde inanç, ahlak ve davranıştan kaynaklanıyor, Öyleyse bu toplumu önce inanç ve ahlak bakımından ıslah etmeye başlamak gerekir.

Öte yandan bazı akımlar, iktidar için çekişen bir parti olarak siyasi faaliyete katılmak yerine siyasi sürece ve siyaset ahlakına tesir eden bir islah cemaati olarak katılacaktır. Yani siyaset ya da iktidar faaliyetinin seçimlerde oy kullanmanın dine ve faziletlere aykırı olmayan ahlaki bir yüzünün de olması gerekir. Bu hareketlerin siyasi ve ideolojik hafızasına tesir eden de budur. Bu hareketlerin en büyük siyasi hayali,  Mısır’ın geleceğine yön verecek, bölgede ve dünyada pozitif bir etki bırakacak stratejik bir vizyon çerçevesinde Mısır’la ilgili tüm meselelerde bir kalkınma projesi olmaksızın, siyasi hayali yürütülen siyasi faaliyetlerin ahlaki değerlere muğayır olmamasıdır.

Bu hareketler için en büyük kriz, Mısır’da büyük içtihatlara muhtaç bunca büyük sorun, dava ve meselelerin olmasıdır. Aliya İzzetbegoviç’in “dinde o kadar büyük meseleler vardır ki bunları anlamak için din adamı olmak yetmez” şeklindeki meşhur sözünü siyasi, ekonomik ve sosyal gerçeğe uyarladığımızda, şeriatın, meşruiyetin ve gerçeğin mahiyetini idrak edecek islamcı partilere ihtiyaç olduğu apaçıktır.

 

Haber Ara