Necmettin Erbakan, 28 Şubat 1997 tarihindeki MGK toplantısının ardından yaşanan süreçte Başbakanlığı bırakmak zorunda kalmıştı. Erbakan 28 Şubat'ın 14. yıldönümüne 1 gün kala hayatını kaybetti.
Necmettin Erbakan'ın uzun süren siyasi hayatında en önemli başarısı 24 Aralık 1995 seçimlerinde Genel Başkanı olduğu Refah Partisi'ni sandıktan birinci parti olarak çıkarmasıydı.
Erbakan, seçim kazanan partinin genel başkanı olarak hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den aldı. ANAP ve DYP ile yaptığı hükümet kurma görüşmeleri olumsuz sonuçlanan Erbakan görevi Demirel'e iade etti.
ANAP ve DYP'nin kurduğu hükümet fazla uzun sürmeyince bu kez tekrar hükümet kurma çalışmalarına başlayan Erbakan DYP ile siyasi tarihe Refahyol hükümeti olarak geçecek koalisyon hükümetini kurdu.
28 Haziran 1996 tarihinde Başbakanlık koltuğuna oturan Necmettin Erbakan, 28 Şubat 1997'de "post modern darbe" olarak nitelendirilen MGK toplantısı sonrasında alınan kararlar ile önce başbakanlık görevini koalisyon ortağı Çiller'e devretmek istemiş ancak Cumhurbaşkanı Demirel'in hükümet kurma görevini ANAP Lideri Yılmaz'a vermesiyle iktidarı bırakmak zorunda kalmış, kendisine siyasi yasak getirilmiş ve bir daha partisi Meclis'e girememişti.
Partisi daha sonra güç yitirmiş ve bölünmüştü. Ve Erbakan'ın bu darbeden tam 14 yıl sonra yine aynı tarihten bir gün önce yaşamını yitirmesi çok manidar olarak değerlendirildi.
28 ŞUBAT'A NASIL GELİNDİ
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakanlığı'nda kurulan RP-DYP koalisyonu sırasında yaşanan birçok olay 28 Şubat'ın nedeni olarak gösterilmiştir. İşte darbe nedeni olarak gösterilen olaylar:
- 2 Ekim-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Başbakan Necmettin Erbakan sırasıyla Mısır, Libya, Nijerya'yı ziyaret etti. Libya'da, Kaddafi'nin bir çadırda Erbakan ile yaptığı görüşmede sarf ettiği sözler muhalefet ve basın tarafından ağır bir şekilde eleştirildi.
- 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazasında mafya, siyasetçi, polis ilişkileri açığa çıktı. Başbakan Erbakan 'fasa fiso' dedi,
-Kayseri'nin Refah Partili Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki konuşmasında, Türkiye'de henüz gerçek demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını söyledi. Karatepe konuşmasında şunları söylemişti:
" Süslü püslü göründüğüme bakıp da laik olduğumu sakın sanmayın. Resmi görevim nedeniyle bugün bir törene katıldım. Belki başbakanın, bakanların, milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. Ancak, sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur. "
Karatepe bu konuşması nedeniyle 1 yıl hapis ve 420.000 lira ağır para cezasına mahkûm edildi.
- Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997'de, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi.
- Yüksek rütbeli subaylar 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük'te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartıştılar.
- 30 Ocak 1997'de Sincan belediyesi Kudüs gecesi düzenledi. Belediye başkanı Bekir Yıldız, İran büyükelçisinin misafir olduğu gecede sahneye konulan cihad oyunu basında tepki oluşturdu. Star muhabiri Işın Gürel saldırıya maruz kaldı. Bekir Yıldız tutuklandı, mahkûm edildi.
- 5 Şubat'ta Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Erbakan'a birkaç mektup gönderdi.
- Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya 'irtica, PKK'dan daha tehlikeli' dedi.
- 11 Şubat'ta Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü Ankara'da yapıldı.
28 ŞUBAT KARARLARI
28 Şubat'ta yapılan MGK toplantısı 9 saat sürdü. MGK laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu sert bir şekilde vurguladı. 28 Şubat 1997'deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı, deniliyordu.
28 ŞUBAT SONRASI GELİŞMELER
- 4 Mart'ta Başbakan Erbakan, MGK kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve imzalamadı.
- 13 Mart'ta Başbakan Necmettin Erbakan, MGK kararlarını imzalamak zorunda kalmış ve daha sonra bu kararları imzalamadığını sadece ön yazıyı imzaladığını iddia etmiştir.
- 21 Mayıs'ta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ''Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini'' söyleyerek, RP'nin kapatılması için dava açtı.
- 3 Haziran'da Susurluk Davası 7 ay aradan sonra DGM'de başladı.
- 7 Haziran'da Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koydu.
- 10 Haziran'da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı'na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verildi.
- 18 Haziran'da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı Tansu Çiller'e devretmek olduğunu belirtti.
- 19 Haziran'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'e vermeyip, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.
- 30 Haziran'da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D hükümetini kurdu.