GEBZE TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI -SANAYİ VE TİCARET BAKANI ERGÜN: 'İÇ PAZ
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, 'İç pazardaki canlılığı görerek Türkiye'ye özgü bir marka ve tasarımla üretilecek otomobille artık
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-25 20:27:00
Gebze Ticaret Odası (GTO) Meclis Toplantısında konuşan Bakan Ergün, ülkenin son yıllarda elde ettiği başarılarda, merkezi yönetimin uygulamaları kadar, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, oda ve derneklerin de büyük payı olduğunu söyledi.
Kocaeli'nin ülkenin en küçük yüzölçümüne sahip şehirlerinden biri olmasına rağmen, en çok üretim, istihdam ve ihracat yapan şehirlerin başında geldiğine dikkati çeken Bakan Ergün, 2002 yılında 1,3 milyar dolar ihracat yapan Kocaeli'nin ihracatının 2010 yılında 9.5 milyar dolara yükseldiğini, dolayısıyla 7,3 katlık bir artışın söz konusu olduğunu kaydetti.
Bunun iş adamları, sanayici, ticaret ve sanayi odalarının başarısı olduğunu dile getiren Ergün, gelecekte kentin daha fazla ticaret yapan ve istihdam sağlayan bir şehir haline geleceğini ifade etti.
2008'in sonlarında başlayan, 2009'da tüm dünyayı derinden etkileyen küresel bir kriz yaşandığını hatırlatan Bakan Ergün, şöyle devam etti:
'2010 yılı, her ne kadar küresel toparlanmanın başladığı bir yıl olsa da özellikle Avrupa bölgesinde hala önemli sıkıntılar yaşanıyor. Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin borç yapıları ve bütçe açıklarından kaynaklanan sıkıntılar, risk oluşturmaya devam ediyor. Küresel krizin ilk günlerinde, sayın Başbakanımızın krizle ilgili değerlendirmeleri, o günlerde çok önemli eleştiriler aldı, hükümetimiz tedbirsiz olmakla itham edildi. 'Ciddiye almıyorlar bunlar' dediler. Ne yazık ki büyük bir kriz edebiyatı tutturuldu, iş adamlarımıza 'işte şimdi hapı yuttuk' dediler. İş adamlarımıza 'yatırım yapmayın, esnafımıza kepenk kapatın' gibi tuhaf çağrılar yapıldı. Hasta adama sen yakında öleceksin denir mi? İş adamına moral lazım, moral. Biliyorduk bu krizden en az hasarla çıkacağımızı. Zaman en iyi yargıç, kimin haklı kimin haksız olduğunu da zaman, şaşmaz adalet terazisiyle hepimize bir kere daha göstermiştir.'
Özellikle 2009'un son çeyreğinden itibaren ortaya konulan performansın, Türkiye ekonomisinin ne kadar güçlü dinamiklere sahip olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu dile getiren Ergün, 2010'un başında yüzde 3-4 aralığında yoğunlaşan 2010 yılı büyüme tahminlerinin bugün yüzde 7-8 aralığında olduğunu vurguladı.
Henüz son çeyrek büyüme rakamını bilmediklerini ancak son çeyreğe ilişkin öncü göstergelerin son derece ümit verici olduğunu dile getiren Bakan Ergün, geçen salı günü açıklanan aralık ayı sanayi üretim endeksinin, aylık ve yıllık artış oranı olarak rekor kırarak endeks tarihinin en yüksek rakamına ulaştığını kaydetti.
Yine Ocak ve Şubat ayına ait kapasite kullanım oranlarının bir önceki yıla göre artmaya devam ettiğini vurgulayan Bakan Ergün, verilerde aylık dalgalanmaların olabileceğini ancak trendin yukarı doğru olduğunu söyledi.
-TÜRK OTOMOTİV SEKTÖRÜ-
2002 yılında sadece 91 bin otomobil satılan Türkiye'de 2010 yılında 509 bin otomobil satıldığına dikkati çeken Bakan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu rakamlarla son 8 yıl içinde gerçekleşen rekorlara, yeni bir rekor daha eklenmiştir. İç pazardaki bu canlılığın, girişimcileri yerli yeni bir marka otomobil üretme konusunda heyecanlandıracağına inanıyorum. Bu önemli bir konu. Başbakanımız da TÜSİAD toplantısında vurguladı. Şimdi raporlar hazırlanıyor, çalışmalar yapılıyor. Türkiye'de 509 bin otomobilin 150-160 bin kadarı Türkiye'de üretilen otomobillerden oluşuyor. 350-360 bini ithal otomobillerden oluşuyor. Türkiye iyi bir otomobil üreticisi ve ürettiğimiz otomobilin yüzde 80'ini ihraç ediyoruz. Ama Türkiye'de üretilen otomobillerin ürün gamı, çeşitliliği Türk tüketicisinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Türkiye'de otomobil sahibi olma arzusunda çok sayıda insan var ama bu insanların talepleri Türkiye'de üretilen marka ve modeller tarafından karşılanamıyor.'
Önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye'deki otomotiv iç pazarının 1 milyonu yakalayacağını, 10 yıl içinde de 1 milyonu aşarak, 1,5 milyon rakamını yakalayabileceğini ifade eden Bakan Ergün, toplumun bu talebini Türkiye'nin sanayici ve iş adamının karşılayacağını dile getirdi.
Türkiye'nin bunu yapabilecek tasarım, AR-GE ve yan sanayi birikimine sahip olduğunu ifade eden Ergün, şöyle konuştu:
'İç pazardaki canlılığı görerek Türkiye'ye özgü bir marka ve tasarımla üretilecek otomobille artık dünya pazarına çıkmamız lazım. Milletimizin de böylesine bir marka ve modele büyük teveccüh göstereceğine yürekten inanıyorum. Aynı şekilde, ülkemizin son yıllarda artan itibarına paralel olarak, özellikle komşu ve çevre ülkelerin de böyle bir otomobili talep edeceklerine inanıyorum. Malezya Başbakanı 'beraber yapalım, bizim de böyle bir tecrübemiz var' dedi. Güney Asya'dan Endonezya yöneticileri gelmişlerdi, 200 milyonu aşkın, 240 milyonluk bir nüfusa sahip ülke. Nüfus itibarıyla dünyanın en büyük Müslüman ülkesi. Onlar da benzer taleplerde, tekliflerde bulunuyorlar.'
-İHRACATTAKİ ARTIŞ-
2010 yılında 114 milyar dolar olarak gerçekleşen ihracatın yeniden yükselişe geçtiğini dile getiren Bakan Ergün, 'Türkiye'nin küresel kriz ortamında dahi pazarlarını korumasında, aktif diplomasi anlayışlarımızın büyük rolü olmuştur. Özellikle komşu ülkelerle geliştirdiğimiz 'sıfır sorun, maksimum işbirliği' anlayışı, Güney Amerika ve Afrika gibi ülkelere açılma stratejileri, pazar çeşitliliğimizi zenginleştirmiştir' şeklinde konuştu.
Gaziantep'in 2002 yılında 600 milyon dolar civarında ihracat yaptığını hatırlatan Bakan Ergün, 2010 yılında ise Gaziantep'in sadece Irak'a yaptığı ihracatın 1,2 milyar dolara ulaştığını vurguladı.
'Bütün bunlara 'Türkiye'nin ekseni kaydı' diyenler, bu başarı hikayeleri karşısında ne düşünüyorlardır acaba?' diye soran Bakan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Avrupa Birliği sürecini yönetmek ve evrensel standartları hedeflemek ayrı bir şey, tüm dünya ülkeleriyle diplomatik ve ekonomik ilişki kurmak ise ayrı bir şey. Almanya İran'a, Fransa Suriye'ye ihracat yaparken bu ülkelerin ekseni kaymış mı oluyor? Biz Türkiye'de ne yazık ki, zihnimizi açacak, akıllarımızı zorlayacak ve bize ufuk çizecek tartışmalar yerine, böyle anlamsız tartışmalarla oyalanmak zorunda kalıyoruz. Başarı insanda rekabet duygusunu zayıflatıp rehaveti artırırsa tehlikeli bir şeye dönüşür. Bu nedenle, artık 2010 yılındaki başarılara değil, 2011 sonrası yapmamız gerekenlere odaklanmalıyız. Zira Türkiye'nin hedefi, 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yaparak dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmaktır. Türkiye'nin hedefi birkaç yıl yüksek büyüme yaşamak değil, istikrarlı, sürdürülebilir şekilde büyüyen bir ekonomi oluşturmaktır.'
-'POPÜLİST POLİTİKALARA PRİM VERİLMEYECEK'-
Haziran ayında seçim olduğunu ancak seçim ekonomisi uygulamadıklarını dile getiren Bakan Ergün, her zaman 'seçim için ülkenin geleceği feda edilemez' düşüncesiyle hareket ettiklerini söyledi.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da güven ve istikrara zarar verecek her türlü yaklaşımdan uzak duracaklarını ifade eden Bakan Ergün, 'İktidara geldiğimizden bu yana birçok seçim süreci yaşandı ancak bunların hiçbirinde popülizm yapılmadı. Bundan sonra da popülist politikalara prim verilmeyecek. Bunu istesek de yapamayız çünkü artık halkımız da boş ve kuru vaatlere prim vermiyor. Halkımız seçimden önce kaşıkla verdik, seçimden sonra kepçeyle alınacak diye bakıyor. Seçimden sonra da ülkemizin kredi notunun güvenle yatırım yapılabilir seviyeye yükseleceğini düşünüyoruz' şeklinde konuştu.
-MUHALEFETE ELEŞTİRİ-
Türkiye'nin 2023 hedefleri olduğunu ancak Türkiye'nin siyasi atmosferinde zaman zaman patinaj ve kısır döngülerin yaşandığını söyleyen Bakan Ergün, şöyle konuştu:
'Ne konuşuluyor? Askeri, darbe yapmadığı için, Silahlı Kuvvetleri kağıttan kaplana benzeten konuşmalara muhatap oluyorsunuz. Bir siyasetçinin aklından bile geçmeyecek bir şeydir. Bir ülkede ordunun yönetime müdahale etmesi, darbe yapması, demokrasiyi kesintiye uğratması... Birinin aklından böyle bir şey geçse 'artık benim aklımdan zorum mu var?' dedirtecek türde düşüncelerdir. Bunların geçmişte kaldığını, ülkeye getirdiği tahribatlar görülmedi mi? Darbe olmadığı için bu kadar hayıflanan bir muhalefet tablosu da ülkemiz adına üzüntü vericidir. Proje üretemiyor, yeni bir siyaset dili geliştiremiyorsan bir gün yüksek yargıdan, bir gün ordudan medet umarsın. Onlar da beklentilerine cevap vermeyince başlarsın onları suçlamaya. Bu şekilde kendine bir faydan olmadığı gibi, ülkene de bir faydan olmaz. Böyle konuşacaklarına susmayı becermiş olsalar kendilerine ve ülkelerine daha faydalı olacaklar.'
-LİBYA'DAN TAHLİYELER-
Muhalefetin 'Neden Libya ve Kaddafi hakkında konuşmuyorsunuz?' şeklinde eleştirileri olduğunu da hatırlatan Bakan Ergün, sözlerini şöyle tamamladı:
''Onlar bu sorumsuz cümleleri kullanırken biz hızlı bir şekilde vatandaşlarımızı nakletmenin, transfer etmenin çabası içindeyiz. 4 gün içinde 10 bine yakın vatandaşımız o bölgeden transfer edilebildi. Bu tahliyeler gerçekleşirken Türkiye, tüm dünyanın takdirini kazandı. Çok profesyonel bir şekilde, tereyağından kıl çeker gibi, bu büyük karmaşanın içinde büyük bir operasyon gerçekleştiriliyor. Bu tür örneklerin ekonomi ile de çok yakından ilişkisi var. Zira bu tip siyaset anlayışı, ekonomide risk oluşturabilecek şeyleri de aynı şekilde dile getirmektedir. Bu durum, bu ülkenin insanlarına, özellikle de yatırım, üretim ve ihracat yapan değerli iş adamlarımıza büyük zarar veriyor. Ancak bu söylemlerin sahipleri, elbette ki bu ülkenin her alanda ilerlemesini, büyümesini durduramayacaklardır. Zira Türkiye, 2023 hedeflerine varacaksa el ele vererek varacaktır.'
Bakan Ergün, konuşmasının ardından GTO'nun girişimcilik kursunu tamamlayarak sertifika almaya hak kazananlara sertifikalarını verdi. GTO Yönetim Kurulu Başkanı Nail Çiler ise Bakan Ergün'e plaket takdim etti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara