David Gardner'ın 24 Şubat 2011 tarihli Financial Times'ta yer alan 'İsyanlar Batı'nın adi politikalarını gün yüzüne çıkarıyor' adlı makalesinde ABD ve Batı'nın Kuzey Afrika'da yaşananlar karşısında hem bugün aldığı umarsız, aciz ve ilgisiz tutumu hem de geçmişte bu ülkelerin tiranlarıyla ekonomik çıkarların sürdürülmesi için istikrar adına yapılan 'adi' pazarlıkları ve bu bölgede ilham kaynağı olan Türkiye'ye karşı olan kuşkularını eleştiriyor.
Makalenin tamamı;
Batılılar İstikrar ve ucuz petrol adına diktatörlerle umarsızca ittifak yaptılar
Arap dünyasındaki ayaklanmalar silsilesi ABD ve Avrupa'yı, ve aynı zamanda onlarla müttefik Arap liderleri, çok hazırlıksız yakaladı. Batılı liderler, görünürde onlara istikrar ve ucuz petrol garantisi veren diktatörlerle umarsızca ittifak yaparken, saray ya da çadır kapısından içeri kendi demokratik prensiplerini sokarken, her derde deva liberal reçetelerini uyguladılar.
Batı'nın olaylar karşısında performansı yetersiz
Arap devrimine karşı tepkileri gelişme aşamasında. Sendeleme ve zırvalama arasında gidip gelen ilk şok bocalamanın ardınndan Batı söylemi kendinden daha emin bir hüviyete büründü. Yine de Batı'nın performansı hala yetersiz gözüküyor, özellikle de giderek dengesizleşen Muammer Kaddafi karşında.
'Avrupa'nın kendi çıkarları için alçakca açgözlülükleri artık adice ortaya çıkıyor'
Arap Krizi herşey den evvel Batılı, Avrupalı liderler ve onların bölgedeki müttefikleri arasındaki umarsız bağlantıları acımasızca açığa çıkarıyor. İngiltere, Fransa ve İtalya'nın General Kaddafi'nin katil rejiminden petrol ve ticari çıkarlar elde etmeye yönelik alçakca açgözlülükleri özellikle artık adice görünüyor.
'İngiltere Kaddafi ile BP'ye yüksek kar getiren anlaşmalara zemin hazırladı'
Özellikle İngiltere kardeş lider'in çadırına patır kütür telaşla koşuşturdu. Tony Blair'ın 'çölde yaptığı pazarlık' generali terörist maceralıktan uzaklaştırmak ve onu nezaketli jeopolitik topluma geri kazandırmak olarak yutturuldu o zaman ve BP'nin yüksek karlı anlaşmalar yapmasına zemin hazırladı.
'ABD ve İngiltere Kaddafi'nin kitle imha silahlarını bırakma kararını Irak savaşına mal ettiler'
Mükemmel bir şekilde ABD ve İngiltere, General Kaddafi'nin 2003'te kitle imha silahlarını bırakma kararını, kitle imha silahı bulmadıkları onun yerine savaşa yol açan çığırtkan propaganda tellalığı ve namussuzca istibaharat yaptıkları ortaya çıkan Irak işgaline yönelik kararlarının bir sonucu olarak sundular.
'Libya ajanları Suudi Arabistan kralı Abdullah'ın öldürülmesine yönelik bir tuzağa bulaştırıldı.'
İngiltere bundan altı yıl önce Libya ile görüşmelere başladı.İlk başlarda görüşmeler Lockerbie uçağının düşürülmesi üzerineydi. Bu görüşmeler 2003 yılında Libya'nın nükleer programı hala 'Meccano set''ten çok fazla bir şey değilken meyva vermeye başladı. Dahası 2003'te terörizmi ret ederek tövbe ettikten sonra, Libya ajanları Suudi Arabistan kralı Abdullah'ın öldürülmesine yönelik bir ayak oyununa bulaştırıldı.
'Petrol ve istikrar adına otokrasiye aptalca göz yumdular'
Bu Libya'nın ötesinde bir mesele. Petrol ve istikrar adına otokrasiye aptalca göz yummanın ötesinde, Batılı liderlerin Arap ülkeleri hakkında kör noktaları ( önyargıları) var. Avrupalılar kendi arka bahçelerine yönelik ikna edici politikalar bulmak için mücadele ediyorlar.
' Sarkozy'nin Akdeniz Birliği AB üyeliği istenmeyen Türkiye için inşa edilmiş bir otopark'
Başkan Nicolas Sarkozy'nin gözde projesi 43 ülkeli Akdeniz Birliği bu duruma tipik bir örnek. Avrupa Birliği mimarisinin, pamuk ipliğine bağlı bir zemin üzerinde inşa edilmiş bir katedralin, bedavadan bir parça olmak anlamına geliyor. AB refahını Arapların hakim olduğu Güney Akdeniz kıyılarına yaymak için tasarlanmış. Birlik, şüphe duyulacak şekilde, eski suçlulurı rehabilite etme birliğini andırıyor. Sarkozy'nin (ve Alman Şansölyesi Angela Merkel'in) AB üyeliğine şiddetle karşı çıktığı Türkiye için bir inşa edilmiş bir tür otopark.
'Akdeniz Birliği kofti, Sosyalist Enternasyonel de ne amaçlıyor belli değil'
Temmuz 2008'de Paris'te birliğe doğru start verildiğinden bu yana birlik en üst seviyede temsil edilen bir zirve yapmadı. Artık Sarkozy bu görkemli yapının eş başkanını kaybetmiş durumda: Hüsnü Mübarek, Mısır'ın devrik lideri. Avrupalıların baskın olduğu Sosyalist Enternasyonel de amacının ne olduğu belli olmayan bir başka grup, itibarını kaybediyor gözüküyor: Sosyal adalete yönelik tutkuları birbirinden farksız olan Mübarek'in iktidardan uzaklaşan partisi ile Tunus'un eski despotu Ben Ali El Abidin'in partisi sosyalist enternasyonelin üyeleriydi.
'Türkiye'ye hala kuşku ile bakan Avrupalı liderler tiranları kucaklayabilir'
Şu ana kadar İslam ve demokrasiyi başarıyla buluşturarak Arap kanaatlerinin en dinamik akımlarını, ki bu insanlar devrimi başlattı, büyüleyen Türkiye'ye hala kuşkuyla bakan Avrupalı liderler tiranları kucaklayabilir.
'Türkiye Batı için bilinen dünyanın bir parçası değil'
"Tunus, Cezayir, Fas- bu ülkeler Fransız politikacı sınıfı için bilinen dünyanın bir parçası. Türkiye onların bilinen dünyalarının bir parçası değil" diye kısa ve öz şekilde bir fransız diplomat.
' Arap televizyonları Kaddafi'nin cani iktidarını sonlandırmaları içinde Batı'dan yardım istiyor, Batı ilgisiz ve aciz'
Lakin Avrupa ve Batı, Arap devrimcilerin ve onların müttefiklerinin bilinen dünyasının parçaları. Arap televizyonları giderek artan bir sesle General Kaddafi'nin 42 yıllık cani iktidarının sonlanması için Batı'nın yardım etmesi için çağrıda bulunuyor. Aynı esnada yorumcular panellerlerde Batı'nın duruma ilgisizliğini ve acizliğini sertçe eleştiriyor.
'Libya'nın üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturun çağrısı var, ABD ve Avrupa'nın itibarı tehlikede'
Fakat ister çaresizlik ister de öfkeden olsun, General Kaddafi muhalifleri Batılı güçlerin en azından Libya üzerinde uçuşa yasak bir bölge empoze etmelerini umuyorlar, Kaddafi rejimi uçakları onlara bomba yağdırmasın ve onlarla savaşmaya daha fazla paralı asker gelmesin diye. Sadece tiranın geleceği değil Avrupa ve ABD'nin Libya ve Orta Doğuda'ki itibarı da tehlikede. Habertürk