Dolar

34,8662

Euro

36,6135

Altın

3.046,43

Bist

10.058,47

Bakan Nihat Ergün: Elektrikli otoda ÖTV'nin sıfır olmasından yanayım

Elektrikli otomobillerden alınacak ÖTV oranı yüzde sıfır ile yüzde 5 arasında olacak. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, elektrikli otomobillerden alınacak ÖTV oranlarıyla ilgili çalışmaların Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda müzakere edildiğini bil

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-25 10:16:09

Bakan Nihat Ergün: Elektrikli otoda ÖTV'nin sıfır olmasından yanayım
Elektrikli otomobillerden alınacak ÖTV oranı yüzde sıfır ile yüzde 5 arasında olacak. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, elektrikli otomobillerden alınacak ÖTV oranlarıyla ilgili çalışmaların Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda müzakere edildiğini bildirdi. Bakanlar Kurulu'nun oranı sıfıra kadar indirme yetkisinin olduğunu belirten Bakan Ergün, "Benim teklifim sıfır olması yönünde. Ama bir tek benim teklifimle olmaz. Diğer arkadaşlar da konuyu kendi açılarından değerlendiriyorlar." dedi. Maliye Bakanı'nın görüşünün de ÖTV'nin yüzde sıfır olması yönünde olduğunu aktaran Ergün, şunları kaydetti: "Minimum seviyede, yüzde 1 ile 3 arasında sembolik bir rakam olmasını isteyen arkadaşlar var. Yüzde 5'i geçmeyen rakam olsun gibi düşünceler de var. Yüksek olsun isteyen yok. Yüzde 37, yüzde 27 olsun diyen yok. İşin ilginci Maliye Bakanı da sıfır olsun diyor." Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) tarafından Antalya'da düzenlenen 2. OSB Çevre Zirvesi'ne katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, program sonrası basın mensuplarıyla sohbet toplantısı yaptı. Gazetecilerin 2001 kriziyle ilgili sorularını cevaplayan Bakan Ergün, o dönemde banka kurma izni alanların topladıkları mevduatı kendi şirketlerine, holdinglerine kontrolsüz bir finansman olarak aktardığını, bunun sonucunda 22 bankanın Fon'a devredildiğini kaydetti. O günkü siyasi atmosferin bunlara göz yumduğunu ifade eden Bakan Ergün, "Eğer bugün Türkiye'de global mali krize rağmen bir kriz yaşanmadıysa Türkiye'deki istikrarın, bunda çok büyük rolü var. Alınan tedbirlerin, bankacılık sektörü üzerindeki dikkatli takibin bunda çok büyük etkisi var. Eğer bankacılık sektörü 2008 mali krizinde 2001'deki gibi yıkılmış olsaydı Türkiye'nin üstüne yıkılırdı ve Türkiye daha büyük bir enkazın altında kalırdı. İyi ki, siyasi istikrar içinde iken dünyada bu kriz ortaya çıktı. Türkiye'de bu sektör ciddi bir şekilde takip edilirken bu kriz oldu ve bundan pek hasar görmedik." değerlendirmesinde bulundu. 2001 krizinin bir de siyasi faturasının olduğunu dile getiren Bakan Ergün, şöyle devam etti: "DSP seçimden birinci parti olarak çıkmıştı. Yüzde 22 oy alan DSP, kriz sonrasındaki seçimde yüzde 1,5'a düştü. Krizin siyasi faturası o partiye kesildi. İki numaralı fatura ANAP'a kesildi. ANAP'ın oyları yüzde 15'ten yüzde 5'e düştü. Üç numaralı fatura da MHP'ye kesildi. O da yüzde 18'lerden yüzde 8'lere düştü. Toplum üç partiyi birden barajın altında bıraktı." Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki olayları da değerlendiren Bakan Ergün, söz konusu halk hareketlerinin yılın ilk yarısında bazı etkilerinin daha fazla olabileceğini söyledi. "Ama ikinci yarısından itibaren bir stabil durumun oluşacağını görebiliriz." diyen Ergün, "Libya'da dahil olmak üzere Mısır burada çok kritik bir noktada bulunuyor. Bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı çok daha derinden etkileyecek özelliklere sahipti. Ama uygun geçiş, reform sürecini uygun şekilde yaşayacağı bekliyor. Bu saatten sonra Libya'da oluşacak hadise de herhalde mevcudun devamı şeklinde olamayacak. O süreçten çıktı. Geri dönüşü mümkün olmayan bir sürece girdi." şeklinde konuştu. Bakan Ergün, Libya'da istikrarın yılın ikinci yarısında sağlanacağını ve petrol fiyatlarına yapmış olduğu etkilerinin de daha stabil bir duruma geleceğini ifade etti. "TÜRKİYE, ORTADOĞU'DA PAZAR KAYBINA UĞRAMAZ" Bakan Ergün, gelişmeler nedeniyle Türkiye'nin Ortadoğu'da pazar kaybına uğramayacağını belirterek, "Kısa vadede bir sorun yaşanabilir. Ancak orta ve uzun vadede sorun yaşamayız." dedi. Bu bölgelerdeki gelişmelerin bağlantısı olan herkesi olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Bakan Ergün, şöyle devam etti: "Gelişmeler, eğer pazar olarak olumsuz etkileyecekse herkesi olumsuz etkileyecek. Bu pazarlara kim ne satıyorsa onların hepsi birden olumsuz etkilenebilir. Ama Türkiye'ye olan ilgi Kuzey Afrika'da veya Ortadoğu'da halkın, toplumun, tüketicilerin aslında ilgisidir. Buna böyle bakmak lazım. Olaya böyle bakmak lazım. Bölgedeki gelişmeler demokrasi insan hakları özgürlükler istikametine doğru olacaksa, bu istikametteki gelişmeler Türkiye'nin bölgede pazar kaybına yol açacak gelişmeler değil. Bölgede Türkiye'nin popülaritesi devam ediyor. Bu sadece Türkiye'nin uyguladığı politikalara veya sadece Türkiye'nin işadamlarına yönelik bir popülarite değil. Türkiye'nin ürünlerine yönelik bir ilgi de var. Evet bir istikrarsızlık süreci yaşanabilir ve bu süreçte bütün pazarlar orada daralabilir. Bundan herkes zarar görebilir ama sonuç itibariyle istikrar sağlandığında demokrasi alanında gelişmeler yerli yerine oturduğunda bundan Türkiye'nin bir zarar gördüğünü değil, bu işten ekonomik anlamda daha avantajlı çıkacağını söyleme imkanımız olabilir."
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara