Mısır Devriminin canlı tanığı ve Ortadoğu'nun dünyadaki sesi Eymen Mohyeldin, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Medya Derneği işbirliği ile üniversitenin Santral Kampüsünde düzenlenen "Giving Voice to Revolution" (Devrime Ses Vermek) başlıklı bir konferans verdi.
Konuşmasına "Selamun Aleykum" sözüyle başlayan Eymen Mohyeldin, öncelikle konferans başlığının yanlış anlaşılmaması için, "Devrime Ses Vermek" ifadesini açıklayarak konuşmasına başladı. "Ses verme"nin Mısır halkına mikrofon uzatmak ve bu halkın sesini tüm dünyaya duyurmak olduğunu vurgulayan Mohyeldin, "Ortadoğu'daki tüm değişiklikler gözümüzün önünde gerçekleşiyor. Bu coğrafyada büyük bir değişim söz konusu, diktatörlükler bir bir yıkılıyor. İleride neler olur şimdiden tahmin etmek mümkün değil. Ama son olaylar ile Ortadoğu halklarının ciddi bir ivme kazandığını söyleyebiliriz" dedi.
Arap dünyasındaki liderlerin ortak bir özelliği olduğunu ifade eden Mohyeldin, sözlerine şu şekilde devam etti; Arap ülkelerindeki liderler, devlete ve halklarına kendi malları ve mülkleri gibi davranırlar. Mubarek ve Zeynel Abidin bin Ali konuşurlarken, halkları için en iyisini istediklerini ve halklarını evlatları gibi gördüklerini söylediler. Her türlü hakları bu liderlerin elinde bulunan ve hiçbir şekilde söz sahibi olmayan halklar için, liderlerin bu yaklaşımı rahatsız ediciydi. Fakat toplumlara ciddi bir korku psikolojisi hakimdi bu yüzden halkların rahatsızlıklarını dille getirmesi ya da dile getirse dahi -ki son yaşananlar öncesinde farklı konularda bir çok eylem ve protesto gerçekleşmişti- kitlesel bir harekete dönüşmesi mümkün olmuyordu. Ama devrimle birlikte kendini mülkün sahibi olarak gören rejimler ile halk arasındaki ilişki değişiyor."
Arap dünyasındaki liderlerin ortak bir özelliği olduğunu ifade eden Mohyeldin, sözlerine şu şekilde devam etti; Arap ülkelerindeki liderler, devlete ve halklarına kendi malları ve mülkleri gibi davranırlar. Mubarek ve Zeynel Abidin bin Ali konuşurlarken, halkları için en iyisini istediklerini ve halklarını evlatları gibi gördüklerini söylediler. Her türlü hakları bu liderlerin elinde bulunan ve hiçbir şekilde söz sahibi olmayan halklar için, liderlerin bu yaklaşımı rahatsız ediciydi. Fakat toplumlara ciddi bir korku psikolojisi hakimdi bu yüzden halkların rahatsızlıklarını dille getirmesi ya da dile getirse dahi -ki son yaşananlar öncesinde farklı konularda bir çok eylem ve protesto gerçekleşmişti- kitlesel bir harekete dönüşmesi mümkün olmuyordu. Ama devrimle birlikte kendini mülkün sahibi olarak gören rejimler ile halk arasındaki ilişki değişiyor."
"Bu facebook, twiter devrimi değildir"
Facebook, Twitter ve YouTube gibi sosyal medya araçları sayesinde, Tunus'un Sidi Bouzid'e bağlı köyünde bir satıcının hükümete isyan ederken kendisini yakmasıyla, önce tüm köyün, daha sonra da Sidi Bouzid ve tüm Tunus'un bundan haberdar olup devrime gitmesinin bilginin gücünü gösterdiğini söyleyen Mohyeldin, sosyal medyanın devrimde ciddi bir rol oynadığını dile getirdi. "Her bireyin bir sesi var ve bunun dünyada duyulması şart" diyen Mohyeldin, sosyal medyanın, adeta sosyal adaleti sağlayan bir araç haline geldiğini ve kurumsal süreçlerden çok daha hızlı işlediğini yadsıyamayız" diye konuştu.
"Ancak bu devrimin facebook, twiter devrimi olduğu ifade ediliyor. Devrimi böyle nitelendirmenin çok da doğru olamayacağını söylemek gerek" dedi. Bilginin gücünü göstermesi bakımından cep telefonlarının, internetin, sosyal paylaşım ağlarının ciddi anlamda güçlü araçlar olduğunu söyleyen Mohyeldin, "Bu araçlar devrimde rol oynayan faktörlerden yalnızca bir tanesidir. Asıl rol oynayan ise, bu halkların Tunus'taki olaylarla birlikte ilk defa ülkelelerindeki korku faktörünü yıkacak gücü kendilerinde bulmalarıdır." şeklinde konuştu. Bu zamana kadar kendi seslerini duyuramayan halka mikrofon uzatması bakımından da El Cezire'nin bölgede önem kazandığını belirtti.
"Tunus Ortadoğu üzerindeki korku krallığının yıkılmasına sebep oldu"
"Mısır'da olaylar devam ederken kendinizi hiç devrimci gibi hissettiniz mi?" sorusu üzerine "Hayır kendimi hiç devrimci gibi hissetmedim, çünkü polis şiddetine maruz kalanlardan çok daha kolaydı benim işim!" diye cevap verdi. Mohyeldin, devrimle birlikte varolan Araplar tembeldir, haylazdır, siyasetten anlamazlar gibi yaklaşımların çöktüğünü ifade etti. "Mısır halkını tetikleyen mekanizma korku krallığını yıkabileceğini anlamasıydı. Tunus'ta olan şey, otoriter bir rejimin halk hareketi ile yıkılmasıydı. Bu da korku faktörünün yıkılmasına sebep oldu ve kitleler sokaklara döküldü, bedeller ödedi ve kazandı" diye konuştu.
Programda Amerikan medyasının "Mohyeldin'in annesi Gazzeli ve babası Mısırlı olduğu için bu kadar başarılı" eleştirisi dile getirildi. Başarısını Mısırlı olmaktan çok tarafsızlığına bağlayan Mohyeldin, bu soruya "Amerikan medyasında çok fazla kanal ve rekabet var. Herkes kendi yorumunu katıyor. El Cezire muhabiri olarak biz yorumsuz ve tarafsız davranıyoruz" yanıtını verdi. "Ama sizi de ağlarken gördük…" diye sorulması üzerine "Evet ben de ağladım. Çünkü çok duygusal bir ortamda bulunuyordum. Bir kişi iktidardan düştü, 80 milyon kişi iktidara geldi. Bir Mısırlı olarak bu sevinç çığlığı karşısında kayıtsız kalamadım" dedi.
"Türkiye Ortadoğu için model olamaz"
El Cezire Muhabiri Eymen Mohyeldin, Türkiye'nin İslam ülkeleri için önemli bir model olduğunu, ancak "Türkiye modeli"nin Türkiye'nin özgün kültüründen çıktığını ve her ülkenin kendi modelini bulması gerektiğini söyledi.
Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü öğrencilerinden birinin "Ortadoğu ülkelerinde Türkiye'nin modelinden söz edildiği söyleniyor. Sizce Türkiye Ortadoğu için bir model olabilir mi?" sorusu üzerine Ayman Mohyeldin, "Bu sıkça konuşuluyor. Ama her ülkenin kendine özgü bir kültürü var. Türkiye'nin demokrasi modeli Türkiye kültürünün getirdiği bir model. 'Mısır ya da Ortadoğu halkları kendi modelini bulamaz' demek de çok kibirli bir yaklaşım olur.
Türkiye'de de güçlü bir ordu faktörü var, çoğunluğu müslüman olmasına rağmen laik bir yönetim ile yönetiliyor, ciddi bir azınlık sorunu var. Ve son yıllarda Türkiye kendisiyle yüzleşiyor, geçtiğimiz 90-100 yıl boyunca sorması gereken soruları kendine soruyor. Bu açıdan Türkiye'nin Ortadoğu için önemi çok büyük, bizim için güzel bir örnek. Türkiye'nin ağzından çıkan bir söz, Arap dünyasını yakından ilgilendiriyor. Ama Türkiye modeli kesinlikle bire bir ne Mısır için ne de diğer Arap dünyası için uygulanamaz" yanıtını verdi.
Türkiye'de de güçlü bir ordu faktörü var, çoğunluğu müslüman olmasına rağmen laik bir yönetim ile yönetiliyor, ciddi bir azınlık sorunu var. Ve son yıllarda Türkiye kendisiyle yüzleşiyor, geçtiğimiz 90-100 yıl boyunca sorması gereken soruları kendine soruyor. Bu açıdan Türkiye'nin Ortadoğu için önemi çok büyük, bizim için güzel bir örnek. Türkiye'nin ağzından çıkan bir söz, Arap dünyasını yakından ilgilendiriyor. Ama Türkiye modeli kesinlikle bire bir ne Mısır için ne de diğer Arap dünyası için uygulanamaz" yanıtını verdi.
Birçok televizyon kanalının kendisi ile görüşmek istemesine rağmen gitmediğini söyleyen Mohyeldin, Türkiye'nin daveti için mutlu olduğunu ve buradan Libya'ya gideceğini belirtti.
Haksozhaber.net
Haksozhaber.net