Dolar

34,9440

Euro

36,6106

Altın

3.015,82

Bist

9.992,76

Ordunun devleti mi devletin ordusu mu?

Mısır'da ordunun köşesine çekilip, ülke yönetimini muhaliflerin talep ettiği gibi sivil bir hükümete bırakmasının zamanı geliyor

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-21 07:29:20

Ordunun devleti mi devletin ordusu mu?
Abdulvehhab ELEFENDİ / Kuds ül Arabi


Cezayirliler arasında bilgelik dolu yaygın bir söylem vardır: “Her devletin bir ordusu var, Cezayir’deyse devleti olan bir ordu vardır.” Cezayir’e özel bu durum, birbiriyle ilişkili üç gelişmeden kaynaklanıyor: İlki, Cezayir ordusunun ülkenin bağımsızlık savaşından doğması. İkincisi, kurtuluş hareketinde Huvari Bumedyen liderliğindeki askeri kanadın Ahmed Bin Bella başkanlığındaki siyasi kanada darbe yapması ve ülkenin kaderini ele geçirmesi. Üçüncüsü, 1992’de halkın kendi temsilcilerini seçme kararından hoşnut kalmayan profesyonel askerlerin kendilerini tekrar halkın üzerinde vasi kılması. 

Cezayir hatasına düşmedi 
Ordunun yüksek komutanlığı, o dönemde ‘kurtuluş ordusu’ olmaktan uzaktı. Daha çok ülkeyi hegemonyasına alan, petrol aidatlarından nemalanan ve Fransa’yla bağlantılı olan üst sınıfın siyasi ve ekonomik çıkarlarını gözetmeye yakındı. Acı veren ironiyse, ‘kurtuluş ordusunun’ ülke halkına Fransız yerleşimciler gibi davranmasıydı. Kaç vatandaşın öldürüldüğü, işkence gördüğü ve göç ettiğiyle hiç kimse ilgilenmedi.
 
Bizler Tunus ve Mısır’daki devrimlerin, başından itibaren Cezayir senaryosunu benimseyebileceği uyarısı yaptık. Yani iktidarın istifaya zorlandığı zamanlarda yaşandığı üzere, güvenlik güçleri ve ordudan oluşan mafyanın ülkeyi perde arkasından yönetmesi şartıyla rejim, bazı isimlerini kurban verir. Yine de Tunus ve Mısır’daki orduların, kendilerini egemen ve yolsuzluğa bulaşmış siyasilerden uzaklaştırdıkları ve Cezayir ordusunun masum insanların kanını dökme ve ülkenin servetini yağmalayanlarla koalisyonu sürdürme hatasına düşmedikleri söylenebilir. Zira her iki kurum da demokratik eğilimin yanında yer alıp, sokaktaki halka yakın oldu. 

Fakat bu durum, hem ordunun hem de iktidar kurumunun, dürüst ve etkin başka bir gücün yokluğunda, perde arkasından demokratik geçişi yönettikleri gerçeğini ortadan kaldırmaz. Zira mümkün olduğunca eski rejimin temellerini yerinde tutma ve gerektiğinde geri adım atma amaçlı girişimlerde bulunuyorlar. Tunus’ta Başbakan Muhammed Gannuşi’nin önce geçici devlet başkanı ve sonrasında iktidar partisi bakanlarıyla birlikte, yürürlükteki anayasa ve devletin omurgasıyla başbakanlığa tutunmasında da bunu açıkça gördük. Kamuoyunu razı etmek için kısmi geri adımlar atıldı. Mısır’daysa, siyasi-askeri kurumdan verilen ödünler, büyük halk baskısı sonrası söke söke alındı. 
Bir diğer temel farklılıksa, Tunus’taki ordu gölgede kalırken, Mısır ordusu iktidarı resmi olarak üstlendi. Bu tehlikeli bir durum; çünkü ordu, kendisini bugün sadece demokratik geçişin sorumlusu değil, ülke idaresinin de sorumlusu olarak görüyor. Dış politikada, ekonomide, sendikaların işleyişinde ve her sorunda fetva veriyor. 

Sonuç 1967’ye benzerse... 
Bu durumun derhal sona ermesi, ordunun susması ve ülkenin idaresini muhalefetin istediği gibi yeni bir hükümet olması yeğlenen sivil hükümete bırakması gerek. Zira 23 Temmuz devriminde yaşanan en tehlikeli olay, ordunun yönetimi üstlenmesiydi. Ordu, siyasetten spor ve sanata kadar gündelik hayatın bütün konularına müdahale etmişti. Sonuçsa, ülkenin ordusunu kaybetmesi olmuştu. Haziran 1967’de olan olduğundaysa, ortada ülkeyi koruyacak bir ordu bile kalmamıştı. 

Ülkeyi yönetmek, ordunun işi değildir. Ordu yönetim işlerine müdahale ettiği takdirde, bu müdahalenin ilk kurbanı kendisi olur. Çünkü ordu yerine ülkeyi yönetenler, istihbarat organları ve siyasi manevralarla orduya hükmetmedikçe ülkeyi yönetemezler ve hem ordu hem de yönetim bozulur. Mısır ordusuna bir diğer nasihatimiz, kendilerine yeni bir sözcü seçmeleri. İyi konuşamayan halihazırdaki somurtkan sözcünün adı ve yüzü Mübarek ve Süleyman’ın borazanı olmuş ordunun karışık rolüyle ilişkili. Ve bu adam, ne Mısır ordusu ne de halkı için onurlu bir yüz değil. 


Radikal

Haber Ara